Yurt Yerleşim Kriteri Güncellemesi

Yurt Yerleşim Kriteri Güncellemesi

Sevgili Öğrenciler,

Yaşanılan tecrübeler ve sizlerden gelen geri bildirimler doğrultusunda, mağduriyetleri minimize etmek ve sizlere daha iyi hizmet sunabilmek için yurt yerleşim kriterlerinden İstanbul içi adres dağılımları yeniden yapılandırılmıştır. Bu yapılandırmada ilçelerin kampüse uzaklığı, İstanbul ulaşım ağı ve shuttle ulaşımı göz önünde bulundurulmuştur.

2018 Güz döneminden itibaren uygulanmaya başlayacak yeni İstanbul içi bölge dağılımları aşağıdaki gibidir.

İSTANBUL
1. BÖLGE

Silivri

Çatalca

B.Çekmece

Arnavutköy

Esenyur

Şile

Beylikdüzü

İSTANBUL
2. BÖLGE

Avcılar

Başakşehir

K.Çekmece

Adalar

İSTANBUL
3. BÖLGE

Bağcılar

Bahçelievler

Esenler

Bakırköy

Sultangazi

Sarıyer

Güngören

Zeytinburnu

Beykoz

Ümraniye

G.Osmanpaşa

İSTANBUL
4. BÖLGE

Eyüp

Bayrampaşa

Fatih

Beyoğlu

Kağıthane

Çekmeköy

Şişli

İSTANBUL
5. BÖLGE

Sancaktepe

Üsküdar

Maltepe

Sultanbeyli

Kartal

Pendik

İSTANBUL
6. BÖLGE

Beşiktaş

Kadiköy

Ataşehir

Tuzla

 

Konaklama Hizmetleri Birimi / OTH

Yurt Başvuru Evrakları Hk.

Yurt Başvuru Evrakları Hk.

YURT BAŞVURULARI İLE İLGİLİ SIKÇA SORULAN SORULAR

  • ERASMUSTAYIM, SAĞLIK RAPORU ALAMIYORUM. NE YAPABİLİRİM?

Sağlık raporu alanına, bir word dokümanı oluşturup içeriğine “Sağlık raporu belgesini en geç 31.10.2018 tarihine kadar Konaklama Hizmetleri Birimi’ne ileteceğim. Ad Soyad / Tarihi” yazısı eklenerek yüklenmelidir. Taahhüt edilen tarihe kadar ilgili evrakın birime teslim edilmesi gerekmektedir. Bu durum, yurt dışında staj ve Erasmus sebebi ile bulunan olan öğrenciler için geçerlidir.

  • BELGELERİ SONRA YÜKLESEM OLUR MU?

Yurt imkanlarından faydalanmak isteyen öğrencilerimiz, duyurulmuş başvuru tarihleri arasında ilgili dokümanları sisteme yükleyerek başvurusunu yapmalıdır. Evrak yükleme işlemi tamamlanmadan yapılan başvurular değerlendirmeye alınmamaktadır.

  • EKSİK BELGE VE / VEYA HATALI İLE BAŞVURU YAPARSAM NE OLUR?

Eksik veya hatalı evrak ile yapılan başvurular onaylanmamakta ve sistem tarafından ilgili öğrenciye otomatik mail gönderilmektedir. Evraklar tekrar gözden geçirilerek, eksiksiz ve doğru evraklar ile başvuru tekrar yapılmalıdır.

  • SAĞLIK RAPORUMU NEREDEN ALABİLİRİM?

Sağlık raporu belgesi, Devlet Hastanelerinden, Sağlık ocaklarındaki aile hekimlerinden veya Özel Hastanelerden temin edilebilir.

  • SAĞLIK RAPORU İÇİN KAN TAHLİLİ YAPTIRMAM VE AKCİĞER RÖNTGENİ ÇEKTİRMEM ZORUNLU MU?

Tahlil ve röntgen çektirme zorunluluğu bulunmamaktadır. Raporu hazırlayacak doktorun gözlemleri doğrultusunda tahlil yapılması talep edilebilir.

  • TALEP  EDİLEN EVRAKLARI İLK KAYIT SIRASINDA VERMİŞTİM, TEKRAR YÜKLEMEM GEREKLİ Mİ?

Online başvuru sırasında talep edilen belgelerin sisteme yüklenmesi gerekmektedir.

  • AİLEM BENİM YERİME EVRAKLARI YÜKLEYEBİLİR Mİ?

Kullanıcı adı ve şifreniz ile sisteme giriş yaparak evraklar yüklenebilir.

  • ÖĞRENİM İZNİ BELGESİ YÜKLEMEK ZORUNDA MIYIM?

Öğrenim izin belgesi yabancı öğrenciler içindir. Türk öğrenciler bu belge alanını boş bırakabilir.

  • RET OLAN EVRAK YÜKLEME DURUMUNDA NE YAPMALIYIM?

Ret olan başvuru sonrasında öğrenciye Yurt sorumlusundan ret işleminin açıklaması ile ilgili bir mail gönderilir ve hangi evrakta / evraklarda sorun var ise bilgilendirmesi yapılır.  İlgili öğrenci, başvuru sistemine tekrar girerek online yurt başvurusunu doğru evraklar ile yenilemelidir.

  • BAŞVURUM ONAYLANDIKTAN SONRA BİRŞEY YAPMAM GEREKİYOR MU?

Sisteme yüklediğiniz evrakların kontrolünden sonra herhangi bir sorun yok ise sistem tarafından otomatik bir bilgi mesajı iletilir. Yapılması gereken başka bir şey yoktur.

  • EVRAKLARIMI YÜKLEME AŞAMASINDA SORUN YAŞIYORUM NE YAPMALIYIM?

yurtlar@sabanciuniv.edu adresine ekran görüntüsü gönderilerek yardım talep edilebilir.

  • BELGELERİ YÜKLEYEREK BAŞVURU YAPMAK, YURT HAKKI KAZANMAMI GARANTİLER Mİ?

Evraklarını yükleyerek yurt başvurusu yapan öğrencilerimizin başvuruları kriterler doğrultusunda değerlendirilmektedir.

  • YÜKLEDİĞİM BELGELERİN GEÇERLİLİK SÜRELERİ NEDİR?

Sağlık raporu belgesinin son 1 yıl, diğer tüm belgelerin başvuru tarihinden geriye dönük 1 ay içerisinde alınmış olması gerekmektedir.

  • BELGELERİMİ E-DEVLET SİSTEMİNDEN ALABİLİR MİYİM?

E-Devlet sisteminden alınan belgeler geçerlidir.

 

 Konaklama Hizmetleri Birimi / OTH 

Siber Güvenlik Tezsiz Yüksek Lisans Programı Tanıtım Toplantısı

Siber Güvenlik Tezsiz Yüksek Lisans Programı Tanıtım Toplantısı

Siber Güvenlik Tezsiz Yüksek Lisans Programı” sizi tanıtım toplantısına davet ediyor!

Siber güvenlik alanında uzman olmak, alandaki kuramsal ve uygulamalı bilgi ve yeteneklerini ilerletmek ve bu konuda başarılı bir kariyere adım atmak isteyen profesyoneller yetiştirmek amacıyla hazırlanmış olan yüksek lisans programımız, sunduğumuz olanaklar ve katılımcı profili hakkında bilgi vermek ve sorularınızı cevaplamak üzere sizleri tanıtım toplantımıza bekliyoruz.

