BAVLAB, Mülteciler İçin Veri Yarışması’nda Ödül Kazandı

BAVLAB, Mülteciler İçin Veri Yarışması’nda Ödül Kazandı

Sabancı Üniversitesi Büyük Veri Analizi ve Görselleştirme Laboratuvarı (BAVLAB) ve MIT Human Dynamics grubu birlikte katıldıkları, Türk Telekom’un “Mülteciler İçin Veri Yarışması”nda “Sosyal Entegrasyon” kategorisinde ikincilik ödülü sahibi oldular.

Türk Telekom’un geçen sene başlarında Suriyeli mültecilerin durumu ve entegrasyonu konusunda açtığı yarışma, Türkiye'deki Suriyeli mültecilerin sorunlarına çözüm sunmayı amaçlıyor. Türk Telekom’un Boğaziçi Üniversitesi ve TÜBİTAK’la işbirliğinin bir sonucu olarak gerçekleştirilen yarışma UNICEF, UNHCR ve Uluslararası Göç Örgütü gibi uluslararası kuruluşların desteğini aldı.

Yarışma; güvenlik, sağlık, eğitim, istihdam, sosyal entegrasyon kategorilerinde düzenlendi. Yarışma kapsamında 100 proje değerlendirildi. Kazananlar ödüllerini 21 Ocak 2019 tarihinde düzenlenen ödül töreninde aldılar.

BAVLAB Direktörleri Burçin Bozkaya ve Selim Balcısoy liderliğindeki Sabancı Üniversitesi ekibi ve MIT Human Dynamics grubunun geliştirdikleri veri analitiği yaklaşımları ile Suriyeli mültecilerin sosyal ve ekonomik entegrasyonuna dair çeşitli bulgular elde etti. Bu sayede geliştirilecek politikalar ve destek programlarına katkıda bulunuyor. Çalışma, bir kitap bölümü olarak 2019 yılı içerisinde yayınlanacak. 

Avangard Eserlerden Performanslar

Avangard Eserlerden Performanslar

Rus Avangard sanatçılarının eserlerinin yeniden yorumlanacağı “Avangard Eserlerden Performanslar”, Şubat ayında SSM’de başlıyor.

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), “Rus Avangardı. Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek” sergisi kapsamında yeni bir etkinliğe daha ev sahipliği yapıyor.

Emre Koyuncuoğlu’nun küratörlüğünde, “Avangard Eserlerden Performanslar” isimli etkinlik serisini hayata geçirmeye hazırlanan SSM, Rus Avangard dönemi sanatçılarının eserlerini sergi galerisinde 9-23 Şubat Cumartesi günleri saat 17.00’de sanatseverlerle buluşturacak.

Serinin ilk performansı, Aleksei Kruchenykh ve Velimir Khlebnikov’ın ilk Rus fütürist operası “Güneşe Karşı Zafer” eserinin Taldans sanatçıları tarafından deneysel koreografiler eşliğinde yeniden yorumlanmasıyla 9 Şubat Cumartesi günü gerçekleştirilecek. Taldans, sergi mekânında gerçekleştirecekleri Güneşin Zaptı adlı performanslarında Rus Avangardı’nda tüm sanat dallarının bireşimini ortaya çıkarmaya yönelik topyekûn sanat anlayışının en bilinen örneklerinden olan eseri doğrudan yorumlamak yerine dilde ve bedende akışkan bir kurgunun peşine düşecek.

İlk kez SSM’nin etkinliği için Türkçe’ye çevrilen fütürist oyun yazarı Velimir Khlebnikov’un “Bayan Laneen” oyunu, tiyatro ve performans sanatçısı Fulya Peker tarafından dönemin önemli tiyatro kuramcılarından Vsevolod Meyerhold’un “biomekanik” oyunculuk tekniğiyle 23 Şubat Cumartesi günü sahnelenecek. 

  * Etkinliklere katılım, müze biletiyle ücretsizdir.

Ayrıntılı bilgi için; www.sakipsabancimuzesi.org 

 

Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeleye ve Şirketlerin Rolüne Çoklu Bakış

Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeleye ve Şirketlerin Rolüne Çoklu Bakış

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından, TÜSİAD’ın işbirliği ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ile Sabancı Vakfı’nın desteği ile şirketlerin, çalışanlarının yakın ilişkide maruz kaldıkları şiddete karşı harekete geçmelerini sağlamaya yönelik başlatılan “İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi” çerçevesinde kadına yönelik şiddetle mücadelede şirketlerin rolü konulu panel 4 Şubat 2019, Pazartesi günü Sabancı Center’da yapıldı.

