Endüstri Mühendisliği Mezunumuz Damla Güzelsoy, Tarım ile Teknolojiyi Harmanlıyor

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Endüstri Mühendisliği Programı mezunu Damla Güzelsoy, üniversite eğitimi sonrası Adana’daki aile çiftliklerinde çalışmaya başladı. Bir endüstri mühendisi olarak tarım ile teknolojiyi harmanlayan Güzelsoy, “Ürünlerimizin nem oranını, toprak sıcaklığı gibi verileri ölçen özel takip sistemleri kullanıyoruz. Gübreleme ve sulama programlarını insansız şekilde otomatik çalıştırabiliyoruz. Sulama ve otomasyon sistemlerimizde güneş enerjisinden faydalanıyoruz” diyor.

Damla Güzelsoy

Sabancı Üniversitesi’nde Endüstri Mühendisliği eğitimi aldınız. Bu eğitimin okul sonrası yaşamınız ve şu anda yaptığınız işe nasıl katkıları olduğunu düşünüyorsunuz?

Sabancı Üniversitesi’ndeki eğitimim, analitik düşünme, problem çözme ve sistematik yaklaşım geliştirme becerilerimi şekillendirdi. Süreçleri optimize etmeye ve verimliliği arttırmaya çalıştığımız bu dönemde bölümümün bana öğrettiklerini teknolojiyle destekleyerek kaynakların etkin kullanılmasını sağlıyoruz. Bunun yanında Sabancı’da hocalarımızın güncel konulara yönelik tartışmalar, öğrettiği bilgiler ve yorumlama yeteneği ile işte karşılaştığım problemleri farklı açılardan değerlendirme ve problemler üzerinde modern yöntemler uygulama konusunda bana cesaret verdi.

İstanbul’da okulunuzu bitirdikten sonra Adana’ya gitme kararını nasıl verdiniz? İstanbul’da yaşamayı düşünmediniz mi? Ailenizin görüşü nasıl oldu?

İstanbul’da okurken zaten orada yaşamayı tercih etmeyeceğimi biliyordum. Her günü ayrı kaotik geçen bir şehirde kaybolmuş bir kişi olmak yerine, doğrudan üretim süreçlerine dahil olmanın, sakinliğin ve doğanın daha tatmin edici olacağını düşündüm. Aynı zamanda, aile işimizi büyütmek ve global hale getirmek gibi uzun vadeli bir hedefimiz var. Tarımda daha yenilikçi ve sürdürülebilir yöntemler geliştirerek işimizi uluslararası pazarlara açmayı amaçlıyoruz. Bu sebeple ailem ve arkadaşlarım da okulu bitirdikten sonra Adana’ya dönüp çalışmak istediğimi biliyorlardı. Onlar için şaşırtıcı bir durum olmadığını düşünüyorum.

Peki en başta endüstri mühendisi olmaya nasıl karar verdiniz?

Endüstri mühendisliği, mezunları tarafından bile doğruca açıklanamayan oldukça ilginç bir bölümdür. Bana göre endüstri mühendisliği; mühendislik dalında en geniş çalışma alanı sunan bölümlerden biri. Süreç iyileştirme, optimizasyon ve teknolojiyi güzel bir şekilde harmanlaması, en başından beri hoşuma gitmişti. Üniversite eğitimimin sonunda tarıma dönmek istediğimi biliyordum ancak klasik rotadan gidip ziraat mühendisliği okumak yerine teknolojinin gelişimini ve sektörle harmanlanışını daha rahat uygulamak istediğim için endüstri mühendisi oldum.

Mühendislik eğitiminizden tarım alanında nasıl yararlanıyorsunuz? Kullandığınız yöntemler ve teknolojilerden bahsedebilir misiniz?

Mühendislik eğitimimde öğrendiklerim arasından en çok, yapılacak işlerin önceliklere ve bottleneck’e göre planlanmasını, veri yorumlamayı, otomasyon ve optimizasyon bilgilerimi kullandığımı söyleyebilirim. Şu anda bahçemizde ürünlerimizin nem oranını, toprak sıcaklığı gibi verileri ölçen özel takip sistemleri kullanıyoruz. Ayrıca gübreleme ve ilaç konusunda kullandığımız teknolojilerle birlikte, önceden gübreleme ve sulama programları oluşturup insansız bir şekilde otomatik olarak çalıştırabiliyoruz. Bu teknolojiler sayesinde günümüzde de sıkça dile getirilen fazla gübre/ilaç kullanımı ve su kaynakları tasarrufuna olan hassasiyetimizi koruyabiliyoruz. Buna ek olarak, sulama ve otomasyon sistemlerimizde yenilenebilir enerji kaynağı olarak güneş enerjisinden faydalanıyoruz. Böylece hem sürdürülebilirliği destekliyor hem de enerji verimliliğini artırıyoruz.

Damla Güzelsoy

Bir mühendis gözüyle, sizce tarımda gelişmeye ihtiyaç duyulan alanlar hangileri?

Tarım sektöründe teknolojik gelişmelerin çoğunluğu gübreleme, analiz ve paketleme bölümlerine yoğunlaşmış durumda. Ancak bu teknolojinin meyve toplama ve budama gibi alanlarda otomasyon ve teknoloji entegrasyonu sağlanmalı çünkü şu anda piyasadaki işçiler kalifiye durumda değil ve bu durum hem piyasadaki ürünlerin sürdürülebilirliğini hem de fabrikalardaki ürün kalitesini etkiliyor. Ayrıca, su yönetimi ve akıllı sulama sistemleri de yaygınlaştırılmalı.

Kendinizi bir çiftçi olarak tanımlıyor musunuz? Toprakla uğraşmak sizin için ne ifade ediyor?

Evet, kendimi çiftçi olarak tanımlıyorum ancak çiftçilik denince akla gelen geleneksel algıyı değiştirmek gerektiğine inanıyorum. Bu durumun özellikle tarım sektörüyle ilgilenmeyen insanlar tarafından pek ciddiye alınmadığını görüyorum. Sanırım günümüzde de insanlara çiftçi dendiği zaman sürekli traktörün üstünde veya çapa yapan şalvarlı amca imajı çizildiğinden dolayı diye düşünüyorum. Toprakla uğraşmak benim için sadece üretim değil, aynı zamanda sürdürülebilir bir gelecek inşa etmenin bir yolu.

Gelecekle ilgili hedefleriniz neler?

Öncelikle gençlerin ve kadın girişimcilerin bu sektöre katılımını artıracak programlar oluşturmak istiyorum. Geleneksel tarım yöntemleriyle çalışan nesillerin yerini daha yenilikçi yöntemlere adapte olabilen genç çiftçilerin alması, bu şekilde tarım sektöründe daha fazla inovasyon ve teknoloji kullanımını teşvik eden projeler geliştirmeyi hedefliyorum. Aynı zamanda, sürdürülebilir tarım uygulamalarını yaygınlaştırarak yenilenebilir enerji kullanımını arttırmayı ve sulama sistemlerinde yağmur suyu hasadı gibi doğal kaynaklardan daha verimli şekilde faydalanmayı amaçlıyorum.