Öğrencimiz Efe Çalış’ın 25. Yıl ile İlgili Duyguları

Efe Çalış

Öğrencimiz Efe Çalış’ın 25. Yıl ile İlgili Duyguları

Endüstri mühendisliği ve yönetim bilimleri programlarında çift anadal yapan Efe Çalış, 3 yıldır yaşadığı Üniversitemiz ile ilgili deneyimlerini ve duygularını paylaştı.

 

Kendinizi tanıtır mısınız? Hangi fakülte/programda okuyorsunuz? 

Ben Efe Çalış, şu an Sabancı Üniversitesinde endüstri mühendisliği ve yönetim bilimleri olarak çift ana dal programına kayıtlıyım ve 2. Sınıfım.

 

Okul içinde yer aldığınız kulüpler ya da spor takımları var mı? 

2 yıldır aktif olarak dans kulübünün Latin dans gösteri ekibindeyim, ekonomi ve işletme kulübünün birkaç etkinliğinde görev alma fırsatım oldu ve 2 yıla yakın bir süre boyunca okuldaki toplumsal duyarlılık projelerinde süpervizörlük yaptım.

 

Sabancı Üniversitesi’ni diğer üniversitelerden ayrıştıran “program seçme özgürlüğü”, “özgürlükçü yaklaşımı”, “disiplinlerarası eğitim anlayışı” ve ilk senenizde zorunlu ders olan “Toplumsal Duyarlılık Projeleri” dersi için neler söylersiniz; sizin için nasıl bir fark yarattı?

Program seçme özgürlüğü Sabancı’yı Türkiye’deki diğer kaliteli üniversitelerden çok farklı bir noktaya koyuyor çünkü henüz liseyi yeni bitirmiş bir öğrencinin üniversitedeki derslerde ne göreceği ile ilgili hiçbir fikri olmuyor. Çoğu öğrenci çevresinden duyduğu bölümleri sadece isimleri için tercih ediyor fakat üniversiteye geldiğinde ona uygun olmadığını fark ederse bunun kolay bir geri dönüşü yok. Sabancı’yı en büyük seçme nedenlerimden biri de zaten buydu. Okula endüstri veya bilgisayar mühendisliği okurum diye düşünerek girdim fakat şu anda endüstri mühendisliği ve yönetim bilimleri çift ana dal yapıyorum, iki bölümümden de çok memnunum. Bu okulda olmasaydım belki de çok farklı bir kariyerim olabilirdi.

Disiplinlerarası eğitim anlayışı okul sırasında bizi biraz zorlasa da Sabancı’dan mezun olduğumuzda diğerleri arasında fark yaratmamızı sağlıyor diye düşünüyorum. Farklı disiplinlerden dersler görmek karşıma çıkan problemlere de çok yönlü bakmamı sağlıyor. Özellikle benim gibi yönetim alanından ilerlemek isteyen biri için bu gerçekten büyük bir olanak.

Toplumsal duyarlılık projeleri kesinlikle herkese bir noktadan dokunmayı başarıyor ve sürekli koşuşturduğumuz hayatın arasında fark edemediğimiz sosyal sorumluluk bilincini geliştirmemizi sağlıyor. Daha iyi bir toplum oluşturabilmek için herkeste bu bilincin gelişmesi gerekiyor diye düşünüyorum, umarım Türkiye’de bu proje diğer okullarda da yaygınlaşır. Ayrıca projenin başında gerçekten inanılmaz bir ekip var ve bu ekiple beraber olmak beni hep evimde gibi hissettiriyor. Sürekli rekabetin, koşuşturmacanın olduğu bir ortamda bu proje okul içerisindeki dayanışmayı da arttırıyor.

 

 

Sabancı Üniversitesi’nde araştırma anlamında size sunulan olanaklar hakkında neler düşünüyorsunuz?