Arkadakiler: Sevda Alkan, Cansen Başaran-Symes, Meltem Ağduk, Nevgül Bilsel Safkan, Oya Ünlü Kızıl, Özge İzdeş Terkoğlu
Öndekiler: Ebru Dicle, Sevgi Uçan Çubukçu, Fatmagül Berktay, Melsa Ararat

“Kadına yönelik şiddete sıfır tolerans anlayışının yerleşmesi için toplumun tüm kesimlerinin harekete geçmesi gerekiyor”

 

Oya Ünlü Kızıl

“Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeleye ve Şirketlerin Rolüne Çoklu Bakış” başlığını taşıyan toplantının açış konuşmasını TÜSİAD Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu Başkanı Oya Ünlü Kızıl yaptı. Oya Ünlü Kızıl,  “Beşinci senesini tamamlayan “İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi”nde, böylesine önemli bir sorunun çözümü için sorumluluk alan ve önemli adımlar atan 51 şirketi bu vesileyle kutluyorum. Projeye dâhil olan her şirketin muazzam deneyimler edindiğini ve bu deneyimlerin paylaşılmasının çok değerli olduğunu düşünüyorum. Kadına yönelik şiddete sıfır tolerans anlayışının yerleşmesi için toplumun tüm kesimlerinin harekete geçmesi gerekiyor. Bu amaçla kamu, özel sektör ve sivil toplum örgütleri olarak ortak bir duruş sergilememiz gerektiğine inanıyorum. Bu karmaşık ve çok boyutlu soruna ancak bütünsel bir yaklaşımla ve işbirlikleriyle çözüm geliştirebiliriz.” dedi.

“Kadına yönelik şiddeti ortadan kaldırmadan ne cinsler arası eşitlikten ne de adaletten söz edemeyiz”

 

Melsa Ararat

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü ve Baş Araştırmacısı Melsa Ararat, “Bir Katılımcı Eylem Araştırması ve Sosyal Aksiyon Örneği Olarak İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi” başlıklı bir konuşma yaptı. Melsa Ararat “Kadına yönelik şiddeti ortadan kaldırmadan ne cinsler arası eşitlikten ne de adaletten söz edemeyiz. Ancak kadına yönelik şiddetle mücadele kolay değil. Zira mücadele yerleşik sosyal normlarla ve toplumun tüm dokularına ve kurumlarına işlemiş olan erkek egemen güç ilişkileriyle mücadele etmek demek. Konuya işyeri güvenliği, iş performansı açısından bakıldığı kadar tarihsel, sosyal ve politik bir mercekten de bakmak gerek. Şirketlere bu eşitsizlikten hem kendilerinin hem de ekonominin olumsuz etkilendiğini anlatmaya çalışarak, araştırmalarımıza şirketleri de katarak ve onlarla birlikte yorumlayarak iş dünyasının bu mücadelede aktif oyuncular olmasını kolaylaştırmaya  çalışıyoruz. Bu açıdan TÜSİAD’ın ve üye şirketlerin oynadığı rolün evrensel bir örnek olduğunu düşünüyorum. Şirketler bu konuda aktif bir rol oynayarak sadece kendi çalışanlarının güvenliğini ve sağlığını korumakla kalmıyor, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında yer alan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği amacına da katkıda bulunuyorlar. Panelimizde yer alan akademisyenler iş dünyası ve kadına yönelik şiddet konusunu çok disiplinli bir mercekten bakarak inceledi” dedi.

“Kadınların toplumsal yaşamda görünürlüğü, siyasete katılımları, iş yaşamındaki varlıkları, eğitim hayatına devamları hala tartışmalıdır” 

Konuşmalarından ardından, moderatörlüğünü UNFPA Toplumsal Cinsiyet Programı Koordinatörü Meltem Ağduk’un yaptığı “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeleye Çoklu Bakış” başlıklı panele geçildi. Panelde, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa-Dış Ticaret/ Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden Dr. Öğretim Üyesi Özge İzdeş Terkoğlu, İstanbul Üniversitesi-Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler/ Kadın Çalışmalarından Prof. Dr. Fatmagül Berktay, İstanbul Üniversitesi- Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler/ Kadın Çalışmalarından Doç. Dr. Sevgi Uçan Çubukçu ve Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu- BADV Proje Yöneticisi Sevda Alkan konuşmacı oldular.

 

Fotoğraf (Soldan Sağa): Sevda Alkan, Fatmagül Berktay, Sevgi Uçan Çubukçu, Özge İzdeş Terkoğlu, Meltem Ağduk

Meltem Ağduk “2000’li yıllara girerken, bu yüzyılın “kadınların yüzyılı” olacağı söylenmekle birlikte kadınların toplumsal yaşamda görünürlüğü, siyasete katılımları, iş yaşamındaki varlıkları, eğitim hayatına devamları hala tartışmalıdır; kadın ve kız çocuklarına yönelik her alanda uygulanan ayrımcılık devam etmektedir. 1990’lar kadına yönelik şiddetle mücadelenin kurumsallaştığı yıllar olarak tanımlanırken, 2000’li yıllar kurumsallaşmanın derinleştiği, özellikle devletin ve özel sektörün mücadelenin önemli bir parçası haline geldiği yıllardır.” dedi. 

Dr. Öğretim Üyesi Özge İzdeş Terkoğlu, konuşmasında kadınların, AB, OECD ve Türkiye’deki ekonomiye katılım ortalamalarından bahsetti ve kadınlara sunulan işlerin kalitesinin başka bir zorlu sorun olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin, dünya genelinde istihdamda en büyük cinsiyet farkına sahip ülkelerden biri olduğuna dikkat çeken Özge İzdeş Terkoğlu, “Türkiye'de istihdamdaki çarpıcı cinsiyet farkının, kültürel ve ekonomik darboğazlarla birleşmesinin yapısal nedenleri var.” dedi.

