Sesi ve videoyu yazıya dönüştüren girişim: Scrintal

Mezunumuz Arda Ertem’in girişimcilik hikayesi yüksek lisans programı için gittiği İsveç’te başlıyor. 2008 yılında Yönetim Bilimleri Fakültesi’nden mezun olduktan sonra İsveç’e yönetim yüksek lisans eğitimi için giden Ertem’in yolu Scrintal fikrinin geliştiricileri olan Ece Kural ve Furkan Bayraktar ile kesişti. Sabancı Üniversitesi Ekonomi programı öğrencisi Yusuf Karataş’ın da 4 ay önce Scrintal’da işe başlamasıyla ekip tamamlandı.   

(Soldan Sağa) Arda Ertem, Ece Kural, Furkan Bayraktar

(Soldan Sağa) Furkan Bayraktar, Ece Kural, Arda Ertem

Speech-to-text teknolojisini kullanan Scrintal, 16 farklı dilde ses ve video deşifre hizmeti sağlıyor. Metin düzenleme, mülakat analizi ve kalitatif veri analizi gibi imkanlar da sunan Scrintal için Arda Erdem hedeflerini şöyle açıklıyor: “İşin asıl değer yaratan kısmı veriyi olduğu gibi vermek değil, o veriyi yorumlayıp anlamlı bir bilgi haline getirmektir. Büyüme hedefimizin temelinde de bu dönüşüm yatıyor.”

Arda Ertem ile girişim hikayesini konuştuk.   

Scrintal'daki iki Sabancılı olarak seni ve Yusuf’u kısaca tanıyabilir miyiz?

Arda Ertem: 2008 yılında Yönetim Bilimleri Fakültesi’nden mezun oldum. Mezuniyetten iki sene sonra İsveç’te Stockholm School of Economics’in Yönetim Yüksek Lisans programına kabul aldım.

2012’de mezun olduktan sonra yine Stockholm’de yerleşik ufak bir startup’ta iş bulmam sayesinde İsveç’te kalmamı sağlayacak oturma iznini de kazanmış oldum. Sonrasında Universum isimli global bir işveren marka danışmanlık şirketinde 5 yıldan fazla bir süre boyunca Türkiye ve sonlarına doğru Orta Doğu bölgesinden (Lübnan, Suudi Arabistan, BAE, Mısır) sorumlu olarak iş geliştirme üzerine çalıştım. Bu serüvenin bana genç yaşta yüklediği sorumluluğun meyvelerini daha sonraki çalışmalarımda aldım, diyebilirim.

Universum’dan sonra hızlı tüketim malları sektöründe faaliyet gösteren Naty’de kısa ancak oldukça başarılı bir deneyimim oldu. Bu süreçte özellikle Avrupa Bölgesi’nden sorumlu olarak çalıştım. Ardından bir sene boyunca Intellego Technologies isimli startup’ın iş geliştirme direktörü olarak çalıştım. Bu süreçte, özellikle Stockholm’deki startup ekosisteminin oldukça gelişmiş olmasından da ötürü, kendi işimi yapma isteği giderek artmaya başladı.

Sürekli olarak fikirlerine danıştığım yazılımcı arkadaşım Furkan’ın bir başka Türk arkadaşıyla üzerinde çalıştığı bir projeden haberim oldu ve fikir oldukça hoşuma gitti. Bahsi geçen proje Scrintal’dı ve Mayıs 2020’de üçüncü kurucu ortak olarak şirkete dahil oldum ve Temmuz 2020’de de platformun ilk versiyonunu piyasaya sürdük.

Yusuf Karataş: Sabancı Üniversitesi Ekonomi programı 4. sınıf öğrencisiyim. Sabancı Üniversitesi’nin Tanıtım ve Pazarlama Ofisinde ve çeşitli küçük işletmelerde çalışarak tecrübe kazandım. Sabancı Üniversitesi’nin bu yıla özel açtığı online staj projesi kapsamında Scrintal’da çalışmaya başladım. Zorunlu stajımın bitmesinin ardından ise Scrintal’da devam etme imkanım oldu. Yaklaşık olarak 4 aydır beraber Scrintal’ı geliştirmek adına çalışıyoruz.

Scrintal girişim fikri nasıl doğdu?

Arda Ertem: Kurucu ortaklardan Ece, halihazırda Stockholm Üniversitesi’nde iklim değişikliği üzerine doktorasını yapıyor. Doktora tezi kapsamında gerçekleştirdiği 50 civarında mülakatı deşifre etme sürecinde yaşadığı zorluklar onu bu soruna bir çözüm üretme konusunda teşvik ediyor ve 2018 yılında Furkan ile birlikte Scrintal fikrini ortaya çıkarıyorlar.

Şu ana kadar İsveç’in İnovasyon Ajansı Vinnova’dan 300.000 İsveç Kronu (Sek) ve yine İsveç’in startup’lara yatırım yapan en önemli kuruluşlarından olan Almi’den 33.000 Sek değerinde iki farklı hibe aldık. Bu fonların bir kısmını potansiyel kullanıcıların iş akışını ve ihtiyaçlarını anlamaya ayırdık ve bu kapsamda 100’e yakın kullanıcı ile görüşmeler gerçekleştirdik.

