Üniversitemizin 20 yılı geride bıraktığı bu süreçte Sabancı Üniversitesi’nin ilk kuruluş yıllarından itibaren görev alan, çalışmaları ile varlığı ile üniversitemize katkıda bulunan akademisyen, idari çalışan ve ilk öğrencilerimize yönelttiğimiz dört sorudan oluşan röportaj serisi hazırladık. “20 Yılın Hikayesi”ni kendi pencerelerinden anlatıyorlar.
Her hafta isme göre alfabetik sıra ile yer verdiğimiz röportaj serisi “20 Yılın Hikayesi”nin konuğu bu kez Gülseren Caşın oldu.
Gülseren Caşın 1 Ekim 1999 tarihinden beri Sabancı Üniversiteli. 21 yıldır Sabancı Üniversitesi'nde çalışan Gülseren Caşın sırasıyla Yayınevi, Kurumsal Gelişme, Kurumsal İletişim, Pazarlama ve Kurumsal İletişim birimlerinde idari işler sorumlusu olarak çalıştı. 2011 yılından beri de, önce Rektörlük biriminde, daha sonra da İş Geliştirme Biriminde Sertifikalı Eğitim Programları Sorumlusu olarak görev yapıyor.
Gülseren Caşın’ın sorduğumuz dört soruya verdiği cevaplarını aşağıda okuyabilirsiniz…
Sabancı Üniversitesi ile ilk tanıştığınız zamandan aklınızda kalan kısa bir anı/izlenim var mı?
G.C: Sabancı Üniversitesi ile tanışmam, 1999 yılının Temmuz ayında Üniversite Genel Sekreteri Rahmetli Hüsnü Paçacıoğlu ile Karaköy’deki binada gerçekleşmişti. Görüşmede Hüsnü Beyin, üniversite ile ilgili hayallerini paylaşması ve yeni kurulmakta olan Yayınevi’nde neler yapılacağını anlatması beni çok heyecanlandırmıştı. Özellikle, “Birlikte, Yaratmak ve Geliştirmek” fikri beni çok etkilemişti. Bana Yayınevi İdari Sorumlusu pozisyonunun açık olduğunu ve eğer kabul edersem bu pozisyona kabul edilebileceğimi söyledi, kendisi ile genel çerçevede anlaştık. Çalışacağım ofisin Karaköy’deki binada olacağını, ofislerin dolu olduğunu, ancak boşaldığında işe başlayabileceğimi söyledi. Kampüs o zaman henüz yapım aşamasında olduğu için, idari kadro Sabancı Center’de, öğretim üyeleri ise Karaköy’deki binada çalışıyorlardı. Kampüste tamamlanan binalara taşınma gerçekleşmesine rağmen, işe başlamam için haber gelmemişti. Çalışanlar ve ailelerin katıldığı bir tekne gezisinde Hüsnü Bey ile tekrar karşılaştığımızda, “Sen neden hala işe başlamadın?” dediğinde çok şaşırmıştım, Hüsnü Bey beni kimse aramadı dediğimde, “Öyleyse, yarın gel işe başla…” yanıtını alınca çok şaşırdım ve de çok mutlu oldum. Maaşımı bilmeden ertesi gün (1 Ekim 1999) Karaköy’de işe başladım. Sonra maaşımı öğrendim tabii ki…
20 yıl önceki haliniz ile 20 yıl sonraki haliniz arasındaki fark ve bu süre içinde Sabancı Üniversitesi'nin size kattıklarını anlatır mısınız?
G.C: Daima severek ve her sabah heyecanla Sabancı Üniversitesi kampüsüne girdiğimde, o yılki faaliyetlerimizi daha ileriye götürmenin hayalleri ve yeni gençleri okulumuza kazandırabilmenin projeleri ile yaz-kış 21 yıl hiç yorulmadım. Sabancı Üniversitesi bana, genç öğrencileri sevmeyi, onlarla ortak projeler üretmeyi, takım arkadaşlığı ile “Birlikte, Yaratmak ve Geliştirmek” felsefesini hayata geçirebilmeyi kazandırmıştır.
Eski Rektörümüz Prof. Dr. Nihat Berker’in akademik liderliğinde, 2011 yılında Türkiye’de ilk defa uygulanan Lise Yaz Okulu projesi ile yeni bir eğitim macerasına birlikte yelken açtık. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli okullarından gelen lise öğrencilerine her yaz, Sabancı Üniversitesi seçkin öğretim üyelerinin hazırladıkları iki haftalık üniversite derslerine katılımlarını sağlamak, onlara üniversite deneyimini yaşatmak, kurdukları arkadaşlıkları, sevinçlerini paylaşmak fırsatını yakaladık. Bu güzel ve pırıl pırıl genç insanlara, gelecekteki yaşamlarına büyük katkı sağlayacak akademik bilgi birikiminin yanı sıra, kampüsten çok mutlu olarak ayrılışlarındaki gözyaşları beni son derece duygulandırmıştır.
Lise Yaz Okullarına bugüne kadar 7.000’den fazla öğrenci katıldı. Bu öğrencilerden bazılarının sonraki yıllarda Sabancı Üniversitesi öğrencisi olması ve Lise Yaz Okullarından her yıl elde edilen gelirin Sabancı Burs Fonu’na aktarılması, öğrencilerimizin eğitim hayatlarına olan katkıları çalışmamda ilham ve en önemli motivasyon kaynağı olmuştur.
Ancak, belki de en güzeli, Lise Yaz Okullarında her yıl birlikte çalıştığımız asistan öğrencilerimizin, mezun olduktan sonra dünyanın heryerindeki başarılı kariyerlerini benimle zaman zaman paylaşmaları Sabancı Üniversitesi’nin bana kazandırdığı ikinci büyük mutluluktur.
20 yıl sonra Sabancı Üniversitesi dendiğinde aklınıza gelen nedir? Bundan 20 yıl sonra Sabancı Üniversitesi için hayaliniz nedir? Kendinize ilişkin hayaliniz nedir?
G.C: 20 yıl gibi uzun ve anlamlı bir sürede, Sabancı Üniversitesi’ni Türkiye’den Nobel Ödülü kazanan ilk üniversite olarak görebilmek. Benim çocuklarım Sabancı Üniversitesi’nden mezun olmadılar ama Sabancı Üniversitesi Kampüsü’nde, Sabancı Üniversitesi Ailesi’nin kültürü ile büyüdüler ve yetiştiler, en önemlisi bu. Hayalim, minik torunum Mina’nın Sabancı Üniversitesi’nde okuması ve onun mezuniyetini ailemizle birlikte, Amfi Tiyatro’nun merdivenlerinden en önde izlemek ve alkışlamak…
Yolunuz Sabancı Üniversitesi ile kesişmeseydi nerede ve nasıl olurdunuz?
G.C: Herhalde yolum bir şekilde yine Sabancı Üniversitesi ile keşişirdi diye düşünüyorum. Sabancı Üniversitesi’nde çalışmak bence bir ayrıcalık… Burası kocaman bir aile yuvası… Her zaman Sabancı Üniversitesi’nde çalıştığım için gurur ve onur duyuyorum. Duymaya da devam edeceğim.