The Future Seminar Series başlıyor

The Future Seminar Series başlıyor

Akademik Destek Programı tarafından organize edilen "The FUTURE Seminars" serileri başlıyor. 

The FUTURE Seminer Serisi doğa bilimleri (fizik, kimya ve biyoloji) ve teknoloji alanında devam etmekte olan araştırmaları ve son gelişmeleri inceler ve tartışır.

Seminer Programı:

  • 21 Şubat 2018 - Volkan Özgüz - "From Neurons to Computers: An Engineer's Attempt to Comprehend the Human Brain" 
  • 7 Mart 2018 - Özlem Taştan Bishop - "Bioinformatics: At the Heart of Modern Biology Genomes to Diseases to Tools and Databases"
  • 14 Mart 2018 - Ali Rana Atılgan - "To be a part of a network or not to be"
  • 18 Nisan 2018 - Stuart James Lucas - "Designer Food: How will we feed the World in 50 Years' Time?"
  • 2 Mayıs 2018 - Erkay Savaş - "Crypto Revolution: Blockchain, Crytocurrencies & more"
  • 16 Mayıs 2018 - Andrew Berry - "Genomics and Your Brain: Mutation and Aging in Nerve Cells"

Bütün seminerler İngilizce yapılmaktadır ve Sabancı Üniversitesi'ndeki bütün lisans ve lisanüstü öğrencilere ve çalışanlara açıktır.  

On Birinci Kalkınma Planının Anket Çalışması

On Birinci Kalkınma Planının Anket Çalışması

Halka açık şirketlerin kadın yönetim kurulu karnesi açıklandı

Halka açık şirketlerin kadın yönetim kurulu karnesi açıklandı
Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından düzenlenen “5. Türkiye Kadın Direktörler Konferansı”, 15 Şubat 2018, perşembe günü Zorlu Holding ev sahipliğinde Zorlu PSM’de gerçekleşti.

Toplantının açılış konuşmasını IFC Ülke Yöneticisi Jasper Kjaer gerçekleştirdi. Türkiye’de Kadın Direktörler 2017 Raporu’nun sunumu ve yasal kota uygulamalarının sonuçlarının tartışıldığı uluslararası panelin ardından “2017 Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu” Ödül Töreni gerçekleşti. 

Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu Ödülü’nü TAT Gıda Sanayi A.Ş ve Yönetim Kurulları Kadınlarla Güçlendirilmiş İş Grubu Ödülü’nü ise Akkök grubu aldı.


Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından düzenlenen “5. Türkiye Kadın Direktörler Konferansı” 15 Şubat 2017, perşembe günü Zorlu Holding ev sahipliğinde Zorlu PSM’de gerçekleşti.  2017 Türkiye’de Kadın Direktörler 2017 Raporu’nun açıklandığı toplantıda “Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu” ödülleri de sahiplerini buldu.
Toplantının açılış konuşmasını Dünya Bankası Grubu kuruluşu IFC’nin Avrupa ve Orta Asya Bölgesi Kıdemli Yöneticisi Jesper Kjaer yaptı. Jesper Kjaer konuşmasına kadınların üst yönetimde yer almalarının IFC’nin Türkiye’de ve tüm dünyada temel konularından biri olduğuna vurgu yaparak başladı. Jesper Kjaer şunları söyledi: “Türkiye’de yönetim kurullarındaki yüzde 13.9 kadın oranı dünya ortalamasına yakın olmasına rağmen, bu oranın önümüzdeki yıllarda hedeflenen seviyelere gelmesi için özel sektör, kamu ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte çalışması gerekiyor. Son yıllarda Türkiye’de bu alanda ciddi gelişmeler oldu. Yüzde 30 Kulübü’nün koyduğu 2025 hedefleri, Sermaye Piyasası Kurulu’nun yönetim kurullarında yüzde 25 kadın olmasını hedef göstermesi bu olumlu gelişmeler arasında. Türkiye’de büyük bir uluslararası yatırımcı olarak IFC bu konuda desteğimizi sürdürüyoruz. Yatırım yaptığımız 5 şirket için atadığımız yönetim kurulu üyelerinin ikisi kadın, ayrıca yakında kadın yöneticiler için geliştirilmiş eğitim programımızı Türkiye’de de uygulamaya başlayacağız.”
Açılış konuşmasının ardından Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Melsa Ararat “Türkiye’de Yönetim Kurullarında Kadın 2017 Raporu”nu sundu. Melsa Ararat, 2012’den beri artış gösteren yönetim kurullarında kadın oranında 2017 yılında düşüş yaşandığına dikkat çekerek ‘Toplumsal cinsiyetle ilgili önyargılarla mücadele süreklilik taşımadığı sürece kapsayıcılıkta ve çeşitlilikte şirketlerin sürdürülebilir bir performans göstermesi mümkün değil. Bir yandan çalışma hayatının toplumun kadınlara bugün biçtiği rolle daha uyumlu hale gelmesi, diğer yandan toplumun kadına biçtiği rolün değişmesi için daha etkin çaba göstermek gerek" dedi.

