Stil danışmanlığı, marka yöneticiliği ve moda ve sanat alanında yaratıcı danışmanlık hizmetleri konusunda çalışmalar yapan, Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi İşletme Bölümü mezunu Cansu Şekerci ile stilin profesyonel hayattaki yeri üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Günümüzde kurumsal stil, artık yalnızca “nasıl giyinmeliyiz?” sorusunun değil, “kim olduğumuzu ve ne anlatmak istediğimizi nasıl gösterebiliriz?” sorusunun da cevabını veriyor. Kıyafetlerin ötesine geçen bu yaklaşım; bireyin duruşunu, özgüvenini ve mesajını sessiz ama etkili biçimde ifade etmesinin yolu.
Cansu Şekerci, stil danışmanlığını bir kimlik keşfi alanına dönüştüren bir yol arkadaşı. House Bağdat çatısı altında yürüttüğü yaratıcı projelerde, modayı sezgisel zekayla, stratejik vizyonla ve sanatsal estetikle buluşturuyor. Onun için stil; sadece nasıl giyindiğimiz değil, hayattaki yerimizi nasıl taşıdığımızın göstergesi.
“Stil, Sadece Giyinmek Değil, Kim Olduğunu Anlatmaktır"
1. Kurumsal stil, sadece klasik giyimi mi ifade eder, yoksa profesyonellikten ödün vermeden bireysel tarzı da yansıtabilen bir stil anlayışı mümkün müdür?
Kesinlikle mümkündür. Kurumsal stil artık bir kalıp değil; karakterinize, mesajınıza ve sektörünüze göre şekillenen kişisel bir anlatı alanı. Profesyonellikten ödün vermeden özgün tarzınızı yansıtabilirsiniz.
Benim için stil, sadece estetik değil; aynı zamanda iletişim kurma biçimi. Kurumsal stilde ilk sorulması gereken şey şudur: “Karşı taraf bende ne görsün istiyorum?” Stil, bu mesajın en güçlü taşıyıcısıdır.
2. Kurumsal stil, kişisel marka inşasında sizce nasıl bir rol oynar? Bu doğrultuda ilham verici bulduğunuz ulusal ve uluslararası isimler kimlerdir?
Stil, kişisel markanın görünen yüzüdür. Tutarlı ve özenli bir stil zamanla güven yaratır, sizi akılda kalıcı kılar. Ne giydiğinizle verdiğiniz mesaj; kim olduğunuzu, nasıl bir duruş sergilediğinizi anlatır. Açıkçası Türkiye’de hem kadın hem de erkek tarafında, kurumsal stili gerçekten özümsediğini düşündüğüm çok fazla örnek yok. Ya çok geleneksel kalıplar var ya da stil, kişinin markasıyla örtüşmüyor. Bu da zaten benim bu alana yönelme nedenlerimden biri: Çünkü bu eksikliği gördüm ve bir stil dili inşa etmenin ne kadar dönüştürücü olabileceğini bizzat deneyimledim.
Uluslararası alanda ise Anna Wintour, yıllardır aynı çizgide ilerleyen ikonik tarzıyla istikrarın sembolü. Amal Clooney, zarafeti ve gücü bir arada taşıyan stiliyle dikkat çekiyor. Erkeklerde ise Tom Ford, sofistike ve net duruşuyla, sadece moda değil iş dünyasında da bir stil otoritesi. Benim için asıl ilham, hâlâ stilini tanımlamakta zorlanan ama içten içe bir dil arayan insanlarda. Çünkü orada gerçek bir dönüşüm ve hikâye başlıyor.
3. İlk izlenimin büyük ölçüde dış görünüşle başladığı düşünüldüğünde, stilin bu süreçteki belirleyiciliği nedir?
İlk izlenim yalnızca birkaç saniyede oluşur. Özellikle sunumlar ve görüşmelerde görünümünüzün temiz, dengeli ve özenli olması çok belirleyicidir.
Kiğılı’daki yöneticilik deneyimimde, yaşıma kıyasla yüksek pozisyonda olmamın yarattığı algıyı kıyafetlerimle dengeledim. Giyinme biçimim; ciddiyetimi, profesyonelliğimi ve özgüvenimi yansıtıyordu. Saç, makyaj, renk geçişleri, seçilen parçaların kalitesi… Bunların hepsi “Ben bu işi önemsiyorum” mesajını verir.

4. Dijitalleşen iş dünyasında, özellikle kamera önünde profesyonel bir izlenim bırakmak için stil açısından nelere dikkat edilmeli?
Kamera önünde sade ama net tonlar tercih edilmeli. Bazen düz beyaz bir t-shirt bile yeterlidir. Ancak burada en önemli unsur: temizlik ve özen.
Saç, makyaj, yüz bakımı, mimikler… Bunlar kıyafet kadar belirleyicidir. Göz, dikkatini kişiye vermeli; arka planla yarışmayan bir görünüm yaratılmalı.
5. Farklı sektörlerde (örneğin finans, yaratıcı endüstriler, teknoloji) kurumsal stilin nasıl farklılaştığını gözlemliyorsunuz?
Finans daha yapılandırılmış, geleneksel kalıplarla ilerlerken yaratıcı endüstrilerde daha özgür, deneysel stiller mümkün.
Teknoloji sektöründe ise konfor ön plandadır. Ancak her sektörde geçerli olan tek şey: Stilinizin sizi temsil etmesi ve mesajınızı doğru şekilde taşımasıdır.