Bu toplantı aşağıdaki konularda sizlere bilgi vermeyi amaçlamaktadır: 

  • Eğitim programımızın içeriği, kapsamı, formatı ve eğitmen profili
  • Programın sizlere kazandırmayı hedeflediği kariyer profili 

Ne zaman: 23 Temmuz 2018, Saat: 19:00 - 20:00

Nerede: Sabancı Üniversitesi, Minerva Palas, Bankalar Cad. No:2, Karaköy  ( harita )

Konuşmacı: Prof. Dr. Erkay Savaş (Linkedin)

Toplantıya katılmak için tıklayınız.

Detaylı bilgi ve iletişim:

Tel: 0 (216) 483 96 00
E-posta: sec@sabanciuniv.edu
Web: 
sec.sabanciuniv.edu

Avrupa’nın En Büyük Startup Yarışması’nın Kazananı 30 Bin Euro’nun Sahibi Oldu

Avrupa’nın En Büyük Startup Yarışması’nın Kazananı 30 Bin Euro’nun Sahibi Oldu

EIT InnoEnergy tarafından düzenlenen, Türkiye ve 23 Avrupa ülkesindeki startup’lara yönelik, enerji ve temiz teknoloji konulu PowerUp! Yarışması’nın bu yılki kazananı Estonya’dan Zubax Robotix oldu. EIT InnoEnergy'nin Türkiye'deki tek ortağı Sabancı Üniversitesi Teknoloji Tabanlı Girişimleri Hızlandırma Merkezi (SUCOOL) oldu.  

EIT InnoEnergy tarafından bu yıl 4.sü düzenlenen PowerUp! Yarışmasının kazananları Prag’da düzenlenen büyük finalde belli oldu. Yarışmanın Türkiye ayağı, Sabancı Üniversitesi Teknoloji Tabanlı Girişimleri Hızlandırma Merkezi'nin (SUCOOL) katkılarıyla yürütüldü. Türkiye ile birlikte Doğu ve Orta Avrupa’nın 23 ülkesinden enerji odaklı faaliyet gösteren toplam 299 startup’ın başvuru yaptığı ve Türkiye adına Şahin Çağlayan ve Utku Simitli tarafından kurulan Reengen’in katıldığı PowerUp!’ta kazanan ekip Estonya’dan Zubax olurken;  ikincilik unvanı ve 10 bin Euro ödül Litvanya’dan WellParko’ya verildi. Üçüncülük ve 5 bin Euro’luk ödülü ise Çek Cumhuriyeti’nden Neuron Soundware kazandı.

Zubax ekibinin Teknik Araştırma Müdürü Pavek Kirienko yarışmayla ilgili şunları söyledi: “Bu organizasyona başvurmamızın sebebi,  yarışmanın alanımızla birebir ilgili olmasıydı. Bu yarışma, yenilikçi fikirler ve bu fikirlere sahip ekiplere finansman ve destek sağlarken, startup’ların da teknolojik açıdan ilerlemelerine yardımcı oluyor. Yarışmadan zaferle ayrılmak bizim için çok motive edici bir sürpriz oldu. İyi bir fikrimizin ve potansiyeli  olan iyi bir ürünümüz olduğunu aslında tahmin ediyorduk. Kazandığımız bu ödülü projemizi daha da geliştirmek için kullanıp, piyasadaki varlığımızı bir üst seviyeye taşımayı hedefliyoruz. ”

Jüri Başkanı, InnoEnergy Orta Avrupa İş Geliştirme Direktörü Christo Balinow, InnoEnergy’nin kuruluşundan bu yana geçen 7 yılda toplam 2 milyar Euro değerindeki inovatif projelere yatırım yaptığını söyledi. “Bizim desteğimiz sayesinde, bugüne kadar 80 ürün pazara çıktı” diyen  Balinow,  şimdi Zubax ekibinin de bu inanılmaz fırsatı yakaladığını söyledi.

Prag'da 19 Haziran’da gerçekleştirilen büyük finalde 15 yeni kurulmuş startup çözümlerini jüri, yatırımcılar ve medya temsilcileri huzurunda tanıttı. Katılımcılar; Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Litvanya, Letonya, Sırbistan, Türkiye, Ukrayna, Estonya, Romanya, Bulgaristan, Hırvatistan ve Yunanistan'da yapılan ülke finallerini kazanan yarışmacılardan oluştu. Finalistler, yarışmaya başvuru yapan Türkiye ve 23 Orta Avrupa ülkesinden gelen 299 ekip arasından seçildi.  InnoEnergy’nin sunduğu prestijli Highway® Hızlandırıcı Programı, Avrupa temiz teknoloji sektöründeki en iyi programlardan biri olduğu için yarışmadaki iddia da büyüktü.

MOL Goup Open Innovation Hub Başkanı ve Jüri üyesi Zsolt Winkler, şu değerlendirmede bulundu:

“PowerUp! bize Avrupa’nın her yerinden taze ve yepyeni fikirler ve çözümler getiriyor. Bu etkinliğe ikinci defa sponsor olmaktan gurur duyuyoruz. Şirketimizi dönüştürürken, bu gibi yarışmalar üzerinden yeni kurulan şirketlerle de bir araya gelmek, stratejimiz içinde önemli bir rol oynuyor.”

Enerjisa CTO'su Gül Erol, özellikle rekabet seviyesinin yüksek olmasından memnun olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Değişimin çok hızlı olacağı geleceğe, ancak yeni kurulan şirketlerle yani startup’larla  inovatif ve çevik ortaklıklar kurarak ve sürdürülebilir çözümler üreterek ulaşabileceğimizi biliyoruz. Enerjisa olarak, bizi Avrupa'nın her tarafından en çarpıcı fikirlerle buluşturan PowerUp!'ın bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz.”

RAFAKO  S.A. Başkanı Michał Maćkowiak da, bu yıl rekabet seviyesinin çok yüksek olduğunu düşündüğünü belirterek, şunları ekledi:

“Bu yıl sadece enerji sektöründen şirketler değil aynı zamanda elektromobilite ve akıllı şehirler gibi alanlarda çalışan startup’ların da yarışmaya katılmış olmasından büyük memnuniyet duyduk. Yarışma, enerji sektörünün yanı sıra yukarıda belirttiğim alanlarda faaliyet göstererek gelir kaynaklarını çeşitlendirmek amacıyla farklı fırsatlar aramak açısından RAFAKO ile aynı yönde gelişiyor.

PowerUp!'ı startup’lar arasında yapılan diğer yarışmalardan ayıran en önemli özellik olan “Bootcamp” etkinliklerinde, büyük final öncesinde yarışmacılar iş modellerini test etmek ve sunum becerilerini farklı bir seviyeye yükseltmek için iki gün hazırlık yapıyorlar. 

EIT InnoEnergy Hakkında

EIT InnoEnergy, Avrupa çapında sürdürülebilir enerji için bir inovasyon üreticisi. Eğitimden son müşteriye kadar yolculuğun her aşamasında inovasyonu destekliyor ve inovasyona yatırım yapıyoruz. Ortaklardan oluşan ağımızla Avrupa çapında bağlantılar kuruyor, yetenekli yaratıcılarla, endüstriyi, mezunlarla işverenleri, araştırmacılarla girişimcileri, işletmelerle pazarları buluşturuyoruz. İnovasyonun üç temel alanında çalışıyoruz:

  • Sürdürülebilirliğin taleplerini ve endüstrinin ihtiyaçlarını anlayan, bilgi sahibi ve azimli bir işgücü yaratmak için Eğitim.
  • Müşterilere gerçek sonuçlar sunan, ticari olarak cazip teknolojiler yaratmak için fikirleri, mucitleri ve endüstriyi bir araya getirmek için İnovasyon Projeleri.
  • İnovatif ürün ve hizmetleriyle Avrupa’nın enerji ekosistemini geliştiren girişimciler ve startup’ları desteklemek için İş Oluşturma Hizmetleri.

