Girişimci mezunlarımızla sohbetimiz Sevgi Ceyda Şairoğlu Sezginer ile devam ediyor. Sevgi, kadın kooperatifleri tarafından üretilen gıda ve el işi ürünleri, kurumsal firmalara, alternatif kurumsal hediye seti olarak sunan bir sosyal girişimci. Kurumsal hediye kültürünü daha sorumlu bir hale getirmeye çalışan Sevgi, sosyal girişimi “İyimser Abla” sayesinde kadın kooperatifleri ve kurumsal şirketler arasında bir köprü kurduğunu söylüyor.
Röportaj: Mariam Öcal
Sosyal girişimciliğinin yanı sıra, toplumsal cinsiyet alanında faaliyet gösteren bir sivil toplum kuruluşunda Genel Sekreter olarak çalışıyor.
Sevgi ile röportaj için buluşmamız çok ilginç oldu. Daha önce birbirimizi hiç görmemiştik. Aynı mekanda yan yana masalarda oturup birbirimizi bekliyormuşuz. Olay garsonun sipariş almak için geldiğinde ikimizin de “Bir konuğumu bekliyorum” cevabını vermemizle açığa çıktı.
Sevgi ile karşılaştığımda gerçekten büyük bir iş yapan minyon bir kadın gördüm. Aklıma ilk gelen de Anadolu’daki kadın kooperatiflerinin karşılarında bu kadar minyon bir ‘kız çocuğu’ görünce verdikleri tepki oldu. Sohbetimiz sırasında bu konuyu da gündeme getirdik.
Üniversite yıllarından itibaren kadının iş gücüne katılımı üzerine yoğunlaşmış
Sevgi 2012 yılında Sabancı Üniversitesi Ekonomi Programı’ndan mezun olmuş. Ardından Oxford Üniversitesi’nde kalkınma ekonomisi üzerine yüksek lisans yapmış.
Sabancı Üniversitesi’nde okurken, kadının iş gücüne katılımı konusu üzerine yoğunlaşmış. Özellikle kalkınma ekonomisi dersinde bu konuya odaklanmış ve Independent Study (Bağımsız Çalışma) dersinde, Alpay Filiztekin ile birlikte kadınların işgücüne katılımı konulu bir çalışma yapmış. Toplumsal Duyarlılık Projeleri’nin STK staj programı kapsamında da Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı’nda (KEDV) çalışmış.
Yüksek lisansını tamamladıktan sonra Türkiye’ye dönmüş ve Ankara’da Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nda (TİSK) uzman yardımcısı olarak çalışmış. Burada da sivil toplum kuruluşları, genç işsizliği, kadın istihdamı konuları üzerine daha araştırma odaklı çalışmalar yürütmüş. TİSK’te çalışırken, yolu Global Compact Türkiye’yle ve Kadının Güçlenmesi Çalışma Grubuyla keşişmiş. Giderek kadın istihdamı konusuna daha fazla girmiş. Buradaki çalışmaları vesilesiyle Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu ile “İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi” kapsamında temasları olmuş.
Evlendikten sonra İstanbul’a taşınarak Ankara sayfasını kapatmış. İstanbul’a taşındıktan sonra bir dönem Sabancı Üniversitesi’nde, Staj ve Kariyer Ofisi’nde çalışma fırsatı olmuş. Sabancı Üniversitesi’nden ayrılmasında STK tarafı ağır basmış. Bir STK’dan kendisine iş teklifi gelince kariyerine bu yolda devam etmeye karar vermiş.
Liderlik programında oluşturduğu iş planı girişimi oldu
Sevgi, yurt dışında başvurduğu uluslararası liderlik konulu programa kabul almış ve iki haftalık programa katılmış. Program dönüşünde bir aksiyon planı varmış. Sevgi “Programın en güzel çıkarımı bu oldu” diyor. Yaklaşık 40 kişinin katıldığı programda katılımcılardan “değiştirmek istedikleri bir konuda, harekete geçmelerini sağlayacak bir plan” oluşturmalarını istemişler. Sevgi, kadınların istihdama katılması ve değerli kadın emeğinin farklı kitlelere ulaştırılması konusu üzerine bir aksiyon planı hazırlayamaya karar vermiş. Türkiye’ye geri döndüğünde bu plan elindeymiş.