Prof. Dr. Fatmagül Berktay “Kültürel ve diğer farklılıkların tanınması, demokratik bir toplum açısından vazgeçilmezdir. Kültür ve gelenek, iktidar ilişkileri barındırır ve bu ilişkiler, yaşadığımız toplumda genellikle kadınlar aleyhine işler. Toplumsal cinsiyet eşitliği talebi, farklılığı inkar eden bir “aynılık” talebi değildir. Tersine farklılıklara saygı gösterilmesi ama temel insan hakları açısından eşitliğin hem yasada, hem de pratikte gerçekleştirilmesi anlamına gelir. Kadınların insan hakları evrenseldir ve yasalarla teminat altına alınmıştır. Dolayısıyla her daim kamusal alanda ve yasa önünde eşitliği ve onun yerine geçirilmek istenen “adalet” vb. kavramların yanıltıcı olduğunu savunmalıyız. Kadınlar erkekler ile “aynı” olmak değil, eşit insan varlıkları olarak her türlü haktan eşit biçimde yararlanmak istiyorlar. 21. Yüzyıl’da artık bunun tartışma konusu yapılmaması gerekir.” dedi.

Doç. Dr. Sevgi Uçan Çubukçu “Türkiye’de feminist hareket, içerdiği sorunlara rağmen, ortaya koyduğu çoğulcu potansiyeli, farklılık ve eşitlik meselesini bir arada ele alan politikaları, yöntem, yaklaşım ve arayışları ile Türkiye'nin siyasi ve toplumsal kültürüne önemli katkılar yaptı ve yapmaya devam ediyor." dedi.

“Bu çok boyutlu meselenin çözümü için bütüncül bir yaklaşım gerektiğine inanıyor ve farklı paydaşları dahil eden işbirliklerinin meselenin çözümünde kilit rol oynadığını düşünüyoruz”

Nevgül Bilsel Safkan

Toplantının kapanış konuşmasını Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Birsel Safkan yaptı. “Kadınların yaşadığı hiçbir sorunu bir diğerinden ayrı görmek, sorunları birbirinden ayrıştırarak çözüm üretmek mümkün değil.  Dolayısıyla biz de bu çok boyutlu meselenin çözümü için bütüncül bir yaklaşım gerektiğine inanıyor ve farklı paydaşları dahil eden işbirliklerinin meselenin çözümünde kilit rol oynadığını düşünüyoruz. Bu anlamda Sabancı Vakfı ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu desteği ve TUSİAD işbirliği ile Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından yürütülen İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı projesinin bir örnek teşkil ettiğini düşünüyoruz. Proje, hem farklı aktörlerin işbirliğini sağlıyor, hem de iş dünyasının aile içi şiddetle mücadelede aktif rol alan ve somut çözüm önerileri sunan bir paydaş haline gelmesine öncülük ediyor. Aile içi şiddet gibi çalışılması zor bir alanda iş dünyasının meselenin üzerini örtmeyip cesaretle ele almasını, sorunun çözümü için elini taşın altına koymasını çok önemli buluyorum. Projeye katılan tüm şirketlerin, çalışanlarının eşitliğini temin etmekle kalmayıp, toplumsal adalete de önemli bir katkı sunduklarına inanıyorum.”  dedi.

TÜBİTAK’tan Yurda Dönüş Araştırma Burs Programı Desteği

TÜBİTAK’tan Yurda Dönüş Araştırma Burs Programı Desteği

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Öğretim Üyesi Dr. Emre Erdem yürütücü olduğu "ZnO Nano Kristalleri ve Grafen Köpük Elektrot Malzemelerin Sinerjik Etkisiyle Üretilen İleri Nesil Süperkapasitörler" başlıklı proje ile TÜBİTAK Yurda Dönüş Araştırma Burs Programı (2232) desteği almaya hak kazandı. Söz konusu projede Emre Erdem’in danışmanlığını Dr. Canan Atılgan yapıyor.

TÜBİTAK Yurda Dönüş Araştırma Burs Programı (2232) ile Doğa Bilimleri, Mühendislik ve Teknoloji, Sosyal ve Beşeri Bilimler, Tıbbi Bilimler ile Tarımsal Bilimler alanlarında araştırma deneyimine sahip T.C. uyruklu araştırmacıların yurtdışından Türkiye’ye dönmelerini teşvik etmek ve çalışmalarını yurt içinde sürdürebilmeleri için destek vermek amaçlanıyor.

 

Öğretim Üyelerimize TÜBİTAK’tan Kariyer Programı Desteği

Öğretim Üyelerimize TÜBİTAK’tan Kariyer Programı Desteği

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Öğretim Üyeleri geliştirdikleri projeleri ile TÜBİTAK Kariyer Geliştirme Programı 3501 kapsamında destek almaya hak kazandı.