Bu disiplinlerin bir araya getirilmesi her birinin etkisini maksimize ediyor, pazar için hazır çözümlerin geliştirilmesini hızlandırıyor ve çalışmamızın inovatif sonuçlarını satabildiğimiz verimli bir ortam oluşturuyor.

InnoEnergy, 2010 yılında kuruldu ve European Institute of Innovation and Technology (EIT) tarafından destekleniyor.

 

 

 

Mezunumuz Aydın Aysu'nun başarısı

Mezunumuz Aydın Aysu'nun başarısı

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Mikroelektronik 2008 Lisans, Elektronik Mühendisliği 2010 Yüksek Lisans Mezunumuz Aydın Aysu, North Carolina State Üniversitesinin "Electrical and Computer Engineering / Elektronik ve Bilgisayar Mühendisligi" departmanında önümüzdeki dönem "Tenure-Track Assistant Professor" pozisyonunda göreve başlayacak.


Aydın'ın aynı zamanda, "Quantum-Sonrası Güvenlik Sistemleri" üzerine yayınladığı son makalesi uluslararası donanım güvenliği konferansında en iyi makale ödülüne aday gösterildi ve ikinci oldu.

Aydın Aysu websitesi http://rijndael.ece.vt.edu/aydinay/

Lise Yaz Okulu ve İngilizce Yaz Okulu’nun birinci dönemi tamamlandı

Lise Yaz Okulu ve İngilizce Yaz Okulu’nun birinci dönemi tamamlandı

Sabancı Üniversitesi tarafından bu yıl ilki düzenlenen İngilizce Yaz Okulu ve sekizincisi düzenlenen Lise Yaz Okulu’nun ilk dönemi sona erdi. Bugüne kadar 14 ülkeden 7 bine yakın öğrencinin katıldığı Sabancı Üniversitesi İngilizce Yaz Okulu ve Lise Yaz Okulu’nun ilk dönemine bu sene Türkiye’den ve yurtdışından toplam 720 öğrenci katıldı. Sabancı Üniversitesi Lise Yaz Okulu’nda öğrencilere kendilerini geliştirebilecekleri akademik, kültürel ve uluslararası bir ortam sunuldu.

 

Sabancı Üniversitesi lise öğrencilerine üniversite deneyimi yaşatmayı hedefleyen Sabancı Üniversitesi Lise Yaz Okulu’nun sekizincisinin ilk dönemi tamamlandı.

Sabancı Üniversitesi İngilizce Yaz Okulu ve Lise Yaz Okulu’nun ilk dönemine; Türkiye’nin dört bir yanından olmak üzere 41 ilden ve yurtdışından toplamda 720 öğrenci katıldı.

Sabancı Üniversitesi Lise Yaz Okulu’nda 1. dönemin müfredatında; Moleküler Biyoloji, Gen Mühendisliği ve Nano Tıp; Sıvılarda Nanoteknolojik Uygulamalar: Tıp, Enerji ve Sanayi; Hukuk ve Etik; Nano Bilim ve Nano Teknoloji; Kuantum Fiziği; Astrofizik ve Diğer Yıldızların Gezegenleri; Bağışıklık Sistemi ve Kanser; Cerrahi Robotlar ve Biyomedikal; Phyton ile Bilgisayar Programlamaya Giriş; Malzeme Bilimi ve Nano Mühendislik; Endüstri Mühendisliğine Giriş; Mühendislik Dallarında Eğitim ve Sektörler; Dünyada ve Gelecekte Kompozit Tasarımı ve Üretimi: TUMER-KTMM Merkezi’nde “Hands-on” Bilgi ve Deneyim; Ekonomi, Finans, Para ve Sizin Geleceğiniz; Girişimcilik ve Yenilikçilik; İnsanlık Tarihi; İnsan Hakları ve Dünya Düzeni; Uluslararası Makroekonomi; Uluslararası Hukuk; Psikoloji ve Felsefe; Batı Sanatının, Senfonik Müziğin ve Tiyatronun Büyük Eserleri; Görsel İletişim, Tasarım ve Sanat; Popüler Kültür ve Müzik: Tür, Stil ve Medya; Temel İngilizce Öğrenimi II; Yaratıcı Zeka ve Yaratıcı Etkinlik ile Üniversite ve Meslekler: Bilgilenmek, Seçmek ve Başarmak dersleri yer aldı.

Sabancı Üniversitesi İngilizce Yaz Okulu’na katılan öğrenciler ise, Sabancı Üniversitesi Diller Okulu öğretim üyeleri tarafından hazırlanan programda 50 saat İngilizce öğrenmenin yanı sıra Amerika’dan gelen mentorler eşliğinde kalan zamanlarında çeşitli oyunlar ile Sabancı Üniversitesi’nin yeni hizmete açtığı Collaboration Space’in içinde Bilgisayar Programlama dersi aldı.

Ders dışı etkinlikler

Sabancı Üniversitesi Lise Yaz Okulu, gün içerisine yayılmış ders dışı etkinliklerle öğrencilere sportif, kültürel ve sosyal olanaklar sunuyor. Tüm öğrenciler program süresince üniversitenin bilgi merkezi, spor salonu vb. sportif ve kültürel olanaklarından ücretsiz yararlanma hakkına oluyorlar.

Ders dışı spor, sanat, kültür ve eğlence etkinlikleriyle zenginleştirilen Sabancı Üniversitesi Lise Yaz Okulu’nda öğrenciler, unutamayacakları bir yaz okulu deneyimi yaşarken ufuklarını genişletme şansı da yakalıyorlar.

Gazetecilik Atölyesi

Sabancı Üniversitesi Lise Yaz Okulu’na katılan öğrenciler, ders dışı etkinlikleri kapsamında Gazetecilik Atölyesi’ne katılma fırsatı yakaladılar. Atölye çalışması sayesinde habercilik eğitimi alan öğrenciler; öğretim üyeleri ile röportaj gerçekleştirdiler, LYO deneyimleri ve aldıkları dersler ile ilgili köşe yazıları hazırladılar. 

 

Collaboration Space Atölyesi

İngilizce Yaz Okulumuza katılan öğrenciler, bu yıl ilk defa Sabancı Üniversitesi’nde açılan Collaboration Space’de uygulamalı olarak, drone, roket, maket uçak yaptılar.

BiGGinner’ın İlk Tanıtım Toplantısı Yapıldı

BiGGinner’ın İlk Tanıtım Toplantısı Yapıldı

Sabancı Üniversitesi Teknoloji Tabanlı Girişimleri Hızlandırma Merkezi (SUCool) ve İnovent A.Ş, “BiGGinner” projesiyle, TÜBİTAK’ın Yenilikçi ve Teknoloji Tabanlı Girişimcilere 150.000 TL’ye kadar hibe desteği verilen 1512 BiGG Programı’nın 1. aşama faaliyetlerini yürütecek resmi uygulayıcı kuruluşlar arasında yer alma hakkını elde etti.

SUCool bu kapsamda, 12 Temmuz 2018, Perşembe akşamı ImpactHub’da TÜBİTAK 1512 BiGG ve BiGGinner programının tanıtıldığı ve girişimcilerin süreç hakkında bilgilendirildiği bir etkinlik düzenledi.


Teknoloji tabanlı iş fikri sahibi herkesin katılımına açık olan etkinlikte program hakkında bilgi veren Sabancı Üniversitesi SUCool Direktörü Naci Kahraman, “Artık, teknoloji geliştiren girişimci adaylarının bahanesi kalmadı. TÜBİTAK'ın 150.000 TL'lik Bireysel Genç Girişim programı, Türkiye'deki tek ön ödeme yapan hibe programı.” dedi ve ¨BiGGinner projesinde, seçilen girişimcilere eğitim ve iş planı hazırlama desteklerine ek olarak Sabancı Üniversitesi ve Okan Üniversitesi başta olmak üzere, programın destekçilerinin de katkılarıyla, müşteri ve yatırımcı tanıştırmaları, girişimcilere ön prototipleme ve laboratuvar analiz çalışmalarını da gerçekleştirebilmeleri için altyapı olanaklarının sunulduğunu¨ ekledi.

