İlk kez gençlere yönelik bir sözlü tarih çalışması Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Leyla Neyzi tarafından yapılıyor

Türkiyeli Gençler Anlatıyor: Sözlü Tarihin Geçmişle Yüzleşme, Toplumsal Uzlaşma ve Demokratikleşmeye Katkısı...

Sabancı Üniversitesi’nden Prof. Dr. Leyla Neyzi ve ekibi tarafından yürütülen, Global Dialogue, Heinrich Böll Stiftung Derneği, Açık Toplum Vakfı ve İstanbul Politikalar Merkezi tarafından desteklenen iki yıllık (2011-2012) bu projenin ana konusu Türkiyeli gençler.


Türkiye toplumunun çoğunluğunu oluşturan, seslerini yeterince duyuramayan, yetişkin toplumu ve onun kurumları tarafından kıskaca alınmış ama geleceğimizi yönlendirecek olan kesim. Birçok açıdan mağdur bir grup olarak görülebilecek gençler, aynı zamanda ulusötesi global dünyanın teknolojik olanaklarını en iyi kullanan, yetişkin toplumunu eleştirme ve dönüştürme potansiyeli olan, toplumun en dinamik kitlesidir. Bugün Ortadoğu’da olsun, Asya’da olsun, Avrupa’da olsun, Amerika’da olsun kitlesel protesto hareketlerinde başı çekenlerin de gençler olduğunu görüyoruz. Projenin en önemli amaçlarından biri, Türkiye’de sözlü tarihin kitlelerle buluşmasını sağlamak ve toplumdaki çatışmaların çözümüne katkıda bulunmak şeklinde özetleniyor. Proje yürütücüsü Leyla Neyzi çalışma ile ilgili görüşlerini: “Umudumuz, bu projenin Türkiye’de geçmişle yüzleşme, demokratikleşme ve toplumsal uzlaşmaya katkıda bulunmasıdır” şeklinde ifade ediyor.

Genellikle yaşlılara ve tarihi olaylara ilişkin tanıklıklara odaklanan sözlü tarih, bu projede farklı olarak gençlere yönelik bir araştırmada kullanılmaktadır. Bunun nedeni postbellek (postmemory), yani geçmişe dair önceki kuşaklardan, eğitim kurumlarından, medyadan ve farklı kaynaklardan aktarımın öneminin farkına varılmış olunmasıdır. Örneğin Türkiyeli gençler, tarihi nasıl tanımlıyorlar? Kişisel, ailevi, yerel ve ulusal tarihi nasıl kurguluyor ve anlatıyorlar? Geçmişe dair onlara aktarılanlar ve kendi yaşanmışlıkları, güncel kimliklerini, aidiyetlerini, “öteki” olarak gördükleriyle ilişkilerini ve öznelliklerini nasıl şekillendiriyor? Gençlerin geçmişe dair anlatıları ve geleceğe yönelik kurguları, Türkiye toplumunun günümüzde yaşadığı ekonomik, sosyal ve kültürel çatışmaları ve çözümsüzlükleri anlamamıza, geçmişle yüzleşmeye, toplumsal uzlaşmaya ve sivil toplumun gelişmesine nasıl yardımcı olabilir?

Türkiyeli gençlere yönelik karşılaştırmalı bir bakış açısı için ve özellikle son yıllarda ülke gündemine oturan doğu ve batı arasında yükselen algısal duvar ve çatışma göz önüne alınarak bu proje kapsamında doğudan bir il (Diyarbakır) ve batıdan bir il (Muğla) seçilerek bu iki ildeki çoğunluğu 20li yaşlarında, farklı ekonomik sınıflardan, farklı kimliklerden, kent ve kırsal kesimden kadın ve erkeklerle sözlü tarih görüşmeleri yapılmış. Ek olarak uluslarası bir metropolde de (Berlin) Diyarbakır ve Muğla kökenli gençlerle görüşülmüş. Bu görüşmelerde gençlerin ulusal, yöresel, ailevi ve kişisel geçmişe dair anlatıları ayrıntılı bir şekilde dinlenmiş.

