Dijital oyun dünyasının kadınları Müzede Hackathon’da buluştu

Dijital oyun dünyasının kadınları Müzede Hackathon’da buluştu

Dünya'nın ilk kadın ve sanat odaklı hackathonu ‘Müzede Hackathon’, Sabancı Üniversitesi, Sakıp Sabancı Müzesi, Women in Games Türkiye ve British Council iş birliğiyle Türkiye’nin dört bir yanından oyun dünyasında yer almak isteyen kız öğrencileri 1617 Şubat 2019 tarihlerinde Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde buluşturdu. 24 saat süren Müzede Hackathon’da öğrenciler, Rus Avangardı sergisinden esinlenerek “Oyun Sanattır” teması ile kendi oyunlarını kodladı.

Müzede Hackathon toplu fotoğraf 

138 milyar dolarlık oyun sektöründe kadınların yenilikçi ve yaratıcı fikirleriyle yer almasını desteklemek amacıyla kurulan Women in Games Türkiye’nin, dijital oyun endüstrisinde üretmek ve değer zincirine katkıda bulunmak amacıyla düzenlediği yarışma 18 yaş üstü 44 kız öğrenciyi 16–17 Şubat tarihlerinde Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi the Seed’de bir araya getirdi. 

Müzede Hackathon

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Canan Atılgan, Women in Games Türkiye’nin Kurucusu Simay Dinç ve Women in Games UK CEO’su Marie Claire Isaaman’ın açılış konuşmasını yaptığı Müzede Hackathon’da iki gün boyunca global oyun firmalarının temsilcileri tecrübelerini katılımcılar ile paylaştı. 

Dünya'nın ilk Kadın ve Sanat Odaklı Hackathonu

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi the Seed’de gerçekleşen ve dünyanın ilk kadın ve sanat odaklı hackathonu olan Müzede Hackathon’da, kız öğrenciler oyun tasarımlarında “Rus Avangardı. Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek sergisinden ilham aldı.

OYUN SANATTIR

İstanbul, Ankara, İzmir, Denizli, Bodrum ve Antalya'dan Müzede Hackathon’a katılan bilgisayar mühendisliği, işletme, kimya mühendisliği, grafik tasarım, görsel sanatlar ve dijital oyun tasarımı öğrencileri uykusuz geçen 24 saatte, 4-6 kişilik gruplar oluşturarak mentorları eşliğinde “Oyun Sanattır” teması ile kendi oyunlarını tasarladı.

8 farklı grup halinde yarışan 44 kız öğrencinin tasarladıkları oyunlar; Bloomberg HT Haber Koordinatörü Ali Çağatay, Netmarble IT Operasyon Müdürü Can Altunöz, Gaming Istanbul Direktörü Cevher Eryürek, “Herkes için Oyunlaştırma” kitabı yazarı Ercan Altuğ Yılmaz, Melek Yatırımcı Hande Enes ve Unilever IT Direktörü Şirin Aktaş’tan oluşan jüri tarafından tasarım, teknik başarı ve yaratıcılık kriterlerine göre değerlendirildi.

Müzede Hackathon 4FUN ekibi

Müzede Hackathon PickOne oyunu

Aylin Görgün, Ece Pilevneli, Elif Özoğlu ve Gözde Aça’dan oluşan 4FUN ekibi, Kazimir Malevich’in Black Rectangle (Siyah Kare) adlı eserinden esinlenerek tasarladıkları PickOne adlı oyun ile Müzede Hackathon’un birincisi oldu. 4FUN ekibinden Aylin Görgün, tasarladıkları oyun ile “İnsanlara kendi gerçeklikleri içinde seçim yaptırarak, kendilerini tanımalarını imkân sağlamalarını amaçladık” dedi. Ekip, birincilik ödülü olarak Unity Pro oyun motoru kazandı.

 

Müzede Hackathonda ayrıca; Gözde Berberoğlu Özen, Fatma Alsharief, Aycan Karataş, Burcu Kiper, Eylül Atılgan ve Ece Yenmez’den oluşan Quick Dirty ekibinin geliştirdikleri Finding Yourself oyunu, Ayşe Nur Ela, Deniz Çağlı, Dilek Ay, Meltem Gülçin Karadayı ve Merve Gonca Dönmez’den oluşan Liquid Cats ekibinin geliştirdikleri Traveling Woman oyunu, Beyzanur Bektaş, Hanife Yılmaz, Esra Ölmez ve Gülce Naz Özgün’den oluşan Gamism ekibinin geliştirdikleri Figaropagos oyunu, Başak Satıral, Şevval Simay Doyuk, Dilara Göral, Aybike Ağılönü, Raziyye Kuzu ve Hande Ulca’dan oluşan Persephone ekibinin geliştirdikleri Remains oyunu, Ece Sefercioğlu, Doğa Kaymaz, Yaren Sarı, Elif Pajo, Cansu Polat, Ceren Özer, Didem Kübra Atila’dan oluşan 2.3D ekibinin geliştirdikleri Sedna oyunu ve Elif Can Özer, Chuan Wang, Senem Aksakal, Ece Seyrek Hasdoğan ve Müberra Kablan’dan oluşan Anka ekibinin geliştirdikleri Reflection oyunu katılımcılardan tam not aldı. 

