SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ENERJİ SEKTÖRÜNÜN ANA GÜNDEM MADDESİ OLMAYA DEVAM EDECEK
Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi’nin (IICEC) düzenlediği “Sürdürülebilir Enerji & Yeni Gerçeklik’’ konulu webinar dün gerçekleştirildi. Webinarın açılış konuşmasını yapan Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, “Pandemi sürecinde hep birlikte, enerji arz güvenliği, arz kalitesi ve müşteri memnuniyeti, hizmetlerin ve saha operasyonlarının güçlü bir şekilde sürmesi alanlarında başarılı bir performans gösterdik; göstermeye de devam ediyoruz. Ayrıca, bu dönem bir kez daha gösterdi ki, sürdürülebilirlik sektörümüzün ana gündem maddesi olmaya devam edecek” diye konuştu.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol, panelde yaptığı konuşmada, “2020 yılı içinde ekonomik sorunlardan dolayı dünya enerji kullanımında çok büyük düşüş bekliyoruz. 2009 yılındaki finansal krizden sonraki yaşanan enerji talebi düşüşünden 7 kat daha hızlı bir düşüş. Dünyada enerji sektöründe ilk 6 ay itibarıyla 3 milyonu aşkın insan işini kaybetti. Önümüzdeki 6 ay içinde 3.5 milyon kişinin daha işini kaybetme riski ciddi olarak önümüzde duruyor” dedi.
Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi’nin (IICEC) düzenlediği “Sürdürülebilir Enerji ve Yeni Gerçeklik” konulu webinar dün gerçekleşti. Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’nın açılış konuşmasını gerçekleştirdiği webinarIICEC Araştırma Direktörü Bora Şekip Güray tarafından yönetilen panelle devam etti. Panele, Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol ve TÜSİAD Enerji Çalışma Grubu Başkanı Kıvanç Zaimler katıldı.
Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, webinarın açılışında yaptığı konuşmada, “Değişimin hızlandığı bu günler bizi “yeni bir gerçekliğe” taşırken, aşina olduğumuz salonlar yerlerini bugün birlikte olduğumuz gibi dijital platformlara bıraktı. Dijitalleşmenin olanaklarıyla, IICEC de enerji sektörü paydaşlarını bu süreçte bir araya getirmeye devam ediyor. Dolayısıyla bugünü, enerji sektöründe yaşadığımız değişimleri ve geleceğimizi değerlendirmek için önemli bir fırsat olarak görüyorum” dedi.
Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler SabancıPandemi sürecini de değerlendiren Güler Sabancı, şunları söyledi: “Türkiye enerji sektörü olarak kamu ve özel sektör, hep birlikte, enerji arz güvenliği, arz kalitesi ve müşteri memnuniyeti, hizmetlerin ve saha operasyonlarının güçlü bir şekilde sürmesi alanlarında başarılı bir performans gösterdik; göstermeye de devam ediyoruz. Ayrıca bu dönem bir kez daha gösterdi ki, sürdürülebilirlik sektörümüzün ana gündem maddesi olmaya devam edecek. Finansal sürdürülebilirliğin güçlendirilmesi, çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik odağının artırılması, daha verimli, rekabetçi ve teknoloji odaklı bir enerji geleceği için atacağımız adımlarda bize yol göstermeye devam etmelidir. Diğer taraftan da enerji ekosisteminin paydaşları olarak, kamu, özel sektör ve üniversite iş birliklerimizi daha da güçlendirmeliyiz.”
Sabancı Üniversitesi’nin kuruluşunun 20. yılını kutladığını hatırlatan Güler Sabancı, sözlerine şöyle devam etti: “10 yaşını tamamlayan, Üniversitemizin Enerji ve İklim Merkezi IICEC ise her geçen yıl büyüyen bir etki ile güçleniyor, enerji gündeminde öne çıkan konulardaki raporları ve bu tür etkinlikleriyle en üst düzey paydaşları bir araya getirmeye devam ediyor. Üniversitemizin merkezlerinin üstlendiği rol bakımından, IICEC’in konumu bize büyük memnuniyet veriyor.
