#AkademisyeneSor'un yeni konuğu Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Taner Tunç oldu.
Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Taner TunçCE-EM-ST-ŞŞE: Merhaba, sizi akademisyen olmaya ne itti? Bu konuyla ilgili motivasyonunuz ne oldu?
TT: Aslında ilk başta akademisyen olmak istemiyordum. 10 yaşımdan beri bir konuda uzmanlığımı geliştirmeyi, bulunduğum ülke veya coğrafyaya faydalı olmayı arzu ediyordum. Okuduğum bölüm makine mühendisliği ve işin içerisinde bilimsel taraflar da var. Bu alanda uzmanlaşmak bir nevi doktora yapmaktan geçiyor. Benim uzmanlığını yaptığım alan talaşlı imalat gibi sektörler olduğu için bir şekilde sektör ve fabrikalarla da çalışmamız gerekiyor. Bu da bizim ilk aşamada kendimizi beraber çalışacağımız insanlardan çok fazla ayırmamız gerektiğini gösteriyor.
Ben kendimi bir akademisyen olarak görmekten ziyade bir konuda uzman gibi görüyorum. Temel motivasyonum da bir konuda uzman olmak ve o konuda bana danışılması. Buna kimileri ego, kimileri de topluma faydalı olmak diyor. Sonuçta dünyanın ya da ülkenin belli kritik konuları var. Bulunduğunuz coğrafyanın da belli konularda uzmanlara ihtiyacı var. Örneğin bir doktora ihtiyacınız vardır; aynı şekilde mühendislik alanında da bizim araştırmaları yürütecek, fabrikalarda çalışacak uzmanlara ihtiyaç var. Yani doktora yaptıktan sonra üniversitede çalışmaya başlamasaydım, rolüm bir fabrikada bir araştırma grubunun liderliği olabilirdi.
CE-EM-ST-ŞŞE: Endüstri mühendisliği okuyan öğrencilere tavsiyeleriniz nelerdir?
TT: Öncelikle girecekleri sektörlere düzgün karar vermeleri gerekiyor. Endüstri Mühendislerinin kullandığı yöntemler hep iyileştirmeye yönelik. Mesela imalat sektöründe bir endüstri mühendisi, fabrikadaki süreçleri yönlendirecek, planlayacak, iyileştirecek ve bu süreçleri anlayıp bu yöntemleri de kullanarak o fabrikaları biraz daha iyi hale getirebilecek duruma sahip. Ama mevcut duruma bakıldığında durum bunun tam tersi. Bu sebeple mekanik tarafta çalışanlarla üst kısımda çalışanlar arasında bir bilgi kopukluğu oluyor.
“Yenilikçi işler yapmaya çalışın”
Benim öğrencilere tavsiyem öncelikle çalışacakları sektörü tercih ederken iyi değerlendirme yapsınlar. Direk lisans mezunu olup iş aramaktansa bir konuda uzmanlaşmaya çalışsınlar. Ardından da alanları ile ilgili yenilikçi işler yapmaya çalışsınlar. Örneğin talaşlı imalat sektörü hakkında yüksek lisans yapılabilirler. Düşünüldüğünde makine mühendisliğine yönelik bir iş gibi gözüküyor. Aslında endüstri mühendisleri böylece süreç modellerini bilerek, bir parametre seçimi yaklaşımı yapılarak o sektörde biraz daha tezgâhlara yakın olup, daha kritik sorular sorabilirler. Bu da verimliliği daha da arttıracaktır. Bizim derslerde anlattığımız gibi dünyada mühendislik artık eş zamanlı mühendisliğe, farklı birimlerin birlikte çalıştığı düzene doğru geçiyor. Durum buyken bile bir makine mühendisi ile üst kısımda planlamacı arasında büyük bir boşluk olması aslında çok da makul gelmiyor bana.
CE-EM-ST-ŞŞE: Akademisyenlik hayatınızda yaşadığınız en komik anınız nedir?
TT: Bu dönem gerçekleşen bir anımı anlatayım. IE 402’nin ilk dersine gittim, ders FMAN amfideydi. Derse henüz kayıt olmamış bir öğrenci yanıma geldi. Bana “402 dersine mi geldin” dedi. Ben de “evet 402 dersine geldim.” dedim. Bana “derse kayıt olamadım, ders var mı? Hoca mail attı mı? ” diye sordu. Ben de “vardır herhalde” dedim ve sonra öğrencilerin oturduğu yere oturdum. Ardından biraz bekledim, ders saati geçmeye başladı. Baktılar hoca gelmiyor, sonra döndüm sınıfa ve “arkadaşlar hoca gelmeyecek galiba, ne yapsak gitsek mi acaba” dedim, şaşırdılar. Sonra da “arkadaşlar şaka yaptım size” deyip çantamı alıp kürsüye geçtim, orada konuya devam ettim. “Arkadaşlar ben bu dersi geçen dönem almıştım, A getirmiştim bugün de hoca gelemeyecek, benden rica etti anlatmamı” dedim, sonra öğrencilerin yüzü bozulmaya başladı. “burada bir şey dönüyor ama anlayamadık, sosyal deney mi acaba” şeklinde öğrenciler kendilerince sorgulamaya başladı. Sonra öğrencilere durumu anlattım.