Zorlu Holding Kurumsal İletişim Genel Müdürü Aslı Alemdaroğlu,  Bağımsız Kadın Direktörler projesinin 5. senesinde, 3 senedir süregelen işbirliklerinden duydukları memnuniyeti dile getirirken; “Günümüzde konuya olan yaklaşımı, sadece “kadın” perspektifinden ele almak yetersiz kalıyor. Her alanda toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını normalleştirmek ve yaygınlaştırmak önem taşıyor. Bugün dünyanın hemen her yerindeki toplumsal dönüşüm, üretimden yönetime her alanda çoğulcu katılıma ve çoksesliliğe duyulan ihtiyaca da işaret ediyor. Sürdürülebilir büyüme, yüksek gelişmişlik düzeyi, gücün demokratikleşmesi, kapsayıcı ekonomi ve uzlaşmanın ancak, kadınların da etkin olarak sosyal, ekonomik ve politik hayata ve iş dünyasına eşit katılımıyla gerçekleşeceği çok net. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin 17. maddesinde yer aldığı gibi  “hedefler için ortaklıklar” temelli yaklaşımın sergilenmesi büyük önem taşıyor. Hedeflerin; 4, 5 ve 10. maddeleri olan “nitelikli eğitim”, “eşitliksizlerin kaldırılması” ve “toplumsal cinsiyet eşitliği”ni iş dünyası, akademi, sivil toplum temsilcileri olarak hep birlikte ele almamız gerekiyor.” dedi.

Avrupa Birliği ülkelerinde kadınların ekonomik karar mekanizmalarında daha fazla yer almalarına yönelik kota ve gönüllü uygulamaların tartışıldığı paneli Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Bertil Emrah Oder yönetti. Panelde; EURIZON Varlık Yönetimi’nden Cristina Ungureanu, EBRD’den Gian Piero Cigna ve Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Muzaffer Eroğlu konuşmacı oldular.

Panelin ardından SPK Başkan Yardımcısı Bora Oruç’un katılımıyla Sabancı Üniversitesi Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulları Endeksi hesaplamalarına dayanan “Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu” Ödül Töreni’ne geçildi. 

Yönetim Kurullarında Çeşitlilikte İlerleme Özel Ödülü’nü 2013 ve 2017 arasında kadın üye oranını %33 oranında arttıran Klimasan Klima Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve Marshall Boya ve Vernik Sanayi A.Ş. aldı. İkinci özel ödül olan Yönetim Kurulu Çeşitlilik Politikası Saydamlık Özel Ödülü’ne SPK’nın Kurumsal Yönetim Uyum İlkelerinde önerilen, en az %25 kadın üye oranı ve hedef tarihi belirleyen ve bu konuda bir yönetim kurulu politikası benimseyerek bunu açıklayan TAV Havalimanları A.Ş. ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası layık görüldü. 

Her sene verilen ana ödül Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu Ödülü bu sene TAT Gıda Sanayi AŞ’ye verildi. Bu sene ilk defa verilen Yönetim Kurulları Kadınlarla Güçlendirilmiş İş Grubu ödülünü halka açık şirketlerinin yönetim kurulları toplam üyeleri arasında kadın oranı en yüksek olan ve her yönetim kurulunda en az 2 kadın üyesi olan iş grubu Akkök Holding aldı.  Ödülü Akkök Holding CEO’su ve Yüzde 30 Kulübü Türkiye ülke başkanı Ahmet Cemal Dördüncü teslim aldı. 

Türkiye’de Yönetim Kurullarında Kadın 2017 Raporu
Sabancı Üniversitesi, Kurumsal Yönetim Forumu 2012 yılından beri yönetim kurulları ile ilgili verileri toplamakta ve raporlamakta. Yönetim kurulunda yer alan direktörler, profesyonel ve kontrol eden  ailelerle ilişkili olarak sınıflandırılıyor. Bu sınıflandırma ile profesyonel kadınların cam tavan etkisini kırabilme olasılığının takip edilmesi amaçlanıyor.
2017 raporu, BIST şirketlerinin yönetim kurulları açısından cinsiyet eşitliği konusunda mevcut durumunu ve projenin başladığı 2012 yılından beri seyreden beş yıllık eğilimi ortaya koyuyor.

Öne Çıkan Bulgular
BIST’de yer alan 404 şirketin 168’inin yönetim kurullarında kadın üye bulunmuyor. 2012-2016 yılları arasında yönetim kurullarında en az bir kadın üyesi olan şirketlerin oranındaki artış 2017 yılında devam etmedi ve 2016 yılında %41 olan tamamı erkek yönetim kuruluna sahip olan şirket oranı aynı kaldı.   
2017’de BIST yönetim kurullarına 386 kadın üye seçildi. Bu rakam, tüm yönetim kurulu üyelerinin %13,9’una denk geliyor. Bu oran geçen sene %14,2 idi. Kontrol eden ailelerle ilişkili olmayan kadın sayısı ise sadece 201. Yani cam tavanı delebilen kadın oranı %7.  
2017 yılında erkek direktörlerin sadece %26’sı kontrol eden pay sahibi ailelerin bir üyesi iken kadınlarda bu oran %48’ dir. 
Yönetim Kurulu üyesi olan 386 kadın üyeden sadece 70’i (%19) icracı üyedir. Bu durum, tüm dünyada olduğu gibi cinsiyet eşitliğinin icracı rollerde daha yavaş ilerlediği küresel resim ile uyumludur. 

