Salih Arıman'dan 20 Yılın Hikayesi

Üniversitemizin 20 yılı geride bıraktığı bu süreçte Sabancı Üniversitesi’nin ilk kuruluş yıllarından itibaren görev alan, çalışmaları ile varlığı ile üniversitemize katkıda bulunan akademisyen, idari çalışan ve ilk öğrencilerimize yönelttiğimiz dört sorudan oluşan röportaj serisi hazırladık. “20 Yılın Hikayesi”ni kendi pencerelerinden anlatıyorlar.

Her hafta isme göre alfabetik sıra ile yer verdiğimiz röportaj serisi “20 Yılın Hikayesi”nin konuğu bu kez Salih Arıman oldu.

Salih Arıman 1 Şubat 1999 tarihinden beri Sabancı Üniversiteli. 21 yıldır Sabancı Üniversitesinde çalışan Salih Arıman, Yönetim Destek Koordinatörü olarak başladığı üniversitedeki kariyerine 2000 yılından beri Kurumsal Gelişme Direktörü olarak devam ediyor.   

Salih Arıman’ın sorduğumuz  dört soruya verdiği cevaplarını aşağıda okuyabilirsiniz… 

Sabancı Üniversitesi ile ilk tanıştığınız zamandan aklınızda kalan kısa bir anı/izlenim var mı?

S.A: 1998 Kasım ayında, ben daha Orta Anadolu Tekstil firması Kalite Koordinatörü olarak görev yaparken, bizde daha sonra BAGEM Direktörlüğünden emekli olan, ama daha önce IBM Eğitim Müdürlüğü görevindeyken tanıştığım Sayın Münire Arıkol ile Kalite Derneği’nin TÜSİAD ile birlikte her yıl düzenlediği Kalite Kongresi’nde karşılaştık. Sohbet ederken, benim klasik “Neler yapıyorsunuz Münire Hanım?” soruma cevaben ve pat diye, “Bir Üniversite kuruyoruz; sana göre de bir pozisyon var, düşünür müsün?” dedi. Zaten o aralar bir kariyer değişikliği düşündüğüm ve üretim sektöründen hizmet sektörüne geçmek istediğim için, bu haliyle bile benim için çok cazip bir teklifti. “Hangi üniversite?” veya “Nasıl bir pozisyon?” gibi soruları bile sormadan, “Evet, düşünürüm.” dedim. Sanırım, Münire Hanımın bende önceden bıraktığı saygınlık ve güven, benim yeni bir iş arayışı dönemime denk gelmiş, tüm taşlar birden yerine oturmuş ve ağzımdan “Evet” kelimesi dökülüvermişti… Tahminimce kader tam da böyle bir şey… 

20 yıl önceki haliniz ile 20 yıl sonraki haliniz arasındaki fark ve bu süre içinde Sabancı Üniversitesinin size kattıklarını anlatır mısınız?

S.A: 20 yıl önce, yani 1999 yılında babamı kaybettim, önemli bir kariyer değişikliği yaptım ve büyük deprem felaketini yaşadık.. bu üçlünün arka arkaya gelmesi, çok doğal olarak benim hayata bakışımı da değiştirdi. Her şeye çok idealist bakıp, çok keskin kararlar vermek yerine, işlere bütünsel bakıp, değer yaratanlara odaklanmamı sağladı. Bunu yakalamamda çok önemli iki insanın, Tosun (Terzioğlu) Hoca ve Hüsnü (Paçacıoğlu) Beyin büyük etkisi vardır. Rahmetler içinde olsunlar. Ama bu olayların üzerinden bir 20 yıl daha geçti, kurumumuzda hemen her yeni uygulamaya imza atan ekibin parçası olmak, bana epey deneyim ve mutluluk kattı. Yıllar geçtikçe bu deneyimleri damıtabilmeyi, daha etkin yönetmeyi öğreniyormuş insan. Bir de ekip arkadaşlarımın kıymetini farkettim; bilhassa ikinci Genel Sekreterimiz Haluk Bal’dan insan odaklılığın, iş odaklılıktan çok daha yararlı bir şey olduğunu öğrendim. 

20 yıl sonra Sabancı Üniversitesi dendiğinde aklınıza gelen nedir? Bundan 20 yıl sonra Sabancı Üniversitesi için hayaliniz nedir? Kendinize ilişkin hayaliniz nedir?

S.A: Yıl 2040… Sabancı Üniveritesi, THE sıralamasında dünyanın en iyi üniversiteleri sıralamasında Türkiye’den ilk 100’e girmiş ilk üniversite olmuş… Mezunlarımız dünyada büyük dönüşümler yaratmakta, iki mezunumuz Nobel ödülü almış… Hocalarımızdan bir grup, malzeme teknolojisinde uzay araçlarının iç ve dış yüzeylerine uygun malzemeler geliştirmekte… Veri analitiği ve siber güvenlik alanında dünyada referans noktası olmuşuz... Şehir yaşamı ve ürün tasarımı alanlarında programlarımız açılmış... Büyük kızımdan sonra, bir tane de küçük kızımdan torunum gelmiş dünyaya… Hayalim onların da anneleri gibi Sabancı Üniversiteli olmaları… 

Yolunuz Sabancı Üniversitesi ile kesişmeseydi nerede ve nasıl olurdunuz?

S.A: Kim bilir?.. Yine hizmet sektöründe bir yerde olurdum herhalde, zira hedefim oydu.. Şansıma üst düzey bir hizmet kurumuna rast gelmişim. İyi ki de gelmişim.. Hem sizlerle tanıştım, hem de iyi bir şeyler kattım kendime…