“Neoliberal küreselleşme ve popülist eğilimler” paneli

İstanbul Politikalar Merkezi-Sabancı Üniversitesi-Stiftung Mercator Girişimi tarafından Mercator-İPM Kıdemli Araştırmacısı Çağlar Keyder ve İPM Direktörü Fuat Keyman’ın konuşmacı olarak yer aldığı “Neoliberal küreselleşme ve popülist eğilimler: Küresel bağlamda Türkiye” başlıklı panel geçen hafta gerçekleşti.

çağlar kayder-ipm paneli

İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Fuat Keyman, İPM Kıdemli Araştırmacısı Çağlar Keyder

Neo-liberal küreselleşmeye karşı yaygın bir tepki oluşmuş durumda. Bir yandan ulusaşırı ekonomik akımların 2008 krizinden beri yavaşladığı gözleniyor.  Diğer taraftan ise neoliberal ideolojinin hakimiyetine karşı giderek artan sosyal hareketler ve siyasi oluşumlar gündeme geliyor.  Gelişmiş ülkelere bakıldığında ABD’nin seçim kampanyasındaki popülist eğilim özellikle dikkat çekiyor.  Her iki partinin adayları 1980 sonrası ekonomi politikalarının yol açtığı, özellikle de orta sınıfı ve işçileri yoksullaştıran, işsizlik ve gelir dağılımında bozulma yaratan dinamikleri tersine döndüreceklerini vaat ediyorlar.  Ayrıca 1980 sonrası çeşitli liberalizasyon girişimlerinin en son çabası olan Atlantik ve Pasifik ticaret ve düzenleme anlaşmalarını desteklemeyeceklerini söylüyorlar.  Seçmenin baskısıyla hem Wall Street’i hem de Washington’daki şirket lobilerini terbiye etmeye yönelik platformlar oluşturuyorlar.  Seçimin sonucu ne olursa olsun, önümüzdeki dönemin devlet-piyasa dengesinde devletin daha özerk bir rol oynayacağı kesin görünüyor.

Avrupa’nın çesitli ülkelerinde ise aynı eğilimler önce toplumsal hareket olarak gündeme gelip sonra da siyasi arenada görünüm kazanıyor.  İskoçya’nın aşırı liberal İngiltere’den ayrılma isteği, İngiltere’de ise aşırı liberal AB Komisyonundan kurtulma amaçlı Brexit kampanyası en Batı’daki örnekler.  Kıta Avrupası’nda ise hemen her ülkede ulusalcı ve devletçi hareketler gündemde: Fransa’da gençlerin yeni iş kanununa karşı direnmesi, LePen hareketi; Almanya’da göçmen karşıtı ve devletçi PEGIDA ve AfD; Avusturya, Polonya ve Macaristan’da faşizan milliyetçilik, ve tabii ki en önemlisi Brüksel’deki AB yönetimine karşı antipati ve topluluğun dağılmasına yönelik spekülasyonlar.  Liberalizmi tam yaşamamış ülkelerde ise devlet göreli özerkliğini hep koruyabildi.  Yine de çeşitli ülkelerde otoriter popülist liderlerin ve devletçiliğin daha da yükseldigini izliyoruz. 

Bu etkinlikte konuşmacılar, Türkiye’nin de merkezinde olduğu neoliberal küresel dönüşümün ne yönde ilerleyeceği, ekonomik dengeleri ne yönde hareket ettirecegi, siyasi eğilimleri nasıl etkileyeceğine ilişkin sorulara yanıt aradı.