Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Mikroelektronik Mühendisliği 2005 lisans, Sanayi Liderleri Elektronik Mühendisliği ve Bilgisayar Bilimi 2007 yüksek lisans mezunumuz, MBA/EMBA Öğretim Görevlisi Ergi Şener, girişimci öğrencimiz Mustafa Alp Dumrul ile röportaj yaptı. Ergi Şener’in yazısını aşağıda okuyabilirsiniz.
“Bir gün bir geziye çıksanız ve sırayla farklı illerdeki köylere gitseniz ve oradaki yaşantıyı ele alsanız;
yaşamların, doğası gereği tüketilen gıdaların, geçirilen bir günün
yöreden yöreye değişiklik gösterdiğini göreceksiniz.
Biz çeşitli yörelerdeki doğal yaşamı, başta o yöredeki gıdalarla evlerimize ulaştırıyoruz;
ulaştırırken de günlük hayatlarındaki hikâyeleri ürünlerle anlatıyoruz.
Böylelikle, siparişlerinizde size sadece bir gıda ulaşmış olmuyor,
o gıdanın yöresine, hikâyesine, yaşantısına da ulaşmış oluyorsunuz…”
Benim girişimcilik yolculuğumda Sabancı Üniversitesi’nin katkısı büyüktür. Öyle ki mezuniyetimin ardından iş hayatıma, üniversite yatırım fonu tarafından desteklenen bir şirket kurarak başladım (bu noktada üniversitemizin kurucularından, çok değerli iş insanı, rahmetli Sn. Sakıp Sabancı’yı da anmadan olmaz. Sn. Sabancı Üniversite’nin en büyük misyonlarından birinin kendi şirketlerini, girişimlerini kuran mezunlar yetiştirmek olduğunu sıkça vurgulardı. Bizimle gerçekleştirdiği sohbetlerde, görüşmelerde de bu konuda hayat boyu unutmayacağımız, ders niteliğinde, çok önemli tavsiyeler paylaşırdı…). Aradan geçen zamanda, önce kurumsal deneyimim, ardından tekrar kendi start-up larımın ve global bir kuluçka merkezinin yönetimini sürdürmekte olduğum dönemde üniversite ile ilişkimiz hep devam etti. Bu süreçte, edindiğim deneyimleri, tecrübelerimi, hatalarımı, hatalardan edindiğim çıkarımları, üniversitenin bana kattıklarının daha fazlasını, her zaman yeni kuşaklarına, gençlere aktarmaya çalıştım; halen de bu alandaki çalışmalarıma oldukça önem vermekteyim ve çok da büyük keyif almaktayım. Son dönemlerde, Sabancı Üniversitesi için tasarladığım “Teknoloji Farkındalığı ve Yeni Teknolojilerin İş Hayatına Etkileri” dersini vermeye başlamam ve farklı derslere, seminerlere konuk olarak katılmam, Sabancı Üniversitesi’nde filizlenmekte olan ya da fikir aşamasında olan start-up lar ile tekrar yakınlaşmama vesile oldu.
Bunlardan biri ile 16 Eylül akşamı, bir iş görüşmesi için Dubai’ye uçmakta iken aldığım bir mesaj ile tanıştım. Mesaj, Alp Dumrul’dan geliyordu: “Merhabalar, Sabancı Üniversitesi 4. sınıfta okuyan bir girişimciyim. Anadolu’daki kadın üreticilerin ürettiği doğal organik ürünleri büyük pazarlarla buluşturduğumuz bir girişimimiz var; kadinlarinelinden.com. Şu ana kadar sadece okuldan 2 parçada 100.000₺ lik hibe aldık, yatırımcıya hiç açılmadık. Temmuz 2018’den bugüne çalışıyoruz ve pazarda 100.000 kullanıcıya ulaştık. Sizinle görüşmek anlatmak tanışmak çok istiyoruz…” Bu mesajın ardından, Mustafa Alp Dumrul ile kısa bir yazışmamız oldu. Benim çok inandığım bir alan olmasına rağmen; ülkemizde de oldukça büyük gruplar tarafından denenen, ancak şu ana kadar somut bir başarı örneği çıkaramayan bir alanda, oldukça kısa bir sürede ve kimseden destek almadan çok önemli bir ivme yakalamayı başarmıştı bu gençler. O uçak yolculuğunda, Alp’in sorularıma çok hızlı, tutarlı ve vizyoner yanıtlar vermesi hoşuma gitti, dönüşte hemen bir görüşme organize ederek Alp ve kurucu kadro ile tanıştım. Sonrasında da elimden geldiğince bu gençlere mentörlük yapmayı ve girişimlerini doğru bir şekilde büyütmeleri için destek olmayı sürdürüyorum. Alp’in liderliğinde Kadınların Elinden hızla büyüyor, çok büyük kurumsal firmalar ile işbirlikleri gerçekleştiriyor. İşin ticari başarısı yanında, beni en çok etkileyen konulardan biri de bu girişimin aynı zamanda bir sosyal girişim özelliği olması ve gittikçe yok olmaya başlayan yöresel tarımı destekleyerek ülkemiz için de fayda sağlaması…
Bu güzel girişimin kurucusu, değerli genç arkadaşım Alp ile sizi tanıştırmak istedim…
kadinlarinelinden.com ile doğal yaşamı deneyimlemeye hazır mısınız?
