Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) tarafından düzenlenen Nano Open Seminer Serisi 28 Nisan 2021 Çarşamba günü Prof. Clara Santato'nun “Towards green energy storage: the case of bio-sourced organic materials" konulu semineri ile devam ediyor.
*Seminere tüm Sabancı Üniversitesi öğrencileri, akademisyenleri ve çalışanları davetlidir.
Sabancı Üniversitesi ve digitalSSM Arşiv ve Araştırma Alanı yürütücülüğünde gerçekleştirilen "Teknolojik Sanat Eserlerinin Korunması” projesi, Sheila C. Johnson Design Center direktörü, Whitney Museum of American Art’ın digital sanat yardımcı küratörü Christiane Paul’un konuşmacı olarak katılacağı uluslararası konuşmaya evsahipliği yapıyor.
30 Nisan Cuma saat 17:00’de gerçekleştirilecek, Web 1.0’den günümüze kripto sanat furyasının, internet sanatının estetik ve kavramsal gelişimini takip ederek kimlik, veri çerçevesi ve ortaklaşa üretimle ilişkisinin tarihinin anlatılacağı etkinlikte aynı zamanda internet temelli sanatı sunmaya yönelik küratörlük modelleri ele alınacak ve bu sanat formunu koruma yöntemlerinden bahsedilecek.
Dili İngilizce olan etkinlikte, Türkçe eşzamanlı çeviri yapılacak.
Sabancı Üniversitesi’nin Akbank ve Eczacıbaşı Holding iş birliği ile kamu ve özel sektör yöneticilerini bilim ve teknoloji ile buluşturmak üzere düzenlediği “Teknolojinin Gücüyle Geleceğe” Webinar Serisi’nin sonuncusu “Yarıiletken Tümdevre Teknolojisi ve Yaşantımızdaki Önemi” başlığıyla gerçekleşti.
“Teknolojinin Gücüyle Geleceğe” Webinar Serisi’nin yedincisi ve sonuncusu “Yarıiletken Tümdevre Teknolojisi ve Yaşantımızdaki Önemi” başlığı altında gerçekleşti. Webinarda, Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici ve Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Melik Yazıcı “Yarıiletken Tümdevre Teknolojisi ve Yaşantımızdaki Önemi”ni günümüzden somut örnekler vererek anlattı.
Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici, “Teknolojinin Gücüyle Geleceğe” başlığı altında düzenlenen webinar serisinin gördüğü büyük ilgiden dolayı memnuniyet duyduklarını belirterek,bu yılki son toplantıda da aslında doğrudan tüketicinin bilmediği ama günlük hayatta büyük rol oynayan teknolojilerin geldiği noktanın ele alınacağını ifade etti.
Yusuf Leblebici, global mikro elektronik yarı iletken sektörünün 500 milyar doların üzerinde büyüklüğe sahip bir sektör olduğuna işaret ederek, sunumunda şu görüşlere yer verdi:
“Bu alan stratejik bir teknoloji olduğu için çok önemli. Cep telefonlarından bilgisayarlara, otomotiv elektroniğinden, tıp elektroniğine pek çok alana hizmet ediyor. Bu alandaki sürekli ve üstel olarak yükselen gelişme trendinin arkasında, aslında "ekonomik bir öngörü" olarak adlandırabileceğimiz Moore Yasası var. Bu "yasaya" ya da ekonomik gözleme göre, yarı iletken sektörünün ekonomik fizibilitesinin sürdürülebilirliği için her sene belli bir hızda büyümesi gerekiyor. Gerçekten de 1970’lerden 2020’lere ürünlerin içinde bulunan transistör sayısından çalışma hızına kadar pek çok parametrenin neredeyse 1 Milyar kat artmış olduğunu görüyoruz. Bu şekilde, 50 sene boyunca sürekli olarak üstel olarak büyüyen başka bir endüstri de bulunmamaktadır.”
Bir transistörün boyutunun, SARS-CoV-2 virüsünün onda biri boyutunda olduğuna dikkat çeken YusufLeblebici, “Bundan 10 yıl önce bir transistörün boyutu yaklaşık olarak bir virüsün boyutu kadardı. Ama artık onda birine yani bir milimetrenin milyonda biri mertebesine inmiş durumda, yakın gelecekte bu boyutlar daha da küçülecek. Bu teknoloji çok hızlı ilerliyor ve daha önümüzdeki koşacak çok alan var. Ancak böyle bir teknolojiyi üreten tesislerin yatırım maliyeti de 10 milyar dolar civarında olabiliyor” dedi.