2017 yılında sadece 26’sı kontrol eden aile üyesi olmak üzere 28 şirketin yönetim kurulu başkanı kadındı. Bu rakam tüm şirketlerin %6’sına tekabül etmekte. Yönetim kurulu başkanı olan 142 erkek profesyonel üyeye kıyasla yönetim kurulu başkanı olabilmiş profesyonel kadın direktör sayısı sadece 6. 
2017 yılında yönetim kurulunda yer alan kadın CEO’su olan şirket sayısı sadece 14 olup yönetim kurulunda yer alan erkek CEO’ların sayısı 164’tür.  Bu rakamlar, tüm şirketlerin %57’sinin CEO’larına yönetim kurulu üyeliği önermediklerini ortaya koyuyor. 
Yatırım ortaklıkları hariç sadece 3 şirketin yönetim kurulunda bir kadın CEO yer alıyor. Bu şirketler; Türk Tuborg Bira ve Malt Sanayi A.Ş., Tat Gıda Sanayi A. Ş. ve Vakko Tekstil ve Hazır Giyim Sanayi A.Ş.’dir.

BIST-100 Endeksi’nde yer alan daha büyük ve daha yaşlı şirketlerin yönetim kurulları daha kemikleşmiş. 2016 yılında %11,7 olan kadın yönetim kurulu üye oranı 2017 yılında %13,1 oldu ancak bu oran yine de tüm BIST şirketleri için %13,9 olan ortalama değerin altında kaldı. 
2017 yılında Kurumsal Yönetim Endeksi’ni oluşturan şirketlerin yönetim kurullarında yer alan kadın direktör oranı %12,8 iken, Finansal Endekste %15 ve Sürdürülebilirlik Endeksi’ni oluşturan şirketlerde %12,6.  Bu da sürdürülebilirliği daha ciddiye alan şirketler için dahi cinsiyete dayalı önyargıları aşmanın zor olduğu anlamına geliyor.

SGM Bahar dönemine perdelerini açıyor !

SGM Bahar dönemine perdelerini açıyor !

Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi (SGM) Bahar dönemine perdelerini açıyor !

Mart ayı gösterilerinin bilet satışı 19 Şubat Pazartesi saat 12:00’de başlıyor!

SGM Bahar dönemine birbirinden güzel konserler, tiyatro oyunları ve çeşitli etkinlikler ile “Merhaba” diyor. SGM’deki ilk etkinlik 03-04 Mart günlerindeki IMIS olacak.

03 / 04 Mart 2018, Cumartesi-Pazar 10:00-17:00 saatleri arasında IMIS

IMIS (International Management and Industrial Engineering Summit), Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Kulübü (IES) önderliğinde gerçekleştirilen Sabancı Üniversitesi'nin en kapsamlı kariyer etkinliği.

Her yıl farklı bir tema çerçevesinde gerçekleştirilen IMIS’in bu yılki konusu “Risk Intelligence”. İki günlük etkinlikte katılımcılar iş hayatından tanınmış, başarılı isimlerle bir araya getiriliyor. Sektöründe lider şirketlerden üst düzey konuşmacılar ve ünlü konuklar “Risk Intelligence” konusu üzerinden ilerleyerek başarı hikayelerini izleyenlerle paylaşarak, onlara hayatlarındaki riskleri yönetme konusunda rehber olacaklar.

06 Mart 2018, Salı saat:20:00’de “BEYAZ” Tiyatro Oyunu

Mart ayı programının ilk tiyatro oyunu “BEYAZ” ile ölüm döşeğindeki annelerinin başında bekleyen iki kız kardeşin bir ömürlük hesaplaşması izlenecek. Kocasıyla mutsuz evliliğini sürükleyen bir kız kardeş... Uzun zaman sonra eski kasabasına dönen ablası...

Özen Yula’nın yönettiği oyun Derya Alabora ve Deniz Çakır’ın muhteşem yorumu ile izlenecek.

08 Mart 2018, Perşembe saat:20:00’de, “BENİM ADIM FEUERBACH” Tiyatro Oyunu Oyuncu, oyun kişisini yaratabilmek adına kendi derinliklerine ve yaşam bilgisine doğru dalışa geçer. Bu, aynı zamanda bir yüzleşme sürecidir. Ve oyuncu bu süreç içinde, belki de yaşamının sonuna kadar unutmak istedikleriyle göz göze gelmek, onları yeniden var etmeyi dilediği oyun kişisi adına kuşanmak durumundadır. Böylesine can yakıcı, terletici, ürkütücü sürecin karşısında, kimi oyuncular suyun üstünde yüzmeyi seçerler, kimileri on, kimileri yirmi, kimileri de bin metreye dalarlar. Her rol adına tekrar tekrar yaşanan bu dalışlar yıllarla birlikte çoğaldığında ne gün, ne an bilinmez ama bir gün bir an vardır ki vurgun yiyebilirsiniz...

Tankred Dorst’un kaleminden çıkan, Sema Engin Edinsel tarafından dilimize kazandırılan oyunu Ayşenil Şamlıoğlu yönetiyor. Oyunda rol alanlar, Selçuk Yöntem, Toprak Can Adıgüzel ve Gülçin Kültür Şahin.

13 Mart 2018, Salı saat:20:00’de, “TRİO ARTİSTANBUL” Konseri

3 kardeş ülkeden 3 heyecan verici müzisyenden oluşan ''TRİO ARTİSTANBUL''un, en temel arzusu, klasik dönemden günümüze renkli bir repertuar ile, konserlerinde dinleyenlerine, özel ve unutulmaz anlar yaşatmak, müzikle ortak duyguyu yakalamak ve olabildiğince çok kişiye ulaşmak.

