Sabancı Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği Programı 2016 Lisans, Malzeme Bilimi ve Nano Mühendislik Programı 2018 Yüksek Lisans mezunumuz Hilal Şenuysal’ın tasarladığı “Laparascopik Ameliyatlar için Sürekli Zımbalama Cihazı” Avrupa Patenti almaya hak kazandı.
Mezunumuz Hilal Şenuysal, Avrupa Patenti alma sürecini ve Sabancı Üniversitesi’nde eğitimi sırasında aktif rol aldığı projeleri gazeteSU’ya anlattı.
Merhaba, öncelikle sizi tebrik ederiz. Kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz?
H.Ş: Merhaba, ben Hilal Şenuysal. 2016 yılında Sabancı Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği’nden mezun oldum. Mezun olduktan sonra, havacılık alanında çalışmaya olan ilgim nedeniyle The University of Sheffield- Advanced Manufacturing and Research Centre with Boeing’e araştırmacı olarak gittim. 2018 yılında ise Sabancı Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Nano Mühendislik bölümünde yüksek lisansımı tamamladım. 2018 yılından beri General Electric- Havacılık’ta mühendis olarak çalışmaktayım.
Mekatronik Mühendisliği alanına ilk ne zaman ilgi duydunuz? Üniversitemizde bu programı okumaya ne zaman karar verdiniz?
H.Ş: Lise son sınıfta üniversite tanıtım programları kapsamında yaptığımız gezilerde Mekatronik Mühendisliği ile tanıştım. Sonradan dersini alma şansı bulduğum Sayın Hocam Ali Koşar’ın, lisemizde Mekatronik Mühendisliğini tanıtan oturumuna katılmıştım. Oturum çıkışında hangi bölümü seçeceğim konusunda karar vermiştim.
Lisans döneminiz boyunca aktif olarak yer aldığınız sosyal ve akademik çalışmalardan/projelerden bahseder misiniz?
H.Ş: Lisans dönemim boyunca, Mekatronik Mühendisliği’nin yoğun ders programına rağmen, öğrenim hayatımı renklendiren ve kendimi keşfetmemi sağlayan birçok sosyal aktivitede yer aldım.
Gönüllük esaslı çalışma ilgimi, üniversite yıllarımda aktif olarak yer aldığım toplumsal sorumluluk projelerinde (CIP) kazandım. Sabancı Üniversitesi CIP’de bir yıl boyunca projelere destek vererek, iki yıl boyunca da süpervizör olarak birçok projede bulundum.
Bu deneyimim sayesinde başta etkili iletişim, iş birliği, takım liderliği gibi konularda kendimi geliştirirken aynı zamanda toplumsal sorumluluk bilicini uygulamalı olarak kazandığımı düşünüyorum.
Üniversite birinci sınıfta, Sabancı Üniversitesi MySU platformunda gördüğüm Insight Dubai Konferansı’na başvurdum ve kabul aldım.
Bu konferansa katılmış olmak hayatımın her alanında savunduğum kadın erkek eşitliğine dair fikirlerimi geliştirmemi sağladı. Konferansın amacı, çeşitli ülkelerden kadınları bir araya getirerek, kadının toplumdaki yerini ve yaşadığı ortak problemlere evrensel bir farkındalık kazandırmaktı.
Kazanmış olduğum bu motivasyonla kariyerimde de General Electric Türkiye Kadın Çalışan Ağı Mentörlük Program Liderliğini ve General Electric– Havacılık Kadın Çalışan Ağı Eş-Liderliğini yürütmekteyim. GE Kadın Çalışan Ağında yürüttüğüm gönüllülük esasına dayalı projelerdeki amacım hem üniversite yıllarımda hem de iş hayatımda edindiğim tecrübeleri STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik, Matematik) alanında eğitim gören genç kızlarımızla paylaşmaktır. Yürütmekte olduğum projelerle üniversite lisans 3. ve 4. sınıf ve yüksek lisansta okuyan kız öğrencilerimize, kariyerleri kapsamında bilinç kazandırmaya, iş hayatına hazırlamaya ve bu süreçte onlara destek olmaya çalışıyorum. Aynı zamanda mühendislik alanında istihdam olmaları için genç kızlarımızı teşvik etmeyi ve onlara olanakları tanıtmayı kendime amaç edindim.
