#AkademisyeneSor'un yeni konuğu Sanat ve Sosyal Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Mustafa Oğuz Afacan oldu.
Sanat ve Sosyal Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Mustafa Oğuz AfacanCE-EM-ST-ŞŞE: Merhaba, ekonomi okuyacaklara dalın zorlukları ve avantajlarından bahsedebilir misiniz?
MOA: Öncelikle ekonomi biliminin artılardan başlayayım. Tabi ki ekonomi bilimi, sosyal bir bilim. Biz bu bilimde insan davranışlarını, kararlarını, firmaların kararlarını ve davranışlarını, genel olarak ekonomi terimiyle bahsedersek ekonomideki ajanların kararlarını ve bunların doğurdukları neticeleri matematiksel modeller yardımıyla, belli bir analitik düşünce kapsamında değerlendiriyoruz. Analizimizi yapıyoruz. Bu sosyal bilimi öğretirken, kararları ve onların neticelerini açıklarken matematiksel modeller kullanıyoruz. Dolayısıyla ekonomi bilimini okumanın en büyük artısı matematiği de öğrenmektir. Çünkü biz matematik öğrenirken aynı zamanda analitik düşünce yetimizi çok kuvvetlendiririz. Analitik düşünce biliyorsunuz, insanın hem sosyal hem profesyonel hem de akademik hayatında olsun çok önemli bir yeti. Dolayısıyla ekonomi biliminin en büyük artısı, bu bilimi öğrenirken aynı zamanda analitik düşünce yetisini de çok kuvvetlendirmesi.
"Ekonomi biliminin en büyük artısı öğrencilere
analitik düşünce yetilerinin geliştirme imkânını sunmasıdır"
Bununla beraber ekonomi bilimini okumanın zorluğu da var. Bir öğrencinin ekonomi programı okurken matematiğe aşina olması, analitik düşünce yetisinin belli bir noktada olması lazım. Bunu lisede ve ya ortaokulda alabilir ama almadıysa da burada kendisini çok rahat bir şekilde geliştirebilir. Analitik düşünce yapısını geliştirdikten sonra ekonomi biliminde hiçbir kesinlikle zorluk yoktur. Aslında ben bunu zorluk olarak değerlendirmiyorum, büyük bir imkân olarak değerlendiriyorum. Ekonomi programı öğrencilerimizin bu yetisini güçlendirmek adına çok büyük bir imkân sunuyor. Kısacası, ekonomi biliminin en büyük artısı dediğim gibi bu sosyal bilimi öğrenirken aynı zamanda içerisinde bulundurduğu matematiğin yardımıyla öğrencilere analitik düşünce yetilerinin geliştirme imkânını vermesidir. Bununla beraber zorluğu da tabi ki bu analitik düşünce yapısına öğrencilerimizin aşina olması gerektiği.
CE-EM-ST-ŞŞE: İktisat ve ekonomi arasında bir fark var mı?
MOA: Bende bunu öğrenciyken hocalarıma soruyordum. Hiçbir fark yoktur. İktisat bunun farsça ifadesidir, ekonomi ise greekçe ifadesidir. İkisi de aynı öğreti, ikisi de aynı bilim. Ekonomist ile iktisatçı aynı meslekler, dolayısıyla hiçbir fark yok.
CE-EM-ST-ŞŞE: Ekonomi dünyasındaki bilişimin yeri son 20 yılda nasıl bir değişime uğradı?
MOA: Bugün baktığımızda dünyanın en büyük şirketleri bilişim şirketleri ve bu kesinlikle bir rastlantı değil. Bilişim sektörüne çok büyük bir talep var. Bu talep doğrultusunda bilişim firmaları ekonomide çok büyük bir yer tutuyor.
İnternet çağında olmamız buradaki en büyük etken. İnsanların zamanının çok kıymetli olması ve zaman kıymetlendikçe internete yönelimin daha da artması neticesinde bilişim sektörü ekonomideki en büyük paya sahip olan sektör oldu. Bilgiye en kısa zamanda ulaşmanın yolu bilişim sektörü olduğu için bu alan daha da ivmelenerek büyük bir katma değer oluşturacak.
CE-EM-ST-ŞŞE: Veri bilimi sizce matematiğe mi yoksa bilgisayar bilimine mi daha yakındır?
MOA: Birbirine daha yakın demekten ziyade ikisi ayrılamaz bir bütündür. Yani data science dediğimiz zaman matematik ve bilgisayar bilimini birbirinden ayıramayız. Neden ayıramayız? Data Science’ın teorik kısmı matematiği çağrıştırıyor. Çünkü bu bir istatistik bilimdir, matematik bilimidir. Bunun uygulamalı kısmına geldiğimiz zaman ise bu bilgisayar bilimini çağrıştırıyor. Dolayısıyla sadece teoriyi ve işin matematiğini öğrenip, uygulama yani bilgisayar bilimini çağrıştıran kısmını geri bırakırsak bunun bize çok limitli bir faydası olur.