Söz konusu destek, Dr. Esra Koca’nın yürütücü, Dr. Nilay Noyan’ın danışman olduğu “Kısıtlı Belirsizlik-Uyarlamalı Rassal Programlama Problemleri” başlıklı proje ile alındı.

TÜBİTAK Kariyer Geliştirme Programı 3501 ile kariyerlerine yeni başlayan doktoralı bilim insanlarının çalışmalarını proje desteği vererek teşvik etmek amaçlanıyor.

 

Türkiye’nin en yüksek fiyata satılan teknoloji şirketinin girişimcilik yolculuğu

Türkiye’nin en yüksek fiyata satılan teknoloji şirketinin girişimcilik yolculuğu

“Girişimcilik Ekosisteminde Sabancılılar” serisinin bu ayki konuğu, geçtiğimiz günlerde başarı hikayesini gazeteSU’da paylaştığımız Sezgin Küçükkaraaslan.

Sezgin Küçükkaraaslan’ın kurucu ortağı olduğu OpsGenie, teknoloji devi Atlassian (NASDAQ: TEAM) tarafından 295 milyon dolara satın alındı. Kuruluşundan itibaren altı yıl içinde 4 bine yakın müşteri edinen, OpsGenie Türkiye'den satılan bu ölçekteki ilk teknoloji firması oldu.

Sezgin ile Sabancı Üniversitesi ve girişimcilik üzerine sohbet ettik.

Sabancı Üniversitesi tercihi trajikomik bir hikaye

Sezgin, Sabancı Üniversitesi’nin ilk öğrencilerinden ve ilk mezunlarından. 2004 yılında Sabancı Üniversitesi Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği Programı’ndan mezun olan Sezgin, henüz yeni kurulmuş bir üniversite olan Sabancı Üniversitesi’ni tercihini trajikomik bir hikaye olarak anlatıyor.

Sezgin, orta öğrenim hayatı boyunca hep ODTÜ’lü olmayı hayal etmiş. Yaşı ilerledikçe, aileden uzaklaşma, daha özgür bir hayat isteği ağır basan Sezgin, “Üniversite sınavına hazırlandığım yıl artık İstanbul'da okumak istediğimi biliyordum ve ilk önceliğim Boğaziçi Üniversitesi'ydi. Sınavım gayet iyi geçti ve posta kutumuz bir anda birçok üniversiteden gelen tanıtım broşürleriyle dolmaya başladı. O dönemde ilk defa Sabancı Üniversitesi'nden haberdar oldum. En göze çarpan özellikleri; olanaklarının çok geniş olması ve yurtiçi ve yurtdışından transfer ettikleri yetkin akademik kadrosuydu. Ailem çoktan ikna olmuştu, tabi bunda daha önce şehir dışında okuyan ablamın yurt ve ev bulma sürecinde yaşadığı sıkıntılar ve travmalar, ayrıca mezun olduktan sonra Sabancı Holding bünyesinde çok kolay iş bulabileceğim düşüncesi oldukça etkili oldu.” diyor.

3. sınıftaki staj kariyer hedefini belirledi

Üniversite yıllarında girişimcilikle uzaktan yakından alakası olmadığını söyleyen Sezgin, zaman içinde kendini girişimci olarak bulduğunu söylüyor. İlk kurumsal hayat deneyimini 3. sınıf sonunda ASELSAN’da yaptığı staj ile edinmiş ve büyük bir firmada çalışmak istemediğini kafasında netleştirmiş. Bundan sonra da kariyeri boyunca start-up’larda çalışmış. Şu an Atlassian gibi büyük bir firmanın parçası olan Sezgin, kurumsal hayatın kendisine göre olmadığına dair verdiği kararın ne kadar doğru olduğuna vurgu yapıyor.

Sezgin’in 295 milyon dolara Atlassian’a satılan şirketi OpsGenie 2012 yılında kurulmuş. OpsGenie, daha öncesinde 6 yıllık bir geçmişi olan iFountain ismindeki başka bir firmanın içinde doğmuş. iFountain çeşitli sektörlerdeki kurumsal firmaların IT departmanlarına ürün ve danışmanlık sağlayan bir firmaymış. OpsGenie, iFountain'ın sağladığı hizmetlerin bir bölümünün Software-as-a-Service modeli ile ürünleştirilmesinin sonucu olarak ortaya çıkmış.