Görüşmeler, gençlerin tarihle bağlarının zayıf olduğunu ve kuşaklararası ilişkilerde kırılmaların öne çıktığını gösteriyor. Geçmişle bağlantılar, daha çok kimlik ve aidiyet kurguları bağlamında bir yeniden keşif veya postbellek biçiminde kendini gösteriyor. Gençlerin anlatılarının ana eksenlerinden biri, Türkiye’nin bugünkü gündeminde birinci sıraya oturan Kürt hareketi. Mekanla bağların fiziksel hareketlilik ve göç dolayısıyla çok güçlü olmamasına rağmen “doğu” ve “batı” arasındaki algısal duvarların buna karşıt bir şekilde yükseldiği gözlemlenmekte. Görüşmelerdeki diğer bir önemli eksen ekonomik ve sosyal eşitsizlik ve gelecek kaygısı. İlginç bulgulardan biri de gençlerin çoğu zaman sanki bir dinleyici beklermişcesine uzun ve bütünlüklü yaşamöyküsü anlatıları sunmaları. Bu belki de, günümüzde yaygın itiraf ve performans kültürü ve kimlik, aidiyet ve öznelliğe yönelik ilgiyle bağlantılı. Sözlü tarihin gücüne ve sıradan insanların deneyimlerini kamusal alanda paylaşma isteğine de işaret ediyor. Gençler medyada “öteki” veya “mağdur” olarak gösteriliyorlarsa da, ağırlıklı olarak kendi kimliklerine ve “insan gibi yaşama” koşullarına sahip olmak için içinde bulundukları şartları zorlamaktalar. Görüşmeler, gençlerin alternatif politik örgütlenme biçimlerine yöneldiklerini ve sivil toplum kuruluşlarında da öne çıktıklarını gösteriyor. Bu, oluşmakta olan yeni bir politik öznellik biçimi olarak da görülebilir.

Sözlü tarih görüşmeleri yapılırken araştırma ekibiyle görüşülen kişiler arasında ilişkiler de mercek altına alınmış, sözlü tarihin “mutfağı” da araştırmanın bir parçası olmuş. Araştırma sürecinde görüşme yapılan gençlerin mümkün olduğunca projeye katılmaları sağlanmış, Şubat 2011’de Sabancı Üniversitesi’nde Dicle Üniversitesi’nden on, Muğla Üniversitesi’nden on gence sözlü tarih eğitimi verilmiş, bazı gençler bizzat sözlü tarih görüşmeleri yapmışlar. Projenin birinci yılında (Ocak-Aralık 2011) 200 cıvarında sözlü tarih görüşmesi yapılmış. Dijital ses, video, fotoğraf çekimleri yapılmış, görüşmelerin transkripsiyonları yapılarak bir arşiv oluşturulmuş. Projenin ikinci yılında (Ocak-Aralık 2012) bu arşiv kullanılarak bir dizi ürün hazırlanacak: projeyi geniş bir kitleye ulaştıracak Türkçe ve İngilizce bir websitesi, Türkiye’nin farklı şehirlerini dolaşacak gezici bir sergi, Türkçe ve İngilizce ve fotoğraf da içeren bir kitap ve bir kısa belgesel film. 2012 yılında projede görüşülen gençlerin katıldığı bir atölye düzenlenerek proje süreci ve ürünleri tartışılacak, bir de uluslararası akademik konferans düzenlenecek.

Sözlü tarih, sıradan insanların geçmişe ve güncel olaylara yönelik anlatılarının profesyonel ve sistematik bir biçimde araştırılıp düzenlenerek müze, sergi mekanı, akademik ve popüler kitap, websitesi gibi çeşitli mecralarda film, video enstalasyonu, ses enstelasyonu, metin tasarımı gibi yollarla geniş bir kitleyle paylaşılmasını sağlıyor. Sözlü tarih, sıradan insanların geçmişe dair algı ve anlatılarının teksesli tarihyazımının monopolisini kırmak için ciddiye alınması gerektiği ve sıradan insanların tarihin öznesi olduğu varsayımından yola çıkıyor. Türkiye’de sözlü tarih henüz yeterince gelişememiş. Sivil toplumun gelişmesi için sözlü tarih çok önemli bir araç. Sözlü tarih görüşmeleri, hem görüşme yapılan kişinin kendi yaşamına ve topluma dair analizlerine farklı bir gözle bakmasını sağlayarak onu güçlendirir ve özgürleştirir, hem de bu görüşmelerin ürünlerinin paylaşıldığı özneler, farklı öznelerle karşılaşarak empati kapasitelerini artırabilirler. Bu proje, Türkiyeli gençlerin geçmişe, güncel olana ve geleceğe dair anlatılarını kendi sesleri, görüntüleri ve metinleri yoluyla bir sergi mekanında, bir websitesinde, ve popüler ve fotoğraflı bir kitapta geniş bir kitleyle paylaşarak toplumumuzda yoğun tartışma ve çatışma konusu olan yakın tarih, kimlik ve aidiyet konularını irdeleyecek ve Türkiye’nin acil çözüm arayan ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlarına gençlerin bakış açısını gözler önüne serecek.