İPM "Glasgow’un Ardından İklim Politikaları” webinarı gerçekleşti

Glasgow’da gerçekleşen 26. İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nın (COP26) ardından Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) tarafından yapılan webinarda COP26’da neler yaşandığı ve Glasgow İklim Paktı’nın neleri değiştireceği gibi birçok konu değerlendirildi.

İPM_webinar_17Kasım

Webinara konuşmacı olarak katılan İPM İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin, İklim Aktivisti Devin Bahçeci, 350.org Araştırma Koordinatörü Mahir Ilgaz ve Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Semra Cerit Mazlum, Türkiye’nin Paris Anlaşması’nın imzalamasının ardından katıldığı bu ilk zirvede iklim eylemi konusunda kararlı bir tutum sergilediği görüşünde birleşti.

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), Glasgow’da gerçekleşen 26. İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nın (COP26) ardından bir değerlendirme toplantısı gerçekleştirdi. 17 Kasım Çarşamba günü gerçekleşen webinarda başta COP26’da neler yaşandığı ve Glasgow İklim Paktı’nın neleri değiştireceği olmak üzere Glasgow’a yönelik birçok konu değerlendirildi. Webinar’da COP26 zirvesindeki gelişmeleri yakından takip eden İPM İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin, İklim Aktivisti Devin Bahçeci, 350.org Araştırma Koordinatörü Mahir Ilgaz ve Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Semra Cerit Mazlum, COP26’nın değerlendirmesini yaptı ve izlenimlerini paylaştı.

İPM İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin, COP26 sonrası değerlendirmesinde öne çıkan başlıklarla ilgili şunları söyledi: Paris Anlaşması’na ilişkin kural kitabı tamamlandığı için Paris Anlaşması artık eksiksiz biçimde uygulanabilir. Ayrıca, 1.5 derece vurgusu da netleşti. Seneye yapılacak COP 27’ye kadar ülkelere taahhütlerini güçlendirilmesi çağrısı yapıldı. Bunların yanı sıra, küresel adaptasyon hedefi ve bu adaptasyonun finansmanı, kömür kullanımının azaltılması, verimsiz fosil yakıt sübvansiyonlarının sonlandırılması, kayıp ve hasar mekanizması gibi başlıklar öne çıktı.

COP 26’da iklim krizinden etkilenenlerin zararlarının giderilmesi bakımından gözle görünür bir ilerleme sağlanamasa da kayıp ve zarar finansmanının gündeme gelmesinin önemli olduğunu belirten Ümit Şahin, “Kömür konusundaki karar sulandırılsa da resmi bir COP kararına ilk defa kömür kullanımını azaltma çağrısı girdi. Ancak gelişmekte olan ülkelerin iklim felaketlerinden dolayı oluşacak kayıp ve zararlarını karşılayacak finansman için yeni mekanizma kurulması önerisi AB ve ABD tarafından reddedildi. Gelişmekte olan ülkeler bu nedenle hayal kırıklığı yaşadı. Gelecek seneki COP’ta gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin ana gündemi kayıp ve zararlarının nasıl karşılanacağı konusu olacak” dedi.

TÜRKİYE KÖMÜRDEN ÇIKIŞ TAKVİMİNİ HAZIRLAMALI

Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı imzalayarak Glasgow’daki zirveye gitmesinin önemli olduğunu hatırlatan Ümit Şahin, şunları söyledi: “Türkiye kapanış konuşmasında COP26 kararlarının ülkenin iklim politikasında belirleyici olacağını ilan etti ve henüz kömürden çıkış sözcüğü taslaktayken yaptığı konuşmayla da kararı bütünüyle desteklediğini açıkladı. Bu nedenle artık Türkiye bir yandan gelecek COP’a kadar yeni ulusal katkı beyanını hazırlarken bir yandan da yeni kömür santralleri yapılmayacağını ve belli bir takvim içinde kömürü terk edeceğini açıklamalı.”

İklim Aktivisti Devin Bahçeci, COP26’da resmi müzakerelerin dışında, kömür başta olmak üzere fosil yakıtlara politik ve finansal desteğin sona erdirilmesine dair pek çok platform oluştuğunu gördük. Kömürün ve fosil yakıtın metne girmesi çok önemliydi. Bu kararın iklim hareketine önemli katkı sağlayacağını düşünüyorum. Zirvede doğrudan kararın içinde olmasa da beklenen önemli başlıklar da açıldı. Metan bildirisi çok güçlü olmasa da 2010’ların basında kömür karşıtı yayınlanan bildirilere benziyor. Çok güçlü değil ama önemli bir tartışma konusu olmaya başladı. Ayrıca adaptasyon konusunda da önemli adımlar atıldı” dedi.

Devin Bahçeci, COP26 sonuçlarında gelişmekte olan ülkelerin kömürden çıkın diyen gelişmiş ülkelerin finansman taahhütlerini yerine getirmesini beklediğini belirtti. 350.org Araştırma Koordinatörü Mahir Ilgaz daTürkiye’nin anlaşmanın ötesinde hareket etmemesi için neden yok” diyerek şu değerlendirmeyi yaptı: “Kömürün kademeli olarak azaltılması ve kaldırılması kararı iklim hareketi için sembolik bir zaferdir. Türkiye gibi enerjisinin büyük bölümü ithalata dayalı bir ülkenin enerji dönüşümünü geciktirmenin mantığı yok. İthal kömürle çalışan kömürlü termik santrallerin teşviklere ihtiyacı olduğu bir ortamdayız. Yeni kömürlü santral yapmadan mevcut olanlardan kurtulması Türkiye için yeni bir gerçek.”

Mahir Ilgaz, zirvede gündeme gelen önemli konulardan birinin de finans ve kayıp zarar konusu olduğunu belirterek, “Gelişmekte olan ülkeler, gelişmiş ülkelerin finans konusundaki sözlerini yerine getiremediğinin altını çizdi. COP27’de bu konu üzerine odaklanılacak bence. Gelişmekte olan ülkeler bu sürece dahil edilemezse zaten iklim konusunda sonuç elde edilemeyecek” dedi.

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Semra Cerit Mazlum ise COP26 değerlendirmesinde şu görüşleri aktardı: “Emisyonlarda düşme sağlanamadığı sürece 2030’a kadar 1,5 derece sınırı içinde kalamayacağız. 1,5 derece Paris’ten daha güçlü ifadelerle Glasgow metnine girdi. Böylece devletlere siyasal olarak da bir görev verilerek resmi hale getirildi. Ayrıca 2050 stratejisinin hazırlanması çağrısı yapıldı. Tabii sanayi devriminin başladığı yerde kömürün yasaklanma kararı çıkması anlamlıydı. Sembolikti. Kömürün ve fosil yakıtın metinde yer alması 30 yıl sonra gelinen önemli bir nokta. Finansman da Paris Anlaşması’nın bağlayıcı hükmü. Bundan kaçış yok. Kayıp zararın finansmanı bundan sonra da COP’larda konuşulacak ve üzerinde çalışılacak ana konulardan biri olacak.”