Alanlarındaki en donanımlı okullarda  eğitim aldılar  ve dünyanın önde gelen hocaları ile çalıştılar. Solo ve oda müziği çalışmalarının yanı sıra eğitmenlik de yapan bu 3 müzisyeni biraraya getiren, müziğin ortak dili ve sahip oldukları benzer müzik anlayışı oldu.

Türkiye’den çello sanatçısı Jülide Canca Eke, Ukrayna’dan keman sanatçısı Olexandr Samoylenko ile Azerbaycan’dan piyano sanatçısı Tutu Aydınoğlu’ndan oluşan “TRİO ARTİSTANBUL”un konseri SGM’de izlenebilecek.

20 Mart 2018, Salı saat:20:00’de, “BÜYÜK EV ABLUKADA” Konseri

Kendine özgü tarzı, müziği ve şarkı sözleriyle bir fenomene dönüşen ''BÜYÜK EV ABLUKADA'', müzikseverlerle buluşmaya geliyor. Eğlenceli tavırlarıyla, seyirciyle kurdukları güzel iletişimle ve çeşitli sürprizleriyle her zaman rengarenk canlı performanslara imza atan Büyük Ev Ablukada ile dans ve eğlence sizleri bekliyor.

Adını Turgut Uyar’ın bir şiirinden alan Büyük Ev Ablukada, 2008’de Afordisman Salihins (Cem Yılmazer) ve Canavar Banavar (Bartu Küçükçağlayan) tarafından kuruldu. Kendine has müzikal ve sanatsal üslubuyla dikkat çeken grubun üyeleri sahnede; Afordisman Salihins, Bas Bariton, Bentek Sizhepiniz, Omçelik, Canavar Banavar, Galvaniz Gelbiraz ve Gelicem Nerdesin takma adlarını kullanıyor. İlk olarak, ‘Ay Şuram Ağrıyo’ adlı bir konserle büyük bir dinleyici kitlesi yakalayan grup, bu kaydın ardından ‘Olmadı Kaçarız’ isimli bir konser albümüyle hayranlarını sevindirdi. İlk albüm ‘Full Faça ise’ 21 Aralık 2012’de dinleyicilerle buluştu. Son dönemlerde daha farklı bir hamleyle elektronik çizgiye geçiş yapmaya karar veren grubun son albümü Fırtınayt, hem Büyük Ev Ablukada’yı hem de dinleyicileri yepyeni bir frekansa sürükledi. Sahne enerjileri ve iletişimlerindeki samimiyetle, seyirciye aradığını fazlasıyla bulduran grup; elektronik müziğe attığı bu başarılı adımla yeni bir müzikal deneyim sunuyor.

27 Mart  2018, Salı saat:20:00’de “SIZI” Tiyatro Oyunu 

Mart ayının son gösterisi Devlet Tiyatroları - Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali kapsamında, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları tarafından sahnelenen ''SIZI'' adlı oyun.

Salih Efiloğlu tarafından kaleme alınan oyunu Kubilay Penbeklioğlu yönetiyor.

Sızı adlı oyunun; Ali Murat Altunmeşe, Emel Bertan, Erhan Özçelik, Ersin Sanver, Esin Umulu, İrem Erkaya, Kamer Karabektaş, Mert Asutay, Musa Arslanali, Oğuzhan Oğuz, Ömer Naci Boz, Samet Silme, Seda Yılmaz, Şirin Asutay, Yasemin Tunca, Yılmaz Aydın’dan oluşan son derece geniş bir oyuncu kadrosu var.

“Her karanlığın sonunda güneş yine doğar, her acıdan geriye derin bir sızı kalır”

Yıl 1913. Anadolu Coğrafyası dış güçlerin yaratmaya çalıştığı bir kaosun eşiğindedir. Yıllarca yan yana yaşamış, birbirini kardeş bilmiş halk kışkırtılmaktadır. Bir grup Ermeni Ailesi bunun bir parçası olmamak için önce İstanbul'a, sonra Paris'e gitmek zorunda kalır. Yıl 1941 dünya siyaseti daha da büyük bir çıkmaza sürükler onları. Büyüdükçe büyüyen tehlike, yaklaşan savaş, Anadolu özlemi, içinden çıkılmaz bir hale gelince ne yapacaklardır...

Bilet Fiyatları:

Sabancı Üniversitesi Öğrenci:         10 TL

Sabancı Üniversitesi Çalışan:         20 TL

Tam:                                                  25 TL

           

Birbirinden keyifli bu etkinliklerin biletleri hafta içi Akbank karşısındaki  "SGM Gişe"den ya da biletix kanalından temin edilebilir.

http://sgm.sabanciuniv.edu/

https://www.facebook.com/SabanciGosteriMerkezi

https://twitter.com/GosteriMerkezi

https://www.instagram.com/SabanciGosteriMerkezi/

Rektör Yardımcımız Şirin Tekinay “Bilimde Kadın” paneline katıldı

Rektör Yardımcımız Şirin Tekinay “Bilimde Kadın” paneline katıldı

Sabancı Üniversitesi Araştırma ve Geliştirmeden Sorumlu Rektör Yardımcısı Şirin Tekinay, Birleşik Krallık İstanbul Başkonsolosluğu tarafından düzenlenen “Bilimde Kadın’ konulu panele konuşmacı olarak katıldı.