"Staj, sosyal etkinlikler ve gönüllülük aktiviteleri önemli"

"Staj, sosyal etkinlikler ve gönüllülük aktiviteleri önemli"

Yüksek lisansına yurtdışında, saygın araştırma üniversitelerinde devam eden mezunlarımızla gerçekleştirdiğimiz söyleşi serisi, Zeynep Selçuk’un (MDBF BIO'18) hikayesi ile devam ediyor. Zeynep yurtdışı kabul sürecinde kendisini öne çıkaran detayları ve tecrübülerini anlattı. Kendisi gibi lisansüstü eğitimine yurt dışında devam etmeyi düşünen öğrenciler için de bazı ipuçları verdi.

Röportaj: Melek Sarı

“Not ortalamasının ötesinde yapılan projeler, staj tanımları ve en önemlisi sosyal etkinliler ile gönüllü yapılan aktiviteler avantaj sağlıyor.”

 Zeynep Selçuk Sabancı Üniversitesi 2018 mezunu

Zeynep Selçuk Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Moleküler Biyoloji, Genetik ve Biyomühendislik 2018 mezunu

MS: Lisansüstü eğitimine hangi üniversitede, neler yaparak devam ediyorsun Zeynep?

ZS: Edinburgh Üniversitesi’nde Biyoteknoloji bölümünde master yapıyorum. Master tezimde önemli bir kanser ilacı olan Taxol’ün sentezlenmesi üzerine çalışıyorum.

MS: Edinburgh Üniversitesi'ni tercih etme sebebin neydi?

ZS: Edinburgh Üniversitesi, özellikle fen bilimleri ve sosyal bilimler konusunda, dünya sıralamasında çok iyi bir yere sahip. Edinburgh Üniversitesi’nin bu imkânlarından yararlanıp kendimi geliştirmek istedim. Bunun dışında Edinburgh’un gerçekten çok güzel bir şehir olduğunu düşünüyorum :)

MS: Kabul almanda akademik başarının yanı sıra sence hangi faktörler etkili oldu?

ZS: Bugün burada olmamda akademik başarı kesinlikle çok önemli fakat ben başvuru sürecimde şunu fark ettim ki GPA’nın* ötesinde yapılan projeler, staj tanımları ve en önemlisi de içinde bulunulan sosyal etkinlikler ve gönüllü yapılan aktiviteler kesinlikle avantaj sağlıyor. Özellikle bu tarz etkinlikleri, size neler kattığını veya sizi nasıl geliştirdiğini SOP’da** anlattığınız zaman kabul edilme sürecinde çok etkili olduğunu bizzat deneyimledim.

MS: Hikayenden yola çıkarak, yeni mezun olacak ve yurtdışında yüksek lisans düşünen öğrencilere neler önerirsin?

ZS: Herkese tavsiyem öncelikle istedikleri master programı konusunda olabildiğince erkenden detaylı araştırma yapsınlar. Çünkü maalesef birçok üniversitenin başvuru tarihi Ocak sonu gibi bitiyor. Yani okul açıkken bir yandan kendi derslerinizi takip edip bir yandan da bu süreçlerle uğraşmak oldukça yorucu olabiliyor. Ben son ana bırakanlardan oldum ve gerçekten çok zorlandım.

Deneyimlediğim kadarıyla, İngiltere’deki eğitim sistemi bizim alışık olduğumuzdan biraz farklı. Mesela yazı yazma becerisine çok önem veriyorlar ve gönderilen SOP’lar da bu sebeple onlar için büyük önem taşıyor. SOP’larda olabildiğince kısa şekilde bu okula kabul edilmenizi destekleyecek bütün faktörlerden bahsetmek gerekiyor. Son olarak diyebilirim ki sadece yaptığınız şeyleri anlatmanız yeterli değil, bunların sizi nasıl geliştirdiğini ve kariyerinize olan katkılarını da anlatmanız bekleniyor.

Bu sürece başlayacak tüm arkadaşlara seçimlerinde başarılar ve kolaylıklar dilerim.

*GOP nedir? Grade Point Average / Ağırlıklı not ortalaması
**SOP nedir? Statement of Purpose / Niyet mektubu

Mezunlarımızla yaptığımız söyleşiler devam edecek...

“Üniversite Eğitiminin Girişimciliğe Etkisi” Konuşuldu

“Üniversite Eğitiminin Girişimciliğe Etkisi” Konuşuldu

Sabancı Üniversitesi Inovent A.Ş bünyesinde faaliyetlerini yürüten Sabancı Üniversitesi Teknoloji Tabanlı Girişimleri Hızlandırma Merkezi SUCool, Hollanda merkezli partneri EIT-InnoEnergy işbirliğinde, 15 Şubat 2019, Cuma akşamı, Karaköy Minerva Palas’ta üniversite öğrencisiyken girişimci olmanın, akademik ve kurumsal kariyer farkının ve yüksek lisans/doktora gibi mezuniyet sonrası programların girişimciliğe etkisinin ele alındığı bir meetup düzenledi.

