Sabancı Holding’in katkılarıyla Sakıp Sabancı Müzesi’nde devam eden “Dün Bugün İstanbul” sergisi, “Vasıta: Bir Enstalasyonu Sergilemek ve Korumak” başlıklı bir söyleşiye ev sahipliği yapacak. 4 Kasım Perşembe günü saat 16.30’da gerçekleşecek söyleşi, sanatçı Ege Kanar’ın “Dün Bugün İstanbul” sergisi kapsamında, mekâna özgü olarak ürettiği bir enstelasyon olan Vasıta’ya odaklanacak.
Vasıta, Bronz çağından beri kullanılan bir enstrüman olan ziller, temas hoparlörleri ve ses kabloları ile üretilmiştir ve parçası olan zillerle yapılmış ses kayıtlarından oluşan bir kompozisyonu hoparlörler yardımıyla aynı enstrümanlara geri aktaran, mekâna özgü bir enstalasyondur. Fiziksel temas yoluyla bu enstrümanlara geri beslenen ses, zillerin doğal frekanslarıyla örtüştüğünde, ziller titreşmeye başlar. Belirli zilleri yakalayarak, rezonansa sokan bu frekanslar; içinde, kimlik, geçmiş, malzeme, gelenek ve coğrafya gibi mefhumların da hizalanarak duyumsanabilir olduğu bir çeşit yankı odası yaratır. İstanbul Agop fabrikasında üretilen ve çeşitli arazlara sahip oldukları için kusurlu bulunarak ıskartaya ayrılan bu ziller, fabrikaya teslim edildiklerinde eritilerek, yeni zillerin yapımında kullanılacak alaşıma geri katılacaktır.
Fotoğraf: Murat Germen
Teknoloji temelli bu enstalasyonu korumak için rasyonel bir risk değerlendirme metodolojisi oluşturma yönündeki çalışmalara katkı sunulması hedeflenecek olan konuşmada, dijitalSSM Araştırma Yöneticisi Osman Serhat Karaman ve sanatçı Ege Kanar, yapıtın bağlamı ile sergilenmesi biçimi arasındaki ilişkiyi ve gelecek sergilemelerde geçirebileceği dönüşümleri olası senaryolar üzerinden analiz edecek. “Vasıta: Bir Enstalasyonu Sergilemek ve Korumak” söyleşisi 4 Kasım Perşembe günü saat 16.30’da, Sakıp Sabancı Müzesi Galeri-2’de gerçekleştirilecek.
Vasıta
Zil yapımının İstanbul’daki geçmişi, 17.yüzyılda bu şehirde yaşamış Ermeni metal ustası I. Avedis’e kadar uzanır. 1618’de, geliştirdiği bir bronz alaşımından ilk zillerini üreten Avedis, II. Osman tarafından kendisine takılan “Zilciyan” lakabıyla Yeniçeri ordusu için zil yapmakla görevlendirilir. İstanbul’da böylece başlayan zil üretimi, siyasi, ticari, endüstriyel ve kültürel dönüşümlerin şekillendirdiği bir süreçte Avrupa ve ABD’yi de kapsayacak şekilde genişler. Avedis’in, babadan oğula aktarım yoluyla kuşaklar boyu bir sır olarak saklanan reçetesi, bugün kentte belli başlı markalar tarafından geleneksel yöntemler kullanılarak üretilmekte olan zillerin de nüvesini oluşturur. Binlerce çekiç darbesiyle şekillendirilen el yapımı her zil; onu var eden karmaşık süreçlerden arta kalan örtük bir potansiyel, elinden çıktığı ustanın davranışının belirlediği özgün bir armonik karakter barındırır.