GSMA Mobile World Congress’19 (Dünya Mobil Kongresi) de Öne Çıkanlar

Yazan: Ergi Şener 

Ergi Sener Sabanci Universitesi 2007 mezunu

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Mikroelektronik Mühendisliği 2005 lisans, Sanayi Liderleri Elektronik Mühendisliği ve Bilgisayar Bilimi 2007 yüksek lisans mezunu. MBA/EMBA Öğretim Görevlisi

Her sene, GSMA (Global System for Mobile Communications Association – Global Mobil İletişim Sistemleri Birliği) tarafından düzenlenen ve dünyanın en büyük mobil teknolojiler etkinliği olan Mobile World Congress (MWC – Dünya Mobil Kongresi) bu sene, 25 - 28 Şubat tarihleri arasında, uzun yıllardır olduğu üzere yine Barselona’da gerçekleşti. Mobil endüstrisinde öncü bir yeri ve oldukça prestijli bir repustasyonu bulunan MWC’nin bu sene mottosu “Intelligent Connectivity” (Akıllı Bağlantı) olarak belirlenmiş (Akıllı bağlantı, 5G ve IoT (Internet of Things - Nesnelerin Interneti) üzerinden etkinleşen kesintisiz, hızlı bağlantı sürecini ifade etmekte). Akıllı cihaz pazarının doygunluğa ulaşması ve bu alandaki rekabetin günbegün daha çetin hale gelmesi ile birlikte, pek çok operatör ve teknoloji firması yeni odaklarını farklı ürün ve sektörlere çevirmekteler (MWC’de de öne çıktığı üzere, gelişen yeni odak alanlarının başında akıllı saatler ya da diğer giyilebilir cihazlar, arabalar ve özellikle elektrik direkleri gelmekte (akıllı şehir konsepti kapsamında)). Buna yönelik bir örnek Chetan Sharma Consulting firmasının gerçekleştirdiği bir araştırmada kendini göstermekte: Önde gelen mobil operatörlerden olan AT&T, Q3’18 itibariyle otomotiv sektörünün tarihçesindeki en fazla bağlantılı araca ulaşmış durumda (27 milyon araba ile). Bununla birlikte Facebook, Amazon ve Google gibi OTT ler (over the top - en önde gelen teknoloji firmaları) “akıllı bağlantıya”  sosyal medya ve “voice-activation” (ses bazlı komut sistemleri) özelinde yaklaşmaktalar.

Genel olarak ifade edecek olursak, Kongre, mobil teknolojilerin hayatımızın temel gereksinimlerinden biri olarak günlük hayatımızın her anını nasıl etkilediği üzerinde duruyor. Tam anlamıyla, mobil dünyanın kalbinin attığı ve mobil dönüşümün etkilediği her sektörün ve oyuncunun gelişmeleri takip etmek üzere yer aldığı bu etkinliğe yönelik izlenimlerimi derledim.

5G - Akıllı Bağlantı:

