Üniversitemizin 20 yılı geride bıraktığı bu süreçte Sabancı Üniversitesi’nin ilk kuruluş yıllarından itibaren görev alan, çalışmaları ile varlığı ile üniversitemize katkıda bulunan akademisyen, idari çalışan ve ilk öğrencilerimize yönelttiğimiz dört sorudan oluşan röportaj serisi hazırladık. “20 Yılın Hikayesi”ni kendi pencerelerinden anlatıyorlar.
Her hafta isme göre alfabetik sıra ile yer verdiğimiz röportaj serisi “20 Yılın Hikayesi”nin konuğu bu kez Hüveyda Başağa oldu.
Hüveyda Başağa 1 Kasım 1998 tarihinden beri Sabancı Üniversiteli. 22 yıldır Sabancı Üniversitesi’nde Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi olarak görev yapıyor.
Hüveyda Başağa’nın sorduğumuz dört soruya verdiği cevapları aşağıda okuyabilirsiniz…
Sabancı Üniversitesi ile ilk tanıştığınız zamandan aklınızda kalan kısa bir anı/izlenim var mı?
İlk tanışmam bir arama konferansında oldu. 1995 yılında birçok ülkeden akademisyen, iş insanı, öğrenci, araştırmacının katıldığı arama konferansına davet edildim ve orada nasıl bir üniversite olacağı tartışıldı. Katılımcılara, sadece hayal edin, hiçbir konumlandırma ve kısıtlama düşünmeden sadece hayal edin denildi. Nasıl bir üniversite istersiniz? Önümüzdeki yüzyılın üniversitesi nasıl olmalı diye soruldu. Katılımcılar, çalışma gruplarında bu soruları derinlemesine irdeledi ve 3 günlük çalışma sonunda Sabancı Üniversitesi’nin felsefesi ‘Birlikte yaratmak ve geliştirmek olarak’ belirlendi. Orada ortaya çıkan kavramlar Üniversitenin anayasasını oluşturdu.
Arama konferansı sonrasında tasarım komiteleri kuruldu ve ben bu komitelerde yer aldım. Bizler, kurucu kişiler olarak Ankara’da zaman zaman bir araya gelip, tasarım çalışmaları adı altında çalışmalar yapıyorduk. Bu toplantılarda enine boyuna tartışıyor ve bir sonraki toplantıya kadar çeşitli araştırmalar, hazırlıklar yapıyorduk. Tasarım komitelerindeki çalışmalar bu şekilde sürdü. Bu çalışmalarda Üniversitenin hangi alanlarda yoğunlaşacağı, fakülteler, diploma programları ve programların interdisipliner yapıları ortaya çıktı. Sabancı Üniversitesi lisans programlarından önce lisansüstü programları açarak araştırmaya ne kadar önem verdiğini ortaya koymuş oldu, bu sayede de çok değerli öğretim üyelerini bünyesine çekebildi.
20 yıl önceki haliniz ile 20 yıl sonraki haliniz arasındaki fark ve bu süre içinde Sabancı Üniversitesinin size kattıklarını anlatır mısınız?
Akademik hayat devamlı yeni açılımlara, öğrenmeye, öğrendiğini uygulamaya açık bir ortam olmalıdır. Sabancı Üniversitesi de tam anlamıyla böyle bir üniversite. Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, diğer fakülteler, öğretim üyeleri ve araştırmacılar hiç bir önyargı olmadan birbiriyle konuşur, ortak çalışmalar yapar. Altyapı imkanları el verdiği oranda, herkesin laboratuarı açıktır, herkes tartışmaya açıktır ve birbirine destek olur. Lisans veya lisanüstü öğrencilerde bu çalışmaların odağındadır. Projeler öğrencilerle birlikte tasarlanır ve uygulanır. Sabancı Üniversitesi, bana, esnek yapının, tartışılarak alınan yönetim kararlarının ne kadar önemli olduğunu öğretti. Biz ilk atanan öğretim üyeleri gerçekten birlikte yaratıp, geliştirdik diyebilirim.
20 yıl sonra Sabancı Üniversitesi dendiğinde aklınıza gelen nedir? Bundan 20 yıl sonra Sabancı Üniversitesi için hayaliniz nedir? Kendinize ilişkin hayaliniz nedir?
Sabancı Üniversitesi, hem ülkemizde saygın üniversitelerden birisi olarak yerini aldı hem de dünya da farklı bir yer edindi. Buna tanıklık etmiş olduğum için kendimi şanslı görüyorum. Sabancı Üniversitesi denince ilk aklıma gelen, birlikte öğrenmek ve birlikte geliştirmek ilkesiyle yola çıkan özgür ve saygın bir akademik ortamdır.
Bundan 20 yıl sonrasında Sabancı Üniversitesi’nin eğitim ve araştırma alanındaki kazanımlarının daha da arttığını, dünyadaki yerini yükselterek devam ettirdiğini görmek isterim. Halen var olan yapının daha da büyümesini, sayıların çeşitlenerek daha da artmasını ve ülkemizde, bölgemizde diğer kurumlara örnek olmaya devam etmesini dilerim.
Akademik hayatta çok zevk alarak çalıştım. Çok sayıda yüksek lisans ve doktora öğrencisi yetiştirdim. Öğrencilerimin hepsi de çok başarılı oldu. Her biri iş hayatında veya akademik hayatta ses getiren insanlar oldular. Onlarla irtibatta olmak, onların başarılarına tanıklık etmek benim için paha biçilmez bir değerdir. Bundan sonrasında da aynı şekilde devam etmek niyetindeyim.
Yolunuz Sabancı Üniversitesi ile kesişmeseydi nerede ve nasıl olurdunuz?
Sabancı Üniversitesi'ne gelmeden önce Boğaziçi Üniversite’sinde çalışıyordum, herhalde orada olurdum.