Okulda herhangi bir konuyla ilgili araştırma yapmamız veya bilgi edinmemiz gerektiğinde bunu çok kolaylıkla yapabiliyoruz. Öncelikle hocalarımız bu konuda bize destek veriyorlar, yönlendirmeye ihtiyaç duyduğumda hocalara hızlıca ulaşabiliyorum ve yaptığım projelerle ilgili birebir yönlendirme sağlıyorlar. İkinci olarak bilgi merkezi bu konuda çok gelişmiş, ihtiyacım olan neredeyse her kaynağa dijital olarak ulaşabiliyorum. Bilgi merkezi arşivinde olmasa bile bir kaynağa ihtiyacım olduğunda onu sağlamak için yardımcı oluyorlar. Aynı zamanda bilgi merkezi içindeki CoSpace benim en sık kullandığım yerlerden biri, içerisinde 3D yazıcılardan VR gözlüklere kadar teknolojik birçok ekipmana ücretsiz ulaşabiliyoruz. Özellikle kendi startup’ımla ilgili şu anda ulaşamayacağım bütçedeki ekipmanları ücretsiz kullanabilmek bana çok yardımcı oluyor. 

 

Üniversitemizden aldığınız “benzersiz” eğitim ve edindiğiniz donanımla üniversite sonrası için planlarınız nelerdir? Hem iş dünyası hem de topluma katkı adına neler hayal ediyorsunuz? 

Üniversite sonrası için “kesin şunu yaparım” dediğim bir kariyer yok açıkçası. Günümüzde kariyer fırsatları da çok hızlı değişiyor ve okula girerken henüz yaygın olmayan sektörler hızla büyüyebiliyor. O nedenle ilk amacım okulda aldığım eğitimi en iyi şekilde tamamlayarak donanımlı bir şekilde bu okuldan mezun olmak. Donanımlı bir şekilde mezun olduğumda “iyi bir iş bulma” kaygım olacağını düşünmüyorum, bu da kariyerimi istediğim gibi yönetebilmemi sağlıyor. 

Sürekli olarak karşıma çıkan problemlere çözümler üretmeye çalışan biri olarak ileride toplumda birçok kişinin hayatını kolaylaştıracak işler yapacağıma inanıyorum. Toplumsal duyarlılık projeleriyle de insanların hayatına dokunmaya devam edeceğimden eminim.

 

Sabancı Üniversitesi’nin 25 yılda kattettiği mesafeyi, gözlemlediğiniz ve öğrendiğiniz kadarıyla nasıl tarif edersiniz? 

Özellikle asırlık üniversitelerle karşılaştırdığımızda aslında 25 yıl bir üniversite için çok kısa. Buna rağmen bu kısa sürede sürekli yenilikçi ve ilerlemeci tutumu sayesinde Sabancı diğer üniversitelerin önüne geçebilmiş. Bu da sanırım okulun vizyonundan kaynaklanıyor; her şeyden önce Sabancı bu 25 yılda herkesin işini severek yaptığı, gelişime açık bir ortam yaratmayı başarmış. Bu ortam sayesinde 25 yıl içerisinde bu kadar hızlı bir gelişme sağlayabildiğini düşünüyorum. 

 

Üniversitemiz bu yıl 25 yılını geride bıraktı. Sizden, 25. Yıl mesajınızı alabilir miyiz?

Umarım bu 25 yılda başarılanlar tüm Türkiye’ye örnek olur, Sabancı Üniversitesi vizyonu ve misyonu doğrultusunda toplum yararına yetiştirilen insan sayısı artarak devam eder.

 

Bundan sonraki 25 yıl için üniversitemizle ilgili hayalleriniz, öngörüleriniz nelerdir?

Bundan sonraki 25 yılda yeni mezunlarımızla beraber iş dünyasının önemli alanlarında Sabancılı’ların sayısı artarak devam edecek diye düşünüyorum. Umuyorum ki program seçme özgürlüğü gibi yenilikçi yaklaşımlar Türkiye’de yaygınlaşacak ve sadece Türkiye’de değil dünya çapında da özellikle yönetim alanında Sabancı’nın adını çok daha fazla duyacağız.