Kongre’nin de ana gündemini oluşturan akıllı bağlantı (“intelligent connectivity”) ve bunun altyapısını sağlayan 5G teknolojisi, Kongre’den bir hafta önce Amerika Başkanı Donald Trump’ın bu konuyu dünya gündemine taşıması ile birlikte daha da önem kazandı ve Kongre’nin ana odağını oluşturdu (Trump, Çinli dünya devi ve global olarak 5G altyapı sağlayıcısı Huawei’nin bu altyapıyı casusluk amaçlı kullandığı için ülkeler nezdinde yasaklanması gerektiğini savunmakta. Kongre sonrası, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, ülkesinin Huawei sistemlerini kullanan ülkelerle işbirliği veya bilgi paylaşımı ilişkisine girmeyeceğini açıkladı, yani savaş büyüyor). Bununla birlikte, Kongre’de Huawei’nin hayata geçirdiği sistemleri görünce ve geldikleri noktayı somut bir şekilde gözlemleyince, Amerika’nın hissettiği tehdidi daha iyi anladım (Huawei’nin bu sene sonuna kadar akıllı cihaz pazarında Apple’ı da geçip, Samsung’un ardından 2. sıraya yerleşmesi de bekleniyor). Öte yandan, Amerikalı, teknoloji firmalarının, 5G’ye alternatif oluşturacak “disruptive” yaklaşımları da Kongre’de tartışılan konulardan biriydi. Silikon Vadisi’nde Facebook, Google; Los Angeles’da da Space X, operatör altyapısı kullanmadan kendi wi-fi sistemlerini farklı teknolojiler ve yaklaşımlarla sunmak üzere çalışmalarını hızla sürdürmekte. Bu alanda Facebook Terragraph projesi ile şu anda Son Jose ve dünyanın belirli ülkelerinde testlerine başlamış durumda, Space X ve Google’un da “drone powered internet” olarak adlandırdığı “drone”lar ya da insansız hava araçları üzerinden internet sağlama projeleri de yıllardır büyük ilgi uyandırmakta. Özellikle Facebook, gerçekleştirdiği çalışmaları oldukça stratejik ilerletmekte, şu aşamada operatörleri çok da ürkütmemek adına, global yayılımını operatörler ile stratejik iş birlikleri ile gerçekleştiriyor (hatta bu sene MWC sırasında, Terragraph kapsamında 5G’yi de wi-fi ile birlikte destekleyebileceğine yönelik açıklamalar gerçekleştirdi.)

Peki, bu kadar populer olan 5G bize neler getirecek? Sürekli artan mobilite  ihtiyacı ve mobil cihaz kullanımının artması, operatörleri sürekli daha iyi bir altyapı sağlamaya sürüklüyor. 5G esasında çok daha hız ve esneklik ile birlikte daha yüksek performans sağlıyor olacak. Gelişmiş kullanıcı deneyimi ile birlikte yeni uygulama alanları, iş modelleri ve yeni servisler gigabitli hızlarda sunuluyor olacak. Bu nedenle 5G’nin pek çok açıdan oyunu değiştirici (“game changer”) bir sonuç yaratacağı aşikar. 2019’un, artık 5G’yi pilot ya da “hype”dan gerçeğe taşıyacak bir yıl olması bekleniyor, bu nedenle de bu alandaki beklentiler oldukça yüksek.

Tüm getirilerinin yanında, 5G teknolojisinin hala tam olarak gelişmemiş olması bir takım kuşkuları da beraberinde getirmekte. Operatörler 5G yayılımı için gerekli yatırımı karşılayacak ticari modeller geliştirmekte yeterince yol katedememiş durumda. OTT’lerin de 5G karşısındaki yıkıcı yaklaşımları bu alandaki savaşın fitilini iyice ateşleyecek gibi görünüyor. Ericsson’ın tahminine göre küçük bir şehre 5G altyapısını kurmak $6.8 milyarı bulurken, bu rakam, büyük şehirlerde $55.5 milyarı geçmekte. Bu nedenle, Ericsson’ın tavsiyesi, yoğun nüfusa sahip büyük kentler (bu alanlar operatörler için her zaman ticari açıdan da en cazip yerleri oluşturuyor), 5G altyapısı için en uygun alanlar. Kırsal alanlarda bu yatırım çok “feasible” görünmüyor, bu da kentler ve kırsal alanlarda dijital uçurumu artıracak bir tehlike olarak öne çıkmakta. ABD, Çin ve Orta Doğu ülkelerinin bir bölümünde 5G testlerine başlanmış durumda. 5G’nin 2019 ve 2020’de daha yaygın hale geleceği düşünülüyor, geçtiğimiz haftalarda da ülkemizde 5G testlerinin başlamasına yönelik bir karar açıklandı. Bununla birlikte, Katarlı Ooredoo Grubu 5G şebekesinde, bir Türk şirketi olan P.I. Works tarafından geliştirilen dünyanın ilk “AI bazlı 5G Ağ Yönetimi" çözümünün kullanıldığını duyurdu… P.I. Works’un dışında özellikle GSMA’in yönetiminde de yer alan Turkcell ile Vestel dünya standartlarında, oldukça profesyonel olarak hazırlanan standları ile Kongre’de yer aldılar ve büyük yankı uyandırdılar. Ülkemizden bu Kongre’ye katılan şirketlerimizin sergilediği ürün ve servislere olan ilgi ayrı bir gurur yaşattı…