Mikroelektronik endüstrisinin stratejik bir öneme sahip olduğunu hatırlatan Yusuf Leblebici, ekonomik olarak lider konumdaki ülkelerin hepsinin bu teknolojiye sahip olduğunu, Türkiye’nin de bu konuda söz sahibi olması için bu endüstrinin üretim ve tasarım altyapısına sahip olması gerektiğini söyledi. Türkiye’de TÜBİTAK-YİTAL bünyesinde bir üretim hattı olduğunu hatırlatan Leblebici, bu üretimin henüz yerel ihtiyaçların bir kısmını sağlayabildiğini kaydetti. Mikroelektronik endüstrinin üretim ve tasarım altyapısına katkı sağlayacak tesislerin Türkiye’de de kurulması gerektiğini vurgulayan Leblebici, bu alanda devletin katkısının mutlaka gerekli olduğunun altını çizdi.
Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Melik Yazıcı, halen sektörde satışa hazır çipler ve uygulamaya özgü tümleşik devre çipleri olarak iki çeşit çip bulunduğunu hatırlatarak, “Dünyadaki üç büyük teknoloji firması Samsung, Apple ve Huawei kendi tasarladıkları çipleri kullanıyor. Her firma rekabet için kendi istediği unsurları ön plana çıkarıyor” dedi. Devamında ise, kendi çiplerini kullanan elektronik firmalarının bununla sınırlı olmadığını, yüksek katma değerli elektronik ürün geliştirmek isteyen tüm teknoloji şirketlerinin inovasyonu çip seviyesinde yaptığını vurguladı.
Melik Yazıcı, webinar’daki sunumunda, otomotiv sektöründe elektroniğin ve yarı iletkenlerin önemini vurgulayarak, otomobillerde bulunan en ileri teknolojinin otonom sürüş sistemleri olduğunu dile getirdi. Otomobillerde yarıiletken kullanımının çok yüksek olduğunu, elektronik sistemlerin toplam otomobilin maliyetine oranının 2000 yılında %18 olduğunu belirten Yazıcı, bu maliyetin bugün %40 seviyelerinde olduğundan ve önümüzdeki 10 sene içerisinde %45’lere ulaşacağından bahsetti. 2020-2021 çip krizinden bahseden Yazıcı, başta pandemi nedeniyle otomobile olan talebin azalmasının öngörüldüğünü, bunun da otomotiv endüstrisinde kullanılan yarıiletken talebini azalttığını, yarıiletken üretim şirketlerinin bu azalan talebi hızlı bir şekilde tüketici elektroniğindeki artan talep ile doldurduğunu belirtti. 2021 yılında ise üretimi arttırmayı hedefleyen otomotiv sektörünün geçen sene kaybettiği yarıiletken payını maalesef geri kazanamadığını vurguladı. Bunun en önemli gerekçesinin ise az sayıdaki sektörün liderleri konumunda olan yarıiletken üretim şirketlerinin sürekli tam kapasite ile çalıştığını ve artan taleplere hızlı karşılık veremediği belirtti. Yarıiletken sektöründeki tam kapasite ile çalışmanın büyük risk yarattığını belirten Yazıcı, sadece 1 dolarlık çipin bile temin edilememesinin otomotive sektöründe tüm üretim hattını durdurabileceği için, yarıiletken tedariğinde riski dağıtmanın ve stoklamanın bunun gibi dönemsel krizlerdeki öneminden bahsetti.
Yazıcı, çip krizinin çözümü için önümüzdeki 3 yıl boyunca TSMC firmasının 100 milyar dolarlık yatırım yapacağını, Intel’in 20 milyar dolara Arizona’da 2 fabrika kuracağını, Amerika’nın bu alandaki yatırımlara ve araştırmalara 50 milyar dolar kaynak ayırdığını, Global Foundries’in 1.4 milyar dolarlık kapasite artırımı yatırımı yapacağını aktardı. Bu yatırımların etkisinin en az 1-1.5 yıl içinde etkisini göstereceğine vurgu yaptı.