BiGGinner programının 2018 dönemi için 26 Temmuz’a kadar başvuranlar daha uzun süre destek alacak. Program hakkında daha fazla detay ve başvurular için www.bigginner.com websitesini ziyaret edilebilir, yapılacak diğer tanıtım etkinlikleri ve güncel gelişmeler için sosyal medya hesaplarından (facebook.com/bigginners, twitter.com/bigginners) takip edilebilir.

25 Temmuz’da Sabancı Üniversitesi Tuzla Kampüsü’nde düzenlenecek BiGGinner tanıtım etkinliği detayları ve kayıt için: https://bigginner-tuzla.eventbrite.com/

 

En büyük hobim hale gitmek

En büyük hobim hale gitmek

Gündelik şehir hayatında mevsiminde meyve sebzeye ve bunlarla yapılmış konserve, reçel vb. ürünlere ulaşmak en önemli sorunlarımızdan biri haline dönüştü. Hemen hepimiz çocukluğumuzda yediğimiz domatesin tadını, evde yapılan tarhananın lezzetini, çileğin kokusunu özlüyoruz.

Girişimcilik ekosistemindeki Sabancılılılar ile görüşmelerimizde bu ihtiyaçları karşılamak amacıyla yola çıkan Mükerrem Aydoğan ile girişimi Mevsimlik üzerine bir sohbet yaptık. Mevsimlik kurulalı henüz sekiz ay olmasına rağmen kendini ispatlamış bir girişim.

Röportaj: Mariam Öcal

Mükerrem de girişimini kurarken tam da yukarıda anlattığımız sebeplerle yola çıkmış. Bunu yaparken hem doğup büyüdüğü Zonguldak’a hem de oradaki kadınlara bir faydalı bir iş yapmak istemiş. Böylelikle Mevsimlik sosyal girişimciliğe güzel bir örnek olmuş. Mükerrem doğup büyüdüğü şehre fayda sağlamanın hazzını yaşadığını söylüyor. “İnsanlar emeklilikten önce bunu yapmalı” diye devam ediyor. 

Sabancı Üniversitesi’nin kendisine kurumsal hayatta ve girişimcilik yolculuğunda çok şeyler kattığını söyleyen Mükerrem, 10 kere üniversiteye girse 10 keresinde de Sabancı Üniversitesi’ni tercih edeceğini söylüyor.

Salça ile başlayan girişim fikri

2010 yılında Yönetim Bilimleri Fakültesi’nden mezun olan Mükerrem Aydoğan, girişimcilik macerasından önce altı yıl kurumsal hayatta çalışmış. Mezun olduktan sonra aile işi ile ilgilenmiş. Yaklaşık bir yıl kadar, Zonguldak’ta birkaç önemli firmanın distribütörlüğünü yapan babası ile çalışmış. Sonrasında aile dışında bir şeyler yapmaya karar vermiş ve hızlı tüketim sektöründe çalışmaya başlamış. Migros, Real gibi zincir marketlerde satın alma bölümlerinde özellikle de taze gıda satın almaları üzerine çalışmış. Özetle, Mükerrem her zaman gıda sektörünün içinde yer almış.

Her beyaz yakalının günün birinde kendi işini kurmayı istediğini söyleyen Mükerrem Aydoğan, Real’den kendi işini kurmak için ayrıldıktan sonraki süreçte ne yapması gerektiğini düşünmüş. Kariyerinin gıda satın alması üzerine olması nedeniyle de gıda üzerine bir şeyler yapması gerektiğini düşünmüş. Tüm bunları düşünürken bir gün evdeki salçanın bitmesi tetikleyici olmuş.

Mükerrem Aydoğan “Bizim evimizde bütün kışlık malzemeleri annemler hazırlarlardı. Bizim evde kendi yaptığımız salçayı kullanırız. Sanırım market ürünü kullanmadığımız için iki ürün arasındaki o farkı göremiyoruz. Bir gün evde salça bitti ve marketten salça aldık. Bizim yaptığımız salça ile bu ikisi aynı şey değildi. Böylelikle kafamda bazı şeyler oturdu” diyor.

Zonguldak gibi bir yerde doğup büyümenin taze ve doğal gıdaya ulaşım açısından avantajlı olduğunu söyleyen Mükerrem Aydoğan, ilk önce ‘domates satılabilir mi’ diye düşünmüş. Böylelikle KOSGEB destek programlarına başvurmaya karar vermiş. İlk başta sadece domates satmak üzere yola çıkan girişimde şimdi dönemsel olarak değişim gösteren 40’tan fazla ürün, internet aracılığıyla, taze ve mevsiminde yetişen ürünler almak isteyenlerle buluşuyor.

Mükerrem KOSGEB desteğinin yanı sıra, işini geliştirmek adına yatırımcı kabul etme fikrine de çok uzak bakmıyor. Türkiye’nin farklı illerinde Mevsimlik çatısı altında oluşumlar kurmanın gönlünde yattığını söyleyerek devam ediyor.

İnternet üzerinden satış yapan bütün girişimler gibi stok yönetimi Mevsimlik için de önemli bir konu. Mükerrem şu ana kadar stok yönetimi ile ilgili bir sorunları olmadığının altını çiziyor. Satışa sunulan ürünlerin daha dayanıklı olmasından dolayı, her zaman ürünün biraz fazlası olması yönünde bir yaklaşım sergilemişler.

Mükerrem girişimi ne olursa olsun mutlaka sosyal bir yanının olmasını hedeflemiş. Bunda etkili olan nedenlerden biri de Toplumsal Duyarlılık Projeleri’ndeki çalışmaları olmuş. Yaptığı işin sosyal sorumluluk tarafının da olması gerektiğinin bilincinde olan Mükerrem, sadece kadınlarla çalışmayı hedef koymuş. Hayatında hiç çalışmamış kadınlara istihdam sağlamayı ve bunu da doğup büyüdüğü şehirde yapmayı hedeflemiş. Matbaacıdan, üretimi yapana kadar kadınlarla çalışıyorlar.

En büyük hobim hale gitmek

Mükerrem mevye ve sebzeleri mümkün olduğu kadar kadın üreticilerden almayı tercih ettiklerini söylüyor. Zonguldak ve çevresinde kurulan köylü pazarlarına gidip ürünleri beğeniyor. Mümkün olduğunca ürünleri direkt köylüden almayı tercih ediyor. Ama bazı durumlarda hale gitmesi gerekiyor. Hale gitmenin en büyük hobisi haline geldiğini söyleyen Mükerrem, “İlk zamanlar hale kadın gelmesine şaşırıyorlardı. Artık alıştılar. Orada ne kadar çok insan tanıyorsan o kadar iyi davranıyorlar. Pazarda da aynısı oluyor. Bir süre sonra aynı dili konuşmaya başlıyorsun” diyor.

İçimden bir ‘Kıvırcık’ çıktı

Hal ve pazardaki esnafla ilişkisini büyük bir mutlulukla anlatıyor. Esnafın çayını içmenin, onlarla sohbet etmenin önemine vurgu yapan Mükerrem, “Samimiyet huzurlu hissettiriyor. İnsanlar sizin samimiyetinize inanırsa ellerinden geleni yapıyor” diyor.