Fotoğraftakiler (soldan sağa): Başar Kaya, Batuhan Tosunoğlu, Doç. Dr. Pınar Büyükbalcı, Dr. Ozan Gözbaşı

Meetup’ın açış konuşmasını SUCool Direktörü Naci Kahraman yaptı. Naci Kahraman, Sabancı Üniversitesi’nin girişimcilere sunduğu destekler konusunda bilgi verdi. Ardından Innoenergy Master Programı’na kabul alan Behice Melis Kılıç, başvuru ve kabul süreçleri ile Innoenergy Master Programı’nın avantaj ve olası faydalarını anlattı.

SUCool ve InnoEnergy Master School Programlarının tanıtımının ardından ise, 3 konuğun katılımıyla “Üniversite Eğitiminin Girişimciliğe Etkisi” başlıklı panele geçildi. Moderatörlüğünü Sabancı Üniversitesi Inovent A.Ş’den Başar Kaya’nın üstlendiği panelde, Doç.Dr. Pınar BÜYÜKBALCI (Yıldız Teknik Üniversitesi), Dr. Ozan GÖZBAŞI (CEO, Optiyol A.Ş) ve Batuhan TOSUNOĞLU (Sabancı Üniversitesi Öğrencisi ve Dry&Dry’ın Kurucusu) konuşmacı olarak yer aldılar.

Başar Kaya, üniversite kampüslerinin girişimcilik adına birçok fırsatın bulunduğu yerler olduğunu söyledi ve SUCool olarak amaçlarının gençlere network için kapılar açmak olduğunu sözlerine ekledi.

Doç. Dr. Pınar Büyükbalcı, amacın farkında olmanın önemine değindi. Ne yapmak istendiğinin cevabı varsa, her şeyin o amaca uygun olarak yapıldığını söyledi. Öğrenci kulüplerinin önemine dikkat çeken Büyükbalcı, öğrencilere mutlaka bir kulübe üye olmalarını, kulüp faaliyetlerine katılmalarını önerdi. Yüksek lisans yapmak isteyenlere de tavsiyelerde bulunan Büyükbalcı, “Üniversitelerin habitatlarına bakın. Üniversitenin girişimcilik ekosistemi ile ne kadar iç içe olduğuna bakın. Etrafınıza potansiyel müşteri gözüyle bakın ve hangi ihtiyaçlarına cevap bulursanız para kazanacağınızı düşününün. Bunu oyunlaştırarak yapın” dedi.

Dr. Ozan Gözbaşı, yurtdışında yüksek lisans eğitimi almanın ömür boyu sürecek network kazandırdığını söyledi. Öğrencilere çok yerde bulunmaları ve çok kişiyle tanışmalarını tavsiye etti. Gölbaşı “Yurtdışındaki üniversitelerin teknoloji transfer ofisleri veya girişimcilik yapmak isteyenler için ayırdığı alanlar var. Oralarda tanışacağınız insanlar olabilir. Network oluşturarak bir girişimin parçası olabilirsiniz” dedi.

Çok küçük yaşlardan beri bir şeyler yapmak adına koşturduğunu belirten Batuhan Tosunoğlu, okulda öğretilen her bir dersin önemli olduğuna dikkat çekti. “Bir girişiminiz olduğu zaman her şeyi ona göre şekillendiriyorsunuz. Derslerden alacağınız çok şey var. Derste edinilen bilgileri pratik yaparak, bunların size yardımcı olacağını anlıyorsunuz. İşimle alakalı bir ders olduğu zaman şevkle gidiyorum. Dersten sonra da SUCool ofisinde, derste anlatılanların pratiğini yapıyorum” dedi.

MBA Kulübü iş dünyasının liderleri ve öğrencileri buluşturuyor

MBA Kulübü iş dünyasının liderleri ve öğrencileri buluşturuyor

abancı Üniversitesi MBA Kulübü’nün çeşitli sektörlerden üst düzey konuşmacıların katılacağı Business Insights etkinliği 23 Şubat 2019, Cumartesi günü Karaköy Minerva Palas’ta düzenlenecek.

MBA Kulübü Business Insights

Etkinlikte sırasıyla, RB Ev ve Hijyen Türkiye Genel Müdürü Selim Akiş, GSK Türkiye Klasik Markalar İş Birimi Direktörü Mustafa Paydaş, Doğadan Genel Müdürü Sumru Atalay, Oracle Türkiye Satış Müdürü Işıl Kılınç Gürtuna ve Pfizer Çin Eski CEO’su Ahmet Esen konuşmacı olacaklar. Konuşmacılar kendi tecrübelerinden örneklerle destekleyici liderlik üzerine konuşma yapacaklar.

Katılımcılar arasından CV elemesini geçenler AvivaSA merkez ofisinde mülakat similasyonu, CV değerlendirmesi ve oluşturma yardımı eğitimlerine katılma şansını elde edecekler.

