Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender), her yıl olduğu gibi bu yıl da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle tüm aya yayılan etkinlik ve konferanslar gerçekleştiriyor. Bu yıl “#DayanışmaYaşatır” başlığıyla gerçekleştirilen etkinlikler kapsamında 23 Mart 2022 günü çevrimiçi olarak düzenlenen “Feminist+ Dayanışma” çevrimiçi buluşması Ayşe Gül Altınay’ın kolaylaştırıcılığıyla gerçekleşti.
Arlene Voski Avakian, Cynthia Enloe, Deniz Kandiyoti ve Shaharzad Akbar’ın katıldığı sohbette Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi ve SU Gender Eski Direktörü Ayşe Gül Altınay, Türkiye’de feminist hareketin çok güzel dayanışma alanları yarattığını belirterek, “Bu yıl SU Gender olarak ana temamızı #DayanışmaYaşatır olarak belirledik ve Mart ayı boyunca çok ilham aldığımız dayanışma buluşmaları gerçekleştirdik. Feminist+ dayanışma derken +’yı bir hatırlatma ve davet olarak görüyoruz: Ucu açıklığa, değişime, çeşitliliğe, meraka, tevazuya ve birlikte dönüşmeye bir davet.” dedi.
“Aslan Kadının Mirası” adıyla Türkçeye çevrilen kitabı gibi feminizm üzerine birçok kitabı bulunan ve Massachusetts Amherst Üniversitesi Kadın, Toplumsal Cinsiyet, Cinsellik Çalışmaları bölümünün kurucusu ve eski başkanı Arlene Voski Avakian, SU Gender’ın çalışmalarını yakından izlediğini ve çok takdir ettiğini belirterek, ABD’deki deneyimlerini paylaştı. Amerika’daki feminist hareketin önemli bir konusunun “beyaz üstünlüğü” ve onun her alana etkisiyle yüzleşmek olduğuna değinen Arlene Avakian, “Feminist dayanışmada en önemli konu eksik bilgi değil, bildiğini anlayabilme ve bunu kabullenebilme cesareti. ABD’de çok az beyaz kadın, siyahi kadınlarla ve diğer renklere mensup kadınlarla dayanışma gösterdi. Kendi üzerimize düşeni yapmadık” dedi. Avakian, aynı zamanda, 2009’da Sabancı Üniversitesi’nin davetlisi olarak Türkiye’ye gelmesinin onun hayatında önemli bir dönüm noktası olduğunu, sonraki yıllarda tanık olduğu ve parçası olduğu dayanışma pratiklerinin kendisi için hem “iyileştirici” hem de “özgürleştirici” olduğunu ifade etti.
Toplumsal cinsiyet ve militarizm üzerine çalışmaları ile Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler alanlarının dönüşümüne önemli katkıda bulunmuş Clark Üniversitesi Araştırma Profesörü Cynthia Enloe ise dayanışmanın bir “süreç” olduğuna işaret etti. Cynthia Enloe, “Kadın düşmanlığı, ırkçılık, sömürgecilik, militarizm… Bütün bunlara karşı dayanışma kaslarımızı geliştirmemiz gerekiyor. Dayanışmanın sürdürülebilir olması için de güven oluşturulması gerekir. Güven durup dururken ortaya çıkmaz. Dayanışma ve onun gerektirdiği dayanıklılık adına Türkiyeli feministlerden ve SU Gender’dan çok şey öğrendim,” diye konuştu.
Londra Üniversitesi Doğu ve Afrika Çalışmaları Okulu'nda Kalkınma Çalışmaları Emeritus Profesörü Deniz Kandiyoti ise “Siyasi dayanışma fikrini ve pratiğini geliştirmemiz gerektiği konusunda 2000li yıllarda Afganistan deneyimi benim için dönüştürücü oldu. Bugün yine benzer bir sürece tanıklık ediyoruz, hem Afganistan’da hem başka yerlerde. ‘Feminist dayanışma’ üzerine sohbetlerin ve akademik çalışmaların artıyor olması şaşırtıcı değil. Yeni dayanışma biçimleri yaratılması gerekiyor. Feminizmin köşeye sıkıştırıldığını ve geriye doğru çekilmeye çalışıldığını görüyorum. Dayanışma her zaman çok önemli. Rehavete kapılmamak ve özellikle gençlere açılmak gerekiyor” dedi.
Ağustos 2021’e kadar Afganistan Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu Başkanı olan ve şimdi Chatham House Academy Fellow in Human Rights programıyla Londra’da bulunan Shaharzad Akbar da ülkesinde yaşananlar karşısında yeterince güçlü bir uluslararası ses çıkmamasının Afgan kadınlarını ciddi şekilde üzdüğünü ve hayalkırıklığına uğrattığını belirtti. Dünyanın değişik ülkelerindeki insanların kendileriyle dayanışma gösterme çabası içinde olmasına karşın kadınların ve kız çocuklarının eğitim dahil tüm haklarını ellerinden alan Taliban rejimine karşı güçlü bir uluslararası tepki verilmediğini anlattı. Akbar, “Pakistan gibi ülkelerde de kadınlar için hayat kolay değil ama onlar da bizimle dayanışma içinde olmak adına ellerinden geleni yapıyorlar. Afgan kadınlarının özlemlerini gidermek adına bize omuz vermeye çalışıyor. Dayanışma insanları dönüştürüyor ve birlikte yapabilmenin gücünü artırıyor” dedi.
SU Gender’ın mart ayı etkinlikleri, “Cinsel Taciz, Cinsiyete Dayalı Şiddet ve Ayrımcılık: Araştırma, Eylem, Yazma Deneyimleri XI” kapsamında Amerikalı akademisyen Leigh Gilmore’un katılımıyla düzenlenecek “#MeToo Etkisi: Kolektif İnanılırlık Yoluyla Hesap Verebilirlik Sağlamak” başlıklı webinar ile devam edecek. 30 Mart, Çarşamba günü gerçekleşecek etkinliğe https://bit.ly/SUGender_Webinar11 linkinden kayıt olunabilir.