Pazardaki ve haldeki maceralarına örnekler veren Mükerrem bu sohbetler ve ilişkiler sonucunda içinden bir ‘Kıvırcık’ çıktığını söylüyor. (Kıvırcık: Zonguldaklıların kendilerine verdikleri isim) Pazarda yaşadığı en güzel şeylerden birinin, biraz hasta gibi olduğu zaman Ayşe Teyze’nin kendisine ıhlamur getirmesi olduğunu anlatıyor. Pazardaki sohbetlerden örnekler vermeye devam eden Mükerrem, Şennur Abla’nın oğlunun ameliyatı ile ilgili detaylar üzerine de sohbet ettiklerini sözlerine ekliyor.

Halde de aynı şekilde ilişkilerin olduğunu belirtirken, halden Osman Amca’yı hastanede ziyarete gittiklerini söylüyor. Bunların hepsinin temelinde ise tamamen samimiyet olduğunun altını çiziyor.

Daha basit bir hayat var

Zonguldak’ta iş yapmanın avantajlarını anlatan Mükerrem, doğal ürüne daha kolay erişebildiğini söylüyor. İstanbul’da bu erişimin zor olacağına vurgu yaparken, doğal ürünü İstanbul’a getirtmenin operasyonel olarak zorluklarını sözlerine ekliyor. Zonguldak’ta iş gücüne ulaşımın da kolay olduğunun altını çizerken, Zonguldak’ta ulaşımın çalışanlar için de kolay olduğunu belirtiyor. Zonguldak’ta bulunmanın tek dezavantajı olarak İstanbul’a gelip gitmenin kendisi için yorucu olması…

Zonguldak’ta hayatın daha basit olduğunu söyleyen Mükerrem, İstanbul’da kendisini en çok trafiğin gerdiğini ifade ediyor. İstanbul’da mahalle kültürünün yok olduğunu söyleyen Mükerrem, “Bir şey almaya gittiğinizde suratı asık insanlarla muhattap oluyorsunuz. Zonguldak’ta ise kavanozcu kendisine mal almaya giderken bizim bir şeylere ihtiyacımız olup olmadığını soruyor” diyerek devam ediyor.

Yeni bir girişim için tedarikçilerin güvenini kazanmak kadar alıcıların güvenini de kazanmak çok önemli. Öncelikle kendi çevreleri alışverişe başlamış. Onların önerisiyle yeni müşteriler siteye gelmeye başlamış. Mükerrem “Pazarlamada en iyi pazarlama yöntemi hala kulaktan kulağa olma hikayesi olduğundan, bence öyle yayılıyor. Sanırım deneyenler memnun kalıyor ve öneriyorlar” diyor. “İşimizi gerçekten çok titizlikle yapıyoruz. Orada bir aile gibi olduk,” diyerek devam ediyor. Bunun yanı sıra, tanıtım çalışmaları için, sosyal medya kanallarını çok aktif kullanıyorlar.

Müşteriler online alışverişin yanı sıra Zonguldak’taki üretim merkezinden de alışveriş yapabiliyorlar. Başka bir dükkanları yok ancak İzmir yolu üzerindeki Minteks’te de Mevsimlik ürünlerine ulaşmak mümkün. Market rafına girmek gibi bir dertlerinin olmadığını butik olmak istediklerini de sözlerine ekliyor. Otel, restoran ve cafelere girme planları olduğunu belirten Mükerrem şu sıralar ünlü bir beş yıldızlı otel ile görüştüğünü de belirtiyor. Ayrıca, firmalara özel hediye paketleri de hazırlıyor.

Kendisi gibi girişimci olan Sabancı Üniversitesi mezunları olan Sinan Büdeyri ve ortağı Emirhan Paralı’nın restoranı Markus’a da ürün sağladıklarını söylüyor. Sabancı mezunları olarak birbirlerini desteklediklerini de sözlerine ekliyor.

“Hastaneye artık kendi SGK’mla gidiyorum”

Mevsimlik aktif olarak beş kişilik bir ekipten oluşuyor, ama çalışan sayısı dönemsel olarak değişiyor. Ağustos ayında şimdi domates konservesi olayına girildiğinde çalışan sayısı 10-15’i buluyor.

 

Kadınlar da Mevsimlik’te çalışmaktan dolayı çok mutlu. Mükerrem’in en çok duyduğu cümleler arasında “Eskiden hastaneye işte eşimin SGK’sından yararlanarak gidiyordum, artık kendi SGK’mla gidiyorum”. Mükerrem kadınlarda oluşan özgüveni anlatırken, yüzünde büyük bir mutluluk okunuyor.

Kadınların eşleri bir kez gelip çalışma ortamını görmüş. Ortamı gördükten sonra onlar da gönül rahatlığıyla gidiyorlarmış. Hatta kadınlar mesaiye kaldıklarında arayan, soran olmuyormuş.

Bu işin gidebileceği yerler konusunda çok heyecan duyduğunu söyleyen Mükerrem, “Gönlümüzden geçen aslında, ileride öyle bir imalathanemiz olsun ki, bir tarafında dikiş makineleri ve dikiş diken bir ekibimiz olsun; bir tarafında yemek, mutfak, reçel ekibi olsun; turşu ekibi ayrı olsun gibi gibi… Yani ne kadar fazla kadınla çalışırsak o kadar memnun edici” diye devam ediyor.

Çalışanlar da işyerlerini o kadar seviyor ki buradan emekli olma planları bile kuruyorlar. Bu durum Mükerrem’i çok motive ediyormuş. Bazı şeylerin sıkıntılı olduğu zamanlarda çalışanlarının şevkini ve mutluluğunu düşünerek motive olduğunu, bundan güç aldığını söylüyor.

Mükerrem ve çalışma arkadaşları 8 Mart’a özel “Kendine Güven ve Bir Şans Ver” isimli bir video hazırlamışlar. Bu videoda kadınları çalışmaktan duydukları mutluluk ve gururu çok samimi bir dille anlatıyorlar. Videoyu izlemek için: https://youtu.be/cxFCQfroiiM

Endüstriyel olmamak için özenle çalışıyorlar

Sohbetimizde Mevsimlik’in bulunduğu pazar ve rekabet koşullarına da değiniyoruz. Bu alanda faaliyet gösteren daha eski internet siteleri var. Dönem dönem bu sitelerden ürün isteyip deniyorlar. Hatta, gelen ürünlerden bir grubun ambalajına hayran kaldığını da belirtiyor. Ancak ürünlerin tadına baktıklarında kesinlikle kendi ürünleri gibi olmadığını da sözlerine ekliyor. Bunun nedeni olarak da uzun zamandır bir işi yapmanın verdiği meslek körlüğü olduğunu ve bu nedenle de endüstriyele doğru bir yönelme olduğunu ifade ediyor. Mevsimlik’in endüstriyele doğru yönelmemesi için çok özenle çalıştıklarının da altını çiziyor.

Mevsimlik’te peynir ve süt ürünleri gibi soğuk sevkiyat gerektiren ürünlere girmek istemiyorlar. Zeytin satışını yapmayı düşünmüşler hatta bu konuda araştırma da yapmışlar. Henüz zeytin dönemi gelmediği için sitede zeytin satışı başlamamış. Bunun dışında Tokat Erbaa’dan asma yaprağı satışı yapacaklarının müjdesini veriyor.

Bu işin arkasında ciddi bir Ar-Ge çalışması var

Mevsimlik’te satılan ev yapımı ürünlerin ardında ciddi bir Ar-Ge çalışması bulunuyor. İçlerine en çok sinen ürünü bulmak için defalarca deneme yapıyorlar. Bir ürün piyasaya çıkmadan önce şeflere gönderiliyor. Onlardan gelen yorumlar doğrultusunda ürün yeniden yapılıyor ve yeniden şeflere gönderiliyor. Onlardan “tamam oldu” yanıtını alana kadar ürün üzerinde çalışmaya devam ediyorlar.

