Mutluluğun Resmi: Abidin – Güzin Dino

Abidin Dino'ya ait mektuplar, gazete kupürleri, resimler, fotoğraflar ve daha birçok belgenin yer aldığı koleksiyonu Sabancı Üniversitesi'ne bağışlayan Güzin Dino anısına… 


Mutluluğun Resmi: Abidin – Güzin Dino

“Zaten sen hep kulaç atarak yaşadın.” Böyle diyor Güzin Dino, Abidin’in arkasından ona yazmaya devam ederken... 

Bazı aşklar büyük olur ve resim sanatı, o aşklarda sırça üstünde icra edilir. O aşklarda insan -hele bir de mektuplar düşürülmüşse-, aşkın açtığı gökyüzünü görür. Rûmî’nin deyişiyle, “Her an sırça üzerinde resim yapanların seslerini duy. Onlar, gök boşluğuna suretler dizerler... Benim için, senin için işler yaparlar.” İşte o fırçalar hepimizin hayatına dokunur, aşklarımızı boyar.

Abidin Dino: Karikatürist, sinemacı, dekoratör, yazar, afişçi, illüstratör... Ama her zaman ressam! Nâzım Hikmet’in Vera için yazdığı Saman Sarısı adlı şiirde sorduğu “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” sorusu, aslında büyük bir aşkın içinde çizilmiştir. Tüm yaşamı boyunca insanı insan yapan her şeye insanca, sıcak dokunuşuyla bakan Abidin Dino, elleri çizmekten geri durmadı. Bunlar öyle ellerdi ki, üretiyor, var ediyor, yaratıyordu, okşayıp dokunuyordu. 

23 Mart 1913’te hayatın ellerine doğan Abidin Dino’nun ailesi Birinci Dünya Savaşı’ndan az evvel, İsviçre’nin Cenevre kentine yerleşir. 1920’de ailesi Fransa’ya yerleşse de, beş yıl sonra Türkiye’ye dönen Dino, erken yaşta anne ve babasını kaybedince Robert Kolej’deki eğitimini yarıda bırakarak, kendini karikatür ve resim sanatına adar. Resimlediği ilk kitap, Nâzım Hikmet’in “Sesini Kaybeden Şehir” olur. İilk çizgi ve yazıları Fikret Adil’in yönettiği Artist dergisinde çıkar. 1933’te beş sanatçıyla birlikte D Grubu’nu kuran Dino, ertesi yıl Mustafa Kemal’le İstanbul’da karşılaşır ve portresini çizdiği Atatürk’e bunu imzalatarak yayımlatır. Rejisör Yutkeviç tarafından Lenfilm Stüdyoları’nda dekoratör ve ressam olarak öncü filmlerde çalışır. 1937’de Tüfekli Adam filminin hazırlıklarını yapan Dino, yıl sonunda Paris’e yerleşir. Askerliği için yurda döndükten sonra, siyasal nedenlerle Adana’ya yerleşmek zorunda kalır. Burada kardeşi Arif Dino’yla birlikte küçük heykeller yaparlar. 1941 yılında basılan “Kel” adlı oyunu yasaklanarak toplatılır. Dino, Toros eteklerinde, “Sıtmalı Adam” konulu bir oyun denese de, fazla etkili bulunduğu gerekçesiyle grup dağıtılır. “Toros Destanı” adlı senaryosu da yasaklanır. 

1943 yılında, İstanbul Üniversitesi’nde asistan olan Güzin Dikel, Adana’ya gelerek Abidin Dino’yla evlenir ve burada öğretmen olarak çalışmaya başlar; Artık Abidin’in çizgileri, Çukurova ırgatlarıyla renklenmektedir. 1946’da, Ankara Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesi’ne doçent olarak atanan Güzin Dino’yla Ankara’ya yerleşen Abidin Dino, ağır bir hastalık ertesi “Verese” adlı piyesi yazar, Nuh’un Gemisi  dergisini çıkartır, 1949’da Anadolu’dan ve insanlarından esinlenen ilk sergisini açar. İstanbul’a geri döndükten sonra kaleme aldığı “Çingeneler” senaryosu yasaklansa da Nâzım Hikmet’in açlık grevi sırasında şairin özgürlüğe kavuşması için yoğun uğraş verir. Anadolu uygarlıkları geleneğini yansıttığı 90 parça seramik yapsa da günümüze çok azı kalır. Ağırlaşan siyasal koşullar nedeniyle Roma’ya geçen Dino, çeşitli grup sergilerine katılır. Paris’e yerleşmesiyle birlikte Fikret Muallâ, Avni Arbaş gibi eski ressam arkadaşlarıyla karşılaşır, Picasso ve Tristan Tzara ile buluşur. Picasso, Dino’nun bir süre Vallauris’te Madoura seramik atölyesinde çalışmasına ve maddi durumunu düzeltmesine katkıda bulunur. 1955’te “İşkenceler ve Atom Korkusu” konulu ilk Paris sergisini açar. Bundan sonra dünyanın çeşitli şehirlerinde ardı ardına sergiler açar, 1968 öğrenci olayları sırasında Paris’in sokaklarını çizer. 7 Aralık 1993’teki vefatına kadar sergiler açmaya, üretmeye deva eder.

Bu velut ressama yaşamı boyunca eşlik eden Güzin Dino ise akademisyenliği yanı sıra bir dilbilimci, çevirmen ve yazar olarak, 1954’te Paris’e yerleşen eşinin yanına giderek, Ulusal Bilim Merkezi’nde çalışır, Doğu Dilleri Enstitüsü’nde öğretim üyeliği yapar. Türkiye’de Türk romanları üstüne çeşitli incelemeler yaparken, Fransa’da da roman ve şiir çevirileri gerçekleştirir. Abidin Dino’nun vefatının ardından Dino’lu yıllarını “Gel Zaman Git Zaman” adıyla kitaplaştıran Güzin Dino, 30 Mayıs 2013’te aramızdan ayrıldı. Sevgiyle andığımız Güzin Dino 2006 yılında “Abidin Dino Arşivi”ni Sabancı Üniversitesi’ne bağışladı. Bu arşivde yer alan kaynaklar Bilgi Merkezi tarafından tasnif edilerek Abidin Dino Koleksiyonu oluşturulmuş ve hizmete sunulmuştur. Koleksiyonda Dino’nun resimleri ve çizimleriyle birlikte pek çok özel mektuplar da yer alırken, Dino’lara ait fotoğraflar bulunmaktadır. 

Uğur Mumcu’nun “ustaların ustası” dediği Dino, ömrü boyunca öfkenin, sevginin, mutluluğun ve hüznün resimlerini yapmıştır. Dino’nun yeryüzünü çizen fırçasından süzülen tepeleme mavinin, deniz kenarının, dağ başlarının, delidoluluğun, özlemlerin, belalı dünyaların, kaygılı düşüncelerin, denizde duyulan ürpertinin ve daha nicelerinin resmidir bunlar. Tarihsel bakış sistematiğinin tüm boyutlarını, çağdaş beğeninin duyarlılığıyla buluşturan, Türkiye için en uygun duyarlılık biçimlerini durmadan araştıran Dino, dünyadan edindiği düşü resme ve yazıya aktarmıştır. 

Boğaz’ın hırçın sularında yüzen, akıntıları ezberleyip karşı sahile gidip gelen Dino, resimleri bütün dünyayı dolaşırken, zamanın ve dünyanın içinde kulaçlar atmıştır.

Güzin Dino’nun dediği gibi: Zaten o hep kulaç atarak yaşamıştır.

Sabancı Üniversitesi Bilgi Merkezi