Diğer taraftan da uygulamasını öğrenip, teorisini yani işin matematiğini öğrenmediğimiz zaman da uygulamasına yeteri kadar hâkim olamayız. Teorisini bilmeden özümseyemeyiz, içselleştiremeyiz. Dolayısıyla veri biliminde matematik ve bilgisayar bilimi birbirinden ayrılmaz iki parça. Ancak ikisi bir araya geldiği zaman çok büyük bir katma değer, kıymet ortaya çıkıyor. İkisi de “data science”ın olmazsa olması.
“Mikroekonomi bireylerin davranışlarını, kararlarını inceler”
CE-EM-ST-ŞŞE: Önce mikroekonomi dersi mi yoksa makroekonomi mi alınmalı?
MOA: Sabancı Üniversitesi'nin özgürlükçü yapısından dolayı istediğiniz sırada alabilirsiniz. Aslında doğru olan da o. Öğrenci istediği sırada alabilir, mikro önce alınmalı makro önce alınmalı diye bir kaide kesinlikle yok. Ama ben ODTÜ'de ekonomi okurken mikroekonomiyi öncelikle almıştım. Yani bugün bir öğrenci gelse ofisime hocam derslerin ikisi de açılmış, birini önce alacağım, hangisini almalıyım diye sorsa mikroekonomi derim. Çünkü mikroekonomi bireylerin davranışlarını, kararlarını inceler. Makroekonomi ise bireylerin kararlarının toplamının getirdiği neticeleri inceler.
Dolayısıyla burada bir analoji yapmamız gerekirse, tıp okuyorsunuz mesela, önce hücreyi mi anlamak gerekir yoksa organı mı anlamak gerekir? Tabii ki küçükten büyüğe doğru gitmek gerekir. Mikroekonomi bireyleri inceliyor, makroekonomi de bu bireylerin toplamının getirdiği neticeleri, kararları da incelediği için küçükten büyüğe gitmek bana daha mantıklı geliyor. Bir tercih varsa mikroekonomiye öneririm.
“Kâğıtları okurken tek sevincim
öğrencilerimin yüksek notlar alması”
CE-EM-ST-ŞŞE: Sınav kâğıtlarını okurken ne düşünüyorsunuz?
MOA: Sınav kâğıtlarını okurken açıkçası hiçbir şey düşünmüyorum. Hiçbir şekilde etkilenmemek adına kâğıtları okurken öğrencilerin isimlerine bakmam, kapatırım. Güzel kâğıtlar okudukça, yüksek puanlar oldukça mutlu oluyorum. Göreceli olarak daha düşük puanlar, daha düşük krediler geldikçe üzülüyorum. Yani benim kâğıtları okurken tek sevincim öğrencilerimin yüksek notlar alması. Üzüntüm de öğrencilerin düşük not alması.
“Benim için kıymetli olan şey
öğrencinin ne bilip bilmediğini öğrenmek.”
ŞŞE: Bazen bilmediğimiz soruları sınavda boş vermemek için dolduruyoruz. Siz nasıl düşünüyorsunuz bu durum hakkında, öğrenci neden böyle yaptı diye düşünüyor musunuz?
MOA: Ben boş kâğıt gördükçe daha çok üzülüyorum. Yani öğrenciler soruyla tamamen alakasız şeyler yazabilir. Yazdıkları şeylerden de neler düşündüklerini, soru ile alakalı olmayabilir neler bildiklerinden yine bilgi sahibi oluyorum. Dolayısıyla benim için kıymetli olan şey öğrencinin ne bilip bilmediğini öğrenmek. Mesela boş kâğıt verildiği zaman ben öğrencinin ne bilip bilmediğini anlamıyorum. Ama bir kâğıt dolu olduğu zaman soru ile alakasız olsa bile, öğrenci o an ne düşünmüş, ne yapmış biz bunu nasıl düzeltebiliriz, bu bana daha kıymetli bilgiler veriyor.
CE-EM-ST-ŞŞE: Hangi takımı tutuyorsunuz?
MOA: Ben çocukluğumdan beri Galatasaraylıyım. Maçları düzenli olarak takip ediyorum. Bu sene maalesef çok iyi değiliz. Dileyelim ki daha iyi olur. Ama her zaman dediğimiz gibi maratonun sonunda hak eden takım kazansın. Ben Galatasaraylı olduğum için diliyorum ki sonunda hak eden Galatasaray olur.
CE-EM-ST-ŞŞE: Hangi video oyununu seviyorsunuz?
MOA: Akademisyenler genel olarak çok yoğun çalıştıkları için bir şekilde deşarj olmamız, kafamızdaki düşünceleri atmamız lazım. Bunun için meditasyon yapıyorum. Arada konsol oyunları oynuyorum. Şimdiye kadar en sevdiğim oyunlar GTA ve The Last Of Us diyebilirim. Bu oyunları bitirdim aslında ama genel olarak sürekli futbol oynuyorum. Fifa ve pes oynuyorum.