Dükkanın yanındaki küçük bahçe

Mükerrem’den dükkanın yanında bulunan küçük bir alanda üretim yapmaya başladıklarını öğreniyoruz. Anneannesinin kullanılmayan bahçesinde de ekimler yapmışlar. Böylelikle ufak ufak tarlada kendi ürünlerini yetiştirme denemelerini yapıyorlar. Mükerrem’in hayalinde ise büyük bir tarla ve bu tarlanın ortasında bulunan bir imalathane var. Tabi yine tarlada kadınların çalışması şartıyla…

Sosyal girişimci olmak isteyenlere tavsiyeler

Mükerrem’in girişimci özellikle de sosyal girişimci olacaklara en önemli tavsiyesi sabırlı olmaları gerektiği. Kendisinin normalde çok sabırsız hatta hiperaktif bir insan olduğunu söylüyor. Ancak, konu iş olunca ya da konu Mevsimlik olduğunda daha sakin ve sabırlı olduğunu belirtiyor. Çünkü sıfırdan bir marka kurmak için çok emek harcanıyor ve çok fazla mesai yapılıyor.

İkinci olarak da inatçı olmayı tavsiye ediyor. Çünkü işlerin günden güne değiştiğini bu nedenle pes etmeden, inat ederek çalışmak gerektiğinin altını çiziyor.

Kadınlar girişimcilikte daha cesur

Üniversite yıllarından itibaren girişimci olmayı hedeflediğini söyleyen Mükerrem, genel olarak insanların hayatlarını bir düzene koyduktan sonra girişimci olmak konusunda cesaretinin kırıldığını sözlerine ekliyor.

Söz konusu girişimcilik ve risk almak olduğunda ise kadınların daha cesur olduğunu savunuyor. Kadınlara artık şans verildiği için daha girişimci olduklarını belirtirken, kadınların kendilerini tanımak için kendilerine en az bir şans vermeleri gerektiğine vurgu yapıyor.

Mevsimlik olarak kadınlara bir şans sunduklarını ve bunun sonucunda kadınların duruşlarının, kurdukları cümlelerin değiştiğini ifade ediyor.

Başarının sırrı şeffaflık

Mükerrem şirket hakkındaki gelişmelerin yüzde 95’ini çalışanların da bildiğini söylüyor. Bu nedenle de daha fazla sahiplendiklerini belirtiyor. “Bu insanlar bir umutla buradalar. Aralarında emekli olmayı düşünenler var. Biz de onları emekli edebilmeyi düşünüyoruz” diyor.

Çalışanlar işlerini o kadar sahiplenmiş ki kendi görev tanımlarında olmayan işleri bile büyüt bir şevkle yapıyorlar. Mükerrem bu konuda “Üretimde çalışan arkadaşlarımızdan satış yapmaya çalışanlar var. Satış yapıyorlar da… Kendi aralarında çok tatlı bir rekabet var” diyor.

Sosyal girişimin sosyal sorumluluk projesi

Mevsimlik bir sosyal girişim olmasının yanı sıra sosyal sorumluluk projeleri de yürütüyor.

Zonguldak’ta olması gerektiğini, oradaki insanlara hizmet vermesi ve oradaki kadınlara istihdam sağlaması amacı ile yola çıkılan Mevsimlik’in sosyal sorumluluk projelerinin ismi “Her Mevsim İyilik”. Projeler kapsamında, her 10 TL’lik alışverişin 1 TL’si projeye bağışlanıyor.

Projelerin ilki olan yzaz projesi ile Zonguldak’a bağlı Karaman Köyü’nde bir ortaokulun ihtiyaç duyduğu zeka oyunları ve satranç takımlarını karşılanacak.

Projeler her mevsim, içeriği değişerek devam edecek.

“Sabancı Üniversitesi mezunu olmanız bile başlı başına paha biçilemez bir etiket”

Aidiyet duygusunun çok yüksek olduğunu belirten Mükerrem, 10 kere üniversiteye girse 10 kere de Sabancı Üniversitesi’ne gitmek istediğini söylüyor.

Sabancı Üniversitesi’nin eğitim kalitesinin yanı sıra, Sabancı Üniversitesi’nin bireyler yetiştirdiğine inandığını söylüyor. “Biz oraya daha çocuk olarak girip birey olarak çıkıyoruz. Olabilecek her katkıyı alıyoruz. Özgüven, sosyal sorumluluk tarafı vb her taraftan beslenerek çıkıyoruz. Tartışmayı bilen insanlar olarak çıkıyoruz” diyerek devam ediyor.

Kurumsal hayatta Sabancı Üniversitesi’nin çok prestijli bir ismi olduğunu söyleyen Mükerrem, “Sabancı Üniversitesi mezunu olmanız bile başlı başına paha biçilemez bir etiket. Ama bunun dışında da şu farkları çok net görüyoruz: Daha sonuç odaklıyız, tartışmayı biliyoruz, daha araştırmacıyız, konulara ve olaylara daha farklı bakış açılarından bakmayı biliyoruz” diyor. Bunların tamamının kurumsalda hem kendi işini yaparken çok fazla artısını gördüğünü sözlerine ekliyor.

Site adresi: www.mevsimlik.com.tr

 

Kablosuz verileri siber saldırılardan koruyan yeni bir tür verici geliştirildi

Kablosuz verileri siber saldırılardan koruyan yeni bir tür verici geliştirildi

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Elektronik Mühendisliği programı 2009 mezunu Rabia Tuğçe Yazıcıgil, çalışmalarına devam ettiği Massachusetts Institute of Technology (MIT)’de yeni bir tür verici geliştirdi. Cihazda kullanılan ultra hızlı "frekans sektirme" ve veri şifreleme, sinyallerin ele geçirilip bozulmasını engelliyor. Bu yeni teknoloji ile kablosuz veriler siber saldırganlardan korunmuş oluyor.

Geliştirilen bu verici sistemi; insülin pompası, kalp ritmi düzenleyici gibi tıbbi cihazların saldırganlardan korunmasına yardımcı olacak. Ayrıca evdeki sayaçları okuyan, ısınmayı kontrol eden ve elektrik şebekesini izleyen cihazların da güvenliğe alınması sağlanacak. 

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Elektronik Mühendisliği 2009 mezunu Rabia Tuğçe Yazıcıgil’in MIT'deki araştırmaları sonucunda bir veri paketinin içindeki 1 veya 0 bitlerinin her birini mikrosaniyede bir farklı frekansa sektirerek en hızlı saldırganları bile geride bırakan yeni bir verici geliştirdi.

Verici, kütle akustik dalga (BAW) rezonans cihazı denen hızlı frekans değiştirme özelliğine sahip cihazlardan yararlanarak, çok geniş bir RF (radyo frekansı) aralığında hızla sekmeler yapıp her sektiğinde farklı bir bitin verilerini gönderiyor. Araştırmacılar ayrıca her mikrosaniyede bir bitlerin gönderilmesi için farklı kanal seçen bir güvenli kanal jeneratörünü de sisteme uyguladılar. Araştırmacılar tarafından geliştirilen ve günümüzde kullanılan protokolden farklı olan bir protokol ise, ultra hızlı frekans sekmelerini destekliyor.

