Sabancı Üniversitesi Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik anadal, Kimya yandal 2016 mezunumuz Meltem Bayrak, liderlikte cinsiyet eşitliğine dikkat çekmeyi ve STEMM (Science, Technology, Engineering, Maths, Medicine) alanındaki kadınların dünyanın geleceğini biçimlendiren karar ve politikalardaki etkisini artırmayı hedefleyen Homeward Bound liderlik programına Türkiye’den seçilen ilk Türk bilim insanı oldu.
Avusturalya’nın Ulusal Bilim Kurumu CSIRO’da (The Commonwealth Scientific and Industrial Research Organisation) gıda bilimi alanında doktora projesini sürdürmekte olan mezunumuz Meltem Bayrak, bilim kadınları için hazırlanan ve iklim değişikliği konusuna odaklanan küresel liderlik programı Homeward Bound’a seçilen 100 bilim insanı arasında yer alıyor.
Gıda sektörünün küresel iklim değişikliğinden en çok etkilenen iş kollarından biri olması sebebiyle, çevreye duyarlı üretim konusundaki araştırmaların hayati bir rolü olduğuna inanan Meltem Bayrak, Homeward Bound programının gıda güvenliği ve gıda sürdürülebilirliğine ilişkin yenilikçi yaklaşımlar geliştirmede büyük katkılar sağlayacağına inanıyor.
Mezunumuz Meltem Bayrak ile lisans eğitimi süresince yaptıkları, mezun olduktan sonraki çalışmaları ve Homeward Bound programı hakkında konuştuk. Röportajımızı aşağıdan okuyabilirsiniz.
Öncelikle tebrik ederiz. Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Sabancı Üniversitesi’nde Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik programında okumaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz? Şu anda neler yapıyorsunuz?
M.B: Üniversiteye girişte seçmek istediğim alandan emindim. Fakat bunun yanında bir çok farklı konuyu da öğrenmek istiyordum. Nitelikli bir Biyomühendislik eğitimi için gerekli olan, eğitim ve araştırma faaliyetlerindeki disiplinler arası yaklaşım, laboratuvar altyapısı ve akademik kadro, Sabancı Üniversitesi tercihimi kolaylaştırdı. Saint Benoît Fransız Lisesi’ni tamamladıktan sonra, Sabancı Üniversitesi Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik (Kimya yandal) programından 2016 yılında mezun oldum.
Ardından, Melbourne’de gıda bilimi üzerine yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Şu anda, Melbourne CSIRO’da gıda bilimi alanında doktora çalışmamı sürdürmekteyim.
“Lisans eğitimime sığdırdığım deneyimler, seçtiğim yolda beni daha da cesaretlendirdi”
Lisans eğitimiz boyunca sizi ve kariyer adımlarınızı etkileyen kararlar/kişiler oldu mu?
M.B: Üniversite hayatım hem dersler hem de kulüp faaliyetleri bakımından çok verimli geçti. Dersini aldığım ya da yollarımızın kesiştiği çok değerli öğretim üyeleri oldu. Özellikle bölüm öğretim üyelerinden Prof. Dr. Uğur Sezerman'ın laboratuvar araştırmalarına başlama ve kodlama öğrenme sürecimde emeği çoktur. Daha laboratuvar dersleri başlamadan kendimi laboratuvarda bulmak, beni büyük ölçüde motive etti ve dersleri takip etmemi kolaylaştırdı.
