11/08/2025
Yusuf Menceoğlu ile Üniversitemizin İlk Yıllarına Bakış
Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Ziya Menceoğlu ile Üniversitemizin kuruluş yıllarında yapılan altyapı çalışmaları, gelişmeleri ve Üniversitemizle ilgili duygularını bizlerle paylaştığı keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Kaç senedir Sabancı Üniversitesi’ndesiniz; çalışmalarınızla ilgili bize bilgi verebilir misiniz?
Yaklaşık 25 yıldır Sabancı Üniversitesi’ndeyim. Kısa öğretime başladığından bir yıl sonra Ağustos 2000 yılında üniversiteye katıldım. Öğrenimim ve doktora çalışmalarım polimerik malzemeler üzerinedir ve doktora sonrası çalışmalarım nano boyutta faz oluşturan sistemler üzerinedir. 2000 yılında dönemin Amerika başkanı Bil Clinton’un inisiyatifi ile kurulan ve “Bir Sonraki Endüstriyel Devrime Doğru: Ulusal Nanoteknoloji Girişimi” tüm dünyada Nanoteknoloji konusundaki çalışmaların yoğunlaşmasına sebep oldu, benzer şekilde biz de Sabancı Üniversitesi Malzeme Bilimi programında bu konudaki çalışmaları yürütmek üzerine gerekli altyapıyı oluşturarak nanoteknoloji temel araştırmaları ve endüstriyel uygulamaları yani mühendisliği konusunda çalışmalar yaptık. Yaptığım çalışmalar genellikle birinci ve ikinci nesil nanomalzemelerin toplumsal öneme sahip. Enerji, çevre, sağlık, gıda gibi karmaşık sorunlara çözüm üretme amaçlı teknolojileri içeriyor. Bu çözümlerin birçoğu patentlendi bir kısmı lisanslandı.
Sabancı Üniversitesi’nde bulunduğunuz süre boyunca, üniversitemize dair aktarmak istediğiniz ilginç bir anınız ve/veya paylaşmak isteyeceğiniz bir detay var mı?
Üniversiteye ilk geldiğimde araştırma altyapısının kurulması malzeme araştırma laboratuvarlarının ekipmanlarının seçimi ve satın alınması konusunda yoğun çalışmalara başladık. 2001 yılı başında Güler Hanım, Sabancı Vakfı tarafından Malzeme ve Elektronik programlarına altyapı kurulumu için ikişer milyon USD fon verileceğinin müjdesini verdi. Altyapı kurulum aşamasındaki cihaz alım görüşmelerini yapmak ve yerinde incelemeler için Almanya’da olduğumuz günün akşamı olan 21 Şubat 2001 tarihinde Kara Çarşamba olarak adlandırılan bir ekonomik kriz yaşandı. Döviz talebinin artması, gecelik faizlerin 2000% değerlerine ulaşması haklı olarak yatırım planlarımızın etkileneceğini düşündürdü. Tüm seyahat planını iptal ederek geri dönme planı yaparken ilk genel sekreterimiz Rahmetli Hüsnü Paçacı’nın beyin yatırımlarımıza devam ediyoruz, programınızı bozmayın direktifi ile bu günkü başarılı çalışmalarımızın temelinin atıldığını rahatlıkla söyleyebilirim. Yapılan bu ilk yatırım ile oluşturulan araştırma laboratuvarları ve bu laboratuvarlarda yapılan başarılı çalışmalar daha sonra dönemin Kalkınma Bakanlığı ve Sabancı Vakfı desteği olan 35 Milyon USD yatırım ile SUNUM Nanoteknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezimizi kurduk. Akabinde Kordsa, Kalkınma Bakanlığı ve Üniversite katkıları ile 40 Milyon USD yatırım yapılarak geleceğin üretim teknolojileri ve hassa havacılık uygulamaları için Tümleştirilmiş Üretim Teknolojileri Araştırma ve Uygulama merkezi hayata geçirildi. Tüm bu çalışmaların içerisinde olmak üniversitemizin dünya üniversiteleri arasında üst sıralarda yer alması ve ülkemizdeki girişimci yenilikçi üniversiteler sıralamasında lider konumda olması ayrı bir keyif veriyor.
Kurulduğu günden bugüne 25 yılı geride bırakan Üniversitemizin diğer üniversitelerden ayrışan yanları ve yüksek öğretim alanına getirdiği yenilikler nelerdir? (Araştırma üniversitesi / program seçme özgürlüğü vb.)
Sabancı üniversitesini ülkemizdeki diğer üniversitelerden ayıran birçok farklı yaklaşım ve yenilikleri ülke gündemine getirmiştir. Bunların bir kısmı diğer üniversiteler tarafından benimsenmiş uygulamaya geçirilmiştir. Araştırma ve Lisansüstü Politikalar Direktörlüğü yapımız daha sonra tüm üniversitelerde TTO olarak hayat buldu. Lisans öğrencilerimizin yaptığı sosyal sorumluluk projeleri benzer şekilde birçok üniversite tarafından uygulanmaya başladı. Diğer üniversitelerin yapmak istediği ancak maliyetine katlanamadığı en önemli özelliğimiz de öğrencilerimizin program seçme özgürlüğü olup öğrencilerin ilgi duydukları yetkinlikleri/yetenekleri doğrultusunda uygulamalı eğitim almalarıdır. Bu da mezunlarımızın mezuniyet sonrası hemen iş bulabilmelerinin sırrıdır. Öğretim üyelerimizin büyük bir oranının akademi dışı deneyim sonrasında okulumuza katılması araştırma üniversitesi olmamıza ve en yenilikçi, girişimci üniversite olmamızın unsurlarıdır.
Üniversitemiz, 25 yıl gibi kısa bir sürede, birçok başarı elde etti. Bugün geldiği nokta, konumu, elde ettiği başarılar hakkında neler söylersiniz?
Yukarıda bahsettiğim üzere güçlü araştırma altyapısı, araştırma yönetimine katkı sağlayan ve yine ülkemizde ilk örnek olan eski adı Araştırma ve Lisansüstü Politikalar Direktörlüğü (ALP), şimdiki SUATT biriminin katkıları yadsınamaz. Benzer şekilde kurulduğu günden bu yana Yüksek Lisans ve Doktora eğitiminin başlanmış olması, öğrencilerimizle birlikte tüm akademik ve idari personelin bir harmoni içinde üniversitemizin “Birlikte Yaratmak, Birlikte Geliştirmek” mottosu/felsefesi etrafında çalışıyor olmasını bu başarının altındaki sır olarak değerlendiriyorum.
25 yılımıza dair mesajınızı alabilir miyiz?
Kuruluşundan buyana hem akademik hem de idari süreçlerinde görev aldığım bu başarılı kurumun ülkemizin akademik camiasına yaptığı katkıların eksilmeden devam etmesi ve bu olanakları toplumumuza kazandıran kurucu aile ve vakfa teşekkürlerimi sunmak isterim.
Üniversitemizin gelecek 25 yılı için hayalleriniz, beklentileriniz nelerdir?
Hızlıca büyüyen organizasyonumuzda kuruluş felsefesine bağlı katılımcı şeffaf yönetim anlayışı ile başarılarını devam ettirmesi, ülkemizin refahı için doğru bildiği yolda taviz vermeden ilerlemesini bekliyorum