2016 yılında Sabancı Üniversitesi Marka Pratiği Yüksek Lisans Programından mezun olan Handan Özcan, el dokuması tasarım ürünlerini sunduğu Handan Loomworks şirketini 2020 yılında kurdu.
Mezunumuzun modern çizgileri el sanatları ile buluşturduğu şirketi çok kısa sürede önemli bir başarı elde ederek Almanya, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri’nde faaliyet gösteren büyük markaların ilgisini çekti. Bu başarı için “Sadece tasarım yeteneğim ve üretim ilkelerimin doğru olmasından kaynaklanmıyor” yorumunda bulunan Özcan, açıklamasını şöyle sürdürüyor: “Aynı zamanda doğru bir marka iletişimi ve stratejik kararlar alabilmek, işi büyütebilmenin en önemli bileşenlerinden biri ve bu ancak doğru bir eğitim ile mümkün olabilir. Sabancı Üniversitesi kendi girişimimi yaratma sürecimde bana stratejik kararları daha rahat ve özgüvenli bir şekilde alma ve büyük resmi görme yeteneği kazandırdı.”
Mezunumuzla Handan Loomworks girişimi üzerine sıcak bir sohbet gerçekleştirdik.
Öncelikle seni tanıyabilir miyiz? Kısaca kariyer çizginden ve seni kendi girişimini hayata geçirmeye götüren süreçten bahsedebilir misin?
Lisansımı 2010 yılında İstanbul Üniversitesi Ekonomi bölümünde tamamladım. 1 yıllık yurt dışı kişisel gelişim eğitimim sonrası Türkiye’ye dönüp ağırlıklı olarak hızlı tüketim ürünleri sektöründe ulusal ve uluslararası firmaların marka yönetimi/pazarlama departmanında görev alarak iş hayatına adım atmış oldum.
Kişisel olarak, tüketici davranışlarını da kapsayan psikoloji, sosyoloji gibi sosyal bilimlere ve yaratıcı tasarıma duyduğum ilgi ile iş hayatından edindiğim deneyimlerimi sentezlememe yardımcı olacağını ve yeni bir rota oluşturmama katkı sağlayacağını düşündüğüm için 2015-16 yılları arasında Sabancı Üniversitesi’nde marka yönetimi yüksek lisansımı tamamladım.
Bir süre daha kurumsal sektörde olarak çalıştıktan sonra kişisel ilgi alanlarım, çevresel sorunlara olan duyarlılığım ve bununla birlikte modern dünyanın sürekli değişen ve hızına yetişemediğimiz trendleri beni yavaşlamaya sevk etti ve böylece uzun süredir hayalini kurduğum kendi girişim serüvenim başlamış oldu.
Handan Loomworks ne zaman, nasıl kuruldu? Girişimcilik hikayeni paylaşabilir misin?
Handan Loomworks, el dokumasına özgün tasarımlarıyla yeniden hayat vererek eski bir zanaatı modern şehir hayatının bir parçası haline getiren ve kendine has yaşam alanları için yastık ve kilim üreten bir tasarım markası olarak 2020 yılında kuruldu.
Kurduğum bu girişimin esas mimarı eski bir el dokuma zanaatkarı olan anneannemdir. Çocukluk ve lise yıllarımda kendisinden öğrendiğim el dokumasının bugün markalaşma anlamında ne Türkiye’de ne de dünyada iyi bir örneğini göremediğim için, unutulmaya yüz tutmuş bu zanaatı özgün tasarım denklemleri ile yeniden kurgulayarak ve markalaşarak yaşatmaya karar verdim.