Cihazlar

Bu sene 5G’nin ardından, Kongre’ye katlanabilir (foldable) cihazlar damga vurdu. Kongre’ye Apple’ın katılmayışı, Samsung’un da “hero model”i olan Galaxy serisinin yeni modeli Galaxy S10 ve katlanabilir cihazını (Galaxy Fold), Konferans’tan bir hafta önce San Francisco’da lanse etmesi, diğer üreticiler açısından önemli bir fırsattı, bunu en iyi değerlendiren yine Huawei oldu (Mate ile)… Artık, akıllı telefonlarda katlanabilir özellik, bu iki öncü modelin ardından, hızla yayılacak ve önümüzdeki dönemlerin odaklarından olmayı sürdürecek. Öte yandan, cihazlar açısından bir diğer farklılaşma yarışı, uzun süredir olduğu gibi kamera yetenekleri ve özellikleriydi, bu alanda da hala gidecek oldukça uzun bir yol olduğu aşikar…

Cihazlar arasında öne çıkan bir diğer ürün, Microsoft’un yeni HoloLens’i oldu. Microsoft, ilk HoloLens’i 2015 yılında ilk kez duyurduğunda, insanlar bununla ne yapılacağını tam olarak anlamamıştı. VR'den farklıydı ve basit, artırılmış gerçeklikten çok daha fazlasıydı. Yıllar geçtikçe, Microsoft’un “mixed reality” adını verdiği platformu, işletmelerin kurumsal eğitimlerini gerçekleştirdiği bir öğreni aracı olarak öne çıkmaya başladı. İkinci jenerasyon HoloLens 2, görüş alanını iki katına çıkarmış, konforu ve ergonomiyi geliştirmiş ve hologramlarla gerçekmiş gibi etkileşime girmenize olanak sağlamakta.

“IoT” - Connecting Everything (her şeyin internete bağlı olması) çılgınlığı:

Bu sene, Kongre’ye katılan hemen hemen tüm firmaların odaklarından biri yine IoT (Internet of Things - Nesnelerin Interneti) ve uygulamalarıydı. Internete bağlanarak, “akıl kazanan” araba, bisiklet ve ev esyalarından sonra, şimdi de akıllı belediyeler ve akıllı şehir planlamalarına başlanmış durumda. IoT’nin sağladığı değişime yönelik en güzel benzetmeyi birkaç sene önce yine MWC’de bir key-note sunumunda zamanın Ericsson CEO’su şu şekilde yapmıştı: “Eğer iki insan birbirine bağlanırsa, hayatları değişir; eğer her şey birbirine bağlanırsa dünya değişir” (If two people get connected their life changes, if everything connects, the life changes…).

Akılıl şehir kapsamında, öne çıkan, yeni nesil akıllı cihazlardan birini akıllı direkler oluşturmakta. Artık şehirlerin her yerine yayılmış olan elektrik direkleri bağlantı ve farklı sensör yetenekleri ile birlikte, anlık olarak pek çok farklı datayı bizlere sunuyor, ve trafiği daha akışkan hale getirmekten, belediye hizmetlerinin optimizasyonuna; insan trafiği analizinden, çevresel etkenlerin müşteri davranışlarına etkisine kadar pek çok alanda hayatımızı kolaylaştırıyor olacak.