2014 yılında ise Sabancı Üniversitesi vasıtasıyla haberdar olduğum AISEC ile Slovenya’da iki ay boyunca farklı dil ve kültüre sahip öğrenci gruplarına liderlik ederek eğitim verme fırsatı yakaladım.
Bu tecrübem ile konfor alanımın dışında gerek açık iletişim gerekse sonuç odaklı ilerlemem ile süreci başarıyla tamamladım. Derslerimden arta kalan zamanlarımda yelken ve sanatın çeşitli dallarıyla ilgilenerek motivasyonumu yükseltmeyi amaçladım.
Üniversite ikinci sınıftan itibaren hocalarımın yönlendirmeleriyle araştırma projelerinin parçası olma fırsatı yakaladım. Bu sayede hem laboratuvar ortamında çalışma şansı elde ederek hem de hangi alanlara ilgim olduğunu deneyimleyerek öğrenme şansım oldu.
Lisans bitirme projemi ise, sayın Doç. Dr. Meltem Elitaş ve Genel Cerrah sayın Doç. Dr. Tuğrul Tansuğ danışmanlığında tamamladım. Tasarlamış olduğum “Laparaskopik Ameliyatlar için Sürekli Zımblama Cihazı” ile temel mühendislik ve cerrahi uygulamaları bir araya getiren disiplinler arası bir çalışma ortaya çıkarmış olduk. Lisans bitirme projemle patent sahibi olmak benim için oldukça gurur verici bir başarı oldu.
Tasarladığınız “Laparaskopik Ameliyatlar için Sürekli Zımblama Cihazı”ndan ve kullanım alanlarından bahseder misiniz?
H.Ş: Lisans bitirme projem kapsamında tasarlamış olduğum “Laparaskopik Ameliyatlar için Sürekli Zımblama Cihazı” ihtiyacını sayın Doç. Dr. Tuğrul Tansuğ’un gerçekleştirdiği ameliyatlara bizzat girerek, ameliyat sürecini mühendislik bakış açısıyla değerlendirme sırasında fark ettim.
Obezite, çocuk ve kanser cerrahisi, ürolojik ve jinekolojik cerrahide yaygın bir kullanımı olan Laparaskopik Ameliyatlar için Sürekli Zımblama Cihazı, açık ameliyatlar ve robotik ameliyatların yanı sıra laparoskopik ameliyatlar gibi minimal invaziv operasyonlarda kullanılabilecek sürekli zımbalama aleti ihtiyacını karşılamaktadır. Ticari cerrahi zımba ile karşılaştırıldığında bu cihaz; zımba-kartuş değişikliklerini ortadan kaldıran ve çalışma sırasında kesintisiz zımbalama ve kesim sağlayan sürekli zımbalama mekanizmasına sahiptir.
Laparaskopik Ameliyatlar için Sürekli Zımblama Cihazı, diğer cerrahi zımbalardan daha hızlı, hassas, daha fazla zaman kazandıran ve kullanıcı dostu cerrahi zımbalama sağlar.
Avrupa Patenti başvuru sürecinizden bahseder misiniz? Geliştirdiğiniz cihazın bu patenti almasının önemini aktarır mısınız?
H.Ş: Tasarlamış olduğumuz Laparaskopik Ameliyatlar için Sürekli Zımblama Cihazı’nınpatent süreci, 2015 yılında Türk Cerrahi Derneği’nin 8. Cerrahi Araştırma Kongresi Buluş Yarışmasında birincilik ödülü almaya hak kazanmamızla başladı. 2016 yılında Ankara Patent Bürosu ile patent başvurumuzu gerçekleştirdik. 2017 yılında ise buluşumuz Faydalı Model başvurusu olarak dosyalandı. Aynı yıl içinde Şekli Şartlara Uygunluk Belgesi alındı. 2018 yılında Patent İş birliği Antlaşması (PCT) yapıldı. PCT ise bir buluşun, birden çok ülkede korunması istendiği takdirde, bunu kolaylaştırmak ve ekonomik hale getirmek amacıyla üye ülkelerin yapmış olduğu bir antlaşmadır. 2018 yılı içinde Faydalı Model Araştırma Raporumuz tamamlandı.
2021 yılında TR Patent kararının kesinleşmesiyle TR Patent Belgemizi aldık. 2021 yılında paralelde başlattığımız Avrupa Araştırma Raporu ve Avrupa Ek Araştırma Raporunun 2022 yılında sonuçlanmasıyla Avrupa Patenti almaya hak kazandık.