Birleşik Krallık İstanbul Başkonsolosluğu’nun kadınların Birleşik Krallık'ta oy hakkı elde edişinin 100. yılını ve Uluslararası Bilimde Kadın ve Kız Çocukları Günü’nü kutlamak amacıyla düzenlediği “Bilimde Kadın” konulu panel, 12 Şubat Pazartesi günü Grand Hyatt Otel’de gerçekleşti.   

“Bilimde Kadın” panelinde, STEM alanında öğrenim gören ve çalışan kadınların ihtiyaçları ile hedefleri, kız çocuklarının bilime ilgi duymalarını sağlayacak öneriler, iyi rol modellerinin belirlenmesinin önemi gibi konular tartışıldı.

“Bilimde Kadın” konulu panele Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı Şirin Tekinay’ın yanı sıra, Sabancı Üniversitesi Network öğretim üyesi ve Vispera CEO’su Aytül Erçil, Boğaziçi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Naz Zeynep Atay ile Koç Üniversitesi öğretim üyesi Seda Keskin de panelist olarak katıldılar.

“MUTLAKA KADIN ROL MODELİ OLMASI GEREKMEZ”

Sabancı Üniversitesi Araştırma ve Geliştirmeden Sorumlu Rektör Yardımcısı Şirin Tekinay, panel konuşmasında STEM kariyerine 3 yaşında başladığını; her şeyin nasıl çalıştığını öğrenme arzusuyla evde kendi başına yaptığı deneylerde onu kimsenin durdurmayıp teşvik ettiğini örnek göstererek aslında sorunun kızları STEM’e özendirmekte değil, STEM alanlarında tutmakta olduğunu söyledi.  Kadın rol modeli bulunmayan alanlarda kızların pekala erkekleri rol modeli olarak görebileceklerinin de altını çizdi.

Şirin Tekinay, konuşmasının devamında Türkiye’de ve birçok yerde ilkokuldan ortaokula kadar olan dönemin istatistiklerine bakıldığında kızların matematik ve fen alanında erkeklerden çok daha başarılı olduklarını vurguladı.  Büyüyünce ne olmak istiyorsun sorusundan sonra kızların farklı kariyer hedefleri seçtiklerini belirten Tekinay, doğru sorular ile STEM alanına teşvik etmenin ve kızların cesaretlerini kırmayacak şekilde doğru yönlendirmenin önemini vurguladı.

ABD Ulusal Bilim Kuruluşu'nda (National Science Foundation, US NSF) görev aldığı dönemde TÜBİTAK’ın kariyer programlarına benzeyen ancak kadınlara yönelik başarılı programlar sunduklarını aktaran Tekinay, konuşmasını ülkemizde genç bilim insanları ödülleri gibi birçok ödülün verildiğini ancak özellikle STEM alanındaki bilim kadınlarına yönelik ar-ge fonlarının sayısının artırılmasının yararlı olacağı vurgulayarak sonlandırdı.   

Prens Abbas Hilmi ile "Kavalalı Hanedanı ve Son Hıdiv Abbas Hilmi Paşa" konferansı

Prens Abbas Hilmi ile "Kavalalı Hanedanı ve Son Hıdiv Abbas Hilmi Paşa" konferansı

“Boğaziçi’nde Bir Hanedan: Kavalalı Mehmed Ali Paşa Ailesi” konferans serisi son hıdiv Abbas Hilmi Paşa'nın torunu, Prens Abbas Hilmi tarafından yapılacak, "Mehmed Ali Paşa ve Osmanlı Aile Hatıraları" başlıklı konuşma ile devam ediyor. 
 

konf

 

Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın "19. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ve Kavalalı Mehmed Ali Paşa Hanedanı’nın Yükselişi" başlıklı konuşmasıyla başlayan “Boğaziçi’nde Bir Hanedan: Kavalalı Mehmed Ali Paşa Ailesi” konferans serisi, 3 Şubat, Cumartesi, 14.00'te gazeteci, yazar Murat Bardakçı tarafından gerçekleştirlen, "Kavalalı Hanedanı ve Son Hıdiv Abbas Hilmi Paşa" başlıklı konuşmayla devam etti. 

Serinin üçüncü konuşması ise, 17 Şubat Cumartesi, saat 14.00'te son hıdiv Abbas Hilmi Paşa'nın torunu, Prens Abbas Hilmi tarafından yapılacak, "Mehmed Ali Paşa ve Osmanlı Aile Hatıraları" başlıklı konuşma olacak.

* Etkinlik müze ziyaretçilerine ücretsizdir.

Ayrıntılı bilgi için; www.sakipsabancimuzesi.org veya 0 (212) 277 22 00 

İPM "Türkiye’de Karbon Kilitlenmesi” raporunu açıkladı

İPM "Türkiye’de Karbon Kilitlenmesi” raporunu açıkladı

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi İklim Çalışmaları Koordinatörü ve Kıdemli Uzmanı Ümit Şahin, "Türkiye’de Karbon Kilitlenmesi” Raporu’nu açıkladı.

Türkiye, derinleşen karbon kilitlenmesinden kurtulmak için hâlâ önemli fırsatlara sahip

 

İstanbul Politikalar Merkezi İklim Çalışmaları Koordinatörü ve Kıdemli Uzmanı Ümit Şahin, "Türkiye’de Karbon Kilitlenmesi: Düşük Karbona Geçişte Almanya ve Polonya ile Karşılaştırmalı Bir Perspektif" raporunu kamuoyu ile paylaştı. Türkiye’nin hızla derinleşen karbon kilitlenmesinden kurtulmak için önemli fırsatlara sahip olduğu belirtilen raporda, “Toplam enerji tüketiminde fosil yakıt bağımlılığı yüksek olsa da özellikle elektrik üretimi ve ulaşım alanında gelişmekte olan bir ülke olmanın avantajlarını kullanabilir” denildi. 