Ücretsiz düzenlenecek etkinliğe kaydolmak için: https://www.surveymonkey.com/r/SCQ2LGY

Program:

Tarih: 23 Şubat 2019, Cumartesi

Yer:    Karaköy Minerva Palas

            Bankalar Caddesi No:2, Karaköy

Saat:   11:00 – 15:00

 

Müzikus ile Musiccon'19

Müzikus ile Musiccon'19

Sabancı Üniversitesi Müzik Kulübü Müzikus, bu sene ikincisini gerçekleştirdiği Musiccon'19 etkinliği ile 21 Şubat Perşembe akşamı kampüsteki müzikseverlerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor.

Etkinliğin amacı, Türkiye'de müzik alanında tanınmış ve başarılı insanlarla Sabancılıları buluşturmak. Musiccon'19 etkinlğinde deneyimler paylaşılırken sevilen sanatçıları biraz daha yakından tanıma imkanı da olacak.

Sabanci Universitesi Muzikus

Müzik sektöründen moderatörlerin eşliğinde, iki oturum halinde gerçekleşecek etkinliğin konuları "Sanatçının Keşfedilme Serüveni" ve "Müzikte Özgünlük ve Bağımsızlık"

Musiccon'19 etkinlik programı: 

Saat: 20.00 - 21.00

1. Oturum: Sanatçının Keşfedilme Serüveni

Harun İzer - Moderatör 

Uğurhan Özay (Dolu Kadehi Ters Tut) 

Erdem Topsakal (Yok Öyle Kararlı Şeyler) 

Jan Soykök (Birileri) 

Sedef Sebüktekin

Saat: 21.30 - 22.30 

2. Oturum: Müzikte Özgünlük & Bağımsızlık 

Murat Meriç -Moderatör 

Orçun Sünear (Sattas) 

Doğan Duru (Redd)

Genç Osman Yavaş

Onur Akça (Murder King)

Murat Germen’in eserleri uluslararası sanat kitabına seçildi

Murat Germen’in eserleri uluslararası sanat kitabına seçildi

Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyemiz ve fotoğraf sanatçısı Murat Germen’in çalışmaları çeşitli ülkelerden 12 fotoğraf sanatçısı ile birlikte “Theories in Digital Composite Photographs: 12 Artists and Their Work (Dijital *Kompozit Fotoğraflarda Teoriler: 12 Sanatçı ve Eserleri)” adlı dijital sanat kitabına seçildi. Tüm dünyada bilinen ve geniş bir dağıtım ağına sahip olan Routledge adlı yayınevi tarafından yayınlanan kitabın yazarı Yihui Huang. 

Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Murat Germen

Popülerliği ve etkisi giderek artan dijital kompozitlere yönelik çalışmalardan ilki olan söz konusu kitapla, bu benzersiz sanat türüne felsefi ve teorik bir yaklaşım ilk kez kuruluyor. Farklı ülkelerden sanatçıları bir araya getiren kitap, gerek öğrenciler gerek alan profesyonelleri için bilgilendirici ve ilham verici bir kaynak olarak kabul ediliyor. 

Theories in Digital Composite Photographs: 12 Artists and Their Work

Theories in Digital Composite Photographs: 12 Artists and Their Work (Dijital Kompozit Fotoğraflarda Teoriler: 12 Sanatçı ve Eserleri) adlı kitap, sanatçıların gerçeklik kavramlarına yönelik felsefi bir bakış açısıyla, dijital kompozit fotoğrafların teorik incelemesini hedef alıyor. 

Kitabın yazarı Yihui Huang, çeşitli ülkelerden güncel dijital kompozit sanatçıları mercek altına alarak geliştirdiği 12 olay incelemesinde, sanatçıların motivasyonları, üretim süreçleri ve dünya görüşleriyle teorik yorumları arasındaki ilişkiyi irdeliyor. Yazar Huang, sanatçıların eserlerini fotoğraf teorisi ve batı estetiğinde gerçekçilik, dışavurumculuk, biçimcilik, post-modernizm gibi akımların bağlamına oturtuyor. 

Murat Germen dünyanın çeşitli ülkelerinden seçilen 12 sanatçı arasında yer alması ile ilgili olarak; “Yihui Huang ile şahsen tanışmadık, kendisi bana internet üzerinden ulaştı. Kitapta benimle birlikte yer alan sanatçılardan üçünün Thomas Kellner, Alessandro Bavari ve Matt Siber’in işlerini kendi derslerimde öğrencilerime gösteriyorum. Derslerimde örnek olarak gösterdiğim sanatçılarla uluslararası kapsamdaki bir yayında birlikte yer almak gerçekten güzel bir duygu. Kitabın yazar ve editörü Yihui Huang sadece sanatçıların eserlerini dahil etmekle kalmadı, onlarla e-posta üzerinden röportajlar yaptı. Bu sayede sanatçıların kavramsal yaklaşımlarını, duruşlarını da ifade edebilmelerini mümkün hale getirdi. İşlerimle birlikte söz konusu röportajdan oluşan 14 sayfalık gayet doyurucu bir makale çıkmış oldu ortaya.” dedi.