Scrintal temel olarak speech-to-text teknolojisini son kullanıcılara ulaştırıyor. Tamamen iç kaynaklarımız ile geliştirdiğimiz sunucu altyapısı ses ve video dosyalarını Amazon ve Google’ın sağladığı servisleri kullanarak yazıya çeviriyor. Yine iç kaynaklarımızla geliştirdiğimiz web arayüzü, kullanıcılarımızın sunucu altyapımızı kullanarak ses ve video dosyalarını yükleyip saklamasına ve yazıya dönüştürmesine yardımcı oluyor. Web tabanlı metin düzenleyicimiz ve entegre analiz araçlarımız ile de kullanıcıların elde ettikleri metinleri kolaylıkla düzenleyip analiz edebiliyoruz.

Aslında speech-to-text teknolojisi yeni çıkmış bir olgu değil; son birkaç yıldır Google ve Amazon gibi şirketlerin ciddi şekilde üzerinde çalışıp kaynak ayırdıkları bir alan. Bu sebeptendir ki konuşulanların yazıya isabetli bir şekilde dönüştürülme oranı son birkaç yıldır ciddi bir gelişme kaydetti. Örneğin şu an yüksek kaliteli bir ses kaydını yazıya 97% isabet oranıyla çevirebiliyorsunuz, ancak bu oranlar ses kaydının anlaşılabilirliği, arka planda farklı seslerin olup olmayışı, kişinin mikrofona yakınlığı gibi birçok faktöre bağlı olduğu için her kullanıcının deneyimi oldukça farklı olabiliyor.

Speech-to-text teknolojisinin kullanılabileceği halihazırda onlarca farklı alan var. Araştırmacılar, gazeteciler, öğretim görevlileri, podcast hazırlayanlar, kütüphaneler, çağrı merkezleri ve benzer birçok kurum ellerinde ses veya video kayıtlarını yazıya çevirerek, şu an için kullanamadıkları veriye erişmeyi ve bu veriyi doğru yorumlayarak değerli içgörüler elde etmeyi istiyorlar. Scrintal olarak ilk aşamadaki hedef grubumuzu araştırmacılar olarak belirledik. Onların ihtiyaçlarını karşılayacak özellikleri platformumuza eklemeye devam ediyoruz. Ancak bu süreçte diğer kullanıcı gruplarıyla ihtiyaç analizi yapmaya da devam ediyoruz.

16 farklı dilde deşifre hizmeti veriyorsunuz. Farklı dillerle ilgili geliştirme sürecini nasıl gerçekleştiriyorsunuz?

Arda Ertem: Scrintal’ın esnek kod altyapısı sayesinde yeni bir dil eklemek istediğimizde bu süreç çok kolay bir şekilde gerçekleştirilebiliyor. Ancak bizim için önemli olan kriter, deşifre edilecek olan dilin miktarından öte niteliği. Halihazırda yazıya çevirdiğimiz diller, belirli bir deşifre isabet oranına sahip olanlar. Performansından memnun olmadığımız için listemizden çıkardığımız diller de oldu. Öte yandan dünyada en çok konuşulan dillerin başında gelen İngilizce ve İspanyolca’da birden fazla aksanı destekliyoruz.

Scrintal şöyle işliyor: Platforma yüklenen herhangi bir ses veya video kaydının ilk taslak deşifresini dakikalar içerisinde yazıya çeviriyor. Bu taslağın ne oranda düzeltmeye ihtiyaç duyduğu tamamen ses kaydının kalitesi ve seslerin anlaşılabilirliğiyle doğru orantılı. Kullanıcılar ister tek başlarına isterlerse de takım halinde düzeltme işlemlerini tamamlıyorlar. Önemli gördükleri noktaları farklı renklerle işaretleyelip not ekleyebiliyorlar. İşlemlerini bitirdiklerinde ise dosyanın son halini diledikleri formatta bilgisayalarına indiriyorlar.

Bir saatlik bir röportajı deşifre etmek için ortalama 4-6 saat harcandığı varsayıldığında kullanıcılara sunduğumuz en önemli değer, bu süreyi en az 50 % oranında azaltmak ve bu sayede verimliliklerini en üst düzeye çıkarmaktır. Bir proje kapsamında onlarca görüşme yapıldığını düşündüğünüzde onlara kaybettikleri onlarca günü geri kazandırmış oluyoruz.

Son olarak geçtiğimiz ay özellikle deşifre yapmaya zamanı olmayan müşterilerimiz için yeni bir hizmeti uygulamaya başladık. Zamanı olmayan veya sadece mükemmele yakın bir çıktı talep eden müşterilerimizin deşifrelerinin düzeltme işlemlerini ek bir ücret karşılığında biz de gerçekleştirebiliyoruz. Bu sayede onların hiçbir şey yapmalarına gerek kalmıyor.