CE-EM-ST-ŞŞE: Akademisyen olmasaydınız hangi meslekte ilerlemek isterdiniz?
TT: Makine mühendisliği üzerine devam ederdim sanırım ancak yüksek lisans yapmasaydım bir firmada unvanı güçlü olmayan bir mühendis olarak çalışırdım. Sadece çalıştığım firmalarda öğrendiğim konular üzerinden giden bir kişi olurdum. Böyle durumda belki birçok çalışmayı işin teknik ve bilimsel arka planının bilmeden yapabiliyorsunuz. Bu size bir uzmanlık kazandırıyor ama işin geri planında neler olduğu bilmiyorsunuz. Ancak yüksek lisans yaptıktan sonra daha detaylı bilgi sahibi olabiliyorsunuz. Soru, “doktora yaptığım halde akademik kariyer peşinde koşmasaydım ne yapardım?” ise, muhtemelen bir firmanın araştırma grubunda, araştırma görevlisi diye başlayıp, yine araştırma grubu liderliğine doğru gidebilirdim.
Akademisyenken de yaptığımız şeylerin çok farklı olmadığını düşünüyorum aslında. Ben şu anda da firmalara gidiyorum, onlarla birlikte projeler yapıyoruz. Aradaki fark, sorumluluğumuzun biraz daha az olması. Çünkü firmada çalışan bir mühendis için proje çıktıları sonunda mali zararlar olabiliyor ancak akademisyen tarafında yayın sayısı, ders anlatma performansı gibi kriterler var. Dolayısıyla üzerinde daha az baskı oluyor. “Şu dersten neden bu kadar kişi kalmış?”, “neden bu kadar az araştırma yaptın” gibi sorular olmuyor. Ancak bir mühendis olarak çalışıyor olsaydım günün sonunda süreçte bir problem varsa, onu çözmeden eve gidemeyecektim.
CE-EM-ST-ŞŞE: Ne tür müzikler severseniz? En sevdiğiniz grup ya da şarkıcı kimdir?
TT: Bu aslında çok geniş bir spektrum. Ortaokula başladığımda çok fazla Haluk Levent dinliyordum. Hatta Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı bir sınav oluyordu bizim zamanımızda. O sınav, 3 yazılınızdan biri yerine geçiyordu. Ben ortaokulun büyük bir kısmını Eskişehir’de geçirdim. Eskişehir’de Haluk Levent’in bir konseri vardı. Belirttiğim sınavla da arasında yarım saat veya 45 dakika bir süre vardı. Ben ilk imza gününe gittim. Koşturdum imzayı aldım. Sonrasında koşarak sınava gitmiştim.
Lisede Metallica, Megadeath, Iron Maiden gibi grupları dinlerdim, halen de çok dinliyorum. Ama zamanla pop müzik de dinlemeye başladım. Son iki üç yıldır biraz daha elektronik müziğe merak saldım. Daha önceden elektronik müzik dinlemezdim. Bir proje için 2018 yılında Romanya’ya gittim. Gittiğim şehirde de Untold isminde dünyanın en büyük elektronik müzik festivallerinden biri vardı. Başta garip gelen müzik tarzını daha sonra sevmeye başladım. Şimdi spotify listemde 200-300 parça varsa içinde elektronik veya lounge müzik yapan insanlar da var. Kısaca metal müzik ile başlayıp daha renkli bir hale döndü diyebilirim.
"Sabancı Üniversitesi’ne ne yapacağını bilerek
gelen bir öğrenci çok başarılı olabilir."
CE-EM-ST-ŞŞE: Şuan Sabancı Üniversitesi’nde bir öğrenci olsaydınız bu ortamdan nasıl faydalanırdınız?
TT: Sabancı Üniversitesi’ne ne yapacağını bilerek gelen bir öğrenci çok başarılı olabilir. Sabancı Üniversitesi’nde öğrenciler ve Teaching Assistant (TA)lar arasında iyi bir iletişim var. TA’lerden kendi kariyerinizle alakalı çok fazla feedback alabilirsiniz. Onlarla gidip konuşmanız gerekiyor ki, bu sadece soru sormak anlamında değil. Onlarla da sizden bir kaç yaş büyük ve sizle benzer süreçlerden geçmiş kişiler. Bu bakımdan kendileri ile gelecek hakkında konuşabilirsiniz.
