"Halide Edib ve Siyasal Şiddet" Paneli Gerçekleşti

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi, Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Hülya Adak’ın "Halide Edib ve Siyasal Şiddet - Ermeni Kırımı, Diktatörlük ve Şiddetsizlik" adlı kitabını odağa alan, “Halide Edib ve Siyasal Şiddet” başlıklı bir panel düzenledi. Panel 17 Aralık 2016, Cumartesi günü Minerva Palas’ta gerçekleşti.


Panelde; “Halide Edib'i nasıl bilirsiniz?”, “Yazar, romancı, aydın, siyasetçi, modernleşmeci, liberal, eleştirel mi?”, “Ya da tüm bunların ötesinde tartışmalı bir portre mi?”, “Yazdığı dönemlere, türlere ve dillere göre değişen düşünce ve tartışmalarını Halide Edib'in eserleri üzerinden nasıl okuruz?” sorularına ezber bozucu bir çerçeveden yanıt arandı.

Panelin moderatörlüğünü Deniz Tarba Ceylan yürüttü. Erol Köroğlu, Çimen Günay Erkol, Murat Cankara, Laurent Mignon, Hazal Halavut ve Fahri Aral panelde konuşmacı oldular.

Kitabın ilk bölümüne beş adımlık analiz

Hazal Halavut konuşmasında kitabın “Büyük Felâket (Metz Yeğern)” başlıklı ilk bölümünü inceledi. Hazal Halavut bu bölümü beş adımda ele aldı. İlk adımda Halide Edib’in 1909 Adana Soykırımı sonrasında Tanin Gazetesi’ne yazdığı af mektubunu ele aldı. İkinci adım olarak 1916 yılında Türk Ocağı’nda yaptığı konuşmayı ekledi. Bu konuşmanın tam metninin olmamasına rağmen yazdığı otobiyografide İttihad ve Terakki içinden çok tepki aldığını belirttiğini dile getirdi. Halide Edib bu konuşmasında Ermeni soykırımı üzerinde ekonomik sebeplerin etkisi olduğunu belirtmişti.

Halavut, üçüncü adımın 1916 öncesi yılları ve 1916-1917 yıllarında kurulan Osmanlı okullarında görev almasını içerdiğini belirtti. Bu dönemde Halide Edib’in Ayn Tura’da Ermeni çocuklarının Müslümanlaştırılması çalışmalarında yer aldığının söylendiğini de ifade etti. Halavut, Halide Edib’in otobiyografisinde bu konudan dolayı Cemal Paşa’yı eleştirdiğini ancak Cemal Paşa’nın da gerekçesini sunduğunu sözlerine ekledi.

Dördüncü adımda Halide Edib’in 1917 yılında Suriye’deyken yazdığı bir mektup ele alındı. Halide Edib, Suriye’de soykırım tablosunu kendi gözleriyle görmüş ve bu mektupta bunu sunmuştur. Hazal Halavut burada da Halide Edib’in muhalif bir tavrı olduğunu ifade etti.

Hazal Halavut beşinci adımda 1918 yılında savaşın kaybedilmesiyle yazdığı yazıyı ele aldı. Burada Halide Edib’in dönüşümünün görüldüğünü belirtti. Halide Edib bu metinde de bir imha olduğunu belirtirken, Türk halkının masumiyetini kanıtlamaya çalışmıştı.

Halide Edib’in ilk akla gelen eserlerinden “Ateşten Gömlek”in Kurtuluş Savaşı’nın kurucu mitlerinin metni olduğunu söyleyen Halavut, romanın büyük bir propaganda ile başladığını söyledi. Metnin, Türk kimliğinin kuruluşunun Ermeni Soykırımı’nın inkarıyla nasıl içiçe geçtiğini anlattığını belirtti. Osmanlı’nın parçalanması ve Ermeni Soykırımı’nın nasıl içiçe geçtiğinin görüldüğünü söyleyen Halavut, Anadolu’da işlenen suç ve Osmanlı topraklarının paylaşımının tek bir mesele olarak görüldüğünün altını çizdi. Halide Edib’in bu nedenle milliyetçi bir dönüşüm yaşadığını sözlerine ekledi.

Bir dilde söyleyemediklerini başka bir dilde aktardı

Laurent Mignon’un mesajını Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi Direktörü Ayşe Gül Altınay okudu. Mignon konuşmasında kitabın “Şiddetsizlik: Hindistan ve Ötesi” başlıklı ikinci bölümünü ele aldı. Mignon Halide Edib’in Hindistan üzerine yazdığı yazılardan Gandhici bakış açısının algılandığını söyledi. Mignon, Hülya Adak’ın kitapta Halide Edib’in siyasi şiddetsizlik, vicdani red gibi konuları ele alışını irdelediğini ifade etti. Halide Edib’in bir dilde söyleyemediklerini başka bir dilde aktardığını belirten Mignon, yeni laik cumhuriyette dinin kritik bir konu olduğunu bildiğini ve Türkçe metinlerde bu konuya girmediğini söyledi. Halide Edib’in İngilizce metinlerinde gençlik yıllarında Budizmle ruhsal bir bağlantı kurduğuna da sözlerine ekledi.

Tiyatro bağlamında Halide Edib okuması

Murat Cankara panelde kitabın “Absürt Diktatörlükler” ve “1950’ler Absürt Tiyatro” başlıklı üçüncü ve dördüncü bölümünü irdeledi. Murat Cankara, Halide Edib’in tiyatro bağlamındaki okumasını üç kavram üzerinden yaptı. Bu kavramları Osmanlı’nın Ermenilere uyguladığı siyasal şiddet; Hindistan’daki şiddetsizlik ve diktatörlük ve otoriterlik olarak nitelendirdi.

Halide Edib ve Toplumsal Cinsiyet

Çimen Günay Erkol da kitabın “Halide Edib’in Eserlerinde Toplumsal Cinsiyet ve Feminist Politika” başlıklı son bölümü ele aldı. Çimen Günay Erkol konuşmasında bir insanın nasıl hem Turancı hem de Gandhici olabileceği sorusuyla başladı. Kitabın Halide Edib’i tarihsel boyutta incelemesi açısından çok değerli gördüğünü de sözlerine ekledi. Halide Edib’in dönemindeki kadın yazarlarla değerlendirilmesinin önemine vurgu yaptı. Halide Edib’in milliyetçi çevrelerde çok önemli bir figür olduğunun altını çizen Çimen Günay Erkol, bazılarına göre Kemalizmin yeniden üretilmesinde etkili olduğunu dile getirdi. Aynı zamanda bazılarına göre de yurtdışında yaşayacak kadar Kemalizm’le ters düştüğünü sözlerine ekledi.

Kitabın Sunuş bölümünü yazan Erol Köroğlu, kitabın Halide Edib’i ilk akla gelen metinlerin ötesindeki metinlerle ele aldığını ifade etti.

İkinci bölümde yapılan söyleşide ise, Bilgi Yayınları Editörü Fahri Aral ve Hülya Adak’ın katılımıyla, dinleyicilerden gelen sorular ve yorumlarla tartışma devam etti. Kitabın editörü Fahri Aral sözlerine Halide Edib ile ilk karşılaşmasını anlatarak başladı. Kitap kendisine geldiğinde çok heyecanlandığını belirten Fahri Aral, okudukça kafasında farklı bir Halide Edib oluştuğunu söyledi. Fahri Aral Hülya Adak’ın çok önemli bir adım attığını söyledi.