Şimdi IICEC, analitik modelleme altyapısı ve analizleri ile yürüttüğü Türkiye Enerji Görünümü çalışmasını, Covid sürecinin etkilerine de ışık tutacak şekilde güncelliyor. Türkiye’de alanında bir ilk olacak Turkey Energy Outlook kitabı da yakında tamamlanacak.”
Enerji talebinde 2009 yılına göre 7 kat daha hızlı düşüş yaşandı
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol, panelde yaptığı konuşmada, Covid-19 sürecinin dünya enerji sektörüne şimdiye kadar yaşamadığı bir şoku yaşattığına dikkat çekerek, “2020 yılı içinde ekonomik sorunlardan dolayı dünya enerji talebinde çok büyük düşüş bekliyoruz. Bu seneki düşüş, 2009 yılındaki finansal krizden sonra yaşanan enerji talebi düşüşünden 7 kat daha hızlı bir düşüş” dedi.
Enerjide tüm yakıtlar ve sektörlerde önemli etkiler görüldüğünü belirten Dr. Fatih Birol, bu etkinin bazı yakıtlarda daha az olduğunu ifade etti. dünya petrol talebinin yüzde 60’ının ulaştırma sektöründen geldiğini hatırlatan Dr. Fatih Birol, yakıtlar içinde en fazla darbeyi petrolün aldığını,söyledi. Dünya petrol talebinde Nisan ayı başında büyük bir düşüş yaşandığını ve petrol fiyatlarının ilk kez eksiyi gördüğünü belirten Dr. Birol, dünya petrol tarihine bu dönemin Kara Nisan olarak geçtiğini ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü :
“Petrol piyasalarındaki kırılganlık dünya finans piyasalarında çatırdama yaratacak düzeye geldi. Bu nedenle Uluslararası Enerji Ajansı olarak G20 Enerji Bakanlarını olağanüstü bir toplantıya davet ettim. Toplantı sonrasında alınan kararlar ve üretimle ilgili yapılan düzenlemeler neticesinde petrol piyasalarında yavaş da olsa toparlanma görüyoruz. Ekonomideki ve sanayideki çöküş ve aynı zamanda pek çok ülkede beklendiğinden sıcak geçen kış nedeniyle doğalgaz talebinde 2. Dünya savaşından beri yaşanan en büyük düşüş yaşandı. Kömür talebinde de çok büyük düşüş var. Dünya kömür talebinin yarısı Çin’den geliyor. Çin bu salgından çok etkilendi, Hindistan da aynı şekilde. Yenilenebilir enerji bütün kara haberlerin içinde çok az da olsa büyüdü. Elektrik talebi hafta arası günlerinde dahi covid öncesi tipik bir Pazar günü eğrisinde döndü”
Dünyada enerji yatırımlarında 400 milyar dolarlık düşüş var
Pandemi sürecinde elektriğin ne kadar önemli olduğunun anlaşıldığını söyleyen Dr. Fatih Birol, sözlerini şöyle sürdürdü:
“2020 yılında dünyadaki enerji yatırımlarında yaklaşık %20’lik bir düşüş var, bu da 400 milyar dolarlık bir düşüş demek. Bu da tarihte olmamış bir şey. En büyük etkiyi petrol sektörü alıyor. Enerji sektöründe çok ciddi bir işten çıkarma dalgası var. Şu an itibarıyla sadece enerji sektöründe ilk 6 ay itibarıyla dünyada 3 milyonu aşkın insan işini kaybetti. Önümüzdeki 6 ay içinde buna 3.5 milyon kişinin daha eklenmesi riski ciddi olarak önümüzde duruyor. “
Dr. Fatih Birol, bu dönemde hükümetlerin ekonomilerini yeniden canlandırmak için toparlanma paketleri hazırladığını belirterek, "Ekonomik toparlanma paketlerinin güncel büyüklüğü 9 trilyon dolar seviyesinde ve yıl sonuna kadar bu miktarın 20 trilyon dolara ulaşacağını düşünüyoruz. Enerji verimliliği, yenilenebilir enerji yatırımları ve elektrik şebekelerinin modernizasyonu, bu kurtarma paketlerinde desteklenmesi gereken ve istihdam oluşturacak kritik alanlar olarak öne çıkıyor" dedi.Yenilenebilir enerjide büyümenin hızının ekonomik toparlanma paketlerinde yenilenebilir enerjiye verilecek teşviklere bağlı olduğunu, ABD’de alım garantilerinde uzatmaya gidildiğini ve yenilenebilir enerjinin istihdam açısından da çok önemli olduğu belirtti.