Satışı gerçekleştiğinde yaklaşık 4 bin müşterisi olan OpsGenie global ölçekte hizmet veren bir üründü. Gelirin yarısı Amerika, diğer yarısı ise diğer ülkelerde yer alan müşterilerden geliyormuş. OpsGenie'ye başlarken hedef pazar kitlesini yine global ölçekte operasyonu olan kurumsal firmaların IT departmanları olarak belirlemişler. Fakat ürün ortaya çıktıktan sonra gördükleri, Silikon Vadisi tipi küçük/orta ölçekli teknoloji firmalarının ilgisinin daha yoğun olduğuymuş. O dönemki bulut bilişim, mobil ve web teknolojilerindeki gelişmeler ve özellikle teknoloji firmaları arasında popülerleşmeye başlayan DevOps (yazılımcıların daha çok operasyonel faailyetlerin içersinde olmasını savunan bir yaklaşım) trendi, OpsGenie'nin hızla büyümesini sağlamış. Ayrıca Monitoring alanında faaliyet gösteren yazılım ve servislerle yaptıkları entegrasyonlar da bu yazılımları kullanan kullanıcı kitleleri arasında popülerleşmelerine ve organik bir şekilde büyümelerine olanak sağlayan önemli etkenlerden biri olmuş. 2016 yılında aldıkları 10 milyon dolarlık yatırımla da satış ekiplerini kurmuşlar ve orta/büyük ölçekli müşteri portföylerini büyütmeye başlamışlar.

Thundra ile girişimciliğe devam ediyor


Sezgin’in yeni bir girişim fikri olduğu haberini de alıyoruz. Atlassian ile satış anlaşmasına dahil etmedikleri, OpsGenie içerisinden doğan Thundra (https://www.thundra.io/) isminde Serverless Monitoring alanında servis sağlayan yeni bir startup’ları daha var. Sezgin, anlaşma şartları gereği sadece hissedar olarak yer alıyor. Atlassian ile 3 senelik kontratı olduğunu söyleyen Sezgin, daha sonrasında ne yapacağına karar vermek için çok erken olduğunu belirtiyor.

Sabancı Üniversitesi'ni farklı kılan en önemli unsurlardan biri, "Bir mühendis sadece teknik konulardan anlamamalı" mottosu

Kariyeri boyunca Türkiye'nin en iyi üniversitelerinden mezun olmuş birçok bilgisayar mühendisinin mülakatlarına katıldığını söylene Sezgin,  “Teknik altyapı kazandırma anlamında bu üniversitelerin eğitim kalitesinin birbirine yakın olduğunu düşünüyorum. Benim açımdan, Sabancı Üniversitesi'ni farklı kılan en önemli unsurlardan biri, "Bir mühendis sadece teknik konulardan anlamamalı" mottosuyla verilen insanlık tarihi, sanat, edebiyat, hukuk gibi alanlardaki zorunlu derslerdi. Bu temel derslerin, daha farklı ilgi alanları, olaylara ve sorunlara farklı bakış açıları ve yönetsel kabiliyetlerimi geliştirmemde çok faydalı olduğunu düşünüyorum” diyerek devam ediyor.

Girişimcilere tavsiyeler

Sezgin girişimcilere şu önerilerde bulunarak sözlerine son veriyor:

  • Global düşünün.
  • Blue Ocean stratejisini izleyin. Yani var olan bir şeyi taklit etmek ya da pazarda sıkı bir rekabete girmek yerine yeni pazarlar yaratmayı deneyin.
  • Girişimciliğin, girişkenlik olmadığını ve büyük sabır ve disiplin gerektiren bir iş olduğunun farkında olun. Başarının bir anda oluşmadığını ve geri planda birçok başarısızlıktan beslendiğini unutmayın. 
  • Bu işin asla bir "one man show" olmadığını, başarıyı getiren en önemli faktörün birbirini tamamlayan bir takım olduğunu unutmayın. İnovasyonun tek bir aydınlanma anında meydana gelmediğini, aksine farklı görüşlerden beslenen daha küçük fikirlerin bir araya gelmesi ve olgunlaşmasıyla ortaya çıkan bir süreç olduğunu bilin.
  • Kalıplaşmış düşüncelere ve söylemlere kulağınızı tıkayın.

 OpsGenie’nin satışı ile ilgili gazeteSU haberini okumak için tıklayınız.

 

MIT Malzeme Bilimleri ve Mühendisliği’ne Türkiye’den seçilen tek doktora öğrencisi oldu!

MIT Malzeme Bilimleri ve Mühendisliği’ne Türkiye’den seçilen tek doktora öğrencisi oldu!

2018 mezunlarımızdan Tunahan Aytaş, dünyanın önde gelen araştırma üniversitelerinden Massachusetts Institute of Technology’nin (MIT) Malzeme Bilimleri ve Mühendislik bölümüne bu yıl Türkiye’den seçilen tek öğrenci oldu. Sabancı Üniversitesi’nde akademik başarıları ile adını duyuran Tunahan ile MIT’den aldığı master ve doktora kabulünü, oradaki çalışmalarını ve gelecek planlarını konuştuk. Tunahan’ın renkli kişiliği ve hayata pozitif bakışı tabii ki sohbetimize de yansıdı. Keyifli okumalar…

Tunahan Aytaş, Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği, çift anadal Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik 2018 mezunu 

Röportaj: Melek Sarı

MS: Bize kısaca kendinden bahseder misin Tunahan?

TA: Tabii ki :) 24 yaşındayım, Galatasaray Lisesi mezunuyum. Neşesini, mutluluğunu kaybetmemeye çalışan pozitif bir insanım.

MS: Öğrenciliğine değinirsek, Sabancı Üniversitesi'nde neler yaptın? Akademik ve sosyal aktivitelerinden bahsedebilir misin?