Kitapta yer alan sanatçılar sırasıyla: Thomas Kellner, Koya Abe, Murat Germen, Jaime Kennedy, Xiao Hui WANG, Tom Chambers, Tom Bamberger, Maggie Taylor, Kelli Connell, Alessandro Bavari, Leigh Merrill ve Matt Siber. 

 *Kompozit fotoğraf nedir?

Kompozit fotoğraf, çeşitli zaman dilimleri ve mekanlardan farklı fotoğrafların, sayısal katmanların aynı düzlem üzerinde montajlanmasıyla oluşturulan bir bileşik fotoğraf türüdür. 

https://www.routledge.com/Theories-in-Digital-Composite-Photographs-12-Artists-and-Their-Work/Huang/p/book/9781138719187

Melsa Ararat, TOBB İstanbul Kadın Girişimciler Kurulu’nda

Melsa Ararat, TOBB İstanbul Kadın Girişimciler Kurulu’nda

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Melsa Ararat, İstanbul Sanayi Odası adına TOBB İstanbul Kadın Girişimciler Kurulu’na akademisyen üye olarak seçildi.


Melsa Ararat yeni görevi ile ilgili olarak “Akademi ile sanayinin diyalog içinde olmasına olanak veren yapılar çok değerliler. TOBB İstanbul Kadın Girişimciler Kurulu’na aday gösterilmiş ve seçilmiş olmaktan büyük memnuniyet duydum. Girişimci kadınların önünde önemli engeller olduğunu araştırmalardan biliyoruz, oysaki kadın girişimcilerin artması hem kadın yöneticilerin kadınlara daha iyi iş olanakları sunması yoluyla onların iş hayatına katılımını arttırarak hem de doğrudan ekonomik kararlara katılmaları yoluyla toplumsal cinsiyet eşitliğine katkıda bulunmaktadır.’

TOBB Kadın Girişimciler Kurulu, ülkemizdeki kadın girişimci potansiyelinin nicelik ve nitelik bakımından geliştirilmesi ve daha donanımlı hale getirilmesi amacıyla politika belirlemek ve girişimcilik kültürünün kadınlar arasında gelişmesine öncülük etmek üzere Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesinde 81 ilde oluşturulmuştur. TOBB İstanbul KGK; İstanbul Sanayi Odası, İstanbul Ticaret Odası, İMEAK Deniz Ticaret Odası ve İstanbul Ticaret Borsası’nın temsilcilerinden oluşmaktadır. TOBB İstanbul KGK İstanbul Ticaret Odası koordinatörlüğünde 2009 yılından beri faaliyetlerini yürütmektedir.

Bahattin Koç Biyofabrikasyon Derneği'nin Yönetim Kurulunda

Bahattin Koç Biyofabrikasyon Derneği'nin Yönetim Kurulunda

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Endüstri/Üretim Mühendisliği Programları öğretim üyemiz Bahattin Koç, Uluslararası Biyofabrikasyon Derneği'nin (International Society of Biofabrication - ISBF) Yönetim Kuruluna seçildi.

  Bahattin Koc - Sabancı Üniversitesi ögretim uyesi

Uluslararası Biyofabrikasyon Derneği'nin (ISBF) üyeleri, farklı ülkelerde biyofabrikasyon konusunda uzman 12 araştırmacıdan oluşuyor. Biyofabrikasyon Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri, derneğin işleyişi ve aktiviteleri ile ilgili tüm kararların alınması ve farklı komiteler ile alınan kararların uygulanmasından sorumludur. Bahattin Koç, ISBF Yönetim Kurulu üyesi olarak 2019 - 2022 döneminde görev yapacak. 

ISBF, biyofabrikasyon konusunda uluslararası çaptaki tek ve en önemli dernektir. Derneğin temel amacı insanlığın yararına bilimsel ve teknolojik inovasyonu ve mükemmelliği teşvik etmektir. 

http://biofabricationsociety.org/about/board-members/

Bahattin Koç kimdir?

Bahattin Koç ve grubu üç boyutlu doku ve organ tasarımı ve yapay doku/organ üretimi, Eklemeli İmalat (Additive Manufacturing), 3B Yazıcılar, nano-mikro üretim ve bilgisayar destekli tasarım ve üretim konularında disiplinlerarası çalışmalarını 2010 yılından beri görev yaptığı Sabancı Üniversitesi'nde devam ediyor. Bahattin Koç, Doku mühendisliği ve 3B doku ve organ basımı konusundaki çalışmaları ile Elginkan Vakfı Teknoloji, Türk Kalp Vakfı, “Doç. Dr. Edip Kürklü Ödülü”, Elsevier En Çok Atıf Alan Makale (CAD), UB STOR Inventor ve UB Rifler ödüllerini aldı. 90’den fazla makale, kitap bölümü ve konferans bildirisi, poster vb. bilimsel yayını bulunuyor. Kendi alanındaki birçok uluslararası dergide de editörlük yapıyor.