Günümüzde birbirine bağlı şekilde kullanılan araç, akıllı evler ve tıbbı cihazlar "nesnelerin interneti" oluşturmuş durumda. Uzmanlara göre internete veri yükleyen ve paylaşan cihazların sayısı 2020 itibariyle 20 milyarı aşacak. Ancak bu cihazlar, veriyi bulup ele geçirerek, silerek, sinyalleri bozarak zararlı etkilere yol açan saldırganların müdahalesine karşı zayıf durumda. Verileri korumanın bir yolu olan "frekans sektirme", binlerce bit içeren her bir veri paketinin rastgele seçilmiş ve benzersiz bir radyo frekansı (RF) kanalı üzerinden iletilmesi yoluyla saldırganların paketleri ele geçirebilmesini önlüyor. Ancak büyük paketleri sektirmek, saldırganların bunları ele geçirebileceği kadar uzun sürebiliyor.

MIT’de Elektrik Mühendisliği ve Bilgisayar Bilimi Bölümü'nde doktora sonrası araştırmalarına devam eden Sabancı Üniversitesi Mezunu Rabia Tuğçe Yazıcıgil: “Mevcut verici mimarisinde, bu büyüklükte verinin düşük güç kullanılarak bu hızda sektirilmesi mümkün olmazdı" diyor. “Bu protokol ve radyo frekansı mimarisini birlikte geliştirerek, tüm cihazların bağlantılarına fiziksel seviyede güvenlik getiriyoruz.” Bunun ilk uygulaması, evdeki sayaçları okuyan, ısınmayı kontrol eden ve elektrik şebekesini izleyen cihazların güvenliğe alınması olabilir.

Yazıcıgil, “Daha önemlisi, bu verici insülin pompası, kalp ritmi düzenleyici gibi tıbbi cihazların da saldırganlardan korunmasına yardımcı olabilir" diye devam ediyor. “Bu tür cihazların sinyallerinin bozulması insanların hayatlarını tehlikeye atar."

Makalenin diğer yazarları ise, MIT Mühendislik Fakültesi Dekanı ve Vannevar Bush Elektrik Mühendisliği ve Bilgisayar Bilimi Kürsüsü (EECS) sahibi Profesör Anantha P. Chandrakasan, eski MIT doktora sonrası araştırmacısı Phillip Nadeau; eski MIT lisans öğrencisi Daniel Richman, EECS yüksek lisans öğrencisi Chiraag Juvekar ve konuk araştırma öğrencisi Kapil Vaidya.

Öğrencilik yıllarında kurulan girişim, bugün dünya çapında bir marka

Öğrencilik yıllarında kurulan girişim, bugün dünya çapında bir marka

Girişimcilik ekosistemindeki Sabancılılarla söyleşi dizimiz henüz öğrencilik yıllarında girişimcilik macerası başlayan Enes Molu ile devam ediyor.

Enes Molu, 2010 yılında Ekonomi Programı’ndan mezun oldu. Henüz ikinci sınıf öğrencisiyken ortağı ile birlikte Alwaysfashion.com’u kurdu. Aynı zamanda aile işinde de aktif olarak görev yapıyor. Kendine ayıracak çok fazla zamanı olmasa da iki görevini de büyük bir şevkle yürütüyor.

Öğrencilik yıllarında gelişen bir proje olan Alwaysfashion.com bugün yurt dışına satış yapan bir şirket. Satışların yüzde 47’sini yurt dışına yapıyorlar. Kuruluş aşamasından itibaren yurt dışına açık bir site kurmayı hedeflemişler. Bu nedenle daha kuruluşta bütün sitenin İngilizce tercümesini yapmışlar. Geçtiğimiz yıl 65 ülkeye satış yapmışlar.

Röportaj: Mariam Öcal

Sepet ortalaması Türkiye’deki e-ticaretin 10 katı

Alwaysfashion, Türkiye’nin hatta dünyanın ilk lüks ürünlerin satıldığı alışveriş sitesi diyebiliriz. Saat, kalem, mücevher, lifestyle, gurme ve ev dekor olmak üzere ana kategorilerin altında 30 binden fazla ürünün tüketici ile buluştuğu bir platform. Alwaysfashion’ın hedefi A ve A+ kitleye ulaşmak. Enes Molu’nun anlatımıyla 2008 yılında bir fikir olarak başlayan Alwaysfashion, uzun ve dolambaçlı yollardan geçerek başarılı bir iş oldu. Alwaysfashion o kadar başarılı oldu ki sepet ortalaması Türkiye’deki toplam e-ticaretin yaklaşık 10 katı boyuta ulaştı.

Alwaysfashion’ın ilk tohumları atılırken dünyadaki satış platformlarını incelemişler. Dünyada, dünya markalarına üretim yapan ve aynı zamanda kendi kreasyonları bulunan şirketlerden bu kreasyonları toplayıp internet üzerinde makul fiyat ile satan platformlar olduğunu görmüşler. Ortağı Fatih’in ailesinin de gömlekçi olmasından kaynaklanan bilgi birikimi ve tecrübeyle benzer şekilde satış yapabilecekleri bir site üzerine kafa yormuşlar. Bu işin çok zaman alan ve sermaye ihtiyacı olan bir iş olduğunu anlayınca bundan vazgeçmişler. Stok için yeterli sermayeleri de olmayınca bedensiz ve sezonsuz ürünler satmanın daha akıllıca bir hamle olacağına karar vermişler.

Lüks pazarına girişlerini şöyle anlatıyor “Benim ailem mücevherci biz 60 yıldır mücevher işiyle uğraşıyoruz, Türkiye’nin de en iyi mücevhercilerinden biriyiz, çok çok lüks bir iş yapıyoruz. Ortağım o yüzden bana gelerek böyle bir iş yapmayı teklif etti.  Oradan başladı ve şu anda tamamen hiç modası geçmeyen, ama hep de moda olan şeyler Alwaysfashions’da oradan geliyor. Her zaman moda, ama hiç modası da geçmiyor. Çok niş bir alanda faaliyet gösterdiğimiz için bu alana girmek de zor, işimizi de iyi yapıyoruz. Dolayısıyla da ayakta kalmayı başarıyoruz” dedi.

Alwaysfashion’dan sonra Türkiye’de bazı sitelerin lüks ürün satışı da yapmaya başladı ancak, Alwaysfashion ile tam olarak aynı kulvarda iş yapan bir platform dünyada da yok. Enes Molu burada haklı olarak mütevazı davranmıyor ve Alwaysfashion için “Benim şahsıma münhasır bir proje” diyor.

İlk yatırım öğrenci harçlıkları

İlk yatırımlarını kendi harçlıkları ile kendilerinin yapmışlar. Kendilerinin dışında aldıkları ilk yatırımları üç farklı kişiden almışlar. Bu yatırımcılardan hiç biri kurumsal yatırımcı değilmiş. Bunlardan biri bir arkadaşlarının yurt dışında yaşayan uzaktan bir akrabaları olmuş. Bunun dışında Maraşlı bir şirket olan Kipaş Holding’in yönetim kurulu üyesi Halit Gümüşer projeye destek olmuş. Halit Gümüşer’in ortağı da genç girişimcilere destek olmuş. Alwaysfashion ile birlikte bu üç kişi yatırımcı olmuş. İkinci tur yatırımlarını da Hasan Aslanoba’dan almışlar. Alwaysfashion.com Hasan Aslanoba’nın üçüncü yatırımı olmuş.

İstikrarla ve sabırla işleri sürdürmek gerek

İlk yola çıktıklarında markaların onlara güvenmesi hiç kolay olmamış. Sonuçta, ürünlerinin yanlış mecralarda pazarlanmasını istemeyecek büyüklükte markalar ile çalışıyorlar. Hatta siteye girip baktığınızda bazı ürünlerin fiyatının hiçbir şekilde yazılmadığını görebilirsiniz. Bu noktada Enes Molu’nun aile işi bir güvence olmuş ama yine de kapısını çaldıkları markaların ancak %1 veya %2’sinden olumlu yanıtla dönmüşler. Burada markalardaki vizyoner kişilerin önemine değinen Enes, sitede biraz da satış olmasıyla birlikte internette görülme, insanların tanıdıklarının siteden alışveriş yapmaları ile tanınma artmış. Enes Molu, Alwaysfashion’ın başarısının ardında 4-5 sene süren dönemde istikrarla, sabırla işlerini sürdürmenin önemli olduğunu vurguluyor.