TA: Ben, çoğu arkadaşımın aksine, Sabancı Üniversitesi’ne ne okumak istediğimi kesin olarak bilerek gelmiştim. Sabancı tercihimdeki en önemli sebep, abimin de bir Sabancı Üniversitesi mezunu olmasıydı ve yine abim sayesinde Malzeme Bilimi ve Mühendisliği’nin ne yaptığı ve neleri kapsadığı ile ilgili bilgim vardı. Aynı zamanda okulumuzun özgürlükçü yapısından da haberdardım ki bu yapı sayesinde aslında hiç aklımda olmamasına rağmen Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik’te çift anadal yaptım. Sabancı Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği programının bana göre en kıymetli özelliği lisans öğrencilerinin araştırmalarda aktif görev almalarının desteklenmesiydi. Ben ve çok yakın bir arkadaşım, 2. sınıfın başından itibaren Özge (Akbulut) Hoca’nın grubunda araştırma yapmaya başladık mesela... 

"MIT benim için her zaman hayal okuldu."

TA: İstanbul’da liseyi yatılı okuduğum ve birçok lise arkadaşım farklı üniversitelerde okuduğu için, Sabancı’da çok fazla sosyal aktivitelere katılmayı ilk başta tercih etmemiştim. Ancak, okulun ilerleyen vakitlerinde bir arkadaşımın baskısıyla edebiyat kulübünde aktif rol aldım. Ama dürüst olmam gerekirse, aklımı dersler ve araştırmayla o kadar doldurmuştum ki sosyal hayatımda sorumluluk yerine, oturup saatlerce kahkaha atacağım bir çevre arıyordum. Ne kadar şanslıyım ki Sabancı Üniversitesi bana aradığım arkadaş çevresini sağladı ve işin en güzel yanı, hepimiz o kadar farklı geçmişlere, hayat hedeflerine ve programlara sahiptik ki yan yana olduğumuz her an, çok yönlü bir insana dönüştüğümü hissedebiliyordum. Bazen kısa bir sürede, bir okul kahvecisi ve tanımadığınız insanlar, sizin en güvenli bölgeniz haline gelebiliyor. 

MS: Sabancı Üniversitesi'ni bu kadar güzel anılarla hatırlaman çok hoş gerçekten. Peki, MIT'yi ve burada Malzeme Bilimini tercih etmendeki sebepler nelerdi? Bunlardan bahseder misin biraz?

TA: Daha önce de bahsettiğim gibi lisans eğitimimden çift anadal yaparak mezun oldum. Dolayısıyla bölümler hakkında, genel olarak mezun olunca yapabileceklerim hakkında fikrim vardı. Malzeme Bilimini okumaya başladıkça fark ettim ki büyük teknolojilerde çoğu zaman kısıtlayıcı faktör, malzeme bilimindeki eksiklerdi. Kısaca gelişime çok açık bir bölüm olarak gördüm ve bu bölümde ilerlemeyi istedim. Ayrıca malzeme biliminin beni en çok etkileyen ve okuduğum için şanslı hissettiren özelliği bilimin neredeyse her alanında okuyana genel bir bilgi, dolayısıyla bir söz hakkı vermesiydi. Herhangi bir konferansta, herhangi bir bilimsel projede bir malzeme mühendisi olarak kendinizle ilgili bir şey bulabilir ve ayrı bir bakış açısı ile katkı sağlayabilirsiniz. Dolayısı ile Malzeme Bilimi ve Mühendisliği alanında daha ileri bir eğitim almak istedim. MIT benim için her zaman hayal okuldu. Sabancı Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği olarak MIT mezunu birçok profesörümüz var ve onların derslerini her zaman büyük bir istekle takip ettim. Özge Hoca'nın grubunda üç buçuk sene geçirmiş biri olarak, kendisinden dinlediğim hikayeler ve kendisinin tavsiyeleri dolayısıyla, MIT’inin hayalim olmaması daha zordu diyebilirim. 

"Sabancı Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği'nin,

eğitim olarak kesinlikle üst düzey Amerikan okullarından

daha alt seviyede olduğunu düşünmüyorum."

MS: Toplam kaç kişi arasından seçildin?

TA: Bu bilgiye sahip değilim. Ne söylesem yalan olur. Ama kabul komitesindeki bir hocadan kabul oranının yüzde 10’dan daha düşük olduğunu öğrenmiştim. Türkiye’den kabul olan tek öğrenciyim.

MS: MIT'ye kabulünde lisans programının, Sabancı Üniversitesi’ndeki faaliyetlerinin etkisi nasıldı sence? 

TA: Okuduğum programın ve hocalarımın etkisi yadsınamaz. Sabancı Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği'nin, eğitim olarak kesinlikle üst düzey Amerikan okullarından daha alt seviyede olduğunu düşünmüyorum. Yeni bir okul olmamıza rağmen, tanınırlığımız da artmakta. Ayrıca 3 yıllık laboratuvar deneyimi olan başarılı, zeki ve bilgili bir öğrenciyi kabul etmemeleri onların kaybı olurdu zaten :)

MS: Peki şimdi MIT’de nasıl bir süreçten geçiyorsun, orada ne tür çalışmalar yapacaksın?