TEKNOLOJİNİN GÜCÜYLE GELECEĞE WEBİNAR SERİSİ SONA ERDİ
Sabancı Üniversitesi’nin Akbank ve Eczacıbaşı Holding iş birliği ile kamu ve özel sektör yöneticilerini bilim ve teknoloji ile buluşturmak üzere düzenlediği “Teknolojinin Gücüyle Geleceğe” Webinar Serisi 25 Şubat 2021 tarihinde Kuantum Bilgisayarlar Sonrasında Siber Güvenlik webinar’ı ile başladı. Veri ile Karar Verme: Yapay Zeka ve Veri Analitiğinin Geçmişten Geleceğe Hikayesi, Günlük Yaşamda Genom Bilimi, Sağlık ve Biyoloji için Yapay Öğrenme, Yenilenebilir ve Sürdürülebilir Enerji Sistemleri ve Enerji Çevrim ve Depolama Teknolojileri konuları ile devam etti.
Son olarak yapılan “Yarıiletken Tümdevre Teknolojisi ve Yaşantımızdaki Önemi” başlığı altında düzenlenen toplantıyla webinar serisi tamamlandı.
Webinar serisi, toplam 1955 kişi tarafından izlendi.
Teknolojinin Gücüyle Geleceğe Webinar Serisi ile ilgili tüm gazeteSU haberlerimizibu linktenokuyabilirsiniz.
Sabancı Üniversitesi, Avrupa Yüksek Performanslı Bilgisayarlar Ortak Girişimi (EuroHPC Joint Undertaking) tarafından finanse edilen SparCity projesi kapsamında yüksek performanslı veri işleme ve makine öğrenmesi algoritmalarının geliştirilmesinde ve uygulanmasında görev alıyor.
Bir süper bilgisayar altyapısı yaratmaya yönelik olanSparCity projesinde, Almanya, Norveç, Portekiz ve Türkiye’den yüksek performanslı hesaplama alanında faaliyet gösteren altı kuruluş yer alıyor. Üç yıl sürecek olan proje, sürdürülebilir bir exascale* hesaplama ekosistemi oluşturmayı ve Avrupa’nın bu alandaki rekabet gücünü artırmayı amaçlıyor.
Kamer Kaya
Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Kamer Kaya ve ekibi, SparCity projesi kapsamında yüksek performanslı bilgisayarlar konusundaki uzmanlıkları ile veri işleme ve makine öğrenmesi algoritmalarının geliştirilmesinde ve uygulanmasında görev alıyor.
Proje bütçesi 2,6 Milyon Avro
Dört ülkeden altı ortağın yer aldığı ve toplam bütçesi 2,6 Milyon Avro olan SparCity projesi, gelişmekte olan yüksek performanslı bilgisayar sistemleri üzerindeki seyrek veri işleme performansını ve enerji verimliliğini en üst düzeye çıkarmak için özel olarak tasarlanmış olan verimli algoritmalar ve tutarlı araçlar sunacak bir süper bilgisayar altyapısı yaratmayı ve bunun yanında seyrek hesaplamarın veri analitiğinde ve derin öğrenmede kullanımı için yeni alanlar açmayı hedefliyor.
Dünya standartlarında, son derece yüksek ölçekli ve enerji açısından verimli yüksek performanslı bilgisayar teknolojileri geliştirilecek
Söz konusu altyapının etkinliğini, toplumsal etkisini ve kullanılabilirliğini ortaya koymak için, SparCity projesi hesaplamalı kardiyoloji, sosyal ağlar, biyoenformatik ve otonom sürüş gibi birbirinden son derece farklı dört alandaki zorlu gerçek hayat uygulamalarının hesaplama ölçeğini ve enerji verimliliğini geliştirecek. SparCity, bu zorlu uygulamaları hedefleyerek, dünya standartlarında, son derece yüksek ölçekli ve enerji açısından verimli yüksek performanslı algoritmalar ve araçlar geliştirecek.
Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Kamer Kaya, SparCity projesinde yer almaları ile ilgili olarak şunları söyledi: “Yüksek performanslı bilgisayarlar konusundaki uzmanlığımızı paylaşmak ve harika araştırmacılarla birlikte, seyrek verileri işleme biçimimizi değiştireceğini umduğumuz bu zorlu projede çalışmak ben ve Sabancı Üniversitesi’ndeki ekibim için çok büyük bir şans."
