En büyük hobim hale gitmek

Gündelik şehir hayatında mevsiminde meyve sebzeye ve bunlarla yapılmış konserve, reçel vb. ürünlere ulaşmak en önemli sorunlarımızdan biri haline dönüştü. Hemen hepimiz çocukluğumuzda yediğimiz domatesin tadını, evde yapılan tarhananın lezzetini, çileğin kokusunu özlüyoruz.

Girişimcilik ekosistemindeki Sabancılılılar ile görüşmelerimizde bu ihtiyaçları karşılamak amacıyla yola çıkan Mükerrem Aydoğan ile girişimi Mevsimlik üzerine bir sohbet yaptık. Mevsimlik kurulalı henüz sekiz ay olmasına rağmen kendini ispatlamış bir girişim.

Röportaj: Mariam Öcal

Mükerrem de girişimini kurarken tam da yukarıda anlattığımız sebeplerle yola çıkmış. Bunu yaparken hem doğup büyüdüğü Zonguldak’a hem de oradaki kadınlara bir faydalı bir iş yapmak istemiş. Böylelikle Mevsimlik sosyal girişimciliğe güzel bir örnek olmuş. Mükerrem doğup büyüdüğü şehre fayda sağlamanın hazzını yaşadığını söylüyor. “İnsanlar emeklilikten önce bunu yapmalı” diye devam ediyor. 

Sabancı Üniversitesi’nin kendisine kurumsal hayatta ve girişimcilik yolculuğunda çok şeyler kattığını söyleyen Mükerrem, 10 kere üniversiteye girse 10 keresinde de Sabancı Üniversitesi’ni tercih edeceğini söylüyor.

Salça ile başlayan girişim fikri

2010 yılında Yönetim Bilimleri Fakültesi’nden mezun olan Mükerrem Aydoğan, girişimcilik macerasından önce altı yıl kurumsal hayatta çalışmış. Mezun olduktan sonra aile işi ile ilgilenmiş. Yaklaşık bir yıl kadar, Zonguldak’ta birkaç önemli firmanın distribütörlüğünü yapan babası ile çalışmış. Sonrasında aile dışında bir şeyler yapmaya karar vermiş ve hızlı tüketim sektöründe çalışmaya başlamış. Migros, Real gibi zincir marketlerde satın alma bölümlerinde özellikle de taze gıda satın almaları üzerine çalışmış. Özetle, Mükerrem her zaman gıda sektörünün içinde yer almış.

Her beyaz yakalının günün birinde kendi işini kurmayı istediğini söyleyen Mükerrem Aydoğan, Real’den kendi işini kurmak için ayrıldıktan sonraki süreçte ne yapması gerektiğini düşünmüş. Kariyerinin gıda satın alması üzerine olması nedeniyle de gıda üzerine bir şeyler yapması gerektiğini düşünmüş. Tüm bunları düşünürken bir gün evdeki salçanın bitmesi tetikleyici olmuş.

Mükerrem Aydoğan “Bizim evimizde bütün kışlık malzemeleri annemler hazırlarlardı. Bizim evde kendi yaptığımız salçayı kullanırız. Sanırım market ürünü kullanmadığımız için iki ürün arasındaki o farkı göremiyoruz. Bir gün evde salça bitti ve marketten salça aldık. Bizim yaptığımız salça ile bu ikisi aynı şey değildi. Böylelikle kafamda bazı şeyler oturdu” diyor.

Zonguldak gibi bir yerde doğup büyümenin taze ve doğal gıdaya ulaşım açısından avantajlı olduğunu söyleyen Mükerrem Aydoğan, ilk önce ‘domates satılabilir mi’ diye düşünmüş. Böylelikle KOSGEB destek programlarına başvurmaya karar vermiş. İlk başta sadece domates satmak üzere yola çıkan girişimde şimdi dönemsel olarak değişim gösteren 40’tan fazla ürün, internet aracılığıyla, taze ve mevsiminde yetişen ürünler almak isteyenlerle buluşuyor.