Prof. Dr. Bahattin Koç ve ekibinin çalışmalarının ana amacı laboratuvar ortamında bir doku veya organın anatomik yapısına uygun olarak üç boyutlu biyoyazıcı ile hastanın kendi normal hücrelerini veya kök hücrelerini kullanarak, gereken doku hatta organının bire bir kopyasını üretebilmektir. Böylece hastanın kendi hücreleri ile üretilen yapay doku veya organı hastanın vücudunun reddetmesi gibi bir durum ortadan kalkacaktır.

Geliştirdikleri 3B bio-basım yöntemi ile Dr. Bahattin Koç ve ekibi dünyada ilk defa canlı hücreler kullanarak aort benzeri, büyük damar doku yapısı üretmiştir. Bu proje kapsamında, Prof. Koç ve grubu medikal görüntüler kullanarak, aort damarını anatomik yapıya uygun bir şekilde tasarlamış ve geliştirdikleri yenilikçi 3B biyobasım yöntemi ile üretmiştir. Bu projede, ilk defa canlı hücreler kullanarak ve “kendi-kendini” destekleyen 3B biyo-basım yöntemi ile anatomik yapısına uygun, büyük damar dokusu yapısı üretilmiştir. Bu araştırmalar BBC Horizon programı gibi dünya çapında en önemli bilimsel çalışma ve teknolojileri konu alan belgesel programında yer almıştır.

Uluslararası Biyofabrikasyon Derneği / International Society of Biofabrication - ISBF Hakkında

Uluslararası Biyofabrikasyon Derneği (ISBF), 2010 yılında kuruldu ve Biyofabrikasyon konusunda araştırma, geliştirme, eğitim, öğretim ve tıbbi ve klinik uygulamalarını destekleyen bilimsel ve profesyonel bir topluluktur. ISBF uluslararası Biyofabrikasyon topluluğunu temsil eder ve yıllık Biyofabrikasyon Konferanslarını düzenler. Biyofabrikasyon Dergisi (IF: 6.84) aynı zamanda ISBF'nin resmi dergisidir.

http://biofabricationsociety.org/about/board-members/

Biofabrikasyon nedir: İleri biyolojik sistemler (yapay doku / organlar vb.), medikal terapötik ürünler ve tıbbi olmayan biyolojik sistemlerin fabrikasyonuna verilen genel addır.

http://biofabricationsociety.org/about/

İstanbul Perspektifleri Söyleşi Serisi'nin yeni konuğu Asuman Suner

İstanbul Perspektifleri Söyleşi Serisi'nin yeni konuğu Asuman Suner

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nin (İPM) İstanbul kültür-sanat hayatının şekillenmesinde etkin rol oynamış aktörlerle izleyicileri buluşturan "İstanbul Perspektifleri Söyleşi Serisi"nin beşincisinde, öğretim üyesi ve yazar Asuman Suner ağırlanacak.

Asuman Suner - İstanbul Perspektifleri Söyleşi Serisi  

“Hong Kong - İstanbul: Şehri Şahsileştirmek” teması ile gerçekleşecek olan söyleşi 21 Şubat 2019, Perşembe saat 17.00’de Sabancı Üniversitesi Minerva Palas'da yapılacak.

2018-2019 döneminde düzenlenen söyleşilerin amacı, İstanbul’un kültürel dokusunun 1980’lerden bu yana nasıl şekillendiğini ve dönüştüğünü öznel hikayeler üzerinden anlamlandırabilmeyi mümkün kılacak bir tartışma platformu yaratmak. Söyleşilerde; kentin kültürel dokusunun dönüşümü, mimarlık, görsel sanatlar, sanat piyasası, festival kültürü, sahne sanatları boyutlarını içeren farklı perspektiflerden ele alınıyor. 

“İSTANBUL PERSPEKTİFLERİ” SÖYLEŞİ SERİSİ


"Hong Kong - İstanbul: Şehri Şahsileştirmek"

Katılımcı                                : Asuman Suner, Öğretim üyesi, Yazar
Sunum ve Giriş Konuşması: Fuat Keyman, İPM Direktörü

Tarih                                       : 21 Şubat 2019, Perşembe
Saat                                        : 17:00-19:00
Yer                                          : Sabancı Üniversitesi Minerva Palas, Bankalar Caddesi No:2 Karaköy

 

Asuman Suner Hakkında:

1988 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden mezun oldu. Aynı bölümde yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra, doktora derecesini 1996 yılında Massachusetts Üniversitesi İletişim Bölümü'nden aldı. Türkiye'de çalıştığı çeşitli akademik kurumların yanı sıra, 1995-98 yılları arasında Hong Kong Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü'nde ders veren Suner'in, Cinema Journal, Defter, New Perspectives on Turkey, Screen, Social Identities, Sight and Sound, Toplum ve Bilim gibi çeşitli akademik dergilerde ve derleme kitaplarda makaleleri yayımlanmıştır. Hayalet Ev: Yeni Türk Sinemasında Aidiyet, Kimlik ve Bellek kitabının yazarıdır. Bilkent, İTÜ, Başkent, Hong Kong, Massachusetts ve Sabancı Üniversitelerinde öğretim üyeliği yapmıştır.