SparCity projesinin ortakları Sabancı Üniversitesi (Türkiye), Simula Research Laboratory (Norveç), INESC-ID (Portekiz), Ludwig-Maximilians-Universitaet Muenchen (Almanya), Graphcore AS (Norveç) ve aynı zamanda proje koordinatörlüğü görevini üstlenen Koç Üniversitesi (Türkiye)’dir.
*Saniyede bir milyar milyardan (1018) fazla işlem gerçekleştirebilen yüksek ölçekli süper bilgisayarlar
İstanbul Politikalar Merkezi (İPM)’nin, koronavirüs salgını sebebiyle bu süreçte karşılaşılan sorunlara birlikte çözüm bulmak, olası ortak zeminleri analiz etmek ve akademik araştırmalarla desteklenen fikir alışverişi için başlattığı “Salgın ve Toplum” webinar serisi devam ediyor.
27 Nisan Salı saat 15.00'te yapılacak webinar toplantısının bu bölümünün başlığı "İklim Değişikliği Liderler Zirvesi’nin Ardından". Moderatörlüğünü İPM Araştırma ve Akademik İlişkiler Koordinatörü Senem Aydın Düzgit’in yapacağı bu bölümün konuşmacıları, 2019/20 Mercator-İPM Araştırmacısı Sinan Erensü, İPM İklim Değişikliği Koordinatörü Ümit Şahin ve İPM Direktörü Fuat Keyman’dan oluşuyor.
Salgın ve Toplum webinarına bekliyoruz.
27 Nisan Salı 15:00
İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), 2001 yılından bu yana küreselleşmenin çoklu krizlerinin tartışılması amacıyla iklim değişikliğinden kutuplaşmaya, göçten çatışma çözümüne, demokratikleşmeden transatlantik ilişkilere kadar birçok alandaki soru ve sorunları ele almak amacıyla nitelikli ve kanıta dayalı araştırmalar gerçekleştiriyor. Bu çalışmalar ışığında akademisyenler, uzmanlar, STK’lar ve öğrencilere yönelik bir tartışma platformu sağlamak, topluma ve karar alıcılara sağlam politika önerileri sunmak için bağımsız çalışmalar yürütüyor.
Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi ve Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi işbirliği ile düzenlenen ArTiS (Araştırma Ticarileştirme Stratejileri) Atölyesi’nin dördüncü teorik dersinin konuğu EU IP Helpdesk & IDEA’dan Bjorn Jurgens oluyor. “Novelty Search: What is new?” başlığında düzenlenecek olanArTiS Atölyesi, 27 Nisan 2021 Salı günü, saat 15.00’da gerçekleşecek.
ArTiS Atölye çalışmasının programı teorik ve uygulamalı iki bölümden oluşmaktadır. Yurtdışından konusunda önde gelen uzmanlar tarafından haftada 1 saat çevrimiçi teorik dersler İngilizce olarak verilecek.
“Novelty Search: What is new?” başlığında düzenlenecek olanArTiS Atölyesi, 27 Nisan 2021 Salı günü, saat 15.00’da gerçekleşecek.
Herkesin katılımına açık olarak gerçekleşecek olan teorik derslere kayıt olmak için lütfen tıklayın.
Araştırma sonuçlarının çıktısı olan buluşun yeni bir bakış açısı ile değerlendirilmesi ve araştırmacının deneyimleri dışındaki uygulamalar ve pazarların incelenme becerilerinin kazandırılmasını hedefleyen ArTiS Atölyesi’nin teorik dersleri 15 Haziran 2021 tarihine kadar devam edecek.
Commercialization of Research Outputs: Theory and Practice – ArTiS Atölyesi
TEORİK DERSLER
06 Nisan 2021 - Entrepreneurship: Opportunities and Risks - Prof. Dr. Susanne Durst - Tallinn University of Technology, Estonia
13 Nisan 2021 - Business Development Models and Processes - Ms. Mary Alcantara– Accelerator-in-Residence, INPUT Hungary
20 Nisan 2021 - Innovation and Measuring Innovation Success - Prof. Dr. Helena Forsman – SUNUM (Visiting Researcher), Finland
27 Nisan 2021 - Novelty Search: What is new? - Mr. Bjorn Jurgens – EU IP Helpdesk & IDEA, Spain
04 Mayıs 2021 - Evaluation of Ideas; Business Model Canvas - Doç. Dr. Pelin Demirel – Imperial College London, England
18 Mayıs 2021 - How to Use Patents as a Venture Idea? - Ms. Pia Bijork – European Patent Office, Germany
25 Mayıs 2021 - Access to finance: Available funds for innovative ideas - Assoc. Prof. Dr. Serdal Temel – SUNUM (Visiting Researcher), Turkey
01 Haziran 2021 - Market Research - Ms. Gail Onat – Bıçakçılar Tıbbi Cihazlar, Turkey
08 Haziran 2021 - Creating Start-ups: Why and When? - Dr. Victor Scholten – Delft University of Technology, Netherlands
15 Haziran 2021 - Communication with Investors and VCs (Or Successful Pitching) - Dr. Souheil El Hakim – Bıçakçılar Tıbbi Cihazlar, Turkey
Detaylı bilgi için sunum.sabanciuniv.edu adresini ziyaret edebilir, sorularınızı artis.sunum@sabanciuniv.edu adresine iletebilirsiniz.