Bununla birlikte, son zamanlarda otomotiv firmalarının teknoloji fuarlarına artan ilgisi, bu seneki MWC’de de kendini gösterdi. Pek çok üretici firma, son model araçlarını ya da yepyeni konsept arabalarını MWC’de görücüye sundu. Teknoloji devleri gözünü evlerimize olduğu kadar arabalarımıza da dikmiş durumdalar. Bu anlamda, arabanın içindeki hakim işletim sistemi olmak ve uygulamaları yönetmek adına da önemli ve gizli bir yarış kendini göstermekte.  Mobil alışkanlıkların, bu kadar etkili bir hal aldığı günümüzde; otomotiv üreticilerinin de arabalar arasında bilgi transferini, cep telefonları arasında olduğu kadar kolay bir hale getirmeleri gerekiyor. İlerleyen dönemlerde, arabaların, kendi aralarında ve farklı nesneler (trafik ışıkları, otoparklar, perakendeciler, benzin istasyonları, araç servisleri, muayene istasyonları, vb.) ile haberleşme, konuşma ve sosyalleşme yetenekleri olması bekleniyor. IoT uygulamaları ile sürüş de daha kolay hale getirilmeye başlanmış durumda. İsrailli bir start-up, sürücünün hal ve hareketlerinden hareketle, dikkat seviyesini anında ölçümlemekte ve kritik seviyenin altına düştüğü anda uyarı mekanizmalarını devreye sokmakta. Nesnelerin Interneti konsepti içerisinde, araba, artık büyük veriye yönelik bir hareket problemi halini almış durumda. Otomotiv sektörü içerisinde yer alan oyunculardan, bunu anlayıp, dataya erişim ve doğru işleme yolunu bulanlar, fark yaratmaya başlayacak.

Kongre’de IoT özelindeki diğer öne çıkan alanlar da fiziksel robotların Endüstri 4.0 kapsamında, özellikle üretim ve süreç optimizasyonu kapsamında kullanımı ve drone ların artan kullanım alanlarıydı. Drone lar artık sadece teslimat için değil, havadan ulaşım için de kullanılacak, bunun pek çok örneğini gördük.

Son olarak, bu sene akıllı aynaların kullanıma hazır hale gelmeye başladığını da görmeye başladık. Akıllı aynalar, farklı giyilebilir teknolojiler ile entgre bir şekilde sağlık bilgilerini, günlük bilgilendirme servisleri ile birlikte aynada kullanıcılara sunmakta.

IoT’nin beslediği “Big Data”:

Bağlı cihazların çoğalması ve verilerin büyük miktarda artması analitik bir devrime de yol açmakta. Geniş kullanıcı kitlesine sahip kurum ya da uygulamaların, kullanıcılarının davranışlarını takip edip, anlamlandırmaları sonucunda, müşterileri ile daha yakın ve kişiselleştirilmiş bir iletişim sağlamaları; bu şekilde de müşterilerinin gözünde vazgeçilmez olmak adına önemli mesafe kaydetmeleri mümkün oluyor.

Özellikle “big data” üzerinden oldukça farklı katma değerli uygulamalar geliştirilmesi de mümkün olduğundan dolayı, büyük veriye sahip olan firmalar açısından da pek çok fırsat ortaya çıkmakta. Örneğin şehirlerin anlık trafik yoğunluğu ya da “network qulity” sinin (çekim kalitesinin) ölçümlenmesine; müşterilerin izledikleri yol, lokasyonları ve yoğunluklarına göre düzenlemeler yapılmasına; doğru anda, doğru yerde kişiye özel mesajların çıkarılması sağlanarak müşteri ile daha yakın bir bağ kurulmasının sağlanmasına yönelik pek çok uygulama ve çözüm Kongre’de sergilendi. “Digital signage” sistemleri de Kongre’de öne çıkan uygulamalardı. Farklı teknolojiler ile “bundle” edilen sistemler, kameradan demografik ayrıştırma, akıllı telefon uygulamalarından da müşterinin ilgi alanı doğrultusunda kişiselleştirme yaparak, ilgiyi farklı şekilde çekmeyi sağlıyor. 5G ile şebeke yoğunluklarını ve bölgesel olarak potansiyel şebeke kullanım miktarlarını analiz ederek, öngörü analizleri ile optimizasyonlar gerçekleştirmesi de bu sene üzerinde oldukça tartışılan konulardandı.

