Mezunumuz Yale Üniversitesi’nin doktora programına tam burslu olarak kabul aldı

Sabancı Üniversitesi Kültürel Çalışmalar Programı’nda yüksek lisansını 2021 yılında tamamlayan Mezunumuz Sena Şahin, Yale Üniversitesi’nin sosyoloji bölümü doktora programına tam burslu olarak kabul edildi. Sena Şahin, Yale Üniversitesi’nin bu yılki programına kabul alan tek Türk öğrenci oldu.

Sena Şahin

Sabancı Üniversitesi’nde HUM201 dersi bünyesinde eğitim asistanı olarak görev yapan Sena Şahin, geçtiğimiz yıl Kültürel Çalışmalar Programı yüksek lisansından mezun oldu. Kültürel Çalışmalar programının Türkiye’de eşine az rastlanır bir interdisipliner eğitim olanağı sağladığını belirten Sena Şahin, bu programı, bünyesinde Sosyoloji, Antropoloji, Edebiyat, Felsefe, ve Cinsiyet Çalışmaları gibi farklı alanlardan akademisyenler barındırması, mezunlarının yurtdışında önemli üniversitelerden doktoraya kabul alması gibi nedenlerden dolayı tercih ettiğini söylüyor.

Sena Şahin, Yale Üniversitesi’ne tam burslu olarak kabul edilme sürecinden, Kültürel Çalışmalar programının kariyerine kattığı avantajlara kadar birçok konuyu  gazeteSU’ya anlattı.

Kendinizden kısaca bahseder misiniz?

2018 yılında Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümünden fakülte birinciliği ile mezun oldum. Daha sonra 2019’da Sabancı Üniversitesi Kültürel Çalışmalar alanında başladığım yüksek lisans eğitimimi 2021 yılında tamamladım. Şu anda Sabancı Üniversitesi’nde HUM201 dersi bünyesinde eğitim asistanı olarak görev yapmaktayım.

Kültürel Çalışmalar alanına olan ilginizden biraz bahseder misiniz?

Kültürel Çalışmalar alanına olan ilgim ilk olarak lisans eğitimim ortasında ortaya çıkmaya başladı. Lisans yıllarında aldığım Sosyoloji, Eleştirel ve Kültürel Teori gibi dersler sadece edebiyata odaklanan derslerden daha çok ilgimi çekiyordu. Zamanla lisans eğitimimin bana kattığı metin yorumlama ve analizleme yeteneğini kültür, toplum ve siyaset arasındaki ilişkiyi anlama ve açıklamaya yönlendirmek istedim.

Bünyesinde Sosyoloji, Antropoloji, Edebiyat, Felsefe, ve Cinsiyet Çalışmaları gibi farklı alanlardan akademisyenler barındırması, mezunlarının yurtdışında önemli üniversitelerden doktoraya kabul alması, ve Türkiye’de eşine ender rastlanan interdisipliner bir eğitim sağlaması gibi sebeplerle Sabancı Üniversitesi Kültürel Çalışmalar programında eğitimime devam etmeye karar verdim.

Yüksek Lisans tezim hiçbir zaman yürürlüğe girmemiş 1920 Sevr Antlaşması’nın nasıl Türkiye’nin siyasi kültüründe, kolektif kimliğinde ve belleğinde bu kadar merkezi bir travmatik referans noktası haline geldiği sorusunu araştırmaktadır. “Kültürel Travma” kuramı çerçevesinde, Sevr’in erken Cumhuriyet döneminde bir doğum travması olarak inşası edilmesini, 1960’lardan günümüze iç ve dış politika meseleri bağlamında farklı aktörler tarafından yeniden üretilmesini ve karşı anlatılarını inceleyen çalışmam, Sevr travması ve bölünme tehdidini anlatısının dışlayıcı ulusal kimlige katkısını incelemektedir.

Sabancı Üniversitesi’nde eğitim görmek size ne tür ayrıcalıklar sundu?