 

Alıcıların da güvenini kazanmak da ayrıca önemli bir nokta. Bu güveni sağlamak için ilk günden bu yana site için çok üst düzey fotoğraf çekimleri yapılıyor. Hatta bunun için kendi fotoğraf stüdyolarını kurmuşlar. Sitenin tasarımı ise çok önemli bir tasarımcı tarafından yapılmış. Enes Molu “İnsanlara güven veren, her türlü iletişim bilgimizin olduğu bir tasarım oldu” diyor. İlk günden bu yana çalan bütün telefonlara yanıt verilmesinin güven açısından önemine vurgu yapıyor.

Ürünlerin fiyatlarına gelince, Enes Molu lüks pazarını hiçbir şekilde bozmak istemediklerini söylüyor, bir indirim sitesi olmadıklarını sözlerine ekliyor. Ancak, en fiyat rekabetinin olmasına imkan veren ürünler varsa tabi orada tabi hep rekabetçi olmaya gayret ettiklerini belirtiyor. Alıcıların öncelikle küçük alışverişlerle başladığını sonrasında bir problem yaşanmadığını gördüklerinde alışverişin devamının geldiğini söylüyor.

İlk satış Tayvan’a

Alwaysfashion’ın ilk satışının hikayesi ise gerçekten ilginç. Site açıldıktan sonra ilk satışı Tayvan’a yapmışlar, bir kase satılmış. Tayvan’dan gelen bu siparişe çok şaşırdıkları sözlerine ekliyor. O dönemde ödeme sistemleri tam oturmadığı için alıcı ödeme yapmakta oldukça zorlanmış. Bir de kargo masrafı kârlarını oldukça azaltmış.

Hedef organik büyüme

Yeni bir girişim planının olmadığını söyleyen Enes, Alwaysfashion içinde yeni projeler geliştirdiklerini söyledi. Satın almalar yerine organik olarak büyümeyi hedeflediklerini söyleyen Enes Molu, Alwaysfashion’ı nasıl daha hızlı büyüteceklerinin hesabını yaptıklarını belirtirken, gelecekte yatırımcı olma hayalinin olduğunu da sözlerine ekledi.

Alwaysfashion’ın bugün, lojistik, yazılım, fotoğraf, pazarlama vb. olmak üzere 15 kişilik bir ekibi var. Pazarlama faaliyetlerini tamamen dijital pazarlama stratejisi üzerine kurmuşlar. Bunun en önemli nedenlerinden biri bütçe biri de ölçemedikleri mecralarda olmak istememeleri…

Başarının sırrı hiç yatırım alamayacakmış gibi çalışmak

Her girişimci gibi yatırımcı bulma aşamasında zorluk yaşadığını anlatan Enes, girişimci olmak isteyenlere, kendilerini iyi tanımalarını, projelerini iyi tanımalarını, ‘hayır’ cevabından sıkılmayarak kapıları çalmaya devam etmelerini öneriyor. Alwaysfashion’ın ilk kuruluş aşamasında yatırımcı bulmanın daha zor olduğunun altını çizen Enes, bugün belli bir ekosistemin oluştuğunu, ismi duyulan yatırımcılar olduğunu söyledi. Doğru yatırımcı bulmanın çok önemli olduğunu ifade eden Enes, görüştükleri kişilerden bir kısmı projelerini değiştirmeleri karşılığında yatırım yapmayı teklif etmişler. Para almak uğruna inandıkları projelerden vazgeçmemişler. “Eğer projemizi değiştirseydik büyük ihtimalle para alırdık, ama bugün batmış olurduk” diye sözlerine devam ediyor.

Girişimcilerin para kazanma modelleri üzerine ciddi düşünmeleri gerektiğinin altını çizen Enes, girişimciliğin sadece fikirle bitmediğini söylüyor. Fikrin paraya çevrilmesinin ve sürdürülebilirliğinin hesabının yapılması gerektiğine vurgu yapıyor.

Girişimciliğin insanlara oyun gibi geldiğini ifade eden Enes, girişimciliğin çok daha zor olduğunu, çok daha büyük bir risk ya da çok daha büyük sorumluluk almak gerektirdiğini söyledi. “Belli bir süre diyelim ki girişimcilik için çalıştınız, o iş olmadı, kariyerinizde büyük zaman kaybetmiş oluyorsunuz. Yani 30 yaşına diyelim ki geldiniz, 5 sene uğraştınız olmadı, çok değerli bir tecrübedir belki ama o esnada da profesyonel hayata devam eden arkadaşlarınızın hepsi belli bir seviyeye geldi ve belli bir pozisyon aldılar. 30 yaşından sonra sıfırdan başlamak da zor, o yüzden gerçekten hani maceraya atılır gibi değil de daha planlı, programlı yapmak lazım. Bunun yanında çok sabrederek, sebat ederek, biraz dirayetli olarak ve kontrolü kaybetmeden devam etmeleri lazım” diye devam ediyor.

Enes, başarılarının sırrının ise hiç yatırım alamayacakmış gibi çalışmak olduğunu söylüyor. Böyle çok çalışmanın da kendilerine yatırım getirdiğini ve 15 kişinin çalıştığı bir yer haline geldiklerini sözlerine ekliyor.

Girişimcilere tavsiyeler

Enes girişimcilerin yaptıkları işi çok iyi araştırmaları gerektiğinin altını çiziyor. “Doğru ürün bulacaksınız, doğru fiyata koyacaksınız, doğru kişiye ulaşacaksınız, satış sonrası hizmeti doğru vereceksiniz. Bir farkınızın olması lazım. Hayal kurmadan olmuyor. Bizim çok hayallerimiz vardı, aştığımız hayallerimiz de oldu, ulaşmak için hala çalıştığımız hayallerimiz de var ya da ilk başta hayal edeceğimizi hiç düşünmediğimiz şeyleri hayal edebilir hale geldik, ama ikisi arasında dengeyi kurmak lazım.” diyor.

Türkiye’de sermayenin çok geniş olmadığına vurgu yaparken, sermaye ulaşımı çok kolay olmadığını da sözlerine ekliyor. Girişimcilerin bu ndenle iyi hesaplayıp, altından kalkılabilir riskler almak gerektiğini söylüyor.

Sabancı Üniversitesi her anlamda özel bir okul

Enes Molu ile sohbetimizde Sabancı Üniversiteli olmanın girişimcilik yolculuğunda nasıl bir etkisi olduğundan da söz ettik.

Sabancı Üniversitesi’nin her anlamda özel bir okul olduğunu söyleyen Enes, “Sabancı Üniversitesi bana çok şey kattı. Bugün olsa yine Sabancı Üniversitesi’nde okurum diye düşünüyorum. Çok seçmeli dersleri mükemmel, özgür program, özgür düşünceye önem vermesi, her anlamda insanı sorgulamaya iten, tekrar düşünmesine imkan veren, yanlış yaptığında o yanlışı tolere etmesini sağlayan bir sistemi var. O yüzden Sabancı Üniversitesi’nin bana çok büyük katkısı oldu. İşime de katkısı oldu, çünkü analitik düşünmek, hatalardan ders çıkarmak, gerektiği zaman strateji değiştirmek... Bunlar bizim okulda hep öğrendiğimiz önemli şeyler, hep ders aldığımız şeyler. O yüzden Sabancılı olmanın muhakkak ki bir faydası var.” diyor.


Abone ol