Yönetim Bilimleri Fakültesi'ne bağlı olarak 2019 yılında hayata geçen ARAMA Kürsüsü, Eylem Araştırması Doktora dersini 26 Nisan 2021, Pazartesi günü, Columbia Sürdürülebilir Yatırım Merkezi Direktörü Lisa Sachs, ARAMA Kürsüsü Başkanı Oğuz Babüroğlu ve Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Yarı Zamanlı Öğretim Üyesi Hilal Elver'in katılımıyla online ve herkesin katılımına açık gerçekleştirecek.
Derse katılım için burayı tıklayarak kayıt olabilirsiniz.
İstanbul Politikalar Merkezi (İPM)’nin düzenlediği “İklim Kafe Konuşmaları”nda İklim değişikliği alanında çalışan araştırmacı ve akademisyenler, iki ayda bir bu alandaki çalışmalarını özel bir konu çerçevesinde masaya yatırıyor. İklim Kafe Konuşmaları'nda iklim değişikliğiyle ilgili çeşitli konuları, politikadan atmosfer bilimlerine, ekonomiden psikolojiye kadar disiplinler arası bir ortamda tartışmak üzere bir araya geliyorlar.
26 Nisan Pazartesi 15:00’de yapılacak İklim Kafe Konuşmalarının onbeşincisinin başlığı “Gezegensel İmgelemler ve Antroposen Sanatı: Jeoestetik Eylemler”. Edinburgh Üniversitesi Doktora Öğrencisi Benek Çinçik’in konuşmacı olduğu etkinliğin moderatörlüğünü İPM İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin yapacak.
İklim Kafe Konuşmalarına bekliyoruz.
26 Nisan 2021, Pazartesi 15:00
Etkinlik Türkçe ve çevrimiçi gerçekleşecek. Katılım için lütfen tıklayınız.
Bu sunum, en güncel gezegensel imgelem olan Antroposen kuramını estetik çerçevesinde ele alıyor ve Amerikalı sanatçı Robert Smithson’un Spiral Jetty (1970) adlı işini bir jeoestetik eylem olarak tarifliyor ve okuyor. Bu okuma, günümüzde yükselmekte olan Antroposen sanatının köklerini anlamak için jeomorfik estetik ve termodinamik imgelemin önemine dikkat çekmeyi amaçlıyor.
Benek Çinçik Hakkında
Benek Çinçik, Edinburgh College of Art bursu ile, Mimarlık alanındaki doktora tezini University of Edinburgh’da hazırlıyor. “Planetary Imaginations and the Anthropocene: Tracing Geoaesthetic Acts between 1968-1972” başlıklı doktora tezinde, Antroposen estetiğinin jenealojisini 1960 sonları ve 1970 başlarında izini sürüyor ve Antroposen imgelemenin prehistoryasını sanat ve mimarlık alanlarında -çevresel insan bilimleri, jeofelsefe ve Antroposen çalışmalarından kuramları ilişkilendirerek- haritamalaya çalışıyor.
Benek Çinçik aynı zamanda DPR-Barcelona tarafından yayınlanacak olan “Postcards from the Anthropocene: Unsettling the Geopolitics of Representation” adlı kitabın da (Tiago Torres Campos birlikte) editörü. Yüksek Lisansını İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) Mimari Tasarım alanında tamamlayan Çinçik, İTÜ İç Mimarlık ve Mimarlık lisans derecelerine sahip. 2010-2016 yılları arasında İTÜ İç Mimarlık bölümünde araştırma görevlisi olarak çalışmış, mimarlık ve iç mimarlık tasarım stüdyolarında ders vermiş. 2016-2019 yılları arasında University of Edinburgh’da mimari tasarım stüdyolarında yürütücü olarak görev almış.