Mükerrem KOSGEB desteğinin yanı sıra, işini geliştirmek adına yatırımcı kabul etme fikrine de çok uzak bakmıyor. Türkiye’nin farklı illerinde Mevsimlik çatısı altında oluşumlar kurmanın gönlünde yattığını söyleyerek devam ediyor.

İnternet üzerinden satış yapan bütün girişimler gibi stok yönetimi Mevsimlik için de önemli bir konu. Mükerrem şu ana kadar stok yönetimi ile ilgili bir sorunları olmadığının altını çiziyor. Satışa sunulan ürünlerin daha dayanıklı olmasından dolayı, her zaman ürünün biraz fazlası olması yönünde bir yaklaşım sergilemişler.

Mükerrem girişimi ne olursa olsun mutlaka sosyal bir yanının olmasını hedeflemiş. Bunda etkili olan nedenlerden biri de Toplumsal Duyarlılık Projeleri’ndeki çalışmaları olmuş. Yaptığı işin sosyal sorumluluk tarafının da olması gerektiğinin bilincinde olan Mükerrem, sadece kadınlarla çalışmayı hedef koymuş. Hayatında hiç çalışmamış kadınlara istihdam sağlamayı ve bunu da doğup büyüdüğü şehirde yapmayı hedeflemiş. Matbaacıdan, üretimi yapana kadar kadınlarla çalışıyorlar.

En büyük hobim hale gitmek

Mükerrem mevye ve sebzeleri mümkün olduğu kadar kadın üreticilerden almayı tercih ettiklerini söylüyor. Zonguldak ve çevresinde kurulan köylü pazarlarına gidip ürünleri beğeniyor. Mümkün olduğunca ürünleri direkt köylüden almayı tercih ediyor. Ama bazı durumlarda hale gitmesi gerekiyor. Hale gitmenin en büyük hobisi haline geldiğini söyleyen Mükerrem, “İlk zamanlar hale kadın gelmesine şaşırıyorlardı. Artık alıştılar. Orada ne kadar çok insan tanıyorsan o kadar iyi davranıyorlar. Pazarda da aynısı oluyor. Bir süre sonra aynı dili konuşmaya başlıyorsun” diyor.

İçimden bir ‘Kıvırcık’ çıktı

Hal ve pazardaki esnafla ilişkisini büyük bir mutlulukla anlatıyor. Esnafın çayını içmenin, onlarla sohbet etmenin önemine vurgu yapan Mükerrem, “Samimiyet huzurlu hissettiriyor. İnsanlar sizin samimiyetinize inanırsa ellerinden geleni yapıyor” diyor.

Pazardaki ve haldeki maceralarına örnekler veren Mükerrem bu sohbetler ve ilişkiler sonucunda içinden bir ‘Kıvırcık’ çıktığını söylüyor. (Kıvırcık: Zonguldaklıların kendilerine verdikleri isim) Pazarda yaşadığı en güzel şeylerden birinin, biraz hasta gibi olduğu zaman Ayşe Teyze’nin kendisine ıhlamur getirmesi olduğunu anlatıyor. Pazardaki sohbetlerden örnekler vermeye devam eden Mükerrem, Şennur Abla’nın oğlunun ameliyatı ile ilgili detaylar üzerine de sohbet ettiklerini sözlerine ekliyor.

Halde de aynı şekilde ilişkilerin olduğunu belirtirken, halden Osman Amca’yı hastanede ziyarete gittiklerini söylüyor. Bunların hepsinin temelinde ise tamamen samimiyet olduğunun altını çiziyor.

