Üniversitemizin 20 yılı geride bıraktığı bu süreçte Sabancı Üniversitesi’nin ilk kuruluş yıllarından itibaren görev alan, çalışmaları ile varlığı ile üniversitemize katkıda bulunan akademisyen, idari çalışan ve ilk öğrencilerimize yönelttiğimiz dört sorudan oluşan röportaj serisi hazırladık. “20 Yılın Hikayesi”ni kendi pencerelerinden anlatıyorlar.
Her hafta isme göre alfabetik sıra ile yer verdiğimiz röportaj serisi “20 Yılın Hikayesi”nin konuğu bu kez Erdinç Öztürk oldu.
Erdinç Öztürk 21 yıllık Sabancı Üniversiteli. Üniversitenin kapılarını açtığı 1999 yılındaki ilk lisans öğrencileri olan 251 kişiden biri. Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Mikroelektronik Mühendisliği Programından 2003 yılında mezun olan Erdinç Öztürk, aynı zamanda ünivesitenin ilk lisans mezunlarından. Yüksek lisansını ABD’de Worcester Polytechnic Institute’de 2005 yılında, doktorasını ise yine aynı üniversitede 2009 yılında tamamladı. Erdinç Öztürk Ağustos 2017 tarihinden beri MDBF Öğretim Üyesi.
Erdinç Öztürk’ün sorduğumuz dört soruya verdiği cevaplarını aşağıda okuyabilirsiniz…
Sabancı Üniversitesi ile ilk tanıştığınız zamandan aklınızda kalan kısa bir anı/izlenim var mı?
E.Ö: Üniversitemize ilk defa dil sınavının olduğu gün geldim. O güne kadar birkaç defa "uzay üssü gibi kampüs" benzetmesini duymuştum, gazetede de fotoğraflarını görmüştüm, o yüzden beklentilerim oldukça yüksekti. Ancak kampüse geldiğimde beni asıl etkileyen şey binalar, devam eden inşaat, erişilebilecek her yerde bulunan sandviçler, kesif bir gübre kokusu olmamıştı. Beni en çok etkileyen şey, o gün tanıştığım dönem arkadaşlarım ve hocalarımızdı. Yanlış hatırlamıyorsam 251 kişiydik, 1 yıl boyunca koca kampüsü 251 kişi paylaştık. Öğrenciliğim boyunca o 251 kişinin neredeyse tamamından çok şey öğrendim, hepsiyle de çok şey paylaştık. Kampüse öğrenci olarak geldiğimizde bize birer laptop verilmişti, öncesinde neredeyse hiç bilgisayar kullanmamıştım. Yurt odasında oda arkadaşıma "ee şimdi ne yapacağız bununla" diye sorduğumu hatırlıyorum. Oryantasyon programı sırasında MDBF dekanı Kemal İnan "size verilen bilgisayarlar aslında sizin için birer silah" benzetmesi yapmıştı. Üniversitemde geçirdiğim 4 yılın sonunda anladım ki eksik söylemiş, bizim en büyük silahlarımız yine birbirimizdik.
20 yıl önceki haliniz ile 20 yıl sonraki haliniz arasındaki fark ve bu süre içinde Sabancı Üniversitesinin size kattıklarını anlatır mısınız?
E.Ö: 20 yıl önce hayat hakkında hiç bir fikrim yoktu diyebilirim. Üniversite sınavından yeni çıkmıştım, o güne kadar en çok bildiğim şey ve belki de en çok zaman ayırdığım şey üniversite sınavına hazırlanmaktı. Gelecek konusunda bir hayalim olduğunu hatırlamıyorum. Çok iyi bildiğim konular vardı, yetenekli olduğum alanlar olduğunun farkındaydım, kitap okumayı ve araştırmayı çok seviyordum, ancak bir hayalim olduğunu hatırlamıyorum. Sabancı Üniversitesi bana hayal kurmayı, idealin ve prensibin ne demek olduğunu, özgür düşünceyi, ne istediğimi öğrenmeyi öğretti.
20 yıl sonra Sabancı Üniversitesi dendiğinde aklınıza gelen nedir? Bundan 20 yıl sonra Sabancı Üniversitesi için hayaliniz nedir? Kendinize ilişkin hayaliniz nedir?
E.Ö: Sabancı Üniversitesi dendiğinde aklıma ev geliyor. Burası benim evim, ben de buranın çocuğuyum. Üniversitem bana çok şey verdi, ben de ona çok emek verdim. Tabii ki üniversitem için hayallerim var, bu üniversitenin olduğu gibi sapasağlam kalması gibi... Sabancı Üniversitesi'nin öncü olduğu konular ve asla taviz vermediği prensipleri var, bundan 20 yıl sonra da bunun bu şekilde devam etmesini hayal ediyorum. Ancak, bütün bunlardan daha önemlisi, 20 yıl sonra bile bu üniversiteden mezun olan öğrencilerin üniversitem hakkındaki hayallerinin benimkilerden çok daha güçlü, yaratıcı ve güzel olmasını hayal ediyorum. Biz ilk mezunlar birbirimizle güçlüydük, aramıza katılan yeni mezunlarla da Sabancı Üniversitesi ekolünün her geçen yıl daha da güçlenmesini hayal ediyorum.
Yolunuz Sabancı Üniversitesi ile kesişmeseydi nerede ve nasıl olurdunuz?
E.Ö: Her insanın hayatı boyunca yaptığı tercihler vardır, ancak yapmadığımız tercihlerin bizi nereye götüreceğini asla kestiremeyiz. Belki şimdi olduğumdan çok daha mutlu bir Boğaziçi Üniversitesi mezunu olacaktım, belki de üniversite yıllarında yaşayacağım sorunlardan ötürü mezun bile olamayacaktım. Bana bu sorgulayıcı düşünce tarzını da öğreten yine Sabancı Üniversitesi oldu tabii ki, o yüzden belki de bu soru bana sorulduğunda daha kesin bir cevap verebilecektim.