Sabancı Üniversitesi’nde öğretim üyeleri ile öğrencilerin arasında da çok ciddi bir bariyer yok. Öğretim üyelerimizin sektör bağlantıları iyi ve konularında çok uzmanlar. Bu bakımdan sizlere sektörde neler yapıldığı hakkında bilgi verebilir, iş bağlantıları kurmanızda yardımcı olabilirler. 2-3 yıl sonra mezun olacaksanız, alanınızda ne yapmanız gerektiği hakkında onlardan fikir alabilirsiniz.
CE-EM-ST-ŞŞE:Hangi Takımı destekliyorsunuz?
TT: Desteklediğim takım aslında uzun yıllardır Beşiktaş. İyi zamanları da gördük, kötü zamanları da görüyoruz şu anda.
CE-EM-ST-ŞŞE:Son olarak peki neden sizce Sabancı Üniversitesi?
TT: Ben Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden mezun oldum. 2. Sınıftayken düşüncem master ve doktoramı hep Ortadoğu’da tamamlamak üzerineydi. Ama buraya geldiğimde ilk Ayhan hocayla tanıştım ve gerçekten bana çok olumlu davrandı. Görüşmemizden sonra Sabancı Üniversitesi’nde bir öğretim üyesinin karşısındaki öğrenciye birey olarak davrandığı çıkarımında bulundum. Yüksek lisans veya doktora araştırması yapmak için ciddi altyapı ve motivasyon gerekiyor. Öğretim üyelerinin sizi yönlendirmesi gerekiyor. Sabancı Üniversitesi’nde master ve doktora yapmam da bu unsurların etkisi oldu.
Bunun dışında üç senelik bir yurt dışı deneyimim oldu ve ardından Sabancı Üniversitesi’ne geri geldim. O dönemde çalıştığım yerden ve maaşımdan memnundum. Türkiye’ye döneceksem de benim yapmak istediğim araştırmalara uygun altyapıya sahip bir yere geçmem gerekiyordu. Bu altyapı ve vizyon Sabancı Üniversitesi’nde vardı ve benimle ilgili olan bir fakülte pozisyonu açılınca da Sabancı Üniversitesi’ne geri döndüm. Baktığımda asla mükemmel işler yaptım, hiç kimsenin yapamadığını yaptım şeklinde düşünmüyorum. Verilen işi veya önümüzdeki probleme olabildiğince bir çözüm bulmaya çalışıyoruz.
Neden Türkiye’ye döndüğümü sorarsanız şunu söyleyebilirim. Eğer bir şeylerden yakınıyorsak, yakınmak yerine bence o konuda bir çözüm üretilmesi gerektiğini düşünüyorum ve geldikten sonra da o fırsat varsa o fırsatı tepmemek gerektiğini düşünüyorum. Benim ömrüm en fazla 80-85 yıl olacak. Varlığımdan öte ne yaptığımın önemi var. Ben işimi yaptığım sürece ve mutlu olduğum sürece coğrafyanın çok da bir önemi yok açıkçası ve bu şekilde baktığımda dönebileceğim en mantıklı üniversite Sabancı Üniversitesi’ydi. Vizyonu ve öğrenci potansiyeli iyi. O yüzden bence Sabancı Üniversitesi bir akademisyenin veya araştırma yapmak isteyecek bir insanın severek çalışma yapabileceği bir üniversite.
Selin Tümer, Şebnem Şevin Eraslan, Taner Tunç, Eren Mutlu, Cenk Eligüzeloğlu
Akademisyene Sor: Taner Tunç
Taner Tunç Kimdir?
Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Taner Tunç hakkında detaylı bilgi edinmek için lütfen tıklayın.
#AkademisyeneSor nedir?
Öğretim üyelerimizin kendileri hakkında merak edilen soruları yanıtladığı #AkademisyeneSor Projesi Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği 2019 mezunumuz Merve Üre ile Yönetim Bilimleri Fakültesi 2019 mezunumuz Ecem Dinçdal tarafından hayata geçirildi. #AkademisyeneSor’un yeni döneminde Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği Programı 3.sınıf öğrencisi Cenk Eligüzeloğlu, Endüstri Mühendisliği Programı 2.sınıf öğrencisi Eren Mutlu, Endüstri Mühendisliği Programı 4.sınıf öğrencisi Selin Tümer ve Endüstri Mühendisliği Programı 3.sınıf öğrencisi Şebnem Şevin Eraslan görev alıyor.
Akademisyene Sor, öğretim üyelerimiz ile öğrencilerin sorularını buluştururken, aynı zamanda Sabancı Üniversitesi’nin değerlerinin tanıtılmasını ve dışarıdan daha iyi anlaşılmasını amaçlıyor. #AkademisyeneSor videolarını Instagram hesabımızdan izleyebilir, öğretim üyelerimize merak ettiklerinizi sorabilirsiniz.