“Kampüste Zeytin Günü”nün ardından

Zeytin ve zeytinyağıyla ilgilenen insanları bir araya getirmek, ulusal ve uluslararası ağlarla iletişime geçirerek doyurucu sohbetlerin, yaratıcı fikirlerin, olası işbirliklerinin yeşerdiği bir platform oluşturmak amacıyla düzenlenen "Kampüste Zeytin Günü" 12 Nisan 2019 Cuma günü Sabancı Üniversitesi’nde gerçekleşti.

Temel Geliştirme Programı Part-time Öğretim Üyesi Zeynep Delen Nircan'ın Kampüste Zeytin Günü'nün ardından, gazeteSU için hazırlamış olduğu yazıyı aşağıda okuyabilirsiniz. 

Kampüste Zeytin Günü fidan dikimi 

“Minerva’nın ağacı, romantik bir güzelliğe sahip değildir, ama ferah ve bakımlı alanlarda, rüzgarın okşadığı gövdesinde nazlı nazlı hışırdayan yapraklarıyla tepelere dizildiği ya da eğimli düzlüklere hafifçe gölgesini saldığı zaman uyandırdığı kültür ve huzur dolu düzen ve bu düzenin sürekliliği duygusunu içimizde onun kadar uyandırabilecek bir başka ağaç daha yoktur.”

Victor Hehn, Zeytin Üzüm İncir, Kültür Tarihi Eskizleri, Dost Yayınları, 1998.

 

Sokakta karşılaştığımız 100 rastgele kişiye ülkemizin en önemli ürünlerinden biri olan zeytinle ilgili bir kaç basit soru yöneltsek acaba sonuçlar nasıl olurdu? Tarım devriminin öncü bitkilerinden, kültür bitkisi olarak topraklarımız üzerinden dünyaya yayılan, medeniyetin simgesi, halen en büyük üreticilerinden biri olduğumuz, uzun ve sağlıklı bir yaşam için tüm  dünyanın peşinde koştuğu, litresine 600 Euro ödemeyi makul bulduğu bu ürün konusunda bilgili ve bilinçli bir toplum sayılabilir miyiz? 

Sabancı Üniversitesinde 12 Nisan Cuma günü düzenlenen Zeytin Gününe başvuru ile katılanların program sonunda cevapladığı beş soruluk testin ortalaması % 75 çıktı.* Fena değil yine de daha gidilecek çok yol olduğuna, hepimizin sadece zeytin değil, bir parçası olduğumuz doğayı bir bütün olarak, daha yakından, daha ilgiyle, daha derinlemesine öğrenmeye çabalamamız gerektiğine şüphe yok. Demesi kolay, peki ne öğrenilecek, nasıl öğrenilecek, kim yol gösterecek?  Daha verimli bir öğrenme deneyimi için işe nereden başlanacak? 

Zeytinyağı hakkında…

Bir kere dünyanın en iyi zeytinyağının kişinin kendi ürettiği olduğuna şüphe yok. Ama acaba satın aldığımız ya da yemekhanede tükettiğimiz zeytinyağı objektif bir değerlendirmeye tabi tutulsa ne olurdu? Zeytinyağını objektif değerlendirmek mümkün mü? Uluslar ve devletlerarası organizasyonların, milyon euroların döndüğü bir sektörün, ünü çikolata ve şarapla baş başa giden bir lüks tüketim maddesinin kalitesini standarda bağlamayacak halleri yok. Bir konuyu sözle anlatmanın bir işe yaramadığını, bireyin bir konuyu anlaması için mutlaka aktif rol alması gerektiğini en iyi Sabancı Üniversitesi Temel Geliştirme Direktörlüğü biliyor. Zeytinyağı örneklerini, basit kimyasal testlere (asit bazla ve oksidasyonla renk değiştiren sıvılar) kullanarak ve bizzat tadarak deneyen katılımcılar bu işin atla deve olmadığını hakikaten iyi zeytinyağı arasındaki farkın somut olarak tespit edilebileceğine ikna oldular. Gerçi bu testlerin gizli amacı, pazarlama kampanyalarına rağmen, kişinin kendisine sunulan ürün ya da bilgiyi sorgulaması gerektiğini farkettirmekti. Değerlendirme anketi bu amacın başarılı olduğuna işaret ediyor. (Anket soru 6) 

Zeytinyağının kalitesi ve aslına uygunluğu (authenticity) konusunda dev araştırma projeleri, titizlikle uygulanan laboratuvar prosedürleri ve ciddi hukuki yaptırımlar var. Zeytinyağının standart kimyasal analizi için gerekli (GC, HPLC gibi) cihazlar şu an Sabancı Üniversitesi’nin en ileri laboratuvarlarında kullanılanlarla aynı, fakat kimyasal analiz tek başına bir şişeye “natürel sızma” etiketini yapıştırmaya yetmiyor. Zeytinyağının en üstün kalite olduğunu tespit etmek için bir de duyusal analiz laboratuvarı gerek. Bu laboratuvarın cihazlarını ise parayla satın almak mümkün değil, çünkü bu cihazlar duyuları eğitilmiş insanlar! 