Sektörde konsolidasyonlar yaşanabilir
Önümüzdeki altı aya baktığında iki önemli global belirsizlik olarak Covid sürecinin, ekonomide önümüzdeki dönemde toparlanmanın ne tür bir seyir izeleyeceğinin ve Kasım ayında ABD’de yapılacak seçimlerin sonucunun da dünya enerji ekonomisine ve sektörüne ciddi etki yapacağına dikkat çeken Dr. Fatih Birol, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Halen dünyada yatırım yapma kapasiteleri sınırlı. Bu, arz talep dengesine damga vurabilir. Yatırımlar yeteri kadar olmazsa bazı ülkelerde ciddi sorunlar çıkabilir. Enerji sektöründe birçok şirket ciddi anlamda işten çıkarma yapmak zorunda kalacak. Ayrıca enerji sektöründe konsolidasyonlar yaşanabilir. Yeterli finans kaynağı olan bazı enerji şirketleri Covid-19 sürecinden dolayı zor durumda olan enerji şirketlerini yutabilir. Özellikle finansal açıdan daha güçlü durumdaki Asya ve Orta Doğu’daki ulusal enerji şirketlerine dikkat çekmek isterim.”
Dr. Birol, petrolde Kara Nisan’dan beri bir toparlanma yaşandığını, hava ulaşınında talebin halen zayıf olduğu ancak bu sektörün dünya toplam petrol talebinin sadece yüzde 7’sini oluşturduğunu belirtti. Petrol tüketicisi diğer sektörlerde normale doğru bir geçiş olduğunu, üretici ülkelerin politikalarında bir değişiklik olmazsa fiyatlarda toparlanmanın sürebileceğini ancak global belirsizliklerin bu konuda da önem taşıdığını belirtti. İklim değişikliğine de değinen Dr. Fatih Birol, pandemi sürecinde karbondioksit emisyonlarında büyük bir düşüş görüldüğünü, bu seneki düşüşün son 10 yıldaki emisyon artışını bir kalemde sileceğini söyledi. Birol, “Ama bu düşüşe sevinmiyorum. Çünkü bunun nedeni doğru enerji politikaları, doğru çevre politikaları değil. Ekonomilerin çökmesi ve yüzbinlerce insanın hayata veda etmesi. O yüzden bu düşüşü kaydediyorum ama kutlanacak bir şey değil” diye konuştu.
Türk enerji sektörü Covid-19 sürecinde arz güvenliğindeki etkinliğini kanıtladı
TÜSİAD Enerji Çalışma Grubu Başkanı Kıvanç Zaimler, panelde yaptığı konuşmada, Covid-19 salgını sürecinde Türk enerji sektörünün arz güvenliğindeki etkinliğini kanıtladığını ve kesintisiz enerji sağlamayı sürdürdüğüne dikkat çekti. Bu dönemde enerji sektöründe istihdam kaybının olmadığını söyleyen Kıvanç Zaimler, “Salgın döneminde enerji talebinde daralma yaşandı, fakat toparlanma başladı.. Sektörde risk yönetimi ve esneklik için bu sürecin önemli bir sınav olduğunu ve halen devam ettiğini belirtti. Bu süreçte de sektörün daha rekabetçi ve verimli yönde gelişmesi için öngörülebilirlik ve sürdürülebilirliğin önemini bir kez daha gördük" dedi.
