Bu yıl ilki düzenlenen Mor Sertifika Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ödülleri kapsamında “Filmlerde ve Şarkılarda Eşitsizlik” projesiyle ödüle layık görülen felsefe öğretmeni Büşra Bayram ile Mor Sertifika deneyimini konuştuk.
gazeteSU: Mor Sertifika programına katılmaya nasıl karar verdiniz?
Büşra Bayram: 2015 yılında Sosyoloji dalında Prof. Dr. Songül Sallan Gül danışmanlığında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği alanında Yüksek Lisans eğitimime başladığımda toplumsal cinsiyet eşitliğinin hayatın her alanında ne kadar önemli olduğunu keşfettim (ki yaşamsal deneyimim içinde cinsiyete dayalı eşitsizlik tabularını yıkmak için attığım her adımı daha kıymetli hissetmeme sebep oldu bu kendi keşif sürecim). Özellikle de literatür taramalarımla birlikte cinsiyet eşitliğinin toplumsal yapı içerisinde her bireye aktarılması gerektiğini biliyordum. 2018 yılında öğretmenliğe başladığımda cinsiyet eşitliğinin vurgulanması gereken alanlardan birinin okul ortamı (çocukların sosyalleşme sürecinde oldukça önemli) olduğunu düşünüp okul içinde gerek derslerimde gerekse öğrencilerimizle bireysel görüşmelerimizde konunun önemi üzerine eğildim ve okul içinde bazı farkındalık çalışmaları gerçekleştirmeye başladım. İşte bu süreçte 2020 yılında Facebook üzerinden yapılan bir paylaşımda ilk kez Mor Sertifika Programının adını duydum ve programı araştırdım. Benim üzerine çalıştığım bir alanda yalnız olmadığımı ve alanla ilgili deneyim ve bilgilenmem de destekleyici olacağını düşünüp programa başvurdum. İnanılmaz öğretici bir ekip (Mor Sertifika Ekibi) ve benim gibi öğrenmeye çok hevesli pek çok öğretmen arkadaşlarımla bu sayede tanışmış oldum. Mor Sertifika Programından okulda birlikte farkındalık çalışmaları yaptığımız Dilara Kılıç’a da bahsettim. 2020 yılının Kasım ayında da Mor Sertifika Öğretmen Eğitimi Programı tekrar açıldı. Öğretmen arkadaşım Dilara Kılıç da bu eğitimi aldı.
Yaşadığınız yerde insanlar toplumsal cinsiyet eşitliğine nasıl yaklaşıyorlar? Bu konuda verebileceğiniz örnekler var mı?
Isparta ilinde yaşıyorum. Farklı kültürlerden bir araya gelen insanların bulunduğu bir şehir. İçinde bulunduğum yapıda (şehre sonradan okul ya da iş sebebiyle yerleşen bir birey olarak) açıkçası farklı kültürel yapıda olan pek çok insanın var olduğunu gözlemliyorum. Kişisel gözlemim neredeyse her birey kendi aile yapılarından getirdikleri bazı ön kabullere ve değer yargılarına sahip. Bu çerçevede de toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bireylerin geldikleri coğrafya, aile, eğitim, iş yaşantısı gibi alanlardan edindikleri kültürel kodlar bireylerin toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki ön kabullerinde belirleyici bir etkide bulunuyor. Yaşamsal deneyimim içerisinde bazı bireylerin cinsiyetçi ifade ve davranışlarda bulunduğunu bazı bireylerin de toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik duyarlı ifadelerde ve davranışlarda bulunduğuna tanık oluyorum sık sık. Karşılaştığım söylemlere örnek verecek olursam "Kadının yeri evidir.", "Erkek dediğin sert olmalı.", "Elin oğlu yaptığın sarmaya bakar." gibi cümleleri gündelik yaşam içinde duymaktayım. Anımsıyorum da geçtiğimiz yıllarda garip bir konuşmanın içinde bulmuştum kendimi. Bir sohbet arasında bir birey "kız çocukları okusun ama asıl erkek okusun çünkü o ev geçindirecek. Kızın böyle bir zorunluluğu yok..." deyip kendince açıklamıştı durumu ve ortamda bulunanlardan bazıları kendi yaşamsal deneyimleri ile bu konuşmayı haklılaştırmaya çalışmışlardı. Oysa konuşmanın başında kadınlar için maddi özgürlüğün ne kadar önemli olduğu söylenmişti...