AI (Artificial Intelligence - Yapay Zeka):

2020’de AI odaklı servislerin $70 milyarlık bir pazar olacağı öngörülmekte. Bu kapsamda da AI’in dünya genelinde, tüketicileri, kurumları ve hükümetleri dönüştürücü bir etkisi olacağı aşikar. Kongre’de, yapay zekanın gerçek potansiyelinin yanı sıra, böyle derin bir teknolojik devrimi nasıl yönettiğimiz ve bunun profesyonel ve kişisel yaşamlarımıza olan etkisi de ciddi bir şekilde tatışıldı.

Özellikle yapay zeka, IoT uygulamalarının gelişimi; hızlı, sağlam altayapı ile birleşince, gerçek zamanlı dataya erişme ve her müşteriye de, doğru zamanda ve doğru mesajla, kişiselleştirilmiş içerikile ulaşmafırsatı sunuyor. Analitik ve kamera yetenekleri MWC’de her teknoloji devinin gündemindeydi, ancak gerçek fırsat (“untapped opportunity”) pek çok firmanın günlük hayata değecek, müşterilere sunulacak platformlarının ya da ürünlerinin hazır olmamasında saklı. Kamera özelinde, hedef genelde “güvenlik” olarak belirlenmiş ve casusluk filmlerini aratmayacak, büyük resimde bir takım uygulamalar gösterildi. Analitikte, video analitiğin öne çıktığı gerçeği karşımıza çıkmakta. Geleceğin analitik yaklaşımı, holistic bir şekilde, farklı data kaynaklarından alınan verilerin, tek bir platformda senkronize edilmesi sonucu ortaya çıkacak. Toplanan verinin bir sistematik doğrultusunda, farklı verilerin birleşiminden oluşan, anlamlandırılmış veri olması gerekiyor.

Dijital Güven

Son zamanlarda yaşanan skandallar dijital ekosisteme olan güvenin azalmasına neden oldu. Kişisel gizliliğe dair yasal düzenlemelere artan ilgi ve AI’ın gelişmesi ile artık hayatımıza girmeye başlayan dijital ikiz (digital twin) kavramı Internet’in evrimi açısından da önemli bir kavşağı işaret etmekte. Dijital güven, tüketiciler, hükümetler ve düzenleyicilerle doğru dengeyi oluşturmak için gereken sorumlulukları analiz ediyor. Bu konu, bu sene Kongre’nin üzerinde tartıştığı konulardan biriydi.

Dijital dönüşüm furyası ile birlikte odak sürekli dijital servis ve ürünlere kaydı, bu da asıl dijital dönüşümün başarısını getirecek olan fiziksel ve dijital dünyanın “convergence”ı odağının sapmasına ve pek çok dijital projenin başarısızlıkla sonuçlanmasına neden olmakta. MWC’de de bu durum kendini daha da hissetirdi. Fiziksel dünyadan gelen datanın önemi, yakın gelecekte çok daha fazla hissedilecek, çünkü müşteriyi gerçek anlamda tanıma adına fiziksel hayattaki davranışları, tercihleri, ritüellerini daha iyi analiz etmek gerekiyor. Bugün Facebook, Google, Apple gibi teknoloji firmalarının bile IoT odağında insanların nerede, ne kadar, nasıl zaman geçirdiğini anlama yarışı var. Önümüzdeki dönemin AI ve makine öğrenmesi ile birlikte farklı bir dünya olması bekleniyor, bununla birlikte, personalization (kişiselleştirme), on-demand economy, hız bu kadar öncellikli ve önemliyken, müşterileri daha iyi anlayabilmek, onlara özel servisler ve daha iyi deneyim sağlayabilmek önem kazanacak. Bu nedenle de mobil teknolojilere olan ilgi artmaya devam edecek…