Zaimler salgın sürecinde iklim ve dijitalleşme konularının sektörün genelinde daha üst sıralarda konuşulmaya başlandığını, enerji verimliliğinin burada da en önemli büyüme alanı olarak ortaya çıktığını,yenilenebilir enerji ve enerji altyapısının sağlamlığının ana bileşenleri olduğunun da altını çizdi. Zaimler, Türkiye’nin verimli büyüme odağının önemine değinerek, bu sene TÜSİAD Enerji Çalışma Grubu olarak çalışmalarını da verimli büyüme, yenilebilir dönüşüm, tüketici ve teknoloji odağında şekillendirerek sektörün gelişimine katkı sunmaya devam ettiklerini belirtti. Sermaye yapısı güçlü ve kurumsal şirketlerin piyasada bulunmasının önemine ve enerjide tüketici bilincine dikkat çeken Zaimler, enerjide tüketicinin kamunun odağından çıkıp enerji sektörünün odağına konumlanması gerektiğini ifade etti. Enerjinin geleceği için yatırımların gerektiğini belirten Zaimler, piyasanın öngörülebirliğinin, sürdürülebilirliği odağa almanın, fiyatların rekabetçi ortamda oluşmasının ve doğru fiyat sinyallerinin yatırım kararları için de önemine işaret etti. Kuralların yazıldığı şekilde uygulanmasının önemli olduğu belirten Zaimler, “Verimlilik alanında sektör olarak ödevlerimizi yapmaya devam etmeliyiz.” dedi. Zaimler, yenilenebilir enerjinin Türkiye için istihdam, rekabetçilik ve enerji sektörünün geleceğe taşınması için büyük fırsat olduğunu ifade ederek, YEKA modelinin önemine ve bu alanda iyileştirme alanlarına da dikkat çekti. Avrupa’da iklim odaklı gelişmelerin sanayinin rekabetçiliği için taşıdığı önem içerisinde tartışılmaya devam ettiğini de belirtti.
Türkiye için enerjide teknoloji ve veri alanında da büyük fırsatlar olduğunu belirten ve Türkiye’nin kaynaklarınının ve talep yapısının rekabetçi avantajlar yarattığını ifade eden Kıvanç Zaimler, enerjide dijital çarpanı yüksek projelere odaklanılarak değer yaratılması gerektiğinin altını çizdi. Depolama teknolojileri, e-mobilite ekosistemi gibi gelişen teknolojilere de değinen Zaimler, yeni gerçeklik içerisinde de tüm gelişmelerin ve oyun değiştirici teknolojilerin merkezinde ortak unsur olarak verinin yer aldığını vurguladı. Zaimler, teknolojik adaptasyonu iyi sağlayan, veriyi işleyen, anlamlandırabilen ve veriden operayonel gelir ve sürdürülebilir toplumsal değer yaratabilen kuruluşların fark yaratacağını belirtti.
Panel moderatörü IICEC Araştırma Direktörü Bora Şekip Güray ise panelde, global ve Türkiye perspektifleriyle, Covid-19 pandemisinin enerji sektörüne etkileri, enerji sektöründe ekonomik kurtarma ve sürdürülebilir kalkınma odaklı çalışmalar, bu çerçevede istihdam boyutu, enerji verimliliğinin özel önemi, bunun yanı sıra yenilenebilir enerji ve enerji teknolojilerinde fırsatlar ve karbon ayak izini daha politika odaklı olarak azaltmanın ve verimli büyümenin önemine ilişkin çok değerli tespit ve görüşler aldıklarını belirtti.