Daha basit bir hayat var

Zonguldak’ta iş yapmanın avantajlarını anlatan Mükerrem, doğal ürüne daha kolay erişebildiğini söylüyor. İstanbul’da bu erişimin zor olacağına vurgu yaparken, doğal ürünü İstanbul’a getirtmenin operasyonel olarak zorluklarını sözlerine ekliyor. Zonguldak’ta iş gücüne ulaşımın da kolay olduğunun altını çizerken, Zonguldak’ta ulaşımın çalışanlar için de kolay olduğunu belirtiyor. Zonguldak’ta bulunmanın tek dezavantajı olarak İstanbul’a gelip gitmenin kendisi için yorucu olması…

Zonguldak’ta hayatın daha basit olduğunu söyleyen Mükerrem, İstanbul’da kendisini en çok trafiğin gerdiğini ifade ediyor. İstanbul’da mahalle kültürünün yok olduğunu söyleyen Mükerrem, “Bir şey almaya gittiğinizde suratı asık insanlarla muhattap oluyorsunuz. Zonguldak’ta ise kavanozcu kendisine mal almaya giderken bizim bir şeylere ihtiyacımız olup olmadığını soruyor” diyerek devam ediyor.

Yeni bir girişim için tedarikçilerin güvenini kazanmak kadar alıcıların güvenini de kazanmak çok önemli. Öncelikle kendi çevreleri alışverişe başlamış. Onların önerisiyle yeni müşteriler siteye gelmeye başlamış. Mükerrem “Pazarlamada en iyi pazarlama yöntemi hala kulaktan kulağa olma hikayesi olduğundan, bence öyle yayılıyor. Sanırım deneyenler memnun kalıyor ve öneriyorlar” diyor. “İşimizi gerçekten çok titizlikle yapıyoruz. Orada bir aile gibi olduk,” diyerek devam ediyor. Bunun yanı sıra, tanıtım çalışmaları için, sosyal medya kanallarını çok aktif kullanıyorlar.

Müşteriler online alışverişin yanı sıra Zonguldak’taki üretim merkezinden de alışveriş yapabiliyorlar. Başka bir dükkanları yok ancak İzmir yolu üzerindeki Minteks’te de Mevsimlik ürünlerine ulaşmak mümkün. Market rafına girmek gibi bir dertlerinin olmadığını butik olmak istediklerini de sözlerine ekliyor. Otel, restoran ve cafelere girme planları olduğunu belirten Mükerrem şu sıralar ünlü bir beş yıldızlı otel ile görüştüğünü de belirtiyor. Ayrıca, firmalara özel hediye paketleri de hazırlıyor.

Kendisi gibi girişimci olan Sabancı Üniversitesi mezunları olan Sinan Büdeyri ve ortağı Emirhan Paralı’nın restoranı Markus’a da ürün sağladıklarını söylüyor. Sabancı mezunları olarak birbirlerini desteklediklerini de sözlerine ekliyor.

“Hastaneye artık kendi SGK’mla gidiyorum”

Mevsimlik aktif olarak beş kişilik bir ekipten oluşuyor, ama çalışan sayısı dönemsel olarak değişiyor. Ağustos ayında şimdi domates konservesi olayına girildiğinde çalışan sayısı 10-15’i buluyor.

 

Kadınlar da Mevsimlik’te çalışmaktan dolayı çok mutlu. Mükerrem’in en çok duyduğu cümleler arasında “Eskiden hastaneye işte eşimin SGK’sından yararlanarak gidiyordum, artık kendi SGK’mla gidiyorum”. Mükerrem kadınlarda oluşan özgüveni anlatırken, yüzünde büyük bir mutluluk okunuyor.

Kadınların eşleri bir kez gelip çalışma ortamını görmüş. Ortamı gördükten sonra onlar da gönül rahatlığıyla gidiyorlarmış. Hatta kadınlar mesaiye kaldıklarında arayan, soran olmuyormuş.

Bu işin gidebileceği yerler konusunda çok heyecan duyduğunu söyleyen Mükerrem, “Gönlümüzden geçen aslında, ileride öyle bir imalathanemiz olsun ki, bir tarafında dikiş makineleri ve dikiş diken bir ekibimiz olsun; bir tarafında yemek, mutfak, reçel ekibi olsun; turşu ekibi ayrı olsun gibi gibi… Yani ne kadar fazla kadınla çalışırsak o kadar memnun edici” diye devam ediyor.