CE-EM-ST-ŞŞE: Sizce neden Sabancı Üniversitesi?
MOA: Bunun çok kestirme bir cevabı var çünkü Sabancı Üniversitesi çok iyi bir üniversite. Bunun biraz altını doldurayım. Tabii ki nedeniyle alakalı bir sürü etken var ama Sabancı Üniversitesi’ni diğerlerinden ayıran en önemli faktörlerden bir tanesi buradaki özgürlükçü eğitim anlayışı. Öğrenciler Sabancı Üniversitesi’ne adımını ilk attıkları zamandan itibaren bu özgürlükçü eğitim anlayışını yaşıyor ve görüyorlar. Bunun ilk göstergesi mesela ne oluyor. Burası bölümsüz bir üniversite. Öğrencilerimiz burada bölüm seçmeden Sabancı Üniversitesi öğrencisi oluyorlar. Sabancı Üniversitesi bu öğrencilere kendilerini tanıma, ilgi alanlarını belirleme ve yeteneklerini görme fırsatını veriyor. Bu özgürlükçü eğitim anlayışının getirdiği en büyük bir imkân.
Sabancı Üniversitesi’ni farklılaştıran unsurlardan birisi de öğretim üyeleri ve öğrenciler arası hiyerarşik yapının kesinlikle olmaması. Hocalar ve öğrenciler aynı yerde yemek yer. Öğrenciler hocalarının odalarına istedikleri zaman gelebilirler, danışabilirler, fikirlerini beyan edip tartışabilirler. Burası hiyerarşik yapının olmadığı ve öğrencilerin hocalarıyla sürekli iletişim halinde olduğu bir üniversite.
Tabi ki burada bir öğretim üyesi, öğrenciler ve Sabancı’nın özgürlükçü eğitim felsefesinin yarattığı sinerjiyi zengin ve kaliteli akademik kadro ile besleyip çevresel faktörleri de buraya eklediğimiz zaman, ne gibi çevresel faktörler mesela güçlü teknik altyapı, bilgi merkezinin zengin kaynakları Sabancı Üniversitesi’ni çok iyi bir üniversite yapıyor. Bu özelliklerden dolayı Sabancı Üniversitesi kendisini çok farklılaştırdı.
CE-EM-ST-ŞŞE: Peki akademisyen gözüyle Sabancı Üniversitesi’ni tarif edebilir misiniz?
MOA: 7 senedir burada hocayım. Öncesinde de burada eğitim gördüm. Sabancı Üniversitesi akademisyen olmak için de çok iyi bir yer. Buradaki özgürlükçü eğitim anlayışının öğretim üyelerine de çok büyük getirisi oluyor. Biz burada öğrencilerimizle sürekli iletişim halindeyiz. Öğrencilerimizin bize özgürce yaklaşıp fikirlerini beyan etmesi bize çok katma değer sağlıyor.
Akademisyenlik yapmak için en büyük etmenlerden birisi de Sabancı Üniversitesi’nin sunduğu araştırma olanakları. Sabancı Üniversitesi’nde öğretim üyelerine araştırma konusunda her türlü destek, kolaylık sağlanmaktadır. Dolayısıyla hem eğitim hem araştırma alanında Sabancı da akademisyen olmak çok büyük bir şans.
Mustafa Oğuz Afacan Kimdir?
Sanat ve Sosyal Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Mustafa Oğuz Afacan hakkında detaylı bilgi edinmek için lütfen tıklayın.
#AkademisyeneSor nedir?
Öğretim üyelerimizin kendileri hakkında merak edilen soruları yanıtladığı #AkademisyeneSor Projesi Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği 2019 mezunumuz Merve Üre ile Yönetim Bilimleri Fakültesi 2019 mezunumuz Ecem Dinçdal tarafından hayata geçirildi. #AkademisyeneSor’un yeni döneminde Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği Programı 3.sınıf öğrencisi Cenk Eligüzeloğlu, Endüstri Mühendisliği Programı 2.sınıf öğrencisi Eren Mutlu, Endüstri Mühendisliği Programı 4.sınıf öğrencisi Selin Tümer ve Endüstri Mühendisliği Programı 3.sınıf öğrencisi Şebnem Şevin Eraslan görev alıyor.
Akademisyene Sor, öğretim üyelerimiz ile öğrencilerin sorularını buluştururken, aynı zamanda Sabancı Üniversitesi’nin değerlerinin tanıtılmasını ve dışarıdan daha iyi anlaşılmasını amaçlıyor. #AkademisyeneSor videolarını Instagram hesabımızdan izleyebilir, öğretim üyelerimize merak ettiklerinizi sorabilirsiniz.