Bu çalışmadan önce öğrencilerin toplumsal cinsiyet eşitliğine bakışı nasıldı?
Okulumuzda 2019 yılından itibaren Sevgili Okul Psikolojik Danışmanımız Dilara Kılıç öğretmenimizle öğrencilerimizi sık sık gözlemleyip öğrencilerimizin farkındalıklarını geliştirecek pek çok çalışma gerçekleştirdik. Toplumsal Cinsiyet eşitliği vurgusunu gündelik örneklerle öne çıkarıp öğrencilerimize farkındalık kazandırmak istediğimiz bu projeyi 9. ve 10. sınıflarımızla gerçekleştirdik. Liseye yeni başlayan 9. sınıf ve benim ilk kez Felsefe derslerine gireceğim (10. Sınıf müfredatında Felsefe dersi bulunmaktadır.) 10. sınıf öğrencilerimiz pandemi sebebiyle evlerinden online olarak derslere katılıyorlardı. Dolayısıyla bu öğrencilerimizle yüz yüze tanışma fırsatımız olmamıştı. Alandan takip ettiğimiz kadarıyla Pandemi döneminde Toplumsal Cinsiyet eşitsizliği ev içi alanda giderek artıyordu. Aynı zamanda da öğrencilerimiz takip ettikleri sosyal medyadan, izledikleri filmlerden ya da dizilerden, dinledikleri şarkılardan düzenli olarak cinsiyetçi ifadelere maruz bırakılıyorlardı. Bizde ilk olarak bu alana odaklanıp öğrencilerimizin cinsiyetçi ifadeleri fark etmelerini istedik. Bu sebeple de çalışmamızı gerçekleştirdik. Projemizi gerçekleştirmeden önce öğrencilerimiz ile ders sırasında yaptığımız sohbetlerde ya da deneyim paylaşımlarında bazı öğrencilerimizin eşitliğe olan duyarlılıklarını bazı öğrencilerimizin de eşitsizliği öne çıkaran cinsiyetçi ifadeler kullandıklarını algılayabiliyorduk.
“Filmlerde ve Şarkılarda Eşitsizlik” isimli çalışmanızdan bahseder misiniz? Öğrencilere kattığı kazanımlar hakkında kısaca bilgi alabilir miyiz?