Sevgi’nin Türkiye’ye dönüşü Ramazan Bayramı öncesi bir döneme denk gelmiş. Bu dönemde şirketlerin çalışanlarına bayramlarda çikolata, lokum vb. hediyeler vermesi konusuna takılmış. Kurumsal hediye kültürünü sorgulamaya, farklı hediye alternatifleri üzerine düşünmeye başlamış. Bu noktada özellikle kadınların ürettiği ürünler üzerine odaklanmış.
İlk denemeden olumlu dönüşler almış
İlk denemesini eşinin şirketinde yapmışlar. Sevgi ilk denemelerini şöyle anlatıyor: “Bu fikri ilk olarak eşimle konuşmaya başladık. Eşimin çalıştığı şirketin sosyal sorumluluk ekibi inisiyatif aldı ve ilk defa geçen yıl Ramazan Bayramında çikolata paketi yerine kadın kooperatifleri tarafından üretilen gıda ürünleri verilmesini sağladı.
Kadın kooperatifi üretimi, doğal, köy pazarı ürünlerinden oluşan yeni hediyenin, çalışanlar tarafından nasıl karşılandığına dair bir araştırma yapmış. Araştırma sonucunda, çalışanların yarısından fazlasının hediyeden çok memnun olduğu ortaya çıkmış. Hatta Kurban Bayramı’nda da benzer şekilde kadın kooperatifi ürünleri hediye olarak hazırlanmış.
Sevgi, bu deneyimden yola çıkarak bayram ve özel günlerde kurumsal hediye veren şirketler üzerine yoğunlaşmış, Türkiye’deki kadın kooperatiflerini ve onların çalışma alanlarını araştırmış.
Kadın kooperatiflerinin iki önemli sorununu tespit etmiş
Sevgi, listesindeki kadın kooperatiflerini tek tek aramış, ürettikleri ürünleri, satış kanallarını sormuş. Onlardan ürün fotoğrafları ve daha sonra da ürün örnekleri istemiş. Yaptığı konuşmalar sonucunda kadınların ürettikleri ürünleri genelde belediyelerin pazarlarında, sokakta belediyenin belirlediği yerlerde ve şanslılarsa belediyelerin kendilerine verdikleri dükkanlarda satış yaptıklarını öğrenmiş. Burada iki önemli sorun dikkatini çekmiş: Birincisi kooperatiflerin faaliyet gösterdiği illerin nüfus açışından kapasitesinin sınırlı olması, ikincisi ise üretilen ürünleri o ildeki herkes tarafında evde zaten üretiliyor olması.
Kooperatiflerle konuştukça onların sıkıntılarını anlamaya başlamış. Kooperatiflerde gördüğü sıkıntılara örnek veren Sevgi “Ürünleri üretiyorlar, ama ya satış kanalları az ya da onu satacak yöntemleri yok” diyor ve “Çok azı sosyal medyada var ve artık günümüzde her şey sosyal medya üzerinde dönüyor. Ürünleriniz çok değerli, ben sizin ürünlerinizin resmini çekeyim ve paylaşayım diyerek işbirliğimiz başladı” diye devam ediyor.
Kurumsal hediye kültürü üzerine anket çalışması
Bu çalışmaları yürütürken diğer taraftan kurumsal hediye kültürü üzerine bir anket hazırlamış. Öncelikle arkadaşlarının çalıştığı kurumsal şirketlere anketi yaymış ve 250’den fazla kişi anketi yanıtlamış. Anket çalışması sonucunda şirketlerin yüzde 70’inin bayram, yılbaşı vb. özel günlerde hediye verdiği, hediye veren şirketlerin yüzde 70’inden fazlasının çikolata hediye ettiği sonucu çıkmış. Ankette “Çikolata yerine hangisini alsanız da mutlu olursunuz?” sorusuna “Yerel üreticinin ürettiği ürünler” diyenler yüzde 60’ın üzerinde çıkmış.
