Girişimcilik dosya haberimize girişimci mezunlarımızla yaptığımız röportajlarla devam ediyoruz.
Sabancı Üniversitesi mezunu Ergi Şener, Akbank Girişimci Geliştirme Programı’nın da ilk mezunları arasında yer alıyor. Ergi Şener, bir süre Garanti Bankası, Turkcell, MasterCard gibi öncü ve global kurumsal şirketlerde çalıştıktan sonra, edindiği tecrübe ve deneyimi değerlendirmek adına Metamorfoz ile devam etmeye karar verdi.
Hem Sabancı Üniversitesi’nde aldığı eğitimin, hem de Akbank Girişimci Geliştirme Programı’nın oldukça önemli olduğunu düşünen Ergi Şener ile kariyeri ve şirketi Metamorfoz üzerine konuştuk.
Kısaca kendinizden, eğitiminizden ve Metamorfoz Bilişim'e gelene kadar olan kariyerinizden bahseder misiniz?
Sabancı Üniversitesi Mikroelektronik Mühendisliği Programı’ndan mezun olduktan sonra; iş hayatına konusunda uzman, örnek liderler yetiştirmek amacıyla tasarlanan, Sanayi Liderleri Yüksek Lisans Programı’na devam ettim. Bu program kapsamında, Telekomunikasyon Mühendisliği ve İşletme Yüksek Lisans eğitimimi tamamladım. Halen pazarlama alanında doktora eğitimime devam ediyorum. Yüksek lisans eğitimim sırasında, Sabancı Üniversitesi’nin Yatırım Fonu tarafından desteklenen ilk şirketlerden birinin kurucuları arasında yer aldım. Temassız ödeme üzerinde faaliyet gösteren bu şirketin ardından Garanti Ödeme Sistemleri’nde kurumsal hayata adım attım. 2009 yılında, Mobil Finansal Servisler Bölümü’nün kuruluşu ile birlikte Turkcell Yeni İşler Bölümü’ne katıldım ve sırasıyla Turkcell Mobil Ödeme, Turkcell NFC (Near-field Communication), Turkcell Cüzdan, Turkcell Mobil Bilet servislerinin ürün yöneticiliğini üstlendim. Turkcell’in ardından katıldığım MasterCard GüneyDoğu Avrupa Bölgesi’nde 10 ülkenin İş Geliştirme ve Inovasyon Yöneticiliği görevinde bulundum. MasterCard içerisinde, bölgedeki öncü çalışmalarım neticesinde New York’da oluşum aşamasında olan Yeni Nesil Ödeme Teknolojileri Birimi’nin kurucu kadrosuna davet edildim. Bu dönemde fikir aşamasında olan, Metamorfoz Bilişim A.Ş. içerisinde yer almamın, hedeflerime daha uygun olduğuna karar verip, Metamorfoz’un kurucularından biri olarak girişimcilik hayatına atıldım.
Neden kendi işinizi yapmaya karar verdiniz?
Kurumsal çalışma hayatımda, dünya çapında çalışmalar gerçekleştiren, global, Türkiye’de ve dünyada her sene en çok çalışılmak istenen şirketlerde çalışma şansım oldu. Bununla birlikte, ben de bünyesinde yer aldığım her şirkette öncü çalışmalar gerçekleştirerek, fark yaratmaya ve ardımdan kalıcı işler bırakmaya gayret gösterdim. Birlikte çalıştığım yöneticilerimin vizyonu, odaklandığım alanların henüz çok yeni, gelişmekte ve rekabette herkesin eşit olduğu alanlar olması ve şirket stratejileri ile çalışmalarımın örtüşmesi sonucunda kurum içi girişimcilik örnekleri sergileme imkanım da oldu. Çalışmalarım neticesinde Turkcell’de dönemin CEO’su Süreyye Ciliv tarafından, tüm şirkete, “işinin lideri” tanımlamasıyla örnek gösterildim ve sorumluluğumdaki ürünler ile dünya çapında pek çok ödüle layık görüldüm. MasterCard’da da dünyada ilk olarak hayata geçirdiğim bir proje neticesinde (benzerini Apple son etkinliğinde Apple TV’de alışveriş uygulaması olarak 9 Eylül’de tanıttı) MasterCard Avrupa CEO’su tarafından her sene bir projeye verilen inovasyon ödülünü kazandım. Gerçekleştirdiğim tüm çalışmalar ve edindiğim kurumsal tecrube, asıl hedefim olan kendi işimi kurup sürdürülebilir bir şekilde büyütüp, alanında dünyaca öncü bir şirkete dönüştürmek için gerekli donanımı ve altyapıyı oluşturmamı sağladı. Teknoloji dünyasındaki mobil odaklı dönüşüm sürecinde, özeliikle benim de uzmanlığım olan mobil ödeme alanında çok büyük fırsatlar olduğunu görüp, çalışmalarımı bu alanda sürdürmeye karar verdim.
Metamorfoz Bilişim'in kuruluş hikayesini anlatır mısınız?
Metamorfoz, 2013 sonunda, “mobil ödeme” alanında dünyada yaşanan değişim doğrultusunda; insanların ve şirketlerin hayatlarına değer katacak, global, inovatif, uçtan uca çözümler geliştirmek amacıyla kuruldu. Türk Bilişim Vakfı’nın kurucusu ve aynı zamanda başkanı olan Faruk Eczacıbaşı ile tanışıp, iş planımız ve fikirlerimizi kendisi ile paylaşarak, ortak bir hedefte ilerleyebileceğimizi anladıktan sonra, Faruk Bey’in de kurucular arasında ve melek yatırımcı olduğu bir yapıda şirketi kurmaya karar verdik. Benim dışımda, şirkette, kurucu ortak olarak Turkcell’de birlikte yakın çalıştığım ve özellikle telekomunikasyon sektöründe önemli tecrübesi bulunan arkadaşlarım yer alıyor.
