Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Mikroelektronik Mühendisliği 2005 lisans, Sanayi Liderleri Elektronik Mühendisliği ve Bilgisayar Bilimi 2007 yüksek lisans mezunumuz Ergi Şener "Şirketlerin dijital dönüşüm yolculuklarında karşılaştığı problemler" üzerine yazdı.
Ergi Şener
Günümüzde dijital dönüşüm, doğru kurgulandığı takdirde, gelirleri artıran; müşteri deneyimini, iş süreçleri ve modellerini dönüştürerek inovasyonları tetikleyen gerçek bir rekabet silahı. Öte yandan, her geçen gün daha da hayati hale gelen bu süreç doğru yönetilmediği takdirde, şirketler açısından yok olma tehlikesini de beraberinde getirmekte… Dijital dönüşüm, önümüzdeki dönemlerde de artan bir önemle iş hayatını etkilemeyi sürdürecek. Bu uzun yolculukta, dijital dönüşümü, hareketli bir hedef olarak, sürekli olarak gelişen, değişen ve güncellenmesi gereken bir strateji olarak kabul etmek gerekiyor. Ancak, bu kadar kritik bir önemde olsa da günümüzde, işletmelerin sadece üçte biri organizasyonlarını daha dijital bir kültüre uyarlayabilmekteler.
Peki dijital dönüşüme ayak uyduran şirketlerle bu konuda geri kalanların farkı temel olarak nelerden kaynaklanmakta? MIT Sloan Management Review’de yayınlanan bir makaleden ve Leading Digital (Dijitali Yönetme) kitabından yararlanarak şirketlerin dijital dönüşüm yolculuklarında karşılaştığı problemleri analiz etmek istedim:
Gerçekçi olmayan beklentiler:
Organizasyonların bir bölümü, dijital dönüşümün ilk döneminde aşırı derecede iyimserdi. Yeni ve gelişen teknolojiler karşısında gözleri kamaşan; bu teknolojileri hemen alıp, sahiplenmek isteyen bu işletmeler; yeni teknolojileri yönetme konusunda hazır olmadıkları, dahası teknolojinin hızına uyum sağlayacak donanımda olmadıklarından oldukça sıkıntı yaşadılar. Bu süreci yaşayan yöneticiler, sürecin korkutucu yüzünü de tüm gerçekliğiyle görmüş oldular.
Ancak, “dönüşümün kendisinden ziyade, teknolojilere yönelik heyecana kapılmaları…” hala pek çok yönetici ya da şirketin düştüğü temel hata durumunda. Bu süreçte, ana odağın dönüşümü anlama, planlama ve yönetme olduğu anlaşılmalı. Bugün, güçlü dijital vizyonlar oluşturup, farklı takımlar arası, doğru iletişimi sağlayabilen; dijital odaklı kurgulanmış yeni iş modelleri geliştirebilen liderler, kesinlikle çok daha iyi finansal sonuçlara imza atmaktalar.
Yetersiz insan kaynağı:
Dijitalleşen ve hızlanan iş dünyasının en büyük sorunlarından biri işletmelerin bu hıza ve dönüşüme ayak uymalarını sağlayacak insan kaynağı yetkinliğine ve donanımına sahip olmamaları; mevcut çalışanlarına da yeni dünyanın getirdiği yetenekleri kazandırma konusunda sıkıntı yaşamaları. Bu fark şu anda bile oldukça büyük ve her geçen gün artmaya devam etmekte. Açıkçası, öylesine hızlı bir dönüşüm sürecinin içerisindeyiz ki, üniversitelerde bile bir takım yönetim derslerini, günümüz iş dünyasına uyarlamakta zorluk çekmekteyiz. Bunu farkettiğim için ben de Sabancı Universitesi MBA/EMBA Programı için “yeni teknolojilerin iş hayatına etkileri” ve “dijital dönüşümün sektörlere ve iş süreçlerine etkisi” üzerine dersler tasarladım ve 2018 2. Dönem itibariyle bu dersleri açmaya başlayacağım.
İletişim Sorunları:
İş birimleri ve teknoloji takımları arasındaki organizasyonel çekişmeler pek çok şirkette alışkın olduğumuz bir durum. “Hız”ın en önemli rekabet avantajlarından biri haline geldiği dijital dünyada artık iş ve teknik birimlerin fikir aşamasından itibaren, birlikte, kol kola çalışmaları başarıyı getirmekte. Steve Jobs’un da belirttiği üzere “önce müşteri deneyimi ile başlayıp, ardından teknoloji ile ilerlemek gerekiyor”; ancak müşterinin beklentisinin hangi teknoloji ile nasıl karşılanması gerektiği sorusu açık uçlu olduğu ve deneme yanılma gerektirdiği için bu süreçte iteratif bir şekilde, tasarım odaklı ilerlemek ve bu nedenle de iş ve teknik ekipler arasındaki ayrımı kaldırmak gerekiyor.
Şirket içinde dijital bir kültür oluşturamamak:
Pek çok şirket çalışanı dijital süreçlere istendiği seviyede dahil olamamakta. Dijital dönüşüm sürecinde yapılan onca çalışma ve emeğin karşılığını üst yönetim ve müşteri nezdinde istenildiği şekilde gösterememe rahatsızlığı, çalışanların dijital girişimlere karşı mesafeli yaklaşmalarına neden olmakta. Henüz şirket içerisinde tam anlamıyla, dijital bir kültür oluşturulamasa ve çalışanlar da nasıl davranmaları gerektiğine yönelik bir yöntem geliştirememiş olsalar da, müşterinin dijital beklentileri yükselmeye devam ediyor. Bir şirket içerisinde, dijital dönüşüm bir bölümün çalışmaları ile sınırlı olamayacak ya da sadece birkaç çalışanın çalışmalarına bel bağlanamayacak kadar kritik. Şirketlerin ayakta kalmaları, şirketteki her bireye dijitalleşme ile ilgili hedef vermeye bağlı. Çalışanların da bu sorumluluğu benimsemeleri gerekmekte. Dijital dönüşüm sürecini başarılı bir şekilde ilerletmek için,temelde teknolojinin gücünü, değişimi benimseyen bir organizasyon kültürü ile biraraya getirmek gerekiyor.
Teknolojideki gelişmeler, kurumların bunları uyarlama yeteneğinin çok ötesine geçmiş durumda. Teknolojiyi etkili bir şekilde entegre etmeyi başaran ve çalışanlarını bu bilinçle eğiten kurumlar ile bunu gerçekleştiremeyenler arasında zamanla bir kutuplaşma göreceğiz. Cisco’nun öngörüsüne göre, bugün faaliyet göstermekte olan işletmelerin % 40'ı gelecek on yıl içerisinde yok olacak!.. Bunların %70'i kendilerini dijital olarak dönüştürmeye çalışacak, ancak süreç içerisinde yalnızca %30'u başarılı olacak…
Feyman TV İş’te Dijital Programı’nda “dijital dönüşüm” ile ilgili paylaşımlarımı bu linkten görebilirsiniz.