Anket çalışmasında sorulardan biri de çalışanların kadın kooperatiflerini bilip bilmedikleri olmuş. Sonuç olarak üç kişiden ikisi kadın kooperatiflerini bilmiyormuş. Yani, sadece yüzde 25 – 30’luk bir dilim kadın kooperatiflerini bildiğini söylemiş.
Kooperatif ürünlerini; köy pazarı ürünleri (tarhana, reçel, pekmez vb), ev ürünleri (sabun, mum vb) ve el işi ürünler (peştamal, şal, lavanta kesesi vb) olmak üzere üçe bölmüş. Çalışanların özellikle tercih ettikleri köy pazarı ürünleri grubu olmuş.
Gıda ürünlerinin tercih edilmesinin sebebi olarak alışkanlıkları görüyor. “Bayram döneminde bizim kültürümüzde özellikle tatlı olmak üzere yiyecek almak var” diyerek açıklıyor.
Sevgi, kooperatiflerin ürettiği mevcut ürünlerle kalmıyor, onlarla yeni ürün geliştirme çalışmaları da yapıyor. Bu ürünlerin de doğal yöntemlerle üretilmesine dikkat ediliyor. Yeni ürün geliştirme aşamasında kooperatiflerle birebir görüşüyor hatta ürünleri tadıyor. Kooperatiflerle çalışmanın avantajı olarak, gıda üreten kooperatiflerin Gıda ve Tarım Bakanlığı tarafından denetlenmesini gösteriyor. Sevgi, şirketler ve kooperatifler arasında aracı olduğu için iki tarafında sorumluluğunu taşıdığını ifade ediyor.
Kurumsal hediye kültürünü daha sorumlu bir hale getirmeye çalışıyorum
Sevgi, kurumsal hediyeler için kadın kooperatifleri ile iletişime geçerek stok kontrolü yapıyor ve siparişlerini bu şekilde veriyor. Kurumsal hediye kültüründen yola çıkarak ülkemizde kurumsal sosyal sorumluluk bilincini yaygınlaştırmayı amaçlayan Sevgi, “İyimser Abla sayesinde, özellikle kooperatif çatısı altında kadınların iş gücüne katılımını ve sürdürülebilir bir gelir modeline sahip olmalarını amaçlıyorum” diyor.
İşe ilk başladığı zamanlarda paketler tek kooperatiften çıkıyormuş, şimdi ise farklı kooperatiflerin farklı ürünleri aynı pakette buluşabiliyor. Ürünler, İyimser Abla’nın jüt çuvaldan yapılan paketleri ile gönderiliyor. Sevgi, kooperatiflerle o kadar güzel bir çalışma sistemi kurmuş. İyimser Abla çuvalları, kadın kooperatiflerinin elinde bulunuyor, kooperatifteki kadınlar paketleri hazırlıyor ve etiketliyor. Eğer farklı kooperatiflerin ürünleri bir pakette buluşacaksa, o zaman İyimser Abla tarafından hazırlanıyor. Paketlere, şirket logosu ve mesajları da ekleniyor.
Paketler, kooperatiflerdeki kadınların isimlerini taşıyor
İyimser Abla’nın hediye paketleri, Sevgi’nin kooperatiflerde iletişimde olduğu kadınların isimlerini taşıyor. Örneğin, Zonguldak’ta çalıştığı Devrek Güneşi kooperatifinden aldığı paketin ismi Saniye Hanım, Polatlı Anadolu Bacıları kooperatifinden alınan paketin ismi ise Nilüfer Abla paketi gibi.
Sevgi, İyimser Abla aracılığıyla farklı ildeki kadın kooperatifleri arasında da bir köprü görevi üstleniyor. İyimser Abla sayesinde kooperatifler birlikte çalışma ve birbirinden öğrenme fırsatı yakalıyorlar.
