Kars'a spontan bir gezi ve akıllarda kalanlar

Öğrencimiz Mert Deniz Aykaş; 3 arkadaşı ile birlikte spontan bir şekilde gerçekleştirdikleri Kars seyahatlerini, ilköğretim öğrencileri için nasıl güzel bir projeye dönüştürdüklerini bir anı yazısı ile bizlerle paylaşıyor:


Herkese merhaba,

Her biri birbirinden farklı dört dost ve birbirini tamamlayan Sabancı Üniversiteli olarak bir Kars macerası gerçekleştirmeye karar verdik. Aslında biraz da tesadüfen ortaya çıktı denilebilir bu keyifli ziyaret. Bir gün, sanıyorum Eylül’ün ortalarıydı. Deha beni arıyor ve “TC Kimlik Numaranı söyle, Kemal ekranda bekliyor.” diyor, nedenini soruyorum; “Kars’a gidiyoruz, bilet alacağız.” diyor. “Ben şok!”, Alperen de şokta tabi... Her neyse, biletler alınıyor ve bizim gidişimiz o anda kesinleşmiş oluyor.

Önce turistik bir gezi yaparız her emekli insan gibi diyoruz, ne de olsa görmediğimiz bir yer... Biz de fotoğraf makinemizle gezer eğlenir, yer içer sonra da döneriz diye düşünüyoruz. Ama yetmiyor, bizi kesmiyor. Biz Sabancılıyız, bir amacımız olmalı... Ne yaparız ne ederiz diye biraz düşünüyoruz. Tabii var fikirlerimiz, ama sonra yönümüzü “Nasıl faydalı oluruz?”a çeviriyoruz. Her zaman gidilemeyecek bu güzel coğrafya için daha anlamlı yanıtlar arıyoruz. Ve sonrasında, tecrübeli olduğumuz bir alan olan okullarda çocuklarla yapabileceğimiz bir proje gerçekleştirmeye karar veriyoruz. Genç arkadaşlarımızla tanışmak dördümüzü de çok heyecanlandırıyor, hele ki onların da bizi heyecenla haftalardır beklediğini duymak bizi tarifsiz derecede sevindiriyor. E tabi elimiz boş gitmek olmaz! Neticede, onlar bize okullarını açıyorlar, bir gün boyunca misafir ediyorlar. Çeşitli kişilerle ve bazı derneklerle irtibata geçerek desteklerini rica ettiğimizi söylüyoruz ve geri dönüş leri bir muhteşem oluyor! Kars’ın tek sınıflı bir köy okulu olan Külveren İlkokulu’ndaki tüm arkadaşlarımıza bot-kaban, uçurtma, okuma kitapları ve İstanbul’daki tanımadıkları arkadaşlarından mektuplar götürüyoruz.

Bazılarına kabanlar ve botlar biraz büyük geliyor; sınıfta sobanın cayır cayır yanmasına rağmen hiçbiri ne kabanını ne de botunu çıkarıyor, gözleri parlıyor. İçinde yaşadığımız bu hızlı metropol yaşam biçiminde, sahip olduğumuz onlarca şeye rağmen mutsuz ve şikayetçi oluşumuz geliyor aklımıza... Sonra çocuklara bakıyoruz bir bir; göremediğimiz anlayışı, sıcaklığı, samimiyet ve saf sevinci genç arkadaşlarımızın gülümsemelerinde hissediyoruz. İşte bu gerçekten tarifsiz bir mutluluk oluyor bizler için...  

Mert Deniz Aykas