Türkiye'de Cinsiyet Kültürleri: Dicle Koğacıoğlu Kitabı

 Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender), 5 Ekim 2019’da Karaköy Minerva Palas’ta düzenlenen “Türkiye'de Cinsiyet Kültürleri: Dicle Koğacıoğlu Kitabı”nın tanıtımına ev sahipliği yaptı.

 Dicle Koğacıoğlu Kitabı Tanıtım Toplantısı

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender), Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin desteğiyle, akademisyen ve aktivist Dicle Koğacıoğlu'nun anısına 10 yıldır bir makale ödülü düzenliyor. Türkiye toplumu ve kültürü üzerine toplumsal cinsiyet odaklı araştırmaları desteklemeyi ve genç araştırmacıları teşvik etmeyi amaçlayan Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü'ne katılan makaleler arasından  derlenerek kitap haline getirildi. 

İletişim Yayınları'ndan çıkan “Türkiye'de Cinsiyet Kültürleri: Dicle Koğacıoğlu Kitabı”nın editörlüğünü Sabancı Üniversitesi öğretim üyeleri Ayşecan Terzioğlu ve Cenk Özbay üstlendi.

Etkinlikte, açılış konuşmasını SU Gender adına Hülya Adak, kitapla ilgili tanıtımı ve kolaylaştırıcılığı da kitap editörlerinden Ayşecan Terzioğlu yürüttü. Ödüle katkıda bulunanların bir araya geldiği bu etkinlikte yazarlar kendi makalelerini ve Dicle Kocaoğlu ile kesişen hikayelerini paylaştılar. Etkinlikte; Leyla Bektaş Ata, Pınar Karababa, Mehtap Tosun, Pınar Ensari, Özlem Ezer, Fethiye Beşir ve Adalet Budak söz aldı.

Kitaba başlıklar halinde katkıda bulunan kişiler etkinlikte söz alarak şunları ifade etti:

-“Bir Güvenlikli Site Hikayesi: Gündelik Hayatın Dönüşümüne Otoetnografik Yaklaşım” başlığıyla Leyla Bektaş Ata:  “Kendimi, çalıştığım meseleler bağlamında bir yere ait hissetmeye başladığım ve gündelik olan ile akademik olanı ilişkilendirmemi sağlayan bir araştırmaydı. Mekânların ve insanların birbirlerini nasıl dönüştürdüklerini işledim.”

-“Odaları Açmak: Kadınların Kendi Mekânını Oluşturması” Pınar Karababa Kayalıgil : “İnsanlar birbirlerine nasıl temas ederler? İnsanlar iktidara karşı adalar halinde nasıl birbirleriyle örgütlenir?” sorularına yanıt aradım. Odalaşmak kavramı üzerinden görüşme yaptığım kursiyer kadınları ile onların oluşturdukları çevreyi, kurs mekanının bu kadınların hayatlarındaki yerini anlattım.”

-“Etek Ucuna Takılı Tarih: “Dersim’in Ermeni Kadınlarının Bellek Aktarımları” başlığıyla Mehtap Tosun:“Dicle Koğacıoğlu’nun hak ve adalet arayışı, aynı zamanda hak, hukuk ve adalete olan vurgusu, onların mikro ve makro alanlarda inceleme çabası, benim en büyük motivasyonum oldu. Dersim’in Ermeni kadınlarının 1915 yılına dair anılarını kadınların anlatılarına odaklanarak aktardım.”

-“Kurtarılmış Bir Kürt Gibi Hani”: Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki Kürt Kadınlarının Eğitimini Yeniden Düşünmek” başlığıyla  Pınar Ensari:  “Dicle Koğacıoğlu’yla birebir tanışmadım ancak ben bunu tanışmama olarak görmüyorum, bir buluşma olarak görüyorum. Hikayelerini yazdığım, hikayelerini benimle paylaşan kadınlar sayesinde ben aslında Dicle ile tanıştım. Çalışmamda bu insanlar eğitim ve siyasetin kavşağında öznelliklerini nasıl kuruyorlar. Bir kısmı okuyamamışken onlar nasıl okumuşlar gibi sorularla ilerledim.”

-“Bir”in ve “Dil”in Hegemonyasından Kurtulmak: Yaşam Yazımında Çokseslilik” başlığıyla Özlem Ezer:  “Dicle’nin seçtiği yolda boyut değiştirenlerin halini hepiniz gibi ben de anlayabiliyorum. Beni ayakta tutan en temel şey bilgi ve duygu paylaşımı. Kâh uyuşarak, kâh didişerek şekillenmiş gelgitli bir hikayedir anlatılan. Türkiye’nin sorunlu bir bölgesinde, zor şartlarda doğup büyüyen sıra dışı bir kadının ‘gerçek’ ve süregiden hikayesini anlatma yolunda, disiplinlerarası çalışmayı düstur edinmiş feminist bir akademisyen adayının dil ve yöntemle uyuşup didişmesidir.”

-Özlem Ezer’in makalesinde yer alan kişi olarak etkinliğe katılan Adalet Budak: “Aslında kendi hikayemde hem kendimi var etme mücadelesi veren bir Adalet iken bir taraftan da benimle birlikte, yaşadığım bölgede diğer kadınlar için bir şeyler yapma, hayatlarını iyileştirme, daha iyi yaşam koşullarına sahip olmaları için onlarla birlikte, onlar için değil, onlarla birlikte mücadele etmeye çalışan biriyim.”

-“Doğu Karadeniz’de “Çekme” Anlatıları: Bir Ritüel Olarak Kız Kaçırma” Fethiye Beşir: “Babaannemin hayat hikayesinden yola çıkarak zorla kız kaçırarak evlendirme (Karadeniz’de Çekme olarak adlandırılan) konusunu inceledim. Evlenme kararında kadının öznelliğini nerede arayacağız sorusuyla yola çıktım. Yaptığım çalışmanın kadın anlatıları ve kolektif feminist bellek çalışmalarına bir katkı sağladığını düşünüyorum.”