Sevgi’nin önümüzdeki dönem projelerinden biri de karton ve plastik ambalaj yerine kadınların diktiği bez keseler içinde ürünleri sunmak. Bu noktada bez çanta yapan kooperatifler ile çalışıyorlar. Erişte ve tarhana gibi ürünler bu bez keseler içinde sunulacak, daha sağlıklı, uzun ömürlü ve çevreye duyarlı olacak.
Türkiye’deki 80 kadın kooperatifinin ancak yarısı aktif
Anket çalışmasını yaparken, Türkiye’de 80’den fazla kadın kooperatifi olduğunu, bunlardan 20 tanesinin yasal ve yönetimsel sıkıntılar nedeniyle kapanmaya yakın olduğunu ancak 40-50 tanesinin aktif çalıştığını görmüş. Tüm Türkiye’de 80 kadın kooperatifi olmasına rağmen Sevgi’nin şu ana kadar ulaşabildiği kooperatif sayısı 8.
Sevgi’nin iş planının oluşmasında bu veri de etkili olmuş. Kadın üreticilerle çalışan girişimciler var ancak kadın kooperatifleri ile kurumsal şirketler arasında bağ kuran başka bir girişim yok. Sevgi bu noktada çok önemli bir misyon üstlenerek bir yol açıyor ve farklı sosyal girişimciler için kapıları aralıyor.
40’tan fazla şirkete ulaşıldı
Şu ana kadar 40’tan fazla şirket ile çalışmış. Sevgi’nin TİSK ve Global Compact Türkiye Ankara Koordinatörlüğü görevleri şirketler ile güzel bir ilişki geliştirmesinde yardımcı olmuş. Öncelikle Kadının Güçlenmesi Çalışma Grubu’nun temsilcileri ile irtibata geçmiş. Onların referansları ile de ilerlemiş. Sevgi, girişimine kâr amacı gütmeden, sosyal sorumluluk çerçevesinde başladığını da itiraf ediyor.
Bu işe ilk başladığında kooperatif çalışanlarının kendisine güvenip ürün gönderip göndermeyeceği, iş birliği yapıp yapmayacakları en büyük endişesi olmuş. Ama kooperatiflerin eksik olduğu alana hitap ettiği için çok sıcak bir karşılanma yaşamış. Kadın kooperatiflerimiz bu işe dört elle sarılmış.
Çalıştığı kooperatiflerden bir iki tanesi daha önce kurumsal şirketlerle işbirliği yapmış. Ama Sevgi bu işbirliğini daha büyük bir boyuta taşımış. Sevgi “Kooperatifler toplu siparişlere ve böyle bir iş modeline alışkın değiller, ama bir kez tecrübe edince ve oradan gelen kazançla ekonomik özgürlükleri de daha bir artınca özgüvenleri geliyor. Kooperatifte akşam da kalıp çalışıyorlar eşleri de bir şey demiyor” diye devam ediyor.
Rollerin değiştiğini görmek çarpıcı
Sevgi bu deneyimlerinden güzel bir örneği de aktarıyor. “Beni en çarpan hikayelerden bir tanesi, Manisa Çevre ve Kültür Kooperatifi ve Tarihi Manisa Bezini Yaşatma Kooperatifi, MABEZ Kooperatifindeki Fatma Abla. Fatma Abla, kooperatifin daha çok el işlerini, kanaviçe işlerini yapan kişi. Kooperatifte çalışmaya başlamadan önce kendi evinde salça, tarhana üretiyor, incik-boncuk işi geldiği zaman onları yapıyor. Daha sonra bu kooperatif eğitimler düzenliyor, atölyeler açıyor kadınları alıyor eğitiyor, Fatma Abla’yı da bu şekilde keşfediyorlar. Kooperatife gelen lavanta kesesinin üzerini işleme gibi işleri bizzat Fatma Abla ve takımı yürütüyor. Fatma Abla’nın eşi de çiftçi. Fatma Abla’nın kooperatif vesilesiyle aldığı işler o kadar büyüyor ki evine dikiş makinesi alıyor. Evinde bir mini atölye kurarak gece-gündüz çalışmaya başlıyor. Sonuçta eşi Fatma Abla’ya destek olmak için çiftçiliği bırakıyor. Bir anlamda Fatma Abla’nın çalışanı ve destekçisi oluyor. “Ülkemizdeki alışılagelmiş cinsiyet rollerinin değiştiğini gördüm ve bu gerçekten çok çarpıcı oldu. Fatma Abla o kooperatifteki ve köyündeki diğer kadınlara da örnek oluyor” diyor.
