Üniversitemizin 20 yılı geride bıraktığı bu süreçte Sabancı Üniversitesi’nin ilk kuruluş yıllarından itibaren görev alan, çalışmaları ile varlığı ile üniversitemize katkıda bulunan akademisyen, idari çalışan ve ilk öğrencilerimize yönelttiğimiz dört sorudan oluşan röportaj serisi hazırladık. “20 Yılın Hikayesi”ni kendi pencerelerinden anlatıyorlar.
Her hafta isme göre alfabetik sıra ile yer verdiğimiz röportaj serisi “20 Yılın Hikayesi”nin konuğu bu kez Gündüz Ulusoy oldu.
Gündüz Ulusoy 1 Eylül 1999 tarihinden beri Sabancı Üniversiteli. 21 yıldır Sabancı Üniversitesi’nde Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi olarak görev yapan Gündüz Ulusoy 4 Temmuz 2015 tarihinden beri de Emeritus Öğretim Üyelerimizden biri.
Gündüz Ulusoy’un sorduğumuz dört soruya verdiği cevapları aşağıda okuyabilirsiniz…
Sabancı Üniversitesi ile ilk tanıştığınız zamandan aklınızda kalan kısa bir anı/izlenim var mı?
G.U: Sabancı Üniversitesi ile tanışmam Mühendislik Fakültesi için bir Arama Konferansında oldu. 1998 yılı idi. Ay ve günü anımsamıyorum. Yeşilköy Çınar Otelinde bir Cuma akşamı buluştuk. Tosun Terzioğlu, Hüsnü Paçacıoğlu, Ahmet Evin, Muhittin Oral, Kemal İnan, Banu Onaral ve Nesim Erkip’i anımsıyorum. Cuma akşamı Güler Hanım ile yemek yemiş ve takip eden iki gün boyunca yoğun bir beyin fırtınası yapmıştık. Daha sonra Tosun Hocaya iki sayfalık bir Üretim Sistemleri Mühendisliği bilgi notu iletmiştim.
Küçük bir topluluk içinde kısa sürede oluşan collegial ortam, davranışlardaki açıklık ve içtenlik, inovasyona açık yaklaşım, konuşmalardaki mesleki düzey, şekillendirilmeye çalışılan Fakülte yapısının kapsamı ve uluslararası bağlamda Fakülteye biçilen konum. Bunlar beni etkilemişti doğrusu. Daha sonra Tosun Hoca bana Üretim Sistemleri Mühendisliği Programını kurmak üzere öğretim üyeliği önerdiğinde sorduğum sadece Sabancı Ailesinin akademik alım ve yükseltmelerde etkisi olup olmadığı idi. Kesin bir ifade ile “Hayır” demişti. Bu bana yetmişti kararımı vermek için. Daha sonra Akademik Özgürlükler Bildirgesi ile daha geniş bir çerçeveye oturtuldu bu husus.
20 yıl önceki haliniz ile 20 yıl sonraki haliniz arasındaki fark ve bu süre içinde Sabancı Üniversitesinin size kattıklarını anlatır mısınız?
G.U: Sabancı Üniversitesi’nin sağladığı collegial ortam, akademik özgürlüğe verilen önem, inişler, çıkışlar, başarılar, başarısızlıklar, yeni meslektaşları tanıma, hep birlikte hep daha iyiyi arama, genç, inovatif bir yapıyı temelden oluşturmanın keyfi ve sorumluluğu. Bunlarla dolu bir 20 yıl. Doğrusu, özetlemek gerekirse, keyifli bir dönem oldu. 2015 yılında Emeritus’luğa ayrıldım. Elbette çalışmalarımdaki kapsam ve ağırlıklar değişti ama yaptığım işe hep inovatif bir pencereden yaklaşmaya, yeni şeyler denemeye, yaptığımı en iyi şekilde yapmaya çalışmaya devam ediyorum.
20 yıl sonra Sabancı Üniversitesi dendiğinde aklınıza gelen nedir? Bundan 20 yıl sonra Sabancı Üniversitesi için hayaliniz nedir? Kendinize ilişkin hayaliniz nedir?
G.U: Sabancı Üniversitesi deyince aklıma gelen; uluslararası bağlamda hep iddialı, gelişmenin parametrelerini doğru saptamış ve bu yönde sürekli gelişme çabası içinde olan ve bunu inovatif yaklaşımlarla destekleyen ve akademik özgürlüklerinden taviz vermeden gerçekleştirebilen, donmayan bir kurum. Sanıyorum 20 yıl sonrası için hayalim, o dönemin şartlarında bu temel özellikleri kaybetmeden yaşamını sürdüren bir Sabancı Üniversitesi.
Kendime gelince, bir İngilizce ders kitabı yayımlamak, Türkçesini de hazırlamak istiyorum.
Yolunuz Sabancı Üniversitesi ile kesişmeseydi nerede ve nasıl olurdunuz?
G.U: Sabancı Üniversitesi’ne katılmasaydım Boğaziçi Üniversitesi’nde devam ederdim. Üniversite ortamı benim yaşam ortamım. Hep öyle idi, hep de öyle kalacak.