Ergi Şener: Seni tanıyabilir miyiz? Eğitimin ve geçmişine yönelik bizibilgilendirir misiniz?
Alp: Ben Mustafa Alp Dumrul, Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği 4. Sınıf öğrencisiyim. Düz bir lisede başlayan ve birçok başarısızlıkla demlenen bir lise eğitimim oldu. Beraberinde Yaşar Üniversitesi’ni kazandım ve 2 sene orada okudum. Hayallerim ve yapmak istediğim girişimleri yapabileceğim bir atmosfer gerekliydi bana, bu sebeple not ortalamamı yükselterek, 2. sınıfta Sabancı Üniversitesi’ne yatay geçiş yaptım. Artık Sabancı Üniversitesi’ndeydim ve hayallerime bir adım daha yakındım.
Öncelikle Sabancı Üniversitesi’nde yakın arkadaşım Atakan Demir ile “Creatiful Minds” adında, şirketlere ters mentörlük gerçekleştiren bir ekip kurduk. Bizim düşünce tarzımıza yakın, Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden arkadaşlarımızla yaratıcı fikirler üretmeye çalıştık. Bu sırada şirketlerle olan bağlarımız ve bağlantılarımız kuvvetlendi ve girişimcilik ekosistemine daha yakın bir konuma geldim. Bir “Creatiful Minds” projesi için gittiğim İsviçre’deki yaz stajımda “tarım”la tanıştım.
Peki Kadıların Eli'nden fikri nasıl doğdu?
Az önce bahsettiğim gibi “tarım” İsviçre’de tanıştığım ve teknoloji ile birlikte Türkiye'de derhal yapılması gereken bir olgu olarak hayatıma girdi. kadinlarinelinden.com böylelikle başladı. Büyük bir baraj diye nitelendirdiğim “tarım” yerine; önce gıdayı, pazarı, üreticiyi, hepsinden önemlisi üretim olgusunu öğrenmek için bir kanal kuralım ve bu kanalda uygun ve büyük pazarlar bulamayan Anadolu’daki kadın üreticilerin ürünlerini geniş kitlelere ulaştıralım diye yola çıktık. Tarım alanlarının hızla yok olmaya başladığı ülkemizde, böylelikle tarımı tekrar kurgulayarak, bu sektöre yönelik hem bilgi hem de maddi yatırım toplayalım istedik.
"Girişimcilik atmosferine yenilikçi bakış açısı katan ve daima destekleyen bir kurum"
Sabancı Üniversitesi'nin girişimcilik kültürü oldukça bilinen bir gerçek, son yıllarda girişimcilik ve yenilikçilik endeksinde hep ilk sıralarda yer almakta. Sabancı'da okumanın girişimcilik çalışmalarına faydası oldu mu?
Zaten Sabancı Üniversitesi’ne gelmemdeki yegâne amacım; girişimcilik atmosferine yenilikçi bakış açısı katan ve daima destekleyen bir kurumun bünyesinde olmak istememdi.
Sabancı Üniversitesi, henüz o zamanki ismi “tarhana.co” şimdiki “kadinlarinelinden.com” fikrini henüz sadece fikir aşamasındayken destekleyen, Türkiye’yi gezip üreticilere ulaşmamızı sağlayan, şirketimizin ve web sitemizin kurulması için bize geri ödemesiz proje hibesi veren muhteşem bir üniversite.