Geliştirdiğimiz teknolojinin fikri mülkiyet haklarının koruma altına alınması açısından patent sürecinin zorunlu bir gereksinim olduğunu düşünüyorum.
Malzeme Bilimi ve Nano Mühendislik Programında yüksek lisansınızı tamamladınız? Sabancı Üniversitesi’nde okumak size ne tür ayrıcalıklar sundu?
H.Ş: Lisans eğitimimi tamamladıktan sonra, öğrenimime yüksek lisans yaparak devam etme kararı aldım. Bu kararı almamdaki en önemli faktör, lisans hayatım boyunca içinde bulunduğum araştırmalardan keyif almam ve iş hayatına atılmadan önce akademik hayatın içinde biraz daha tecrübe kazanmak istememdi. Yüksek lisansım boyunca Sabancı Üniversitesi Tümleştirilmiş Üretim Teknolojileri Araştırma ve Uygulama Merkezinde çalışma imkânı elde ettim. Üniversitemizin önemli misyonlarından biri olan Üniversite – Sanayi iş birliği sayesinde sektörü tanıma ve ortak projeler yapma şansı elde ettim. Yüksek Lisans tezimin bir parçası olan Türk Havayolları Teknik ve Kordsa ile yürüttüğüm projenin, profesyonel anlamda tecrübe kazanmamı ve sektörde ilerlememi sağladığını söyleyebilirim. Sabancı Üniversitesi’nde yüksek teknoloji içeren laboratuvarlarda çalışmak, yeniliğe ve öğrencilerine imkanlar konusunda oldukça destek veren hocalara sahip, özgür bir ortamda bulunmanın öğrenciler için inanılmaz bir ayrıcalık olduğunu düşünüyorum.
Bundan sonraki hedefleriniz nelerdir?
H.Ş: Mühendislik okumayı seçmemin sebeplerinden biri insanlığa fayda sağlayan çözümler üretmek, insanların hayatlarını kolaylaştıran ve iyileştiren çalışmalar yapmaktı. Gerek buluşumla gerekse çalışma hayatımda bu hedefimi yakaladığımı düşünüyorum. Amacım bu hedefin devamlılığını sağlamaktır. Buna ek olarak, hayatımın her alanında kadın-erkek eşitliğini savunmayı misyon edinmiş bir kadın mühendis olarak STEM alanında okuyan ve çalışan kadın sayısının arttırılmasına vesile olmaktır. Bu hedef doğrultusunda ülkemizin de önemli bir yol kat edeceğine dair inancım sonsuz. Bu alanda elimden geldiğince genç kızlarımıza destek vermeye devam edeceğim.
Malzeme Bilimi ve Nano Mühendislik ve Mekatronik Mühendisliği alanına ilgi duyan aday öğrencilere ve henüz lisans eğitiminin başındaki öğrencilere neler tavsiye edersiniz?
H.Ş: İlk olarak, öğrenimleri boyunca önlerine çıkan tüm fırsatları değerlendirmelerini öneririm. Bu aşamada, kendilerine hocalarından, üst sınıflardan ya da sektörden mentörler bularak tecrübe paylaşımına açık olmalarını tavsiye ederim. Kararlı ve net adımlarla ilerlemenin, sorumluluk almayı başarmanın insan için en büyük öğretilerden biri olduğunu düşünüyorum. Zorunlu teknik derslerin dışında, Sabancı Üniversitesi’nin fakülte ayrımı yapmaksızın sunmuş olduğu derslerden olabildiğince yararlanmalarını, mühendislik alanında teknik anlamda yeterli olmanın yanı sıra sosyal becerilerini geliştiren, ruhu besleyen kültür ve sanatı hayatlarının bir parçası yaparak donanımlı bir birey olmalarını tavsiye ederim.
Eklemek istedikleriniz var mı?
H.Ş: GazeteSU’ya nazik davetiniz için çok teşekkür ederim. Umarım genç arkadaşlarımıza ilham veren bir yazı olmuştur. Sizin vasıtanızla sayın hocam Doç. Dr. Meltem Elitaş’a ve Doç. Dr. Tuğrul Tansuğ’a destekleri ve emekleri için tekrar teşekkür ederim.