Sabancı Üniversitesi Onursal Başkanı Sakıp Sabancı’nın vasiyeti üzerine verilen Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri, sosyal bilimler alanında bilim insanlarını ödüllendirmeyi sürdürüyor. Bu yıl 16.’sı gerçekleştirilen Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri’nde yılın teması “Korona Sonrası Dünya ve Türkiye: Pandemilerin Sosyal, Psikolojik ve Siyasi Etkileri” olurken; bu alana uluslararası düzeyde önemli katkılar sunan University College London Davranışsal Değişim Merkezi Direktörü Profesör Susan Michie Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü.
Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, çevrimiçi düzenlenen törende yaptığı konuşmada, tüm dünyanın bilim insanlarından, insanlığa umut olacak haberleri beklediğini hatırlatarak, “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri, Sakıp Bey’in gelecek için, bilim insanlarına olan güveninin bir kanıtıdır. Türkiye’den sosyal bilimler alanında uluslararası platformda verilen ilk ödül programı olması sebebiyle de hem Üniversitemiz hem de ülkemiz için çok kıymetlidir. Bu olağandışı günlerde, tüm insanlık olarak gözümüz, kulağımız bilim insanlarında; onlardan gelecek, insanlığa umut olacak haberleri bekliyoruz. Bir kez daha bilimin, insanın varoluşunun temel taşlarından biri olduğunu görüyor, bu vasiyetin önemini çok iyi anlıyoruz.Sakıp Bey’in bu inançla temellerini attığı Üniversitemiz, bugün dünya için bilim üretiyor, gelecek için bilim insanları yetiştiriyor” dedi.
“ALTUNİZADE DİJİTAL KAMPÜSÜNÜ HAYATA GEÇİRDİK”
Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri’nin bu yılki konusunun “Korona Sonrası Dünya ve Türkiye: Pandemilerin Sosyal, Psikolojik ve Siyasi Etkileri” olduğuna dikkat çeken Güler Sabancı, şöyle konuştu:
“Hiç şüphesiz bugün yaşadığımız pandeminin etkilerini yalnızca sağlık alanında değil; toplumun her alanında hissediyoruz. Pandemi döneminde hayatımızda büyük değişimler yaşandı. Salgın bittiğinde, dünya bir daha asla pandemi öncesi gibi olmayacak, bunu biliyoruz. Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri dünya gündemini her zaman yakından takip etti. Sosyal bilimlerin sadece bugünü değil, geleceğin dünyasını da anlamak açısından önemli olması nedeniyle bu yılın konusunun hepimiz için büyük önem taşıdığına şüphe yok. Pandeminin etkilerini sosyal, psikolojik ve siyasi boyutları ile ele almak, toplumsal dönüşümün dinamiklerini anlamak adına kıymetli.“
“Teknoloji geliştirme üssü olarak konumladığımız Sabancı Üniversitesi Altunizade Dijital Kampüsünü hayata geçirdik. Ayrıca yeni Görsel Sanatlar Atölye binamızı da açtık. Fakültelerimiz, araştırma birimlerimiz, forum ve merkezlerimiz bilimsel çalışmalarıyla topluma ve bilime katkı sağlamaya bu dönemde de devam ediyor. Dünya üniversitesi olma hedefiyle Üniversitemizin temellerini atan Merhum Sakıp Bey de inanıyorum ki, hiçbir şeyi ertelemeyen, mevcut şartlarda en iyisini yapan bir üniversite olmamızdan ve başarılarımızdan büyük gurur duyardı.“
SUSAN MICHIE: BİRBİRİMİZİ KORUYARAK KENDİMİZİ KORUYABİLİRİZ
Jüri Özel Ödülü’nü kazanan, davranışsal sağlık psikolojisi profesörü, kamu sağlığı alanında politik aktivist olarak da bilinen Profesör Susan Michie ise ödül töreninde yaptığı konuşmada, böyle bir ödüle layık görülmekten büyük bir onur duyduğunu söyledi. Profesör Michie, “Psikoloji COVID-19’la mücadeleye nasıl yardımcı oluyor? Bunu sizle paylaşmak istiyorum. COVID-19 salgını nedeniyle tüm dünyada hükümetler insanların davranışlarını değiştirmelerini istedi. Fiziksel mesafe koymak, maske takmak, kendimizi izole etmek gibi değişik davranış alışkanlıkları edindik. Ancak kurallara bağlılık kabiliyet, fırsat ve motivasyona bağlı. Bu 3 nokta davranışları doğrudan etkiliyor. Psikologlar COVID-19’un üstesinden gelmek için davranışları anlama ve değerlendirmede önemli bir rol oynuyor” dedi.