Sabancı Üniversitesi Collobration Space (Maker Atölye)’nin bünyesindeki SU ASSET projesinden 2 yılda toplamda 100.000₺ lik geri ödemesiz hibe ve mentörlük desteği aldık. Bende "girişimcilik ruhu" ve “heyecan" çok fazlaydı, Sabancı bana başta vizyon ve girişimcilik kültürü kazandırdı. Ulaşılamayacak hiçbir yer/bağlantı olmadığını gösterdi ve girişimciliğin en önemli ayağı, ekibimiz için çalışma arkadaşları bulmamamı sağladı. Ayrıca, hem girişimcilikte kendini kanıtlamış, ülkemizde bu alanda hep örnek gösterilen başarılı ve örnek bir mezun, hem de sevilen bir öğretim görevlisi olan sizin gibi kişiler ile tanışmamızı ve sizlerden mentörlük, yönlendirme almamızı sağlayan bir köprü oldu.
Son dönemde Kadınların Elinden emin adımlarla ilerliyor, sence başarının arkasında yatan temel etmenler neler?
Temel etmenlerden biri, kadın üreticilerimiz için sadece bir pazar yeri olmaktansa, onları sürekli desteklememiz. Üretim aşamalarını, hammadde ihtiyaçlarını, bireysel ve kooperatif deneyimlerini artırmaya yönelik planlama doğrultusunda sürekli çalıştık.
Ayrıca, işe masanın başında değil sahada başladık. Girişimcilik ruhuyla, bulduğumuz her şirkette, pazarda, markette kendimizi tanıtan "Doğal Yaşam Deneyim Şölenleri" düzenledik. Stantlar kurduk, tadımlar yaptık ve iş ortağımız olarak nitelendirdiğimiz üretici kadınlarımızın hikâyelerini her bulduğumuz fırsatta paylaştık. Büyük bir eksiği neden doldurduğumuzu anlattık, bu sebeple kazandığımız müşterilerimizin çoğu sadık müşterimiz haline geldi.
Şu anda ne aşamadasınız ve hedefleriniz neler?
Şu anda aktif olarak 250.000’den fazla kullanıcıya ulaştık. Online marketimizde, Gurme Market zincirlerinde ve beraberinde şirketlerde kurduğumuz stantlarda çalışmalarımıza devam ediyoruz. Restoran zincirlerinin menülerinde yer aldığımız birçok kalem ürünle ulaşılabilirliğimizi çeşitlendirdik.
Eylül 15 itibariyle başlattığımız hızlı teslimatla birlikte; örnek vermek gerekirse İzmir’den gelen tulum peynirini, Hatay’dan gelen salçayı, Kastamonu’dan gelen siyah sarımsağı maksimum 3 saat içerisinde İstanbul’un her yerine ulaştırıyoruz. Şu anki hedeflerimiz arasında bireysel kullanıcılara ulaşacağımız kanalları arttıracak pazarlar yaratmak ve beraberinde tanınırlığımızı güçlendirecek çalışmalar var.
Kadınların Elinden'e benzer doğal ve yöresel ürün tedariğine yönelikson zamanlardan pek çok rakip çıktı. Kadınların Elinden’i farklılaştıran özellikler neler?
En başta Kooperatiflerle iç içe olan yakın ilişkimiz ve bunu sürdürülebilir hale getirebilmemiz. Bugün baktığımızda faaliyetlerine devam etmeyen/edemeyen benzer girişimlerin yanıldığı ve atladığı nokta bu ilişkilerin çok sıkı kurulmamış olması bizce. Bunun yanında bizi farklılaştıran özellik, gıdayı sadece doğru coğrafyadan ve doğru zaman almamız. Ayrıca kadın üreticilerimizin ürettiği doğal ve organik ürünleri onların markasını koruyarak 3 saat gibi etkili bir hızda son kullanıcıya ulaştırmamız.
Peki, Kadınların Elinden bir dünya markası olabilir mi?
Bu soruyla karşılaştığımda durup şunu söylüyorum her zaman, “Bir gün Kastamonu’daki bir kadın üreticinin ürettiği doğal ve özel bir ürünü ihracat gerçekleştirecek şekilde geliştirmeliyiz her üreticiyi ve tüm süreçleri.” Bu aşamada Türkiye İhracat Meclisi’nin bildirdiği gerekliliklerin birçoğunu tamamladığımız üretici kooperatiflerimiz var. En kısa sürede tüm süreçleriyle hazır olduğumuzda bir dünya markası olacağız.
"Doğal yaşamı deneyimle" şeklinde bir motto ile ilerliyorsunuz, bunu biraz açıklayabilir misin?