İnovasyonda Başarısız Olmanın Nedenleri

İnovasyonda Başarısız Olmanın Nedenleri

Yazan: Ergi Şener 

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Mikroelektronik Mühendisliği 2005 lisans, Sanayi Liderleri Elektronik Mühendisliği ve Bilgisayar Bilimi 2007 yüksek lisans mezunu. MBA/EMBA Öğretim Görevlisi
Ergi Sener Sabancı Universitesi Mezunu

Günümüzde sektöründen bağımsız, fark yaratmak ya da “disruptive” (yıkıcı) sonuçlar ortaya çıkarmak isteyen her firma, inovasyon odaklı olmak durumunda. İnovasyon artık sadece pazarda öne çıkmak için kullanılan sihirli bir kelime değil, inovasyon gittikçe agresifleşen ve yıpratıcı hale gelen rekabette hayatta kalmak adına her geçen gün daha da önem arz etmekte. Bununla birlikte, hakkında konuşmak ne kadar yaygın olsa da inovasyon odaklı bir kültür oluşturmak hiç de kolay değil…

Her şeyden önce, kalıcı bir inovasyon kültürü oluşturmak için inovasyonu doğru bir şekilde teşvik etmek gerekiyor. Pek çok şirket “CIO” (Chief Innovation Officer) tarzı havalı ünvanlar oluşturup; “fail edeceği” (başarısız olacağı) baştan belli olmasına ve herkesin de bunun farkında olmasına rağmen, PR düşüncesiyle, inovatif görünmek için olmadık projelere ciddi kaynak ve bütçeler ayırmaktalar… Bu da beklenen sonuçlara ulaşılamamasına ve inovasyonun, hayati önemine rağmen, hızla bir “buzzword”e  (moda kelime) dönüşmesine neden oluyor. Bu yazımda inovasyon çalışmalarındaki başarısızlığın nedenlerini entrepreneur.com'da yayınlanan bir makaleden de yararlanarak derledim.

İnovasyonun gerçekten çok zor ve uzun bir süreç olduğunun ne kadar farkındayız?

Bu aralar “disruptive innovation” (yıkıcı inovasyon) kavramı oldukça revaçta. Günümüzün yıkıcı inovasyonları, tüm sektörleri tehdit etmekte ve sektörlerin dinamiklerini derinden sarsmaktalar. “Disruptive” şirketler ya odaklandıkları pazarda daha önce farkedilmemiş bir segmente odaklanıp yeni segmentler ortaya çıkarmakta (blue ocean - mavi okyanus stratejisini uygulayıp), ya da daha önce hiç kimsenin girmediği, dikkate alınmamış bir pazarı hedef alıp, müşteri olmayanları müşteriye çevirmekteler. Bu nedenle, bu tarz inovasyonların etkilerini doğru olarak görebilmek ve yatırımın dönüşünü tahmin edebilmek çoğu zaman oldukça güç, bu nedenle de genellikle hep aynı örnekler etrafında  dolaşmaktayız…

Bu belirsizlik ortamında, inovasyon projelerinin bir de şirket bütçesine etkilerini düşündüğümüzde, şirket çalışanlarının zamanla inovasyonlara dudak büktüğünü, bu hissiyatın ve yaklaşımın da inovasyonun temelini baştan sarstığını gözlemlemekteyiz. İnovasyonu doğru anlamak adına, inovasyonun hiç de kolay bir süreç olmadığının, zaman ve yatırım olarak ciddi maliyet gerektirdiğinin, sonuç olarak da başarının  hiçbir zaman garanti olmadığının bilincinde olmak gerekiyor…

Öte yandan doğru sistematiğin oluşturulmasıyla birlikte, inovasyon çalışmaları başarısız olsa bile, sonuçlarının yararlı olabileceğinin ve bu çalışmalarla sonraki büyük inovasyonlara zemin yaratılabileceğinin bilincinde olmak  da gerekiyor.

İnovasyon performansları söz konusu olduğunda, kimse durumdan memnun değil…

HBR (Harvard Business Review)’da yayınlanan bir makalede, Harvard Business School’un efsane profesörlerinden, aynı zamanda da inovasyon alanında gerçek bir global otorite olan Clay Christensen (aynı zamanda “disruptive innovation” tanımının da yaratıcısı) inovasyona yönelik bir gerçeği şu şekilde belirtmekte: “Hatırlayabildiğimiz kadarıyla, inovasyon, liderler adına hep en öncelikli, aynı zamanda da en üst düzeyde hayal kırıklığına sebep olan bir süreç olmuştur…” McKinsey’nin kısa süre önce gerçekleştirdiği bir ankete göre, küresel şirketlerdeki liderlerin %84’ü inovasyonun büyüme stratejilerinde çok önemli bir unsur olduğunu belirtmekle birlikte, %94’ü organizasyonlarındaki inovasyon performansından memnun olmadığının altını çizmekteler. Gerçek anlamda inovasyon ortaya çıkaran bir şirkete dönüşme çabası, pek çok şirket açısından gündemdeki yerini sürekli koruyan bir konu olarak devam etmekte.

