Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri (TDP) ve Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi (SSBF) Psikoloji Programı işbirliği ile düzenlenen, uluslararası bir organizasyon olan "Yaşayan Kütüphane" etkinliği yapıldı. Sabancı Üniversitesi öğrencilerinin katıldığı ve yılda bir düzenlenen etkinlik bu yıl 9. kez yapıldı.
Yaşayan Kütüphane’de (Human Library) normal kütüphanelerde olduğu üzere, okuyucular, kütüphane görevlileri, kitaplar ve kitap katalogları yer alıyor. Bu kütüphanenin diğerlerinden tek farkı, Yaşayan Kütüphane’deki kitapların sizin bizim gibi insanlar olmaları ve okuma eylemi olarak okuyucularıyla kişisel bir diyaloğa girmeleri. Çıkış noktası “Kitabı kapağına göre yargılama!” olan bu kütüphanenin kitapları, önyargılar ve kalıplaşmış yargılarla karşı karşıya kalan, çoğu kez ayrımcılık ve sosyal dışlanma mağduru olan grupların temsilcileri olmaları.
Yaşayan Kütüphane (Human Library) toplumumuzdaki farklılıklara adanmış, kâr amacı gütmeyen gönüllüler tarafından düzenlenen uluslararası bir projedir. Kütüphanenin amacı farklı sosyal gruplardan insanlar arasında yapıcı bir diyalog kurulmasına yardımcı olmaktır. Rahat, güvenli bir ortamda kurulan bu diyalog ayrımcılığın temelini oluşturan kalıplaşmış yargıların giderilmesine zemin olur.
Yaşayan Kütüphane’ye katılan Sabancı Üniversitesi SSBF Psikoloji Programı 2. sınıf Öğrencisi Ece Demirbolat izlenimlerini anlattı: “Sabancı Üniversitesi’nde yılın en sevdiğim zamanları Human Library (Yaşayan Kütüphane) zamanları. Her sene çok keyif alarak katıldığım gibi severek de organizasyon ekibinin bir parçası oluyorum. Human Library’i ilk duyduğumda burada okunacak kitapların insanlar olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmış ve heyecanlanmıştım. Etkinliğin ana temasının “Kitabı kapağına göre yargılama!” olduğunu görünce iyice merak etmiştim. Okuduğumuz insanların kalıplaşmış önyargılar sebebiyle sosyal dışlanmaya maruz kalanlar olduklarını duyduğumda ise heyecanım yerini kafamda oluşan sorulara bırakmıştı. Sıra yerini bu soruların cevaplarını bulmaya bıraktığında ise karşılaştığım iletişim beni çok etkiledi. Zaman zaman benim de farkında olarak ya da olmayarak yaşadığım ve karşı tarafa yaşattığım bu önyargıların aslında ne kadar asılsız olduğunu öğrenmeme sebep olduğu gibi empati yapma şansı sundu bana. Toplum tarafından tabu olarak görülen şeyleri özgürce, samimi bir şekilde konuşma şansı tanıdığı için ve en önemlisi kendi yaşadığım fanusun dışında da neler olduğunu anlamamı sağladığı için Human Library benim için çok özel bir etkinlik.”
Yaşayan Kütüphane’ye katılan bir diğer Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi (YBF) 2. sınıf Öğrencisi Hilal Kakışım ise izlenimlerini şöyle anlattı: “Zaman zaman hepimiz bilinçli bir şekilde ya da farkına bile varmadan birbirimize karşı önyargılar geliştiriyoruz. Önyargıyla yaklaştığımız kişilerle bireysel bir sohbet etme fırsatını yakaladığımızda ise çoğunlukla yaptığımız varsayımların ne kadar yersiz ve anlamsız olduğunu fark ederiz. Ben de önyargılarımızın ne kadar anlamsız olduğunu kendime tekrar hatırlatmak ve organizasyonel kısımda etkinliğe destek vermek için bu sene etkinlikte görev almak istedim.
Yalnızca okuyucular için değil kitaplar için de kendilerini ifade edebildikleri hoşgörü ve saygıyla karşılandıkları bir platform olması yönüyle çok değerli bir etkinlik. Aynı zamanda günlük hayatta tanışma fırsatını belki de hiç elde edemeyeceğimiz kitapları okuma fırsatının da çok kıymetli olduğu kanaatindeyim. Daha huzurlu ve uyum içinde yaşayan toplumlar olmanın yolunun birbirimizi anlamaktan ve hoşgörüyle yaklaşmaktan geçtiğini düşünüyorum. Bu etkinlikle birlikte de tam olarak bunları sağlıyoruz. Her sene çeşitli kitaplarıyla ve yüzlerce okuyucusuyla gerçekleşen bu etkinliğin içinde yer almış olmaktan çok mutluyum.”
Yaşayan Kütüphane’ye katılan bir diğer Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Malzeme Bilimi Programı 2. sınıf Öğrencisi Yiğit Karataş da izlenimlerni anlattı: “Yaşayan Kütüphane her insanın tartışmasız hayatında en az bir kere dahil olması gereken bir tecrübe. Daha dün gibi hatırlıyorum, üniversitede ilk yıllarımda Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi (SSBF) koridorlarındaki kargaşa dikkatimi çekmişti. Konsepti duyduğum gibi şok oldum ve kişi başı verilen iki kitap biletimi kaparak bu maceraya dahil oldum. O günden beri de hayatımda her yıl düzenli dahil olduğum ve TDP ailesiyle organizasyonel tarafına geçtiğim bu çalışmada bulunmaktan büyük mutluluk duyuyorum.
İnsan iletişiminin belki de en saf halini yaşıyorsunuz. Karşınızdaki insan bildiğiniz tonla yanlış bilgi veya peşin hükme karşı büyük bir cesaret göstererek oturuyor ve ilk dakikalarında kitabın kapağı açıldığı andan itibaren her saniye farklı bir deneyim farklı bir duygu hissediliyor. Sorun, her soru hoşgörü çerçevesinde bile toplumdaki bilinçsizliğimizi ve önyargılarımızı göz önünde bulundurunca fazlasıyla radikal kalıyor. Gerçekten iyi ki bu üniversitedeyim, iyi ki böylesi bir empati ve hoşgörü ortamında geçiyor ömrüm dediğim en özel anlardandır Yaşayan Kütüphane.”