Bu haber Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı Programı 2006 Mezunu Sıla Nur Işık'ın 19 Kasım 2018 tarihinde, "Kaitlin Zhang Branding" adlı blogda yayımlanan röportajından alıntıdır.
Sıla Nur Işık'ın kurucularından olduğu yaratıcı danışmanlık şirketi Mind The Ad, yenilikçi teknoloji çözümleri kullanarak yaratıcılığı güçlendiriyor ve müşteri satış sunumlarını zenginleştiriyor. Misyonu, yaratıcı alan içinde global anlayış ve sektörlerarası bağlantıları buluşturarak, ajanslar ve teknoloji tabanlı girişim ekosistemleri arasında işbirliği oluşturmak. Sıla ile bir marka için teknolojiyi, yurtdışı seyahatleri sayesinde dijital pazarlamaya dair global anlayış edinmesini ve bir kadın girişimci olarak motivasyonlarını konuştuk.
Bize şirketin Mind The Ad'den söz eder misin?
Mind The Ad, reklam ajanslarını dünyadaki en heyecan verici dijital teknolojilerle buluşturan yaratıcı bir danışmanlık şirketi. Ajansları dünyanın dört bir köşesindeki startup şirketlerle buluşturarak, marka deneyimi dediğimiz şeyin sınırlarını zorlayan, gerçek anlamda benzersiz kampanya fikirleri oluşmasını sağlıyoruz. Ajanslar için bu satış sunumları, tanıtımlar ve portfolyoları farklılaştıracak, özel tasarlanmış dijital teknoloji çözümleri anlamına geliyor. Startup şirketlerin de seslerini hak ettikleri gibi duyurabilmelerini sağlıyoruz.
Sana göre dijital teknoloji, marka oluşturma ve pazarlamada nasıl bir rol oynuyor?
Yaratıcı fikirlerin her yerde karşımıza çıkabileceğine inanıyorum; yaratıcı sektörün en parlak beyinlerinin eserleri, teknoloji, yetenek ve girişimci ruhla birleştiğinde ise sihir kendisini gösteriyor. Yapay zeka, arttırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik uygulamalarını içeren yaratıcı örneklere her gün yenileri ekleniyor, dijital otomasyon ve optimizasyon araçları sayesinde kampanya uygulamasında verimlilik sağlanıyor. Ayrıca tüketiciler dijital teknolojiye eskisine göre çok daha fazla maruz kaldıkları için bir beklenti ekonomisi doğuyor. Dolayısıyla markaların, tüketicilerin taleplerini karşılayabilmek için dünyadaki teknoloji yeniliklerini çok daha yakından takip etmesi gerekiyor.
Şirketinin ilham kaynağı neydi?
Marka oluşturarak, ürün iyileştirerek ve insanların hedeflerine ulaşmalarına destek vererek geçirdiğim on yılı aşkın zamanda, çeşitli pazarlama ve işletme disiplinlerinde deneyim kazandım, lider markalara projeler uyguladım ve startup şirketlerin dijital ürün ve hizmetlerini iyileştirmelerine destek verdim. Mind The Ad'i Londra ve İstanbul'da yaratıcı dijital ajans olarak 5 yıl süreyle işlettim. İlk kez 2015 yılında ajansa startup'lar getirdim. Çok iyi tepkiler aldığım için yeni bir fırsat düşünmeye başladım: Dünya çapında yenilikçi teknolojileri keşfedecek ve en iyi yaptığımız iş olan yaratıcı sorun çözme ile buluşturacaktım. Ajans dünyası ile teknoloji şirketleri arasında büyük bir kopukluk var.
İki tarafta da geniş deneyimim olduğu için, Mind The Ad'in hizmetlerini yeniden kurguladım ve yaratıcı danışmanlık hizmetlerini dünyanın en parlak startup'larıyla buluşturmayı kendime görev ve tutku edindim. Perakende teşhir ünitesi olarak dijital multitouch masalardan, tweet ile çalışan otomatlara kadar şaşırtıcı teknolojilerle dolu bir portföy oluşturdum.
Yurtdışı seyahatlerinde, işini büyütmeni sağlayan neler öğrendin?
Londra ve İstanbul ofislerimizde aynı anda pek çok proje yürütürken, global trendler ilgimi çekti. İlk Remote Year programına başvuru yapan 25.000 kişi arasından seçildim ve Avrupa, Asya ve Güney Amerika'da 12 ülkeye seyahat ettim.
Bir dijital gezgin olarak 90'dan fazla girişimci ve startup'la, 5 kuluçka/hızlandırma şirketiyle (Google Launchpad, Start-up Malaysia, Start-up Chile, Start-up Peru ve Wayra) bağlantı kurdum, sayısız şirket sunumu yaptım ve dünyanın dört bir yanındaki startup'lara marka oluşturma ve dijital danışmanlık hizmeti verdim.
Farklı ülkelerde çalışmak, zorluklarına karşın bana bilgi, beceri ve yetenek kazandırdı, daha geniş bir pazara hitap etmemi sağladı ve kültürler arası iletişim becerimi çok geliştirdi. İşimi bir üst düzeye taşıyacak güven, güvenilirlik ve deneyimi sağladı.
Birleşik Krallık'taki teknoloji sektörü hakkında ne düşünüyorsun?
Bir yenilikçilik merkezi ve kendi başına bir küresel marka olarak Birleşik Krallık, uluslararası yeteneklere ve iletişim ağlarına ulaşma kapasitesine sahip. Londra ise, insanlara becerilerini dünyaya pazarlamak için mükemmel fırsatlar sunan, geliştirdiği yenilikleri deneme imkanı veren bir şehir. Global bir mükemmeliyet merkezi olarak işletme alanında da başarısını kanıtlamış. Her gün yeni fikirlerin ortaya atıldığı bir ortamda, bu özellikleri ve hızıyla Birleşik Krallık, bu işe neden girdiğimi ve yaratıcılığıma neyin ilham verdiğini bana hatırlatıyor.
Yeni başlayan kadın girişimcilere ne öneriler verirsin?
“Karayı gözden kaybedemeyenler okyanusu geçemez” diye bir söz vardır ve hayatımdaki önemi büyüktür; ne zaman karşıma yeni bir engel çıksa, döner aklıma gelir. Kadın girişimcilerin cesur, meraklı ve açık fikirli olmaları çok önemli çünkü dünyayı ancak birlikte daha küçük ve daha güzel bir yer yapabiliriz.