Doğallık dediğimizde öncelikle yapay olmayan şeyler canlanıyor kafamızda, bir gün bir geziye çıksanız ve sırayla farklı illerdeki köylere gitseniz ve oradaki yaşantıyı ele alsanız; yaşamların, doğası gereği tüketilen gıdaların, geçirilen bir günün yöreden yöreye değişiklik gösterdiğini göreceksiniz. Biz çeşitli yörelerdeki doğal yaşamı, başta o yöredeki gıdalarla evlerimize ulaştırıyoruz; ulaştırırken de günlük hayatlarındaki hikâyeleri ürünlerle anlatıyoruz. Böylelikle, siparişlerinizde size sadece bir gıda ulaşmış olmuyor, o gıdanın yöresine, hikâyesine, yaşantısına da ulaşmış oluyorsunuz… Bunu paketlerimize yerleştirdiğimiz küçük mektuplar, sosyal medya paylaşımlarımızla sık sık vurguluyoruz.
Bodrum'un en ünlü peynir gurmesi Metin Çıngıloğlu ile de bir işbirliğiniz bulunuyor ve artık Çıngıloglu peynirleri İstanbul’da sadece Kadınların Elinden üzerinden satılabilecek. Bu işbirliğinden de bahsedebilir misin?
Geçtiğimiz yaz başında İstanbul’da istediğimiz ve hedeflediğimiz kullanıcı kitlesine en kolay nerede ulaşabiliriz diye düşündük ve girişimimizi Bodrum’a taşıma kararı aldık. Bodrum'da Metin Çıngıloğlu Peynir Gurmesi ile çalışmaya başlayacağımız günden itibaren danışma kurulumuzda da yer alan Metin Bey’den sonsuz destek gördük. Tüm yaz yaptığımız düzenli stant çalışmalarıyla birçok Metin Çıngıloğlu kullanıcısına projemizi anlattık ve daha önce hiç yapmadığımız kadar satış gerçekleştirdik.
Kullanıcılarının %80'i İstanbul’da olan ve bizim hedef kitlemizdeki neredeyse herkesi barındıran bu güçlü markayla, peynir ve zeytinlerin İstanbul’da satış projesini başlattık. Bu proje kapsamında Metin Çıngıloğlu gibi yerel ve sıfırdan kurulmuş güçlü bir markanın ürünleri İstanbul’un her yerine 3 saatte bizim tarafımızdan ulaştırılacak. Bu ortaklıkla birlikte satışlarımız neredeyse 3 kat arttı.
Kadınların Elinden'i nerede görüyorsun? Bu girişim ilehedefleriniz neler?
Hedeflerimin arasında her bir kadın üreticinin ürünlerini, üretim koşullarını ve lojistik sistemlerini ihracata hazır hale getirene kadar geliştirmek var. Çünkü Türkiye aslında, organik tarım ihracatında önemli bir konumda, ama bu çok daha artabilir. Bu dilimdeki yerimizi artırmak hedeflerimin arasında ilk sırada yer alıyor.
İkinci olarak, doğal yaşamı yerinde görmek isteyen, üretimi deneyimlemek, üreticilerimizle, tarlada, bağda, bahçede vakit geçirmek isteyen tüm kullanıcılarımıza "doğal yaşam deneyimini" yerinde yaşatmak üzere kooperatiflerimize geziler düzenlemek ve "üretim turizmini başlatmayı hedefliyoruz.
Son olarak da tüm tedarik zinciri sürecini, üretimden son kullanıcıya kadarki tüm süreci şeffaflaştıracak, blockchain teknolojisini inşa ederek, bu alanda da öncü olmayı hedefliyoruz.
Genç ve başarılı bir girişimci olarak, Türkiye'de girişimci ekosistemini nasıl değerlendiriyorsun? Eksikler neler, hangi konularda desteğe ihtiyaç olduğunu düşünüyorsun?
Türkiye’deki girişimcilik ekosistemini birincil olarak girişimci, ikincil olarak da girişimcinin ihtiyaç duyduğu kişiler (yatırımcı, mentor, sponsorlar) olarak ikiye ayırıyorum. Birincil olan herkesin ikincillere danışması, düzenli akıl hocalığı alması gerekiyor. İkincil olan herkese ulaşılması konusunu ve 1)Neyi, 2)Nasıl, 3) Ne zaman isteyeceğimizi girişimcilik eğitimlerine koymalıyız.
Kendi girişimlerini kurmak isteyen gençlere önerilerilerin neler? Daha az hata yapmaları, doğru yönde ilerlemeleri adına tavsiyelerin ne olur?
Çok sıkı çalışılmasını, hesaplarını doğru yapmalarını, ilk başta tek bir odak işle uğraşmadan başarılı olunamayacağını paylaşmak istiyorum. Bir de biz çok akıl hocalığı aldık ancak, bunları kendi yorumumuzla evirdik, herkesin kendi yorumu ile özgün işler gerçekleştirmesini tavsiye ediyorum…