Scrintal’ın büyüme hedeflerinizden bahseder misin? 

Arda Ertem: Scrintal olarak vizyonumuz, platformu, araştırmacıların tüm araştırma süreçleri boyunca kullanabilecekleri tek bir platform haline gelebilmek. Ürünü, sadece deşifre yapan bir platform olmaktan çıkarıp, kullanıcıların gerçekten ihtiyaç duyduğu analizleri gerçekleştirebilecekleri bir yapıya dönüştürmeyi amaçlıyoruz. İşin asıl değer yaratan kısmı, veriyi olduğu gibi vermek değil; o veriyi yorumlayıp anlamlı bir bilgi haline getirmektir. Büyüme hedefimizin temelinde de bu dönüşüm yatıyor. Aksi takdirde sadece speech-to-text yapan bir platform olarak rakiplerimizden anlamlı bir şekilde ayrışamayacağımızın farkındayız.

Covid-19 pandemisi sebebiyle araştırma ve eğitim yapma şekillerinin değiştiğini de görebiliyoruz. Özellikle ekip olarak araştırmacıların mülakatlarını daha hızlı ve senkronize bir şekilde deşifre ve analiz edebilecekleri, diledikleri yerden bu verilere erişebilecekleri bulut-tabanlı platformların etkinliğinin önümüzdeki yıllarda artacağına inanıyoruz.

Buna ek olarak pandemi sebebiyle eğitimin dijitale kaymasından ötürü öğrencilerin uzaktan eğitim sürecinde öğrenim etkinliklerini artırma, çeşitli engeli veya öğrenim bozukluğu olan öğrencilerin video ders içeriklerini daha kolay anlamalarını sağlayacak birtakım çözümleri de büyüme planlarımız arasında ciddi şekilde değerlendiriyoruz.

Projede iki mezunumuzun yer alması bizler için mutluluk verici. Sabancı Üniversitesi mezunu olmak bir girişim fikrinde yer almak ve girişimci vizyonu kazanmak anlamında size ne kattı?

Arda Ertem: Güzel sözleriniz için çok teşekkür ederim. Sabancı Üniversitesi’nin hayatımda oynadığı en önemli rol, kattığı vizyon sayesinde yurtdışına gitme sürecimi hızlandırması ve bu yolda verdiği motivasyon ve öğrettikleridir. Mezun olduktan sonra bile Sabancı Üniversitesi ile bağım hiçbir zaman kopmadı. Universum’da çalışırken Kariyer Ofisi’nden Şule Yalçın ve ekibinin koordinatörlüğünde 3 yıllık bir Erasmus+ Projesi kapsamında işbirliği fırsatımız oldu.

Girişimcilik vizyonum ise özelikle 2019 yılında farklı bir boyut kazandı, diyebilirim. Buradaki en önemli faktör Stockholm’deki güçlü startup ekosisteminden ziyade kişisel olarak hayatta nelerden keyif aldığım ve nasıl bir hayat yaşamak istediğime dönük kendi içimde yaptığım değerlendirmelerdir. Bu değerlendirme sonucu zorunlu kalmadığım sürece kariyerime kurumsal bir şirkette devam etmek istemediğimin ve sıfırdan yeni bir şey yaratmak istediğimin farkına vardım ve bu yolda risk almaya karar verdim.

Bu kapsamda Sabancı Üniversitesi’nin gençlere çok daha özgür ve sorgulayıcı bir vizyon kattığını düşünüyorum. Geriye dönüp aldığım derslerin çeşitliliğine baktığımda bu zenginliğin bende yarattığı etkiyi çok rahat bir şekilde gözlemleyebiliyorum.

Yusuf Karataş: Benim için Sabancı Üniversitesi’ni en özel kılan unsurlardan biri öğrencilerine sunduğu, alanından bağımsız olarak disiplinlerarası ders seçim mekanizması. Özellikle konu girişimciliğe ve küçük işletmelerin yönetimine gelince, birçok farklı alanda az çok bilgi sahibi olmanız gerekiyor. İnsan gücünüz de sınırlı olunca farklı departmanlar ile ilgili veya alanınızın dışındaki konuların işleyişiyle ilgili genel bir anlayışa sahip olmanız çok önemli. Sabancı Üniversitesi’nin öğrenciye sunduğu bilgiye ulaşma anlamındaki özgürlüğü sayesinde gerek girişimcilik olsun gerekse diğer alanlarda olsun geniş yelpazede bir iş yönetimi anlayışına sahip oluyorsunuz. Tek yapmanız gereken girişimciliğe ilgi duymak, sonrasında zaten Sabancı Üniversitesi’nin sunduğu imkanlardan ve öğrenci dostu eğitim anlayışından faydalanabiliyorsunuz.

Scrintal macerasında da elbette Sabancılı olmanın kazandırdığı bu bilgi birikiminin yansımalarını kendimiz de çokça görebiliyoruz.