Üniversitemizin 20 yılı geride bıraktığı bu süreçte Sabancı Üniversitesi’nin ilk kuruluş yıllarından itibaren görev alan, çalışmaları ile varlığı ile üniversitemize katkıda bulunan akademisyen, idari çalışan ve ilk öğrencilerimize yönelttiğimiz dört sorudan oluşan röportaj serisi hazırladık. “20 Yılın Hikayesi”ni kendi pencerelerinden anlatıyorlar.
Her hafta isme göre alfabetik sıra ile yer verdiğimiz röportaj serisi “20 Yılın Hikayesi”nin konuğu bu kez Feridun Alpay oldu.
Feridun Alpay 15 Temmuz 1998 tarihinden beri Sabancı Üniversiteli. 22 yıldır Sabancı Üniversitesi’nde Karaköy İletişim Merkezi Yöneticisi olarak görev yapıyor.
Feridun Alpay’ın, sorduğumuz dört soruya verdiği cevaplarını aşağıda okuyabilirsiniz…
Sabancı Üniversitesi ile ilk tanıştığınız zamandan aklınızda kalan kısa bir anı/izlenim var mı?
F.A: Üniversitemizin kuruluş çalışmaları 1998 yılında Karaköy İletişim Merkezi’nde başlamıştı. Ben 1998 yılının Temmuz ayında Üniversite’ye katıldım. Her ikisi de rahmetli oldu, Tosun (Terzioğlu) Bey Rektör, Hüsnü (Paçacıoğlu) Bey Genel Sekreterdi.
O günlerin hummalı çalışmalarında herkes üstüne düşeni yapıyordu. Binamızda 120 öğretim üyesi hazırlık çalışmaları ile uğraşıyor; bugünün toplantı salonları, depoları ve hatta giriş katının yan taraflarındaki galeriler bile çalışma ofisi olarak kullanılıyordu.
Hiç unutmam depolarda, giriş katında ve penceresiz odalarda çalışan hocalarımız bana gelerek “ ben ne zaman pencereli bir odaya geçebileceğim? “ diye sorarlardı.
Tarihi bir bina olması nedeniyle çok kısıtlı alanda klimamız vardı. O dönemde Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Kemal İnan’dı. Yazın binanın ön tarafı güneş nedeniyle çok sıcak olurdu. Bir gün Kemal Bey’in odasına girdiğimde kendisi üstü tamamen çıplak çalışıyordu.
Her türlü zorluğa rağmen şevkle çalışılarak bu üniversite kuruldu.
20 yıl önceki haliniz ile 20 yıl sonraki haliniz arasındaki fark ve bu süre içinde Sabancı Üniversitesinin size kattıklarını anlatır mısınız?
F.A: Yirmi yılda çok değerli rektörler, genel sekreterler, idari ve akademik, nitelikli personelle birlikte çalışmak iş yapma tarzıma ve dünya görüşüme hep olumlu katkılarda bulundu. Türkiye’nin en iyi vakıf üniversitelerinden birinin kuruluşuna katkı verebilmek benim için mükemmel bir deneyim oldu.
20 yıl sonra Sabancı Üniversitesi dendiğinde aklınıza gelen nedir? Bundan 20 yıl sonra Sabancı Üniversitesi için hayaliniz nedir? Kendinize ilişkin hayaliniz nedir?
F.A: 20 yıl sonra Sabancı Üniversitesi’nin o zamanki çağın gereklerine en iyi uyum sağlayan ve ülkedeki en başarılı vakıf üniversitesi olacağına inanıyorum.
Kendime gelirsek; eğer 20 yıl sonra yaşıyor olursam böyle bir üniversitenin kurucularından biri olmaktan kıvanç duyan bir ihtiyar olacağımı umuyorum.
Yolunuz Sabancı Üniversitesi ile kesişmeseydi nerede ve nasıl olurdunuz?
F.A: Sabancı Üniversitesi’nde olmasaydım, muhtemelen bir ticari şirketin pazarlama, satış yöneticisi olacaktım. Ancak şundan eminim ki bu kadar mutlu ve huzurlu olmayacaktım.