Daha önce de bahsettiğim gibi Kültürel Çalışmalar programı Türkiye’de eşine az rastlanır bir interdisipliner eğitim olanağı sunuyor. Sabancı Üniversitesi bünyesindeki akademisyenlerin aktif akademik çalışmaları, literatürü yakından takip etmeleri öğrencilerin de ilgi duydukları alanlardaki güncel çalışmalardan haberdar olmasını konusunda büyük bir avantaj sağlıyor. Örneğin ben yüksek lisansa başladığımda travma ve bellek üzerine çalışmak istiyordum. Ancak teorik, ampirik ve metodolojik olarak donanım kazanmaya başlamam ve ilgi alanımı tam olarak şekillendirmem Sabancı Üniversitesi’nin interdisipliner eğitiminin sayesinde oldu. Başka programlardan seçmeli ders alma olanağının da sağlanması ile Politika programından Türkiye Siyaseti ve Methodoloji gibi dersler alabildim.

Bunlara ek olarak, Sabancı Üniversitesi’nin yüksek lisans öğrencilerine sunduğu burs, ofis, ve asistanlık gibi olanakların stimule edici bir akademik ortam yaratılması bakımından oldukça önemli olduğunu düşünüyorum.

Yale Üniversitesi’nin sosyoloji bölümü doktora programına tam burslu kabul aldınız. Bize biraz başvuru ve kabul sürecinizi anlatabilir misiniz?

Yale Üniversitesi Sosyoloji bölümüne başvurma sürecimin başlangıcı aslında yüksek lisansın ilk senesine uzanıyor. Ateş Altınordu hocamızın dersinde karşılaştığım Yale Üniversitesi’nin ve Kültürel Sosyoloji alanının önde gelen isimlerinden olan Jeffrey Alexander’ın tezimde de kullandığım “kültürel travma” ve “sosyal performs” teorileri araştırma alanımı önemli ölçüde şekillendirdi. Tezimde Türkiye özelinde odaklandığım travmatik jeopolitik geçmişin anlatısal inşası ve dışlayıcı kolektif kimlik arasındaki ilişkiyi ve kültürün bu ilişkideki rolünü karşılaştırmalı bir şekilde çalışıp geliştirme planı ile doktora başvurumu yaptım ve kabul aldım.

Başvuru sürecimde başta Ateş Hocam olmak üzere, Sabancı Akademik İletişim Bölümü’nün ve Boğaziçi’nden ve Sabancı Üniversitesitesi’nden tanıdığım, doktora yapmakta olan arkadaşlarımın niyet mektubumu düzenlemede çok büyük yardımları oldu.

Bundan sonraki hedefleriniz nelerdir?

Bundan sonraki hedefim doktora programını başarılı bir şekilde tamamlayıp, literatüre önemli katkılar sağlayabilen bir akademisyen olabilmek.

Kültürel Çalışmalar alanına ilgi duyan öğrencilere neler tavsiye edersiniz?

İnterdisipliner yaklaşımı benimseyen sosyal bilim ve humanities bölümü öğrencileri için Kültürel Çalışmalar bölümünün çok önemli olduğunu düşünüyorum. Özellikle lisans eğitimi süresince farklı alanlara ilgi duyan öğrencilerin severek okuyacağı, kendi araştırma ilgi alanlanlarını geliştirmelerine ve şekillendirmelerine olanacak sağlayacak bir alan. Akademiye ek olarak, bu interdisipliner eğitimin bir diğer avantajının da akademi dışında devam etmek isteyen öğrencilere önemli kapılar açması.

Eklemek istedikleriniz var mı?

Tez ve başvuru sürecimde desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen, sonsuz bir motivasyon kaynağı olan HUM201 dersi ekibime bu vesileyle bir kere daha teşekkür etmek istiyorum. Eğitimime olan büyük katkılarının yanı sıra, referansları ile de doktora kabul sürecimde emeği olan başta Ateş Altınordu, Sibel Irzık, Hülya Adak ve Boğaziçi Üniversitesi’nden Özlem Öğüt olmak üzere tüm hocalarıma da çok teşekkür ediyorum.