Sohbet sırasında kadın kooperatiflerinin kendisiyle ilk karşılaşma anları üzerine de konuşuyoruz. Kadın kooperatifleri onu ilk gördüklerinde çok şaşırıyorlar. Karşılarında adeta minik bir kız çocuğu görüyorlar. Bu kız çocuğu İstanbul’da piyasayı bildiğini ve onların ürettikleri ürünlerin çok değerli olduğunu söylüyor. Bu da bir şaşkınlık yaratıyor. Sevgi “Biraz küçük görünce ve neden bu işi yaptığımı, tam olarak ne istediğimi, beklediğimi bilemeyince önce şaşırıyorlar, ama daha sonra işe başlayınca samimiyet gelişiyor, güzel bir şekilde ilerliyor” diyor.
Minik minik adımlar ama sonunda büyük bir hedef olsun
Sevgi’nin girişimci olmak isteyenlere en önemli tavsiyesi pes etmemeleri. “Çok iniş çıkışlı bir yol, kendi iç motivasyonlarını kaybetmesinler, hep o iniş-çıkışlarda ben bunu neden yapıyorum sorusunu sorsunlar ve o sorunun cevabı motive etsin onları” diyor. Girişimcilere bir diğer tavsiyesi ise büyük düşünüp, bebek adımları ile ilerlemeleri. “Bazen büyük düşününce yolda kaybolabiliyoruz ve ilerlemekte zorluk çekilebiliyor. Minik minik adımlar, ama sonunda büyük bir hedef olsun” diyor.
Hedef Türkiye’deki 80 kadın kooperatif ile çalışmak
Sevgi’nin gelecekteki planları da İyimser Abla üzerine. İyimser Abla’yı geliştirmeyi, Türkiye’deki 80 kadın kooperatifi ile çalışmayı hedefliyor. Hatta aktif olmayan kadın kooperatiflerini aktif hale getirmek en büyük hayallerinden biri. Diğer bir büyük hayal ise kadın kooperatiflerinin ürünlerini yurt dışına taşımak. Daha önceden bir yurt dışı firma ile çalışmışlar ve bu çalışmadan iki taraf da çok memnun kalmış.
Sabancı Üniversitesi bana özgüven ve araştırma becerisi kazandırdı
Sevgi, Sabancı Üniversitesi’nin kendisine kattıklarını şöyle anlatıyor: Birincisi özgüven. Küçük hanımefendi kız gibi görünüyor olsam da kurumsal şirketlerle ya da kooperatiflerle konuşurken kendime olan güvenim beni ciddiye almalarını sağlıyor ve ilişkimizi güçlendiriyor. İkincisi araştırma becerisi diyebilirim. İyimser Abla örneğinde yaptığım anket çalışması ya da kooperatiflerle iletişime geçme, araştırma, onların yaptıklarını derleme gibi konular, hepsi aslında bir araştırma. Yapmak istediğin bir şeyi nasıl yaparsın, nereden başlarsın, nasıl bir araştırma, nasıl bir plan çizersin hepsini Sabancı Üniversitesi’nde kazandım.
İyimser Abla’ya sipariş vermek isteyenler; Facebook, Linkedin, Instagram, Twitter üzerinden veya merhaba@iyimserabla.com ve sevgi@iyimserabla.com mail adreslerinden ulaşabiliyorlar.
İyimser Abla’nın yöresel lezzetlerini tadarken, Anadolu kadınlarına yaptığınız iyiliğin tadını çıkarmanız dileğiyle…
Siteye ulaşmak için: https://www.iyimserabla.com/
İyimser Abla’nın birlikte çalıştığı firmalardan Santa Farma’nın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için hazırladığı bir video çalışması için: https://vimeo.com/259105711