“Filmlerde ve Şarkılarda Eşitsizlik” isimli çalışmamız 2020 yılında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde cinsiyet eşitliğini vurgulamak amacıyla Zoom üzerinden yaptığımız bir etkinlikti. Etkinlik hazırlıklarımız sırasında daha önceden görevlendirdiğimiz iki öğrencimiz hazırladıkları sunumları gerçekleştirdiler. Öğrencilerimizden biri cinsiyet, toplumsal cinsiyet, eşitlik ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemini bir diğer öğrencimiz ise 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün tarihçesini ve günün önemine yönelik hazırladıkları sunumları paylaştılar. Ardından çalışmamızın etkileşimli bir boyut kazanması için Web2.0 araçlarından biri olan Padlet uygulamasından “Cinsiyet Önyargısı Panosu” başlığıyla öğrencilerimize “ Gündelik yaşamınızda karşılaştığınız cinsiyetçi ifadeler nelerdir?” sorusunu yönelttik. Gelen cinsiyetçi ifadeleri hep birlikte değerlendirdik. Bu ön hazırlık çalışmalarından sonra öğrencilerimizle bazı film ve dizi sahnelerini paylaştık. Gönüllü olan öğrencilerimizin ilgili sahnede geçen cinsiyetçi ifadeleri bulmalarını istedik. Öğrencilerimizden gelen dönüşlerle birlikte bizler de cinsiyet eşitliği çerçevesinde sahneleri değerlendirdik. Çalışmamızın ikinci kısmında cinsiyetçi söylemleri olan şarkıları öğrencilerimizle paylaştık ve yine öğrencilerimizden şarkılarda geçen cinsiyetçi ifadeleri bulmalarını istedik. Gönüllü olarak katılım sağlamak isteyen öğrencilerimizden düşüncelerini aldık. Öğrencilerimizin sahnelere ve şarkılardaki cinsiyetçi ifadelere ilişkin sorularını yanıtladık. Çalışmamızın sonunda öğrencilerimize Padlet üzerinden “Farkındayım” başlığıyla bu farkındalık çalışmasından neler aldıklarını ve ne öğrendiklerini yazmalarını istedik. Gelen yanıtları hep birlikte değerlendirip öğrencilerimizin cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık kazanmalarını ve bilinçlenmelerini sağladık.
Mor sertifika öğretmen olarak bakışınızı nasıl değiştirdi?
Toplumsal Cinsiyet alanında eşitliğe önem veren öğretmenler olarak Mor Sertifika Programı eğitimleri ile birlikte eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemine yönelik farkındalığımız arttı. Yaptığımız çalışmalarda, ürettiğimiz fikirlerde ve hazırladığımız projelerde yaratıcılığımızı arttırdı. Özellikle de eğitimler sonrasında gönderdikleri “MOR DOSYALAR” ile bu alanda bizlere ışık tuttu. Aynı zamanda da toplumsal cinsiyet alanında birbirinden kıymetli fikirleriyle çalışmalar yapan öğretmenler ile tanışmamıza da vesile oldu.
Bu eğitimlerin sizin hayatınızdaki anlamı ne oldu? Sizin toplumsal cinsiyet eşitliğine bakışınızı nasıl etkiledi?
Mor Sertifika Programı ile birlikte Mor Serüvene dahil olan şanslı ve kararlı öğretmenler arasında yer almak kendi yaşamlarımız için önemli bir adım oldu. Aldığımız Mor Sertifika programı Öğretmen Eğitimleri, alanlarımızda eşitliğin önemine yönelik daha emin adımlar atmamızı sağladı. Yola çıktığımız ilk andan itibaren toplumsal cinsiyet eşitliğinin aktarılması ve yayılmasında dokunulacak daha çok hayat, değiştirilmesi gereken daha çok kalıp yargı olduğunu ve değişime en yakınlarımızdan başlamamız gerektiğini fark ettik.
Bu eğitimler sonrasında öğrencilerinizle aranızdaki iletişimde neler yaşadınız? İlginç bir anınız var mı?
Çalışmamızdan sonra öğrencilerimiz izledikleri filmlerdeki ve dinledikleri şarkılardaki eşitsizlik ifadelerini bizimle paylaşmaya başladılar. Öğrencilerimizin duydukları eşitsizlik içeren her ifadeye odaklanıp hem birbirlerini hem de yakın çevrelerindeki kişileri bu konuda bilinçlendirmeye çalıştıklarını gözlemledik.
Öğrencilerinizin size yaklaşımı değişti mi?
Öğrencilerimizin farkındalık seviyelerinin artmasıyla birlikte öğrencilerimizle cinsiyet eşitliği alanında daha çok paylaşımda bulunmaya başladık. Sosyal medyadan, izledikleri filmlerden, dizilerden ya da belgesellerden bahsetmeye başladılar. Hatta farklı pek çok sahneyi birlikte izledik ve değerlendirdik. Bu konuda onlardan tavsiyeler de aldık. Tüm bunlar öğrencilerimizle kurduğumuz bağı güçlendirdi.