Çalışanlar da işyerlerini o kadar seviyor ki buradan emekli olma planları bile kuruyorlar. Bu durum Mükerrem’i çok motive ediyormuş. Bazı şeylerin sıkıntılı olduğu zamanlarda çalışanlarının şevkini ve mutluluğunu düşünerek motive olduğunu, bundan güç aldığını söylüyor.

Mükerrem ve çalışma arkadaşları 8 Mart’a özel “Kendine Güven ve Bir Şans Ver” isimli bir video hazırlamışlar. Bu videoda kadınları çalışmaktan duydukları mutluluk ve gururu çok samimi bir dille anlatıyorlar. Videoyu izlemek için: https://youtu.be/cxFCQfroiiM

Endüstriyel olmamak için özenle çalışıyorlar

Sohbetimizde Mevsimlik’in bulunduğu pazar ve rekabet koşullarına da değiniyoruz. Bu alanda faaliyet gösteren daha eski internet siteleri var. Dönem dönem bu sitelerden ürün isteyip deniyorlar. Hatta, gelen ürünlerden bir grubun ambalajına hayran kaldığını da belirtiyor. Ancak ürünlerin tadına baktıklarında kesinlikle kendi ürünleri gibi olmadığını da sözlerine ekliyor. Bunun nedeni olarak da uzun zamandır bir işi yapmanın verdiği meslek körlüğü olduğunu ve bu nedenle de endüstriyele doğru bir yönelme olduğunu ifade ediyor. Mevsimlik’in endüstriyele doğru yönelmemesi için çok özenle çalıştıklarının da altını çiziyor.

Mevsimlik’te peynir ve süt ürünleri gibi soğuk sevkiyat gerektiren ürünlere girmek istemiyorlar. Zeytin satışını yapmayı düşünmüşler hatta bu konuda araştırma da yapmışlar. Henüz zeytin dönemi gelmediği için sitede zeytin satışı başlamamış. Bunun dışında Tokat Erbaa’dan asma yaprağı satışı yapacaklarının müjdesini veriyor.

Bu işin arkasında ciddi bir Ar-Ge çalışması var

Mevsimlik’te satılan ev yapımı ürünlerin ardında ciddi bir Ar-Ge çalışması bulunuyor. İçlerine en çok sinen ürünü bulmak için defalarca deneme yapıyorlar. Bir ürün piyasaya çıkmadan önce şeflere gönderiliyor. Onlardan gelen yorumlar doğrultusunda ürün yeniden yapılıyor ve yeniden şeflere gönderiliyor. Onlardan “tamam oldu” yanıtını alana kadar ürün üzerinde çalışmaya devam ediyorlar.

Dükkanın yanındaki küçük bahçe

Mükerrem’den dükkanın yanında bulunan küçük bir alanda üretim yapmaya başladıklarını öğreniyoruz. Anneannesinin kullanılmayan bahçesinde de ekimler yapmışlar. Böylelikle ufak ufak tarlada kendi ürünlerini yetiştirme denemelerini yapıyorlar. Mükerrem’in hayalinde ise büyük bir tarla ve bu tarlanın ortasında bulunan bir imalathane var. Tabi yine tarlada kadınların çalışması şartıyla…

Sosyal girişimci olmak isteyenlere tavsiyeler

Mükerrem’in girişimci özellikle de sosyal girişimci olacaklara en önemli tavsiyesi sabırlı olmaları gerektiği. Kendisinin normalde çok sabırsız hatta hiperaktif bir insan olduğunu söylüyor. Ancak, konu iş olunca ya da konu Mevsimlik olduğunda daha sakin ve sabırlı olduğunu belirtiyor. Çünkü sıfırdan bir marka kurmak için çok emek harcanıyor ve çok fazla mesai yapılıyor.

İkinci olarak da inatçı olmayı tavsiye ediyor. Çünkü işlerin günden güne değiştiğini bu nedenle pes etmeden, inat ederek çalışmak gerektiğinin altını çiziyor.