 

Sabancı Üniversitesi bünyesinde faaliyetlerini sürdüren İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), iklim değişikliği alanındaki birikimi kuvvetlendiren çalışmalarına, “karbon kilitlenmesi” kavramıyla devam ediyor. Merkezin İklim Çalışmaları Koordinatörü ve Kıdemli Uzmanı Ümit Şahin, "Türkiye’de Karbon Kilitlenmesi: Düşük Karbona Geçişte Almanya ve Polonya ile Karşılaştırmalı Bir Perspektif" başlıklı raporu, Karaköy’deki Minerva Han’da düzenlenen etkinlikte kamuoyu ile paylaştı. Araştırmada, Türkiye, Almanya ve Polonya’nın enerji politikaları ve küresel geçiş yönelimi karşısındaki tutumları, karbon kilitlenmesi (carbon lock-in) kavramı üzerinden birbirleriyle karşılaştırılıyor.  Bu karşılaştırma üzerinden, Türkiye’nin fosil yakıtlara dayalı bir ekonomiden ve enerji sisteminden düşük karbona geçişi neden gerçekleştiremediği araştırılıyor. 

Karbon kilitlenmesi: Teknolojik veya siyasi etkenlerin getirdiği yüksek karbon salımı
Araştırma kapsamında;  karbon kilitlenmesi “bir politika ataleti” olarak tanımlanıyor. Teknolojik, ekonomik, siyasi ya da toplumsal etkenler nedeniyle, karbon salımlarını artıran ya da azaltılmasını engelleyen bir yapı kilitlenme olarak ele alınıyor. 

Raporun tanıtımı için düzenlenen toplantıda konuşan İPM İklim Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin,

“Büyük bir sanayi ülkesi olmasına rağmen düşük karbonlu enerji sistemine geçişin öncülerinden biri haline gelen Almanya’nın durumuyla, enerji sistemi büyük ölçüde kömüre bağımlı olan ve bu bağımlılığını kararlı biçimde sürdüren Polonya’nın durumu hem birbirleriyle hem de Türkiye’yle karşılaştırıldığında, geçiş dinamiklerini anlamak için fikir vermektedir. Bu üç ülke fosil yakıtlara bağımlı bir ekonomik sisteme sahip olan, bu bağımlılığı süren ya da azalmakta olan ülkelerdir” değerlendirmesini yaptı. 

Türkiye, politika değişiklikleri ile düşük karbon sistemine geçebilir

Türkiye’nin hızla derinleşen karbon kilitlenmesinden kurtulmak için hâlâ önemli fırsatlara sahip olduğuna dikkat çeken Ümit Şahin, “Toplam enerji tüketiminde fosil yakıt bağımlılığı yüksek olsa da özellikle elektrik üretimi ve ulaşım alanında gelişmekte olan bir ülke olmanın avantajlarını kullanabilir. Büyüyen elektrik üretimi alanında yenilenebilir enerji yönünde hızlı bir dönüşümü başarması büyük sanayileşmiş ülkelere göre çok daha kolaydır” dedi. 

Türkiye’de yol ve inşaat sektörünün hızla büyüdüğünü belirten Ümit Şahin, düşük karbonlu sisteme dönüşüm yönünde politika değişiklikleriyle ulaşımdan ve binalardan kaynaklanan salımların azalmasının sağlanabileceğini söyledi. Şahin, şunları kaydetti: “Türkiye kirletici gelişme yolunu atlayarak ekolojik sıçrama yapma şansına hâlâ sahiptir. Böyle bir siyasi tercih gelecekte büyük ekonomik kayıplara neden olacak karbon kilitlenmesinden kurtulmayı sağlayabilir. Bu yönde bir politika değişikliği işletmelerin de atıl varlıklar riskinden kurtulmaları açısından önemli bir fırsat yaratacaktır.” 

Karbon kilitlenmesinden nasıl kurtulabiliriz önerilerinin de paylaşıldığı rapor kapsamında Ümit Şahin’in Almanya, Türkiye ve Polonya karşılaştırmasında vurguladığı noktalar da  şöyle: 

ALMANYA, POLONYA VE TÜRKİYE’NİN ENERJİ POLİTİKALARI 

Raporda; Türkiye, Almanya ve Polonya’nın enerji politikalarına ilişkin şu saptamalara yer verildi.:

