Filiz Ali ve Kemal İnan... unplugged

Filiz Ali, üniversitemizde  "Klasik müziğin büyük eserleri" ve "20. yüzyıl müziğinin büyük eserleri" derslerini veren, müzik konusunda birçok başarılı projeyi hayata geçirmiş bir müzisyen ve akademisyen. Kemal İnan, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nin Emeritüs ünvanına sahip öğretim üyesi ve gerçek anlamda bir müziksever. Sizce birbirinden farklı alanlarda uzmanlaşmış bu iki akademisyenin bir öğle yemeği sırasındaki sohbetleri nasıl olur? İşte tam da bu noktada ortaya çıkan merakımızla kendilerinin bir öğle yemeği sonrası sohbetlerini sizlere bir kesit sunabilmek için dinledik. Konu mu? Tabii ki ortak noktaları olan müzik…

KEMAL İNAN- Filiz Hanım sizin hayatınız müzisyenlik, ben bir amatörüm, benim mesleğim başka, ama çok zamanımı verdiğim bir olay müzik… Çocukluğumdan beri bu işin içindeyim yani ve eminim bu konuda anlaştığımız birkaç yer de çıkacaktır. -Gülüşmeler- Önce şöyle diyelim; yakın yaşlardayız, sizde çocukluğunuzda Ankara’da mıydınız?
FİLİZ ALİ : Tabii, Ankara’daydım.
K - Ben de bütün çocukluğum boyunca hep Ankara’daydım. Ailemizde de müzisyen yok bizim. Benim durumum biraz tesadüf eseri gerçekleşti. Sizde müzisyen var mı?
F - Bizde de müzisyen yok ama benim müziğe girme nedenim çok farklı.
K - Nasıldır?
F - Şöyle: Babam, biliyorsunuz Sabahattin Ali, 1938’de zannediyorum Ankara Devlet Konservatuarına Almanca hocası olarak tayin oluyor, ondan sonra Carl Ebert geldiği vakit konservatuara, Carl Ebert’in hem çevirmeni, hem asistanı, hem de dramaturgu olarak görev almaya başlıyor. Carl Ebert, Ankara Devlet Konservatuvarının opera ve tiyatro bölümlerini kuran kişidir. Babam devamlı Carl Ebert’in yanındaydı, okul olmadığı zaman da ben babamın yanında oluyordum.
K - O dünyada büyüdünüz.
F - O dünyanın içinde büyüdüm, konservatuvarda büyüdüm. Babam beni eğer Ebert’in tiyatro dersine sokmazsa, bir öğrencinin yanına verirdi, öğrencilerle beraber armoni sınıfına girerdim. Çocukluğum böyle geçti.
K - Siz tamamen işin içinde yetişmişsiniz.
F - Babamın öldüğü sene, ben ilkokulu bitirmiştim. Sonrasında biz beş parasız ortada kalınca, dostlarımız bu çocuğu bir parasız yatılı okula sokalım dediler. Parasız yatılı okul deyince, kimsenin aklına gelmedi konservatuvar, beni başka liselere filan sokmaya çalıştılar. Bir gün yolda Necil Kazım Akses’i gördü annem, kendisine dert yanmaya başladı Filiz’i de bir parasız yatılı okula sokmamız lazım falan diye. Niye konservatuvara sokmuyorsunuz, hemen sınava alalım, dedi Necip Bey. Ben özellikle müzisyen olayım demedim, zaten müziğin içindeydim. Mesela Figaro’nun Düğünü Operası’nın bütün aryalarını ezbere bilirdim 8-9 yaşındayken, çünkü bütün provalara girmiştim.
K - Sizinki çok farklı. Benim ailemde müzisyen yok. Çok aşırı Batılı geleneklerde yetişmiş bir aile bizimkiler de, annem teşvik ederdi beni sürekli...
F - Aşırıdan kastınız?..
K - Yani yedi nesil dışarıda, hariciyecisi çok, Batı gelenekleri ve kültürü içerisinde yetişmiştim ama bu müzikle ilişkili olan şey değil, müzik tamamen benim tutkum. Birkaç film vardır müziğe böyle iten…
F - Mario Lanza? Chopin?
K - Cornel Wilde değil mi Chopin?
F -  Evet. Filmler çok önemli.
K - Tabi, filmler çok önemli. Bir tanesi Rhapsody, Elizabeth Taylor’la Vittorio Gassman…Bir de keman merakı vardı bende, anlatacağım biraz sonra. Yine bir filmde gemide keman çalan bir karakteri görüp tutturdum ben keman çalacağım diye…
F - Kaç yaşındaydınız?
K - 8-9 yaşlarında, çok küçük değilim, O yaşlarda keman diye tutturdum. Ulvi Yücelen’in tek öğrencisiydim, 5 yıl süreyle. Konservatuara gitmedim, ama gidebilirdim. Müziğe zaten çok meraklıydım. Hatırlıyorum, bizim eve pikap alındığında bayram yapmıştık, ağabeyim de çok meraklıydı müziğe... Öyle plaklarla başladık, arada da konserlere giderdik, mesela üniversite konserlerini hiç kaçırmazdım.

------

Söyleşinin devamı SUdergi'nin yeni sayısında.

SUdergi'nin yeni sayısında ilgiyle ve keyifle okunacak bir çok konuyu aynı anda tüm mobil cihazlarınızdan iSabancı Media ile takip edebilirsiniz.

SUdergi nereden alınır?

SUdergi’nin yeni sayısını Üniversite Merkezi’ndeki dergilikten alabilirsiniz.

Dergimiz, servis ve shuttlara, café, banka ve sağlık merkezi gibi kampüsiçi uğrak mekanlara okumanız için bırakıldı.

SUdergi'den okurlarına özel Yapı Kredi Yayınlar'ından indirim de bu sayının sürprizlerinden biri.