Kadınlar girişimcilikte daha cesur

Üniversite yıllarından itibaren girişimci olmayı hedeflediğini söyleyen Mükerrem, genel olarak insanların hayatlarını bir düzene koyduktan sonra girişimci olmak konusunda cesaretinin kırıldığını sözlerine ekliyor.

Söz konusu girişimcilik ve risk almak olduğunda ise kadınların daha cesur olduğunu savunuyor. Kadınlara artık şans verildiği için daha girişimci olduklarını belirtirken, kadınların kendilerini tanımak için kendilerine en az bir şans vermeleri gerektiğine vurgu yapıyor.

Mevsimlik olarak kadınlara bir şans sunduklarını ve bunun sonucunda kadınların duruşlarının, kurdukları cümlelerin değiştiğini ifade ediyor.

Başarının sırrı şeffaflık

Mükerrem şirket hakkındaki gelişmelerin yüzde 95’ini çalışanların da bildiğini söylüyor. Bu nedenle de daha fazla sahiplendiklerini belirtiyor. “Bu insanlar bir umutla buradalar. Aralarında emekli olmayı düşünenler var. Biz de onları emekli edebilmeyi düşünüyoruz” diyor.

Çalışanlar işlerini o kadar sahiplenmiş ki kendi görev tanımlarında olmayan işleri bile büyüt bir şevkle yapıyorlar. Mükerrem bu konuda “Üretimde çalışan arkadaşlarımızdan satış yapmaya çalışanlar var. Satış yapıyorlar da… Kendi aralarında çok tatlı bir rekabet var” diyor.

Sosyal girişimin sosyal sorumluluk projesi

Mevsimlik bir sosyal girişim olmasının yanı sıra sosyal sorumluluk projeleri de yürütüyor.

Zonguldak’ta olması gerektiğini, oradaki insanlara hizmet vermesi ve oradaki kadınlara istihdam sağlaması amacı ile yola çıkılan Mevsimlik’in sosyal sorumluluk projelerinin ismi “Her Mevsim İyilik”. Projeler kapsamında, her 10 TL’lik alışverişin 1 TL’si projeye bağışlanıyor.

Projelerin ilki olan yzaz projesi ile Zonguldak’a bağlı Karaman Köyü’nde bir ortaokulun ihtiyaç duyduğu zeka oyunları ve satranç takımlarını karşılanacak.

Projeler her mevsim, içeriği değişerek devam edecek.

“Sabancı Üniversitesi mezunu olmanız bile başlı başına paha biçilemez bir etiket”

Aidiyet duygusunun çok yüksek olduğunu belirten Mükerrem, 10 kere üniversiteye girse 10 kere de Sabancı Üniversitesi’ne gitmek istediğini söylüyor.

Sabancı Üniversitesi’nin eğitim kalitesinin yanı sıra, Sabancı Üniversitesi’nin bireyler yetiştirdiğine inandığını söylüyor. “Biz oraya daha çocuk olarak girip birey olarak çıkıyoruz. Olabilecek her katkıyı alıyoruz. Özgüven, sosyal sorumluluk tarafı vb her taraftan beslenerek çıkıyoruz. Tartışmayı bilen insanlar olarak çıkıyoruz” diyerek devam ediyor.

Kurumsal hayatta Sabancı Üniversitesi’nin çok prestijli bir ismi olduğunu söyleyen Mükerrem, “Sabancı Üniversitesi mezunu olmanız bile başlı başına paha biçilemez bir etiket. Ama bunun dışında da şu farkları çok net görüyoruz: Daha sonuç odaklıyız, tartışmayı biliyoruz, daha araştırmacıyız, konulara ve olaylara daha farklı bakış açılarından bakmayı biliyoruz” diyor. Bunların tamamının kurumsalda hem kendi işini yaparken çok fazla artısını gördüğünü sözlerine ekliyor.

Site adresi: www.mevsimlik.com.tr