Üniversitemizin 20 yılı geride bıraktığı bu süreçte Sabancı Üniversitesi’nin ilk kuruluş yıllarından itibaren görev alan, çalışmaları ile varlığı ile üniversitemize katkıda bulunan akademisyen, idari çalışan ve ilk öğrencilerimize yönelttiğimiz dört sorudan oluşan röportaj serisi hazırladık. “20 Yılın Hikayesi”ni kendi pencerelerinden anlatıyorlar.
Her hafta isme göre alfabetik sıra ile yer verdiğimiz röportaj serisi “20 Yılın Hikayesi”nin konuğu bu kez Özlem Kalkan oldu.
Özlem Kalkan 21 yıllık Sabancı Üniversiteli. Üniversitenin kapılarını açtığı 1999 yılındaki ilk lisans öğrencileri olan 251 kişiden biri. Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Mikroelektronik Programından 2003 yılında mezun olan Özlem Kalkan, aynı zamanda ünivesitenin ilk lisans mezunlarından. Yüksek lisansını Sabancı Üniversitesi’nde Sanayi Liderleri ile Telekom ve İşletme olmak üzere iki ayrı programda birden yaptı.
Profesyonel iş hayatına yüksek lisans sırasında Borusan Telekom’da Katma Değerli Hizmetler Yöneticisi olarak başlayan Özlem Kalkan; 2005-2019 yılları arasında sektörün önde gelen telekomünikasyon şirketlerinde çeşitli pozisyonlarda görev aldıktan sonra Nisan 2019’da Strateji ve Satış Genel Müdür Yardımcısı (CSSO) olarak SabancıDx Ailesine katıldı. Şubat 2020 tarihinden beri de SabancıDx’de Satış ve Ürün Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyor. Özlem Kalkan Teknolojide Kadın Derneği Wtech’in de kurucu üyelerinden.
Özlem Kalkan’ın sorduğumuz dört soruya verdiği cevaplarını aşağıda okuyabilirsiniz…
Sabancı Üniversitesi ile ilk tanıştığınız zamandan aklınızda kalan kısa bir anı/izlenim var mı?
Ö.K: Lisedeyken üniversite tanıtım turları olurdu, tüm okulları görür kendimizi o okulun bahçesinde yayılırken, anfi derslerinde büyüklüğün içinde kaybolurken hayal ederdik, yani ben ederdim en azından. Ama kendimi hiç görmediğim bir okulun, hiç olmayan sınıflarında hayal etmemiştim. Evet Sabancı Üniversitesi ile ilgili ilk aklımda kalan o hiçlik! Okulu ilk defa İngilizce hazırlık atlama sınavına gittiğimde gördüm. Okulu demeyelim aslında bir gözlem kulesi (herhalde bir biz girebilmişizdir oraya bir de Sakıp Sabancı), bir yurt binası, bir kütüphane yapısı adı kütüphane olmayanJ, bir café, bir fakülte binası ve bolca inşaat ve tezek kokusu…Ben ne yaptım dedim? Hayatımın en büyük kumarını o gün oynamıştım sanırım ama bu kadar kazanacağımı da yine hiç tahmin edememiştim! O vaha o kadar hızlı yeşerdi ki…sanki inşaa edilen sadece binalar değil içimizdeki bilgi idi…çok hızlı, özel,güzel ve evrensel…
20 yıl önceki haliniz ile 20 yıl sonraki haliniz arasındaki fark ve bu süre içinde Sabancı Üniversitesinin size kattıklarını anlatır mısınız?
Ö.K: Aynıyım çünkü hala çok büyük başarı ile sonuçlanan bu üniversite seçim maceramdan esinlerek büyük riskler almayı tercih ederek yürüyorum yolumda…
Farklıyım çünkü yoktan var etmeyi, imkansız için çabalamayı, sorgulamayı ve bunu tek başıma değil ya da birinin öğretmesi ile değil hep birlikte karşılıklı etkileşimle, tartışarak, öğrenerek, öğreterek ve geliştirerek başarmayı daha öncesinde bilmiyordum, İşte bunu ilk Sabancı Üniversitesinde öğrendim. Hem de öyle dersliklerde, anfilerde, kitaplardan değil bilfiil var olarak, yaşayarak, sanki iliklerime kadar öğrendim. Ve bu öğrendiğim sayesinde kariyerimde çok başarılı sonuçlar elde etmeyi başardım. Bu başarılarımın sırrı da sanki sadece bu üniversiteye has sanki bu üniversitenin DNA’sına işlemiş öyle gözle görüp elle tutamayacağınız bir meziyetten geliyor.
20 yıl sonra Sabancı Üniversitesi dendiğinde aklınıza gelen nedir? Bundan 20 yıl sonra Sabancı Üniversitesi için hayaliniz nedir? Kendinize ilişkin hayaliniz nedir?
Ö.K: Onun için durmak yoktur. Hep ilerlemek vardır, gelişmek, geliştirmek, ün salmak ve lider olmak. 20 yıl sonra da üniversitemi düşündüğümde olduğu yerin çok ilerisinde hem kampüs sayıları ile büyümüş, hem mezunları ile dünyanın dört bir yanında ün ve nam salmış, hem de akademik başarıları ile kendinden ve öğretim üyelerinden uluslararası mecralarda söz ettiren bir üniversite görüyorum. Hayal etmiyorum, inanıyorum bu resmi göreceğimize. Kendimi 20 yıldır olduğu gibi, şimdi gölgesinde ders çalışılan ağaçların fidanlarını dikenlerden olduğum gibi, bu global çerçevedeki başarının da tohumlarını diken mezunlardan biri olarak hayal ediyorum
Yolunuz Sabancı Üniversitesi ile kesişmeseydi nerede ve nasıl olurdunuz?
Ö.K: Sabancı Üniversitesi o sene açılmasaydı Boğaziçi Üniversitesi’ne girmiş olurdum, o yıllarda endüstri mühendisliği istediğim ve Sabancı Üniversitesi’ndeki gibi program seçimi son iki senede yapma özgürlüğü diğer üniversitelerde olmadığı için endüstri mühendisi olarak mezun olurdum, (şimdi ise bir mikro-elektronik mühendisiyim) Okuldan sonra da muhtemelen global bir danışmanlık şirketine girip orada uzun yıllar yoğun mesailer harcayıp, partner olmaya çalışırken bulurdum kendimi. Daha iyi ya da daha kötü diyemem ama kesinlikle çok daha garantici, frekansı ve etkisi düşük riskler ve fırsatlar barındıran bir hayat olurdu. Ve kesinlikle bu satırları yazma şansına vakıf olamazdım, çünkü o zaman başka hiçbir bu kadar global ölçekte başarılı bir üniversitenin ilk mezunlarından olamayacaktım! Çok şanslıyım ve çok mutluyum bunun için…İnsanın hayatta kaç tane içi dolu dolu söylediği “iyi ki” si vardır ki? Benim nadirlerimdensin Sabancı Üniversitesi….