  • Almanya’nın dünya ekonomisindeki büyük payı, enerji sistemi ve sera gazı salımları ülkenin enerji dönüşümünün (Energiewende) uluslararası iklim ve enerji politikaları açısından büyük önem taşımasına neden oluyor. Ayrıca, Almanya’nın enerji yapısında yaşanan değişim düşük karbonlu bir ekonomiye geçiş ve karbon kilitlenmesinden kaçışın uygulanabilir bir örneğini oluşturuyor. Öte yandan, Almanya birçok zorlukla karşı karşıya. Kömürün elektrik üretimindeki payının yüksek olmaya devam etmesi ve ısınma ve ulaşım gibi diğer alanlarda karşılaşılan zorluklar, Almanya’nın hedeflerini tutturmasını zorlaştırıyor. 
  • Energiewende’nin temel amacı, Almanya’nın enerji politikalarını fosil yakıt ve nükleer temelli bir sistemden yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğine dayalı düşük karbonlu bir sisteme doğru dönüştürmektir. Energiewende dört temel üzerine oturmaktadır: 2022’ye kadar nükleer santralleri kapatmak, iklim değişliğiyle mücadele etmek, enerji güvenliğini artırmak ve rekabet ve büyümeyi hedefleyerek sanayi politikalarını iyileştirmek. 
  • Polonya’nın enerji sistemi ve elektrik üretimi büyük ölçüde kömüre, özellikle de yerli kömüre bağımlıdır. Son on yıldaki yüzde 2,7’lik düşüşe rağmen, Avrupa Birliği’ndeki en büyük kömür (taş kömür ve linyit) üreticisidir ve 2016 yılında 52,3 milyon ton kömür üretti. Avrupa’da çıkarılan taş kömürünün yüzde 72’sini üreten Polonya, dünyada Avustralya’nın ardından, elektrik üretiminde en çok fosil yakıt kullanan ülkelerden biridir. 
  • Ayrıca Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) üye ülkeleri arasındaki sıralamada elektrik üretiminde en az yenilenebilir enerji kullanan 6’ncı ülkedir. Kömür, Polonya’da enerji üretiminin yüzde 79’unu ve toplam birincil enerji arzının yüzde 51’ini teşkil ediyor. Polonya’da yenilenebilir enerji politikalarının gelişiminin büyük oranda kısa dönemli AB politikaları ile sınırlı olduğu görülüyor. Polonya’da enerji sektörünün fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye yönelik bir dönüşüm geçirmesine dair, 2030 ve 2050’ye yönelik orta ve uzun vadeli planlar da dahil olmak üzere, herhangi bir planı bulunmuyor. 
  • Türkiye’nin enerji sistemi fosil yakıtlara, özellikle de doğal gaz ve kömüre dayalı. Elektrik üretiminin yüzde 34'ü doğal gazdan, yüzde 31'i kömürden, yüzde 24'ü hidrolik enerjiden, yüzde 6'sı rüzgârdan, yüzde 2'si jeotermal enerjiden ve yüzde 3’ü diğer kaynaklardan elde ediliyor. Türkiye’nin resmi enerji stratejisinin temelini enerji kaynağı ithalatını azaltmak oluşturuyor. Amaç, elektrik üretiminde kullanılan ithal doğal gaz ve kömürü azaltmak, yerli kömürle birlikte başta su olmak üzere rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir kaynakların payını attırmak olarak açıklanıyor. 
  • Öte yandan Türkiye’nin enerji üretiminde fosil yakıtların kullanımını azaltma gibi bir politikasının olmadığı, fosil yakıtlara verilen devlet desteğinin artarak devam etmesinden anlaşılabilir. Son yıllarda kömürün elektrik üretimindeki payı önemli ölçüde artmış olmasına rağmen, yerli kaynak kullanımında önemli bir artış gözlenmiyor. Türkiye elektrik üretiminde yerli kömür kullanımını artırmayı hedeflerken, yeni yenilenebilir enerji tesislerini de artırmayı ve 2023’e kadar yenilenebilir kaynakların (hidro dahil) payını üçte birde tutmayı öngörüyor. Halen elektrik üretiminde yenilenebilir kaynakların payı yüzde 32 civarında olduğu için yenilenebilir enerjide kapasite artışı hedeflenmekle birlikte yenilenebilir kaynakların üretimdeki payında artış öngörülmediği görülüyor. 
  • Türkiye giderek daha fazla karbon kilitlenmesi içine giriyor. Polonya, öteden beri karbon kilitlenmesi içinde olan ve bu durumu derinleştiren bir ülke görünümü veriyor. Almanya ise karbon kilitlenmesinden çıkma yoluna girmiş, ancak son yıllarda bu süreç aksamış ve yavaşlamıştır. Hatta bazı yorumcular Almanya’nın da tekrar kilitlenmeye doğru gittiği görüşünde. Yine de bu üç ülke arasında karbon kilitlenmesinden çıkma şansı en yüksek ülke Almanya olup, Polonya’nın oldukça dirençli olduğu görülüyor. 
  • Türkiye’nin ise iki ülkenin arasında bir konumda yer aldığı, kilitlenmeden çıkmak için oldukça fazla fırsata sahip olduğu görülüyor. Buna rağmen bu şansı kullanmak için yeterli çaba göstermediği, hatta tam tersine sorunu derinleştirme yönünde politikalar izlediği gözleniyor. Türkiye muhtemelen bu nedenle önümüzdeki yıllarda daha fazla karbon kilitlenmesi içine girecektir. 

Dünden Bugüne Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri

Dünden Bugüne Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri'nin ilki 2006 yılında verildi. Konusu "Türkiye’nin Yeni Jeopolitik Ortamı: Politikalarda Sorunlar ve Yeni Açılım Fırsatları" olarak belirlenen ilk ödülde birincilik ödülüne Lerna K. Yanık, ikincilik ödülüne Ian O. Lesser, üçüncülük ödülüne ise Demet Yalçın ve Suat Kınıkoğlu layık görüldü. 

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri

Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Onursal Başkanı Merhum Sakıp Sabancı’nın vasiyeti üzerine Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti, Türkiye’de sosyal bilim alanında saygın araştırmaları teşvik etmek, dünyada Türkiye hakkında entelektüel merak uyandıracak seçkin araştırma örnekleri çıkarmak amacıyla, “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü”nü 2006 yılında ihdas etti. 