Her şeyden önce, kurum içerisinde ortak bir inovasyon tanımı belirleyerek işe başlamak gerekiyor…

İnovasyon ararken şirketlerin karşılaştığı en büyük engel, bu kelimenin gerçekten onlar için ne anlam ifade ettiğini bulmak. İnovasyonu dillerinden düşürmeyen, sürekli bu kavrama atıfta bulunan yöneticilerin bir çoğu, ne yazık ki organizasyonları için ortak bir inovasyon tanımını yapamıyor. Ortak tanımı vizyon olarak paylaşmadan, kurumları ve çalışanları yönlendirme uğraşı da nafile bir çaba olmanın ötesine geçemiyor. Doğru bir inovasyon stratejisi belirlemenin ilk adımı, kurum içerisinde uzlaşılmış, herkes tarafından benimsenmiş bir inovasyon tanımını paylaşma ve bu doğrultuda şirket hedeflerini belirlemede yatıyor. Buna yönelik yaşadığım gerçek bir örneği paylaşmak isterim: Turkcell’de bulunduğum dönemde birlikte çalıştığım dönemin CEO’su Sn. Süreyya Ciliv, inovasyona çok önem veren ve şirket içi inovasyon kültürü oluşturmaya çalışan bir liderdi. Şirketin yıllık bir strateji toplantısında, farklı bölümlerden katılımcılara inovasyonun tanımını yapmalarını istemiş (tabi ki her tanım eksik ve birbirinden tamamen farklı çıkmıştı), bunları tek tek tartıştıktan sonra, herkesin benimseyeceği bir tanımı, şirket açısından bir referans olması adına detaylı bir şekilde bir sunum eşliğinde açıklamış ve buna yönelik şirket hedeflerini sunmuştu.

İnovasyonun gerçekten gerekliliğine karar verebilmek

Bir konunun ya da kavramın trend olması, her zaman şirketiniz için doğru inovasyon alanı olduğu anlamına gelmez. İnovasyon iş modeliniz açısından bir değer ifade ediyor ya da ticari ya da toplumsal bir fayda sağlıyorsa gerçek anlamda inovasyon niteliğinde oluyor. İnovasyon stratejileri ve hedeflerinde de bu yönde ilerlemekte yarar var.

Başarısızlığı tolere edebilmenin önemi

Başarısızlık inovasyonun kaçınılmaz bir parçası. En iyi inovasyonlar genellikle, ilk önce birkaç kötü girişim sonrası ortaya çıkmakta. İnovasyonun doğru bir şekilde geliştiği bir kültür yaratmak için yeni fikirlerin desteklendiği ve denendiği, riskin tolere edildiği ve beklentilerin gerçekleşmediği süreçte de hızlıca yön değiştirildiği (pivot edildiği) bir yöntem belirlemek gerekiyor.

Sürdürülebilir İnovasyon için önce kurum kültürünü oluşturmak

Yeni, “cool” fikirler üretebilen; bunları zenginleştirip, gelir yaratan bir iş modeli ile detaylandırmayı başaran; fikri çalışır hale getirerek müşterilerin de kullanmasını sağlayan bir organizasyon gerçek anlamda inovasyonlar ortaya çıkarabiliyor. Ancak, bu süreçleri doğru oluşturabilmek ve sürekli işlerliğini sağlayabilmek için, inovasyon stratejisinin kurumsal kültürde başladığını unutmamak ve inovasyonu bir kültür haline getirebilmek yine karşımıza çıkıyor. İnovasyonun açıklanması, bölümler arasında teşvik edilmesi, cesaretlendirilmesi ve belki de en önemlisi sürekli takip edilmesi gerekiyor. İnovasyonu sadece iyi fikir ortaya çıkarıp, bunları açık ortamda paylaşan bir yapı kurmak olarak görmemek gerekiyor. Yaratıcılık açısından iyi fikirler ortaya çıkarmak oldukça önemli, ancak inovasyon açısından bu fikirleri uygulayarak, başarılı değer önerileriyle hayata geçirebilmek önem arz ediyor.

Bu denli hızlı ve öngörülemez bir değişim ve sürekli “yıkım” ortamında geleceği tahmin etmek daha da zorlaşmakta. Bu nedenle, inovasyon yalnızca şirketler açısında fark yaratan bir değer değil; aksine, işin sürdürülebilirliği için hayati hale gelmiş durumda. İnovasyon odağında da asıl yatırımın yapılması gereken ve sürdürülebilir bir hale dönüşecek şekilde planlanması gereken konu, şirkette herkesin gerçek anlamda inovasyon yapmasını sağlayabilen bir “kültür” oluşturabilmek… Ancak bu şekilde, görünmez rekabet avantajı yaratarak, “disrupt” edip ilerleyebilmek mümkün…

Abone ol