Mezunumuz Göksu Uğur’un Tarifi Uluslararası Oyun Kitabında

Sabancı Üniversitesi Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği Bölümü mezunumuz Göksu Uğur’un, Türk mutfağının lezzetlerinden biri olan mercimek köftesi tarifi, Playstation 4&5 için geliştirilen God of War Ragnarök için çıkarılan yemek kitabında yer aldı.

Göksu Uğur

Uluslararası bir başarıya imza atan mezunumuzla; eğitim hayatı, kariyer yolculuğu ve kitapta yer alan tarifi ile ilgili bir röportaj gerçekleştirdik.
 

Sabancı Üniversitesi’nde aldığınız eğitimden bahsedebilir misiniz?

Sabancı Üniversitesi’ne 2008 yılında, Mühendislik Fakültesinden giriş yaptım. 2012 yılında ise Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği Bölümünden mezun oldum ama Görsel İletişim Tasarımı bölümünden mezun olmanın da ucundan döndüm. Aslında ablam 1999 yılında üniversiteye ilk giren öğrencilerden. O nedenle hem ben biraz Sabancı Üniversitesi'yle, hem de Sabancı Üniversitesi biraz benimle büyümüş gibi hissettim. Burayı seçmemdeki en büyük etken, gelecekte ne yapacağımdan emin olmamamdı. İlk iki senemde Mühendislik ve Sanat fakültelerinden birçok ders aldım. Bir yandan basit Pacman oyunları yazarak programlama temellerini öğrenirken, bir yandan da mavi köpüklerden devasa heykeller yaparken buldum kendimi. Sonunda programlamaya olan ilgim daha ağır basmış olsa da, iki farklı alanda öğrendiklerimi birleştirme arzum beni şu an çok büyük zevkle çalıştığı oyun sektörüne yönlendirmiş oldu.

Bu eğitim size neler kazandırdı?

Programlama kariyerimi üniversitede aldığım sağlam temelin üzerine inşa ettim tabii ki. Aynı zamanda oyun yaparken sanat ve tasarım alanında öğrendiklerimi de iş hayatımda kullanıyorum. İnteraktif hikayeler anlatmanın, insanlara anlamlı tecrübeler sunmanın, yani oyun yapmanın özünde aslında toplum ve insan doğasını iyi anlayabilmek olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan da üniversite zamanı sosyal bilimler, edebiyat, sanat ve tarih gibi alanlarda öğrendiklerim benim için önemli bir kaynak oldu. Derslerdeki bu çeşitlilik sadece profesyonel hayatımda faydalı olmakla kalmadı aynı zamanda kişisel hayatım ve bireysel gelişimde de etkili oldu. Akademik eğitimin ötesinde, öğrenci kulüpleri, kampüs hayatı ve katıldığım birçok etkinliği de buna dahil tutabilirim. Sabancı’nın bana sunduğu fırsatları değerlendirerek konfor alanının dışına çıkabilen, araştıran, eleştiren, yeniliklere açık ve her fırsatta yeni şeyler öğrenmeye önem veren bir bakış açısı geliştirdiğimi düşünüyorum.

Lisans eğitimi sonrası eğitim hayatınız nasıl şekillendi?

Aslında son senemde mezun olma hazırlıkları yaparken yurt dışında master yapma kararını çoktan almıştım. Oyun alanında kendimi geliştirmek ve bu işi, merkezinde öğrenmek istiyordum. Uzun süren araştırma ve hazırlanma aşamalarının ardından, mezun olduktan bir yıl sonra Carnegie Melon Üniversitesi’nde Entertainment Technology yüksek lisansına kabul edildim. Sabancı’da aldığım eğitime benzer olarak bu program da eğlence sektörü için çok yönlü öğrenciler yetiştirmeye çok önem veriyordu. Oyun tasarımından girişimciliğe ve doğaçlama oyunculuğa kadar birçok alanda dersler aldım, yeni şeyler öğrendim. Tamamen proje bazlı bir okul olması sayesinde, aldığım teorik eğitim üzerine pratik tecrübe geliştirmek ve takım olarak çalışmayı öğrenmek açısından da çok faydalı oldu benim için.

Eğitim sonrası kariyer yolculuğunuzdan bahsedebilir misiniz?

Mezun olduğum sene üniversiteden arkadaşımın önerisi üzerine, yine Sabancı mezunları tarafından kurulmuş ufak bir oyun şirketinde yazılımcı olarak çalışmaya başladım. Bu iş tecrübesi, kısa süreli de olsa benim için çok faydalı oldu. Sonrasında katıldığım master programında edindiğim tecrübeler ise kesinlikle Amerika’daki oyun sektörüne girişim için anahtar niteliğindeydi. Bu program sayesinde EA Games de dahil olmak üzere farklı şirketler için oyun projelerinde çalıştım. Sonrasında Visual Concepts stüdyosunda staja kabul edildim. NBA2K15 oyununun yayınlanmasında çalıştıktan sonra, 2015 yılında da bu stüdyoda tam zamanlı çalışmaya başladım. NBA2K16, NBA2K17 ve NBA2K18 oyunlarına katkıda bulunduktan sonra, 2017 yılında San Fransisco’dan Los Angeles’a taşınmamızla, Playstation’ın Santa Monica Studio’suna geçiş yaptım. God of War (2018) oyununda gameplay programmer olarak oyunun çok farklı alanlarında çalıştım. Sonrasında AI alanına yönelmeye başladım ve God of War Ragnarök oyununda AI Lead olarak calıştım. Şu anda stüdyonun bir sonraki projesinde Lead AI & Progression Systems Programmer olarak çalışıyorum.