“Vatandaşların davranışlarını değiştirmek istiyorsak; önce sağlık profesyonellerinin, işverenlerin ve politikacıların davranışlarını değiştirmemiz gerekiyor” diyen Susan Michie, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öncelikle politika yapıcıların davranışlarını değiştirmesini hedeflemeliyiz. Değişimi sağlamanın ilk adımı davranışları değiştirmek için tavsiyelerde bulunmaktır. Araştırma grubumuz insanların davranışlarını değiştirmelerini sağlayan 93 farklı teknik belirledi. Bu tekniklerin kullanımı toplumlara, koşullara ve değiştirilmesi istenen davranışlara göre değişiyor. Örneğin, karantina kuralına uyulmasını istiyorsanız para cezası gibi yöntemlerle motivasyonu artırmayı değil; sosyal, finansal ve uygulamaya yönelik kaynakları artırmak gibi yöntemlerle fırsatlarını geliştirmeyi hedeflersiniz. Bu noktada güvenilir liderlik önemli. İletişim dürüst açık ve şeffaf olmalı. Sadece ne yapılacağını söylemeyi değil, bu tavsiyenin gerekçesini de vatandaşa anlatmak gerek. Toplumu iyi tanımak, onları dinlemek ve karar alma sürecine dahil etmek gerek. Hükümetler her zaman bizlerin önerdiklerini yapmazlar ama biz en iyi tavsiyeleri vermeye çalışıyoruz. Umarım Türkiye’de de hükümet davranış bilimi uzmanlarından, psikologlardan yararlanıyordur. Bugün hiç kimse ve hiçbir hükümet kendi başına kendini koruyamaz. İnsanlar birbirine bağlı, üretilecek çözümler küresel olmalı. Ancak birbirimizi koruyarak kendimizi koruyabiliriz.”
ÖNÜMÜZDEKİ YILIN KONUSU AÇIKLANDI
Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi ve İstanbul Politikalar Merkezi liderliğinde yürütülen Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri’nde makale değerlendirmeleri bağımsız ve uluslararası jüri üyeleri tarafından yapılıyor. Şimdiye kadar Türkiye’nin ekonomisinden dış politikasına, tarihinden toplumsal dinamiklerine kadar çeşitli konularda çalışmaları ödüllendiren programa, bu yıl dünyanın 5 farklı kıtasından rekor sayıda başvuru geldi.
Bu yılın ödül kazanan üç makalesi ise şunlar oldu:
Bilkent Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ayşenur Dal ve Doç. Dr. Efe Tokdemir tarafından kaleme alınan “Toplumlarda COVID-19’a karşı savaşmada, arka planda yatan koşullarla birlikte sosyo-psikolojik dinamikler”,
Kadir Has Üniversitesi’nden Onurcan Yılmaz ve Avustralya Queensland Teknoloji Üniversitesi’nden Ozan İşler tarafından kaleme alınan “COVID-19 tehdidinin dünyada ve Türkiye’deki bilişsel ve davranışsal sonuçları”,
Yaşar Üniversitesi’nden Sinan Alper’in kaleme aldığı “COVID-19 ile ilgili komplo teorilerine inanmak: Hata değil, insan doğasının bir özelliği”.
Makale ödüllerinin değerlendirme sürecinde Jüri Başkanlığını Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nebi Sümer üstlenirken, jüri heyetinde Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman, Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Müftüler-Baç, Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adil Sarıbay, Kent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Üskül, Columbia Üniversitesi Psikoloji Bölümü Başkanı Kevin N. Ochsner ve New York Üniversitesi Öğretim Üyesi Jay Van Bavel yer aldı.
Törende aynı zamanda Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri 2022 konusu “Türkiye ve Karşılaştırmalı Örnekler Işığında Küreselleşmenin Geleceği: Devlet Geri mi Dönüyor?” olarak açıklandı.