Kendinizi geliştirmezseniz istediğiniz yerde olamazsınız

#AkademisyeneSor'un yeni konuğu Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Ogün Adebali oldu.

"Ne kadar çok ders alırsanız alın, kendinizi geliştirmezseniz istediğiniz yerde olamazsınız"

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Ogün Adebali Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Ogün Adebali

MÜ-ED: Merhaba, Türkiye’de moleküler biyoloji ve genetik okuduktan sonra doktoradaki çalışma alanınıza nasıl karar verdiniz? 

OA: Doktoraya gittiğim zaman henüz karar vermemiştim. Doktoranın ilk senesinde benim programıma özel, birçok programda da uygulanan rotasyonlar vardı. Rotasyonlarda belli laboratuvarlara girip, yapacağınız işi sevip sevemeyeceğinize dair denemeler yapıyorsunuz. Ben de onu üçer ay farklı laboratuvarda çalışarak denedim. Aslında en sevdiğim işin hesaplamalı biyoloji ve biyoinformatik alanı olduğuna karar verdim. Yoksa öncesinde doktoraya giderken belirlememiştim. 

"Önemli olan bence kişinin almak istediği derslere ve

farklı derslere yönelmesi eğer öyle yaparsanız

yan dal yapmış gibi olursunuz"

MÜ-ED: Bilgisayar yan dalını yapmaya nasıl karar verdiniz, size ne gibi katkıları oldu? 

OA: Bu üniversitenin sağladığı bir programdı. Doktora öğrencileri için bilgisayar biliminden bir yan dal yapma imkânı söz konusuydu. Aslında birçok üniversitede bu yan dalı resmi olmayan şekillerde dersleri o taraftan alıp yapabilirsiniz. Birazcık gereklilik olduğu için, siz kendinizi de o dersleri almaya zorluyorsunuz. Açıkçası yan dal sadece bir resmiyet kazandırıyor. CV’nizde yan dal olarak gözüküyor ama yan dal yapmak bana açıkçası o kadar da gerekli gelmiyor. Önemli olan bence kişinin almak istediği derslere ve farklı derslere yönelmesi. Eğer öyle yaparsanız yan dal yapmış gibi olursunuz. Bana ekstra katkısı oldu mu? Mutlaka oldu. Özellikle istatistik ve programlama alanında dersler aldım. Ne olursa olsun kendinizi geliştirmeniz gerekir. O dersler size sadece bir yol açıyor. 

"Aziz Sancar’ın laboratuvarında biyoinformatikçi olarak çalıştım"

MÜ-ED: Doktora sonrasında farklı laboratuvarlarda yaptığınız araştırmalarınızdan bahsedebilir misiniz? 

OA: Doktora sonrasında kısa bir süre Oak Ridge Uluslararası Laboratuvarı’nda yaklaşık 8-9 ay civarında çalıştım. Sonrasında Kuzey Carolina Üniversitesi’nde biyokimya laboratuvarı olan Aziz Sancar’ın laboratuvarında biyoinformatikçi olarak çalıştım. Aziz Sancar’ın ürettiği dizi veri setleri vardı. O dizi veri setlerinin analizini yapacak bir hesaplamalı biyoloji alanında bir post-doc pozisyonu açmıştı. Yani hesaplamalı biyoloji bilen birine ihtiyacı vardı ve bu pozisyon için başvuruda bulunmuştum. O şekilde oraya giderek DNA hasarı ve onarımı üzerine çalıştım. Hala da araştırmalarımızdaki ilgi alanlarından DNA ve onarım önemli bir yer tutmaktadır. 

MÜ-ED: Genom biliminden biraz bahsedebilir misiniz? 

OA: Benim doktora programının adı da genom bilimi ve teknolojisidir. Bunu bilerek seçtim, çünkü genom bilimi son zamanlarda dikkat çeken önemli bir konu olmuştu. Artık genom düzeyinde çalışmalar yapmaya başladık, genomun bir kısmı yerinde daha geniş çaplı analizler yapabiliyoruz, günümüz teknolojileri buna el veriyor. Yani moleküler biyoloji teknikleri artık çok değişti, artık daha veri setleri birikmeye başladı. Bu veri setleri birikimi genom bütünlüğünde yapılan çalışmalarla ortaya çıktı. Aslında genom bilimi dediğimiz; yapılan moleküler biyoloji çalışmalarını daha genom düzeyinde, küçük bir noktaya odaklanmış değil de daha geniş çaplı şekilde yapılan analizlerdir. Biliyorsunuz hepimizin hücresinde genom vardır, bu genomu olduğu gibi analiz etmeye çalışıyoruz. Genom bilimi genel anlamıyla budur. 

MÜ-ED: European Molecular Biology Organisation’dan yerleşim desteği ödülü aldığınız için öncelikle tebrik ederiz. Hangi projeniz ile bu ödülü almaya hak kazandığınızdan bahsedebilir misiniz? 

OA: Bu proje G-Protein HD reseptörlerle alakalı bir proje. Kısaca GPCR deniyor. Bu GPCR’lar aslında çok ilgi çeken reseptörlerdir. Eczaneye gidip aldığınız bir ilacın bu reseptörleri hedefleme olasılığı %35’tir.Yani birçok ilaç bu reseptörleri hedefler ve bu açıdan farmakolojide geniş bir yer tutar. Biz bu reseptörleri ailesinin, ki insandaki en büyük reseptör ailesidir ve 800 taneden fazla GPCR proteini söz konudur, evrimsel geçmişini araştırmaya yönelik bir proje sunmuştuk. Bu ailenin evrimsel geçmişini ortaya çıkardığımızda, bu fonksiyonu ile ilgili daha fazla bilgiye sahip olacağız. Bu protein kanserler ve genetik hastalıklarda rol alıyor. Mutasyonların bu proteinler üzerindeki etkilerini ve bunun kanser ve diğer genetik hastalıklarla ilişkisini tespit etmeye çalışacağız. 