Kuruluş aşamasında karşılaştığınız zorluklar nelerdi, neler tam beklediğiniz gibi oldu?
Türkiye’de start-up değerlendirmeleri hala çok sancılı ve uzun süreçler. Girişimcilik ve start-up ekosisteminin ve kültürünün yerleşmemiş olması önemli bir bariyeri teşkil ediyor. Herkes iyi niyetli ve tamamen işlerin ilerlemesi için fedakarlık yapmaya razı da olsa, bürokratik yaklaşımın ve regulasyonların aşılamadığı alanlar hem şirketin ilk zamanlarında hayati önemi olan hızı engelliyor, hem de farklı alanlara odaklanmak için gerekli enerjinin boşa harcanmasına neden oluyor. Bununla birlikte, bu süreçleri (ne kadar sızlansak, söylensek de) yaşadığımız ve iş yaptığımız ülkemizin bir gerçeği olarak görüp, bunları ders ve tecrube olarak kabullendik. Süreçlere yönelik kurumsal dünyada da karşılaştığımız pek çok zorluk olduğu için, çok takılmadan bunları hızlıca aşıp, işimizde ilerlemeye odaklandık. Bunların yanında, yönetim ekibi ile yatırımcımızın ve yönetim kurulumuzun uyumu ve stratejik odakların belirlenmesi aşamasındaki çok değerli yönlendirmeleri kuruluş sürecinde önemli kırılımları başarı ile geçmemize destek oldu.
Uzun vadeli olarak Metamorfoz Bilişim'in hedefleri ve olmak istediği yer nedir?
Şirket merkezini Silikon Vadisi’ne taşımak ve orada gerçek anlamda yeni nesil ödeme sistemlerine dünyada yön veren firmalardan biri haline gelmeyi hedefliyoruz. Metamorfoz’u Türkiye’deki start-up ekosistemine yön veren, örnek bir şirket konumuna getirmek ve önemli global teknolojil devleri ile ortak projeler gerçekleştirmek hedeflerimiz arasında bulunuyor.
Bir girişimci olarak yeni iş kuracaklara önerileriniz nelerdir? Mutlaka yapmaları ve mutlaka kaçınmaları gereken şeyler var mı?
Teknoloji devrimi tüm dünyada olduğu kadar Türkiye’de de pek çok fırsatlar yaratıyor. Mobil internet ve bulut kapasitesi sayesinde, bilgiye erişimde herhangi bir kısıt yok, artık dijital dünyayı her an yanımızda ceplerimizde taşımaktayız. Bu noktada, ihtiyaçtan yola çıkarak, fayda sağlayacak uygulamalar ve servisler hayal etmeleri gerekiyor. Mobil uygulamalar, insanların hayatını kolaylaştıran, ihtiyacını karşılayan tüm hizmet ve servislere aracılık edecek. Bu nedenle, mobil odaklı düşünmeleri ve “mobile only” akımının da farkında olmaları, ürünlerini geliştirirken, ihtiyaçtan hareketle başlayıp, ürün geliştirme sürecinde son kullanıcı ile devamlı diyalog halinde olmalarını öneririm. Bununla birlikte, inandıkları, doğru yolda ilerlediklerinden emin oldukları fikirlerin sonuna kadar arkasında durmaları ve bunları hayata geçirmek için gereken her şeyi, yapabileceklerinin en iyisini yapmaları gerekmekte. Bu süreçte, bürokrasinin bütün kötü unsurlarıyla karşılaşabileceklerini; akademik ya da özel sektörde uğruna yıllarını verdikleri çalışmalara yönelik, kulaktan dolma bilgilerle ahkam kesen, somut gerçekleri, bilimsel hiçbir temele dayanmasa da “ben bilirim” anlayışı ile çürütmeye çalışan; engelleyici, kısıtlayıcı pek çok süreçle karşılaşacaklarını da unutmamalılar. Önemli olan, Steve Jobs’un dediği gibi, iz bırakacak noktaları koymaya başlayıp, bunların gelecekte bir şekilde birleşeceğine inanarak çalışmalarını sürdürmeleri.
Sizin de katıldığınız Akbank Girişimci Geliştirme Programı hakkında görüşlerinizi alabilir miyiz?
Türkiye girişimcilik yolunun henüz çok başlarında, emekleme ve bazı süreçleri, anlama, kültürü oluşturma evresinde. Ne yazık ki, gelişmiş pek çok ülkeye kıyasla, ülkemizde girişimcilik çalışmaları çok gerilerde. Bu farkı kapatmak adına yanlış adımlar, yanlış oluşumlar sürece daha fazla zarar veriyor. Bu nedenle, girişimciden daha çok "girişimci geliştirme programı” adı altında, çok da işe yaramayan, ancak bu oluşumlara ümit bağlayan gençleri oldukça kötü etkileyen programların yanında Akbank Girişimci Geliştirme Programı gibi örnek programların çoğalması ve desteklenmesi oldukça önemli. Her şeyden önce girişimcilik bambaşka bir kültür ve zihniyeti ifade ediyor. Bu kültürün oluşması için belli bir süreç gerekiyor. Bizler de gerçekleştirdiğimiz çalışmalar ve Akbank Girişimci Geliştirme Programı’dan çıkan projelerin başarısı ile bu konuda itici güç olacağız, bu nedenle bizlere de oldukça önemli görevler düştüğünün farkındayım.