2006 Araştırma Ödülü Konusu: Türkiye’nin Yeni Jeopolitik Ortamı: Politikalarda Sorunlar ve Yeni Açılım Fırsatları

2006 yılında ilk kez verilen Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü’nün konusu güncel uluslararası siyaset odağında olmuştur. Katılımcılardan, Türkiye’nin komşu bölgelerindeki değişiklikler ve bu değişikliklere nasıl yanıt verebileceği ile ilgili temel konuların ele alındığı, deneme yazısı uzunluğundaki özgün çalışmalar beklenmiştir. Bölgede, daha geniş bir Avrupa’da ve transatlantik ilişkiler üzerinde Türkiye’nin potansiyel rolü; Türkiye’nin AB, Rusya, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Doğu komşuları ve Orta Asya ile ilişkilerinin incelenmesi hedeflenmiştir.

Soldan sağa: Demet Yalçın, Suat Kınıkoğlu, İlter Turan, Ian O. Lesser, Lerna K. Yanık, Paul Wolfowitz, Güler Sabancı, Strobe Talbott, Philip Gordon

Gençlerden Geleceğe Mektup Yarışması Duyurusu

Gençlerden Geleceğe Mektup Yarışması Duyurusu

Gençlerden Geleceğe Mektup Cumhuriyetimizin 100. Yılını konu alan mektupların yazılabileceği yarışma ‘Gençlerden Geleceğe Mektup 2023’ sloganıyla düzenlenmektedir.

Yarışma Takvimi

1) Yarışma başvuruları (mektup yazma işlemleri) 1 Ocak- 31 Mart 2018 tarihleri arasında yapılacaktır.

2) 10 Nisan 2018 tarihinde il sonuçları açıklanarak her kategorideki en iyi ilk üç mektup bu tarihe kadar İl Müdürlükleri tarafından Genel Müdürlüğe gönderilecektir.

3) 30 Nisan 2018 tarihinde Genel Müdürlük Türkiye derecesi sonuçlarını açıklayacaktır.

Detaylar için T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığının sayfasını ziyaret edebilirsiniz: 

Yeni kurumsal üyeliğimiz: SEFI

Yeni kurumsal üyeliğimiz: SEFI

Üniversitemiz Avrupa'daki yüksek mühendislik öğrenimi aktörleri arasındaki en geniş iletişim ağı kabul edilen SEFI (European Society for Engineering Education) kurumsal üyeliğine kabul edildi.

European Society for Engineering Education (SEFI, https://www.sefi.be/about/ )


SEFI kurumsal üyeliğimiz ile Avrupa'da mühendislik eğitimini iyileştirmek ve yaygınlaştırmak amacıyla somut planların uygulamaya geçirildiği bir platformda Sabancı Üniversitesi de yerini almış oldu.

Rektör Yardımcımız Şirin Tekinay’ın Yönetim Kurulu Üyesi olarak yer aldığı SEFI'nin sağladığı network sayesinde, öğretim üyelerimiz ve öğrencilerimiz diğer kurumsal temsilciler arasındaki  işbirliği programları veya uzun süreli değişimlerden yararlanabilecekler.

SEFI Kurumsal üyeliğimiin avantajları şöyle sıralanabilir:

  • Mühendislik eğitimine dair siyasi tartışmalara katılarak Avrupa'nın mühendislik eğitimi politikalarının oluşturulmasında aktör haline gelmek
  • Etkinlikler, yeni programlar ve derslerimizin Avrupa'da ve uluslararası düzlemde duyurularak tanıtılmasına olanak sağlanması
  • Yenilikçi yaklaşımlar, doğru uygulamalar ve bilgi paylaşımı fırsatı
  • SEFI Çalışma Grupları kapsamında Avrupa öncü faaliyetlerine katılım
  • Networking olanakları
  • Genel SEFI etkinliklerine katılım (Daimi Çalışma Grupları ve Geçici Görev Güçleri), Yıllık Konferanslar (indirimli katılım ücretleriyle) Dekanlar Buluşmaları, Uluslararası İşbirlikleri, Uluslararası Projelerde yer alma
  • Ücretsiz veya özel indirimli SEFI yayınlarından faydalanma

SEFI hakkında

1973 yılında kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olarak hayata geçen SEFI Société Européenne pour la Formation des Ingénieurs (Avrupa Mühendislik Eğitimi Örgütü), Avrupa'daki yüksek mühendislik öğrenimi aktörleri arasında kurulmuş en geniş iletişim ağıdır.

SEFI, aynı zamanda dünyanın mühendislik alanında faaliyet gösteren çeşitli kurumlarının yanı sıra UNESCO ve Avrupa Konseyi'yle resmi düzeyde ilişkiler sürdürmektedir.

SEFI, EuroPACE, IACEE ve IFEES'in kurucu üyeleri arasında yer alır. SEFI ve IFEES işbirliğiyle 2011 yılının başında Uluslararası Mühendislik Akademisyenlerini Geliştirme Enstitüsü (IIDEA) kurulmuştur.

SEFI ayrıca Avrupa'da mühendislik eğitimi akreditasyon kuruluşlarının ilki olan Avrupa Mühendislik Eğitimi Akreditasyon Ağı'nın (ENAEE) kurucu üyesidir.

Abone ol