"Öğrencilere tavsiyem, mezun olduktan sonra değil de

mezun olmadan bir sene önce karar vermeleri

ve iyi planlama yapmalarıdır" 

MÜ-ED: Moleküler biyoloji ve genetik alanındaki lisans öğrencilerine tavsiyeleriniz nelerdir? Mezun olduktan sonra Türkiye’de ne gibi alanlarda çalışabilirler? 

OA: Türkiye'de gelişmekte olan start-uplar var. Yani henüz yeni yeni başlıyoruz aslında bu alana. Çünkü hem kişiselleştirilmiş tıp, hem ilaç şirketleri, ilaç üretimi üzerine çalışan birçok girişim söz konusu. Bu girişimlerin sayısı Türkiye'de artmaya başladı. Dolayısıyla iş imkânı eskiye göre daha fazla Türkiye'de. Yurtdışında ilgi çok fazla. Yurtdışına gitmek isteyen öğrenciler bence bunun hazırlığını önceden yapmalı. Ben öyle yapmıştım. İster akademi olsun ister endüstri olsun, ona göre bir hazırlık süreci geçirmeleri gerekiyor. Bence en önemlisi iyi planlamak ve ne istenildiğine önceden karar vermektir. Benim tavsiyem, mezun olduktan sonra değil de mezun olmadan bir sene önce karar vermeleri ve iyi planlama yapmalarıdır. Bu şekilde istediğimiz yerlere gidebiliriz diye düşünüyorum. İster akademi olsun ister endüstri iki tarafın da önü açık ve eski göre daha fazla imkân var. 

MÜ-ED: Sizce neden Sabancı Üniversitesi? 

OA: Sabancı Üniversitesi; birincisi araştırma anlamında vizyon sahibi, ikinci olarak da akademik özgürlük. Araştırmacılar, hocalar, istedikleri alanlarda kısıtlama olmaksızın ilerleyebilirler. 

MÜ-ED: Araştırmalarınıza burada mı devam edeceksiniz, gelecek ile ilgili planlarınız neler? 

OA: Bu uzun süreli bir plandı. Ben yurtdışına gitmeden önceden de dönmek üzere bir plan yapmıştım. İyi bir üniversitede araştırmalarıma devam etmek üzere plan yapmıştım. Bu hayalimi gerçekleştirdiğim için memnunum. Daha uzun süreler burada kalmayı planlıyorum. 

"Ne kadar çok ders alırsanız alın,

kendinizi geliştirmezseniz istediğiniz yerde olamazsınız"

MÜ-ED: Lisans öğrencilerini asistan olarak alıyor musunuz? Öğrencilere biyoinformatik alanıyla ilgili ne gibi tavsiyeleriniz olur? 

OA: Lisans öğrencilerini de asistan olarak alıyoruz. Ayrıca, biyoenformatiğe ilgi duyanların aslında şimdiden kendini geliştirmesi iyi olabilir. Lisans seviyesinde hazırlanmalı. Bu alanda çalışmak isteyenler bilgisayar mühendisliğinden dersler alabilirler. Ancak işin sonunda kişinin kendini geliştirmesi önemlidir. Ne kadar çok ders alırsanız alın, kendinizi geliştirmezseniz istediğiniz yerde olamazsınız. Bunun için de derslerden sonra bir biyoinfromatik laboratuvarına girip kendilerini geliştirsinler. Mutlaka bir programlama dili öğrenmeliler. 

MÜ-ED: Genetikte sağlık alanında ilerlemek için tıp eğitimi şart mı sizce? 

OA: Tıp eğitimi çok değerli, ancak tıp eğitimi olmadan da genetik alanında çalışmalar yaparak bu alana katkı sağlanabilir. Mutlaka tıp okunması gerekir diye bir şey söylemek doğru olmaz. Örneğin biyokimya alanında eğitimini almış, tıp alanında büyük başarılara imza atmış, buluşlar yapmış bilim insanları var. Dolayısıyla böyle bir zorunluluk yok, ancak muhakkak tıptan alınan birikim de değerlidir.

 Akademisyene Sor: Ogün Adebali

Ogün Adebali Kimdir?

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Ogün Adebali hakkında detaylı bilgi edinmek için lütfen tıklayın. 

#AkademisyeneSor nedir?

Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği 4. sınıf öğrencisi Merve Üre ile Yönetim Bilimleri Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Ecem Dinçdal tarafından hazırlanan Akademisyene Sor serisinde, öğretim üyelerimiz kendileri hakkında merak edilen soruları yanıtlıyor. Akademisyene Sor, öğretim üyelerimiz ile öğrencilerin sorularını buluştururken, aynı zamanda Sabancı Üniversitesi’nin değerlerinin tanıtılmasını ve dışarıdan daha iyi anlaşılmasını amaçlıyor. #AkademisyeneSor videolarını Instagram hesabımızdan izleyebilir, öğretim üyelerimize merak ettiklerinizi sorabilirsiniz.