TA: MIT PhD kabulü, diğer okulların PhD kabulüne göre daha farklı bir süreç. Çoğu okul PhD öğrencisi alırken, doğrudan öğrenciyi hoca ile ilişkilendirip alırken, MIT önce genel koşullarına göre öğrenci kabulünü yapıp, ilk dönemi derslerle beraber öğrencinin hocasını seçmesine ayırıyor. Grubumu ve hocamı yeni seçtim, şu sıralar grubuma ve projeme alışmaya çalışıyorum. Projem atık malzemelerin çimento yerine kullanılması ve sürdürülebilirliği arttırmaya yönelik çalışmaları içeriyor.

MS: Bir adım ötede neler yapmayı hayal ediyorsun?

TA: Bir adım ötem tahmini 5 yıl sonrası olduğu için, şu an gözüme çok uzak geliyor. Anlık hedefim kazasız belasız doktor unvanı ile bu okulu bitirmek. 

MS: Sabancı’ya dair özlediklerin… 

TA: Hocalarımı... Okulumuzdaki  hocaların ulaşılabilir olmasını... Onun dışında tabii ki arkadaşlarımı özlüyorum.

MS: Bu seçim yolculuğundan yola çıkarak, başvuru - kabul ve tercih sürecine girecek öğrencilere neler tavsiye edersin?

TA: Ben karakter olarak hiçbir zaman çok planlı, programlı biri olamadım maalesef, kendimde en beğenmediğim özelliğimdir. Başvuru süreci kesinlikle uzun ve stresli bir süreç, çünkü başarılı ve yeterli olduğunu biliyorsun ve bunu karşı tarafa kanıtlamak için o kadar kısıtlı kaynağın var ki… Her şeyin kesinlikle kusursuz olmasını istiyorsun. Bunun için gerekli sınavlara girmeyi mümkün oldukça ertelememelerini öneririm. Başvuru mektuplarını yazmaya erken başlasınlar ve mümkün olduğunca fazla kişiden yorum alsınlar, Özge (Akbulut) Hoca ve Canan (Atılgan) Hoca’dan aldığım yorumlar başvurumu hazırlamamda çok önemli rol oynadı. Aynı zamanda, tavsiye mektubu isteyecekleri insanları da bilgilendirmekte geç kalmamaları önemli. Kısacası, planlı ve hazırlıklı olmaları önemli. Benim şansım, program olarak hiç rekabete girmeyip, bir WhatsApp grubu vasıtasıyla birbirimizi haberdar etmemiz oldu, çünkü bu süreç tek başına yaşamak için fazlasıyla yoğun bence. Tercih kısmına gelirsek, benim için çok kolay oldu ama tavsiyem gereğinden fazla düşünmesinler ve etraflarındaki bilgili kişilerden yorum aldıktan sonra kalplerini dinlesinler. Lisansüstü eğitim, hele ki benimki doğrudan PhD gibi 5 yıllık bir süreç, kesinlikle katlanayım da geçsin denecek bir süre değil. Mutlu olmaya baksınlar. 

İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi Yıllık Değerlendirme Toplantısı

İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi Yıllık Değerlendirme Toplantısı

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından, TÜSİAD’ın işbirliğiyle ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ile Sabancı Vakfı’nın desteği ile şirketlerin, çalışanlarının yakın ilişkide maruz kaldıkları şiddete karşı harekete geçmelerini sağlamaya yönelik hayata geçirilen “İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi” 2018 değerlendirmesi, 4 Şubat 2019, Pazartesi günü Sabancı Center’da yapılacak.

“Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeleye ve Şirketlerin Rolüne Çoklu Bakış” başlığını taşıyan toplantının açış konuşmasını TÜSİAD Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu Başkanı Oya Ünlü Kızıl yapacak. Ardından, Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü ve Baş Araştırmacısı Melsa Ararat, “Bir Katılımcı Eylem Araştırması ve Sosyal Aksiyon Örneği Olarak İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesi” başlıklı bir konuşma yapacak.

Konuşmalarından ardından, moderatörlüğünü UNFPA Toplumsal Cinsiyet Programı Koordinatörü Meltem Ağduk’un yapacağı “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeleye Çoklu Bakış” başlıklı panele geçilecek. Panelde, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa-Dış Ticaret/ Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden Dr. Öğretim Üyesi Özge İzdeş Terkoğlu, İstanbul Üniversitesi-Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler/ Kadın Çalışmaları’ndan Prof. Dr. Fatmagül Berktay, İstanbul Üniversitesi- Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler/ Kadın Çalışmaları’ndan Doç. Dr. Sevgi Uçan Çubukçu ve Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu- BADV Proje Yöneticisi Sevda Alkan konuşmacı olacaklar.

Toplantının kapanış konuşmasını Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Birsel Safkan yapacak.

Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadelede şirketlerin rolünü farklı mercekler altında inceleneceği ve konunun tarihsel, ekonomik, politik, sosyolojik ve hukuksal boyutlarıyla tartışılacağı toplantıda sizi de aramızda görmekten mutluluk duyacağız.