Sony Santa Monica’da “Lead AI & Progression Systems Programmer” olarak sorumluluklarınız neler?

Şu an liderliğini yaptığım takım aslında iki farklı takımı barındırıyor. AI takımı oyundaki düşmanlar, yandaşlar ve NPC (non playable character)’lerin çalışması için gerekli olan tüm sistemlerin geliştirilmesinden sorumlu. Progression takımı ise oyuncunun oyun boyunca geliştirdiği tüm sistemlerden (ekipmanlar, skilller, questler, resourceler vb…) ve UI sistemlerinden sorumlu.

Benim sorumluluğum da takımımın proje boyunca sağlıklı bir şekilde işlemesini, diğer takımlarla iletişimde kalmasını ve stüdyomuzun kalite barında sistemler teslim etmesini sağlamak. Bunu gerçekleştirmek için yaptığım şeyler arasında diğer takım liderleriyle bir araya gelip gerekli sistemleri belirlemek, bu sistemlerin teknik planını yapmak, prodüksiyon ekipleriyle çalışıp zaman çizelgesi yaratmak, görevlerin takıma dağılımını yapmak gibi sorumluluklar mevcut. Tabi bunların yanında zamanımın bir kısmını hala sorumlusu olduğum AI sistemlerini programlamaya ayırıyorum.

Playstation 4&5 icin geliştirilen God of War Ragnarök için çıkarılan yemek kitabında Türk mutfağından bir öneriniz yer aldı. Süreci anlatabilir misiniz?

God of War: The Official Cookbook, oyundaki Tyr karakterinin ağzından yazışmış 60’tan fazla tarif içeriyor. Tabi gerçekte tarifler, cookbook yazarımız Victoria Rosenthal tarafından geliştirildi. Fakat son dönemde popüler olan birçok oyun yemek kitabından farklı olarak, oyunun geliştiricileri olarak bizlerden de tarifler içeriyor. Bu nedenle God of War oyunumuzun severleri için olduğu kadar, oyun geliştirici ekibimiz için de ortaya çıkmış bir proje. Birlikte yeni tarifler denemeyi, yemek pişirmeyi, kek/pasta yarışmaları düzenlemeyi çok seven bir stüdyo kültürümüz var. Bu nedenle kitap yazılırken, ekibimizden de kendi tariflerini yollamalarını istediler. Aklıma ilk gelen şey “Mercimekli Köfte” oldu. Annemin klasik tarifiyle kendi sevdiğim tatları harmanlayarak yeni bir tarif oluşturdum ben de. Victoria son dokunuşları yaptı ve kitapta gördüğünüz son hali ortaya çıkmış oldu. Böylelikle hem oyuncusu hem de geliştiricisi olduğum bir oyunun, yazılmasını bu kadar çok istediğim yemek tarifi kitabına ben de kökenlerime ve çocukluğuma bu kadar yakın bir tarifle dahil olmuş oldum.

Sizin izinizden ilerlemek isteyen mezunlarımıza neler önerirsiniz?

Oyun geliştirmek çok farklı disiplinden insanların bir araya gelerek birçok probleme yaratıcı çözümler sunmasını gerektiren bir iş. O nedenle öncelikle yönelmek istedikleri disiplinde kendilerini çok iyi geliştirmelerini öneririm. Onun dışında sadece bireysel projelerin ötesinde, takım içinde çalışma yeteneklerini geliştirmeleri, diğer disiplinler hakkında az da olsa bir şeyler öğrenmeleri kesinlikle faydalı olacaktır. Ama hepsinden önemlisi, bol bol pratik yapmak. Oyun yapmak düzenli tekrarlandığında gelişen bir yetenek. O nedenle kesinlikle kendi oyunlarınızı yapmanızı öneririm. Büyüklü küçüklü takımlarla, farklı sürelerde oyun projelerinde çalışmaktan daha çok sizi geliştirecek bir şey daha yok diye düşünüyorum. Günümüzde ücretsiz kullanabileceğiniz oyun motorları ve tutoriallara ulaşmak çok kolay. Onun dışında yine internette bulabileceğiniz sektörde çalışanların yaptıkları sunumları izlemek, Gamejam gibi etkinliklere katılmak, sizin gibi alana ilgili veya sektörde çalışan insanlarla tanışıp tecrübe paylaşımı yapmak da yardımcı olabilir. Tabi araştırma yapmak için bol bol oyun oynamayı da ihmal etmeyin ;)