Bu aşamada iki önceliğim söz konusu:
Hepimizin kendimize has yaşam alanlarımızı iyileştirme ve yüzümüzü doğaya, doğal olana çevirme çabasında olduğumuz gerçeğinden yola çıkarak, kullanıcılara zanaat ve tasarımı içeren yeni bir dekorasyon deneyimi yaşatmak ve bunu hedeflerken doğaya olabildiğince zarar vermeden üretim yapmak birincil önceliğimdir. Hızlı modanın aksine sürdürülebilir ve etik üretimi ilke edindiğimiz için Handan Loomworks olarak tüm dokumalarda yerli kaynakları kullanıyoruz. İplik üretiminden dokuma sonrası bakım sürecine kadar karbon ayak izimizi minimumda tutmak adına üretim sürecini birbirine yakın lokasyonlarda tamamlamaya özen gösteriyoruz. Koleksiyona ait yastık ve kilimler için, el dokumaya olan talebin azalması ve yerine makine halılarının geçmesi nedeniyle iş bulmakta zorlanan kadın zanaatkârlarla işbirliği yapıyoruz ve tam olarak talep ettikleri ücreti ödüyoruz. Çevreye olan sorumluluğumuz nedeniyle yenilenebilir bir materyal olan 100% yerli yün kullanıyor ve bu yünleri Anadolu’nun farklı yörelerinde yetişen bitkilerle boyuyoruz. Boyama aşamasında harcadığımız su miktarını analiz edip sonraki boyama sürecinde su kaynaklarımızı nasıl daha verimli kullanabileceğimiz üzerinde çalışıyoruz. Artan çözgü ipliklerini bir sonraki dokumada halı düğümü şeklinde kullanmak için biriktiriyoruz. Son olarak bu zanaatı geliştirebilmek ve Anadolu’da sürdürebilmek adına kooperatiflerle işbirliği yapıp yeni dokumacılar yetiştirmeye çalışıyoruz.
Bir diğer önceliğim ise yarattığım her tasarımın kendine has olması.
Anadolu dokuması denince akla gelen geleneksel motifleri de onurlandırarak daha rafine ve minimal tasarımlarla ilerlerken, renkler ve dokular arasında bir oyun alanımın olması ve üretim tekniklerini de bilen bir tasarımcı olarak tasarımlarda tekniğin gerektirdiği şekilde doku kullanabilmemin, tasarımlarımın dikkat çekici olmasını sağlayan özelliklerden biri olduğuna inanıyorum. Bu nedenle malzemenin ve tekniğin izin verdiği ölçüde farklı dokuları bir arada kullanmayı çok seviyorum ama onların sınırlarını aşmıyorum. Hatta bazen fikir aşamasında bir tasarımı yaratabilmeyi çok istesem de el dokuma tezgahı, o iplik ya da dokumacının eli eğer bunu mümkün kılamıyorsa ondan vazgeçmesini de biliyorum. Üretim tekniğinden ve zanaatkardan bağımsız bir tasarım sürecinin mümkün olmamasını daha kıymetli ve özel buluyorum.
Girişimcilik hikayende Sabancı Üniversitesi'nin payı nedir? Bir Sabancılı olmanın bu anlamda sana kattıkları neler olabilir?
Son 6 aylık periyotta tasarımlarım Türkiye’de Beymen gibi moda markaları ve Almanya, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri’nde faaliyet gösteren büyük markaların ilgisini çekti. Ancak bu sadece tasarım yeteneğim ve üretim ilkelerimin doğru olmasından kaynaklanmıyor. Aynı zamanda doğru bir marka iletişimi ve stratejik kararlar alabilmek, işi büyütebilmenin en önemli bileşenlerinden biri ve bu ancak doğru bir eğitim ile mümkün olabilir.
Sabancı Üniversitesi kendi girişimimi yaratma sürecimde bana stratejik kararları daha rahat ve özgüvenli bir şekilde alma ve büyük resmi görme yeteneği kazandırdı. Literatürde ‘purpose brand” olarak geçen yani salt ticari kaygılardan oluşmayan, gerçekten bir amacı olan marka yaratabilmek için ihtiyacım olan alt yapıyı sunduğu için Sabancılı olmaktan her zaman gurur duyacağım.
Girişiminle ilgili hedef ve planlarını alabilir miyiz?
Kısa bir süre önce İnziva adını verdiğim kilim koleksiyonumun lansmanını gerçekleştirdim.
Her yıl iki kapsül koleksiyon çıkararak hem tasarımsal açıdan nitelikli olması adına hem de kaynakları verimli kullanabilmek için yine sınırlı sayıda ve sipariş üzerine üretim yapacağım. Diğer taraftan Anadolu’ya ait bu kadim zanaatin modern yüzünü dünyaya tanıtma çabasındayım. Bu anlamda aktif olarak Almanya ve İngiltere’de ürünlerim kullanıcılarla buluşurken nitelikli konsept mağazalar aracılığıyla birkaç önemli ülkede daha marka bilinirliğimi arttırmayı hedefliyorum.
Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi nedeniyle şuan yalnızca sosyal medya ve websitesi üzerinden kullanıcılara ulaşabiliyorum. Her şey eskisi gibi olduğunda herkesin ziyaret edebileceği tasarımlarımın dokularını dokunarak hissedebileceği küçük bir showroom açmak gibi planım var.
Sabancı Üniversitesi olarak sizin desteğinizi bugün dahi hissetmek çok güzel bir duygu.