Özellikle farklı çalışma ortamlarında bulunmak ve dolayısıyla farklı bilimsel yaklaşımlarla karşılaşmak lisans sonrası kariyerimde bana çok yardımcı oldu. Araştırma yapmanın keyfini Erasmus programı kapsamında, yaklaşık 1,5 yıl boyunca, İsveç ve Fransa’da devam ettirdim. Erasmus maceram diğer öğrencilere kıyasla daha uzun sürdü ve biyoloji dalında çok keyif aldığım dersler alma şansım oldu. Bunun dışında, Fransa'da Erasmus yaparken bir yandan da derslerimin kapsamının dışında olan bir bitki laboratuvarında çalıştım. Bitirme projemde de bitki genetiği üzerine yoğunlaştım. Bu süreçte bir de Fransa'nın ulusal sağlık araştırma kuruluşu INSERM’de moleküler patoloji laboratuvarında staj yapma fırsatım oldu. Staj süpervizörüm Doç. Dr. Umut Şahin, doktora başvurularıma desteği ve akademik yönlendirmeleriyle benim için etkili oldu. Lisans eğitimime sığdırdığım bütün bu deneyimler, seçtiğim yolda beni daha da cesaretlendirdi.
Bunun dışında, Türkiye'nin biyolojik zenginliğini korumaya yönelik çalışmalarına ve görüşlerine çok saygı duyduğum Prof. Dr. Neşe Bilgin'in de yönlendirmeleriyle kariyer adımlarımı etkileyen önemli kişilerden biri olduğunu belirtmek isterim.
Sabancı Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra yaptığınız çalışmalardan kısaca bahseder misiniz?
M.B: Sabancı Üniversitesi’nden sonra, University of Melbourne’de gıda bilimi üzerine yüksek lisans derecemi tamamladım.
Projemde ekşi maya laktik asit bakterilerinin toksik gluten peptitlerini hidrolize etme kapasiteleri üzerine çalışmalar gerçekleştirdim. Bu sırada bir İstanbul ziyaretimde de Türkiye'nin ilk maya fabrikası Pakmaya’da staj yaparak mayanın üretimini ve endüstrideki yerini de daha geniş bir perspektiften görmüş oldum. Fakat henüz araştırmanın tadına doyamadığım icin doktora programına başvurdum ve Avustralya'nın Ulusal Bilim Kuruluşu CSIRO’nun, RMIT University ve INRAE (Fransa) ile bir işbirliği projesine burslu kabul aldım.
Gıda bilimi alanında çalışmalarınıza devam etmeye ne zaman karar verdiniz, şu anda neler yapıyorsunuz?
M.B: Sabancı lisans bitirme projemde yerli bir üzüm türü olan Hasandede’nin genetiği üzerine çalışırken gıda araştırmalarının bende daha kişisel sempati yarattığını fark ettim. Özellikle genetik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilirlik ile ilgili yapılan araştırmalar bana rehber oldu. Laboratuvarda deney yapmak da aslında bana mutfakta yemek yapmayı anımsatıyor. Değişik ‘tarif’leri hiç bıkmadan deneyip en doğrusunu bulmaktan keyif alıyorum. Bu fikirden yola çıkarak, gıda bilimi alanında dünyada neler yapılıyor diye araştırmaya başladım ve Avustralya'ya gıda bilimi okumak için geldim. Doktora projemde sindirimin gıdanın yapısına olan etkisini, gıda yapılarının kişiye özel tasarlanması (personalised nutrition) amacıyla inceliyorum. Aynı zamanda Avustralya'nın Nükleer Bilim ve Teknoloji Kuruluşundan (ANSTO) ek burs alarak, projemin çok büyük bir kısmında gıdanın yapısını nötronlarla inceliyorum.
Homeward Bound STEMM liderlik programına seçilen 100 bilim insanı arasında yer alıyorsunuz. Biraz programı ve amaçlarını anlatabilir misiniz?