Program:

Tarih: 04 Şubat 2019, Pazartesi

Yer: Sabancı Center

Saat:

15.00-15.30 Kayıt ve Karşılama

15.30-17.00 Program

Açılış Konuşması

Oya Ünlü Kızıl -TÜSİAD Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu Başkanı

Bir Katılımcı Eylem Araştırması ve Sosyal Aksiyon Örneği Olarak Aile İçi Şiddete Karşı İş Dünyası Projesi

Melsa Ararat, Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü ve Baş Araştırmacısı

Panel: Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeleye Çoklu Bakış

Moderatör: Meltem Ağduk, UNFPA Toplumsal Cinsiyet Program Koordinatörü

Panel Katılımcıları

Dr. Öğretim Üyesi Özge İzdeş Terkoğlu, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa-Dış Ticaret/ Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi

Prof. Dr. Fatmagül Berktay, İstanbul Üniversitesi-Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler/ Kadın Çalışmaları

Doç. Dr. Sevgi Uçan Çubukçu, İstanbul Üniversitesi- Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler/ Kadın Çalışmaları

Sevda Alkan, Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu- BADV Proje Yöneticisi

Kapanış Konuşması

Nevgül Birsel Safkan, Sabancı Vakfı Genel Müdürü

Özgür Gürbüz Ünlüyurt ve İbrahim Tekin’e Teknoloji Ödülü

Özgür Gürbüz Ünlüyurt ve İbrahim Tekin’e Teknoloji Ödülü

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Öğretim Üyelerimiz Özgür Gürbüz Ünlüyurt ve İbrahim Tekin 2018 yılı Elginkan Vakfı Teknoloji Ödülü’ne layık görüldü. 


Elginkan Vakfı tarafından 2006 yılında hayata geçirilen “Elginkan Vakfı Türk Kültürü Araştırma ve Teknoloji Ödülleri”ni 13. Yılında kazananlar belli oldu.

MDBF Öğretim Üyelerimiz Özgür Gürbüz Ünlüyurt ve  İbrahim Tekin’in "Tam Çift Yönlü Radyo Tasarımı, Gerçeklenmesi ve Tam Çift Yönlü Ortam Erişimi" başlıklı projeleri ile ödülü almaya hak kazandı.

Öğretim Üyelerimiz söz konusu ödülü daha sonra açıklanacak bir tarihte düzenlenecek tören ile alacaklar.

Türk kültürü ve teknoloji alanındaki araştırma, çalışma ve hizmetlere destek olmak amacıyla “Türk Kültürü Araştırma ve Teknoloji Ödülleri” Elginkan Vakfı’nca her yıl veriliyor. Bu bağlamda Teknoloji Ödülü yeni ürün veya yeni teknik ya da teknolojiye dayalı üretim süreçleri geliştirerek teknolojiye gerçek anlamda katkıda bulanan araştırmacı veya araştırmacı grubuna veriliyor.

 

 

 

.

 

Mor Sertifika Programı Adana, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa Buluşması

Mor Sertifika Programı Adana, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa Buluşması

Sabancı Vakfı’nın desteğiyle Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi  (SU Gender) tarafından yürütülen Mor Sertifika Programı Mezun Öğretmenleri Kahramanmaraş ve Şanlıurfa’da bir araya geldi. SU Gender ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi (ÇOÇA) işbirliğiyle düzenlenen Oyunlarla Toplumsal Cinsiyet Atölyelerinde kutu oyunları aktivitesi bu kez Adana’da gerçekleştirildi.

  

Sabancı Vakfı’nın desteğiyle Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender) tarafından yürütülen, Mor Sertifika Programı (MSP) kapsamında Türkiye genelindeki eğitim ve buluşmalar devam ediyor.

Mor Sertifika Programı Mezun Öğretmenler Buluşmaları

Kahramanmaraş’ta 35 katılımcı ile 17 Ocak 2019 ve Şanlıurfa’da 20 katılımcı ile 18 Ocak 2019 tarihlerinde gerçekleştirilen MSP Mezun Öğretmenler Buluşmalarında, Mor Sertifika Programı'na dair genel bilgiler katılımcılar ile paylaşıldı. Buluşmada On Yılın Hikayesi belgesel gösterimi ve Mor Sertifika Programı’na daha önce katılmış öğretmenler tarafından deneyim aktarımı sunumları da yapıldı.

Oyunlarla Toplumsal Cinsiyet Atölyeleri

Adana’da ise Sabancı İlkokulu'nda 60 ilkokul 4. sınıf öğrencisi ile 15 Ocak 2019 tarihinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi (ÇOÇA) ile işbirliği halinde Oyunlarla Toplumsal Cinsiyet Atölyeleri “kutu oyunları” aktivitesi düzenlendi. Aynı tarihte, Adana'daki sivil toplum kuruluşları temsilcileri davet edilerek, 15 kişinin katılımıyla kutu oyunları ve toplumsal cinsiyet temel kavramlar atölyesi düzenlendi.

Abone ol