6. Kendi sektörüne, pozisyonuna ve kişiliğine uygun bir kurumsal stil oluşturmak isteyen genç profesyonellere hangi temel kıyafet parçalarını önerirsiniz?
- Vücuda uygun ama rahat kesimli blazer
- Renk paletinize uygun sade gömlek veya ipek bluz
- Nötr tonlarda elbise ya da kumaş pantolon
- Kaliteli bir çanta ve zarif ayakkabı
- Karakterinizi taşıyan ama sade aksesuarlar
Bunlar sade görünebilir, ama iyi bir kombinasyonla çok güçlü bir duruş sağlar.
7. Renk kullanımı kurumsal hayatta ne kadar önemlidir? Güçlü bir duruş sergilemek için hangi renkler tercih edilmeli?
Önemli olan, size baktıklarında kıyafetinizi değil sizi görmeleridir. Renk, bunu sağlamak için çok güçlü bir araçtır. Lacivert güven, kırmızı kararlılık, yeşil denge, bej zarafet hissi verir. Ama asıl önemli olan; bu renkleri nasıl kullandığınız ve sizin doğal tonlarınıza ne kadar uyduğudur. Kendinize uygun olmayan renklerle giyinirseniz, insanlar kıyafetinizi görür ama sizi göremez. Oysa amaç sizin görünmenizdir. Doğru renk, sadece estetik değil, içsel bir özgüven desteğidir.
8. Kurumsal stilde aksesuar kullanımı konusunda “az çoktur” prensibi geçerli mi?
Evet ama benim için “az” demek “ruhsuz” demek değil. Aksesuar, stilin karakter taşıyan detaylarıdır. Özellikle kurumsal sınırları net olan alanlarda gerçek stilinizi yansıtacağınız yer aksesuarınızdır. Birbirleriyle uyumlu olduktan sonra aksesuarlar çoğaltılabilir. Küpeler, yüzükler, saat, çanta… Stil baştan ayağa bir bütündür; aksesuar bu bütünün “son vuruşu” gibidir.
9. Günümüzde iş dünyasında en sık karşılaşılan stil hataları nelerdir?
En sık yapılan hata, trendlere kapılıp kendine yabancılaşmaktır. Başkasına özenerek değil, kendinizi tanıyarak stil yaratabilirsiniz.
Önerim:
- Vücut tipinizi tanıyın
- Kendi renk paletinizi keşfedin
- Ne mesaj vermek istediğinizi netleştirin
Stil, kendinize yaklaşmanın ve bunu dünyaya anlatmanın en zarif yoludur.
10. Sabancı mezunu olmak profesyonel hayatta size neler kazandırdı?
Sabancı Üniversitesi’ndeki eğitimim bana çok yönlü düşünmeyi ve bütünsel bakış açısını kazandırdı. Bu birikimi; KPMG’de başladığım, Kiğılı Erkek Giyim’de üst düzey yöneticilikle derinleştirdiğim ve ardından Londra’da akademik olarak temellendirdiğim kariyerime taşıdım. Bugün House Bağdat çatısı altında bireylere ve markalara; hem profesyonel hem yaratıcı alanlarda stil danışmanlığı yapıyor, görünümün sadece estetik değil, stratejik bir araç olduğuna inanıyorum.
Cansu Şekerci Kimdir?
Üsküdar Amerikan Lisesi mezunu olan Cansu Şekerci, lisans eğitimini 2010 yılında Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi İşletme Bölümü’nde tamamladı. KPMG’de iş hayatına başladıktan sonra kariyerine moda sektöründe devam etme kararı aldı ve Kiğılı Erkek Giyim markasında çok genç yaşta üst düzey bir pozisyonda görev aldı.
Bu dönemde; yaşı ve pozisyonu arasındaki dengeyi kurabilmek adına stilin gücünü stratejik olarak kullandı. Her sabah titizlikle seçilen kıyafetler, bakımlı bir görünüm ve mesajını taşıyan aksesuarlarla kurduğu görünüm; hem içindeki disiplini dışarıya yansıttı hem de hızla yükselmesine katkı sağladı.
Londra’da Istituto Marangoni’de Lüks ve Moda Marka Yönetimi üzerine yüksek lisans yaptı, 2014’te mezun oldu. Ardından Harvey Nichols Türkiye'de yurtdışı satın alma görevini üstlenerek uluslararası moda markalarıyla birebir çalıştı. Moncler, Alaïa, Versace gibi markaların koleksiyonlarını analiz etme ve pazara uyarlama sürecinde yer aldı. Daha sonra da Beymen’de marka yönetimi departmanında görev aldı.
Bütün bu beyaz yakalı kariyer yolculuğu boyunca; kurumsal hayatta stilin yalnızca bir dış görünüm değil, aynı zamanda bir iletişim dili, otorite kurma biçimi ve güven yaratma aracı olduğunu deneyimledi. Stil aracılığıyla kazanmanın, fark yaratmanın ve aidiyet duygusu kurmanın yollarını bizzat yaşayarak öğrendi.
Bugün kurucusu olduğu House Bağdat çatısı altında stil danışmanlığı, marka yöneticiliği ve moda ve sanat alanında yaratıcı danışmanlık hizmetleri sunuyor.
Daha fazlası için: www.housebagdat.com