M.B: Homeward Bound, bilim kadınları için iklim değişikliği konusuna odaklanan küresel bir liderlik programıdır. Amacı STEMM (Science, Technology, Engineering, Maths, Medicine) alanındaki kadınların dünyanın geleceğini biçimlendiren karar ve politikalardaki etkisini artırmaktır. Homeward Bound STEMM’deki etkili kadınlar arasında küresel bir işbirliği sağlayarak liderlik masasında çeşitlilik olmasını amaçlıyor. Bu 12 aylık küresel liderlik girişimine katılmak üzere seçilen 100 kadından biri de benim. Bununla birlikte, bu programa seçilen ilk Türk kadını olduğumu da gururla belirtmek isterim. Başvuru kriterleri açıkça belirtilmemekle birlikte, panel her yaştan ve her alandan politika ve kararları küresel düzeyde etkileyen bir lider olma kapasitesine sahip kadınları seçmeyi amaçlıyor. Başvurular iIk aşamada bilim insanları, psikologlar, liderlik koçları, stratejistler ve akademisyenlerden oluşan bağımsız bir panel tarafından; sonrasında Homeward Bound liderlik ekibi tarafından değerlendiriliyor.
Programı ilgiyle takip ediyordum ve projelerinin geleceğimiz adına alınmış kararlardaki olumlu etkisini gözlemliyordum. Benim programa, programın da bana katkı sağlayacağını düşünerek, programa başvurdum.
“Gıda güvenliği ve gıda sürdürülebilirliğine ilişkin yenilikçi yaklaşım geliştirmede Homeward Bound programının bana hem kişisel, hem de STEMM çerçevesinde bir kadın lider olarak büyük katkılar sağlayacağına inanıyorum”
Bu programda yer almanın sizin için öneminden ve program dahilinde ve sonrasında yapacağınız çalışmalardan bahseder misiniz?
M.B: Bir gıda bilimcisi olmanın yanında aynı zamanda da bir gıda sürdürülebilirliği ve güvenliği savunucusuyum. Gıda sektörünün küresel iklim değişikliğinden en çok etkilenen iş kollarından biri olması sebebiyle, çevreye duyarlı üretim konusundaki araştırmaların hayati bir rolü olduğuna inanıyorum. Yeniliği ve yeni teknolojileri desteklemek, tüketicileri bilinçli seçimler yapabilmeleri için bilgilendirmek, iyileştirilmiş kaynak yönetimi için dünyanın bütünsel bir yaklaşıma, genişletilmiş altyapıya ve yeni hükümet politikalarına ihtiyacı var. Homeward Bound’un bu bağlamda, gıda güvenliği ve gıda sürdürülebilirliğine ilişkin yenilikçi yaklaşım geliştirmede bana hem kişisel, hem de STEMM çerçevesinde bir kadın lider olarak büyük katkılar sağlayacağına inanıyorum.
Son olarak, Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik programında okuyan ve okumak isteyen öğrencilere neler tavsiye edersiniz?
M.B: Daha ilk seneden, öğretim üyeleriyle konuşup, derslerin kapsamının dışında ilgilerini çeken bir proje yapmalarını öneririm. Ne kadar erken başlasalar o kadar iyi olur. Üniversite’nin tüm fırsatlarından yararlanmak çok önemli. Bunun yanında, bilim giderek daha disiplinlerarası bir hal alıyor bu yüzden onlara farklı alanlardan da ders almalarını öneririm. Bu bilgi çeşitliliğinden karşılarına farklı fırsatlar çıkabilir.
Eklemek istedikleriniz var mı?
M.B: İklim değişikliğinin gıda güvenliği gibi bir sorunu beraberinde getirdiğini ve besinlere erişimimizin etkileneceğini çoğumuz biliyoruz. Bu temel besin kaynaklarımızın azaldığı tabloda, gıda üretiminin her basamağı iklim değişikliğinden etkilenmekte. Sistemsel sorunları azaltmak için, aldığımız kararların doğaya verdiği zararı hesaba katmanın hepimizin sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Sürdürülebilirlik ve biyolojik çeşitliliğin korunması biz tüketicilerin talepleri doğrultusunda şekillenecektir. Sabancı Üniversitesi’ndeki sosyal ve bilimsel olanakları bu yönde azami verimlilikte kullanmalarını tavsiye ediyorum.