Gruba kampüs dışından katılanlar arasında bu şekilde eğitilmiş tadımcılar ve Türkiye’nin en kaliteli zeytinyağlarından üretenler vardı. Minik programımızı İstanbul Tuzla değil zeytinyağı üretiminin yapıldığı yerde yapıyor olsaydık, onlar bize değil biz onlara giderdik, laboratuvarları, zeytinlikleri, zeytinyağı üretim tesislerini de yerinde görürdük. Bu sefer onlar kampüse geldiler ama boşuna değil. Bu sayede Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) laboratuvarlarını ziyaret ettik ve zeytinle ilişkili araştırmaları birinci elden dinledik. Örneğin zeytin çekirdeğinden aktif karbon üretme projesi ve atık su arıtımı projesi zeytin sektörü için gerçekten önemli konular.  Programın son saati tartışma ve proje tasarısı kritiğiydi. Ortaya projeler çıkacak mı, çıkarsa ne tür projeler çıkacak zaman içinde göreceğiz.  Ama süreç hakkında söylenebilecek bir kaç şey var. 

Öğrenme süreci hakkında…

Kampüste Zeytin gününün en birinci özelliği konuya zaten merakı olan kişileri bir araya getirmesiydi. Katılanların zeytin hakkında bilgi sahibi olmaları gerekmiyordu, ama mutlaka ilgileri olmalıydı ve başvururken bunu belirtmeleri istendi. Programın ikinci önemli özelliği katılımcı grubunun demografisindeki çeşitlilikti. Tamamen farklı yaşlardan, ilgi alanlarından, mesleklerden ve akademik disiplinlerden gelen katılımcılar SUClub ortasındaki yüksek masanın çevresinde yerlerini aldılar. Hayatın kendilerine kazandırdığı bakış açılarını ortak ilgi merkezine - zeytine - yönelttiler.

Kampüste Zeytin Günü SUClub

Böyle bir ortamda genellikle ilk karşılaşılan güçlük kültürlerarası iletişimdir. Milton Bennet’in kültürlerarası hassasiyet modeline göre kültürlerarası iletişim altı basamakta gerçekleşir. Başka kültürün varlığını farketmek, kabul etmek ve anlamaya başlamak yetmez, asıl iş kendi kültürünün etkisinden kurtulduktan sonra diğer kültürü de benimsemek sonra objektif olarak eleştirmeyi becerebilmektir. Bu yetkinliğe ulaşmak yıllar alır. Minik programımızda da katılımcılar zaman zaman anlaşabildiler, zaman zaman ikna olmadılar, bazen nezaketen ses çıkarmadılar bazen kaşlar kalktı. Sonuca yönelik ateşli tartışmalara olmasa da daha da meraklanmaya, ortak bir terminolojide anlaşmaya ve konuşmaya devam etmeye niyetlenmeye vaktimiz yetti. 

Programın bir diğer özelliği bilgi akışının pasif ve tek yönlü olmaması, tek eğitmen yerine farklı alanlarda uzmanlığı olan birden fazla yürütücünün tartışmaları yönlendirmesini esas alıyordu. Biz akademisyenlerin, yani asıl işi zaten sürekli öğrenmek olanların, bilgi vermediğinde merak etmesi, soru sorması, sorgulaması, yorum yapması kısacası diğer katılımcılara öğrenme eyleminin akademi geleneğinde nasıl yapılması gerektiğine dair örnek olması önemliydi.

Kampüste Zeytin Günü anaokulu fidan dikimi

Programın bir diğer önemli özelliği öğrenme eylemini tek mekana hapsetmemekti. Programın dört bölümü dört ayrı mekanda gerçekleşti: SUClub, bahçe, SUNUM ve FENS Lounge. Yemeğin ardından yağan yağmura rağmen dışarı çıktık. Elimizi gübreye daldırıp, küreklere abandık.  Diller Okulu yanına bu etkinlik kapsamında daha önceden dikilen 30 fidanın** yanına beş fidanı o gün katılımcılar bizzat dikti. Son fidanı da kampüsteki anaokulunun 3-5 yaş grubu öğrencileri dikti. Onların neşesi ve enerjisi sanıyorum, bu etkinliğin anısını katılan herkesin hafızasına perçinledi. Sonuç olarak, oluşturulan bu özel ortamlar sayesinde katılımcılar benzer süreli bir eğitim programına göre daha fazla heyecanlandılar, meraklandılar ve daha yüksek verimle öğrendiler. (Anket sorular 7, 8, 9, 10)  Zeytin programları, on yıldır küçük ölçekte daha yüksek verimle ve keyifle nasıl öğrenebiliriz sorusuna cevap arıyor. Öne çıkan bir kaç noktayı bu işin dev ölçekte öncülüğünü yapan Sabancı Üniversite’sinde paylaşmak büyük bir zevkti.  Emeği geçen herkese teşekkürler.

Fotoğraflar: Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi öğrencisi Orhan Cenk Eligüzeloğlu

*Anketi 17 kişi yanıtladı. İlk beş soruda ortalama %75, standart sapma % 14. Kaydıranlar ve soruları yanlış okuyanlar sonuca dahildir. Merak edenler, sorular şurada: https://tr.surveymonkey.com/r/RYC6DWY. Son 5 sorunun sonuçları aşağıdaki görselde.

** Fidanların seçilmesi, alınması Edremit’ten kampüse getirilmesi program yürütücüsü olarak Ersin Göğüş’ün girişimiydi ve Edremit Zeytin Üretme İstasyonu emekli müdürü Murat Küçükçakır’ın gönüllü çabaları sayesinde mümkün oldu.

Kampüste Zeytin Günü anket soruları