“National Geographic Kampüste!” Sabancı Üniversitesi’nde başlıyor

“National Geographic Kampüste!” Sabancı Üniversitesi’nde başlıyor

“National Geographic Kampüste!” serisinin açılış etkinliği, Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) ve National Geographic işbirliğiyle, Sabancı Üniversitesi’nde düzenleniyor. “National Geographic Kampüste!” serisinin ilki 17 Nisan Salı günü Sinema Salonunda saat 13:00’de yapılacak. Etkinlik tüm öğrencilerimiz ve çalışanlarımıza açıktır.

 

Etkinlikte, İPM’de “İklim değişikliği ve toprak: Türkiye’de sürdürülebilir toprak yönetimi yoluyla adaptasyon ve mitigasyon sinerjilerini dengelemek” başlıklı çalışmasını yürüten 2017/18 dönemi araştırmacılarından Barış Karapınar ve National Geographic fotoğrafçısı Reza Deghati yer alıyor. 

Etkinlikte, National Geographic’de yayınlanan İklim Meselesi isimli belgeselde uzman görüşleri ile yer alan Barış Karapınar; iklim değişikliği sürecinde gelinen son durumu, gıda, yoksulluk ve göç gibi başlıklar üzerinden etki ve kırılganlıkları, çözüm için yapılması gerekenleri ve çözüm yönünde son dönemdeki olumlu gelişmeleri anlatacak. 

30 yılı aşkın bir süredir National Geographic ile çalışan Reza Deghati ise, kendi deneyimlerinden yola çıkarak Ortadoğu merkezli görseller sunacak. İklim değişikliği nedeniyle göç etmek zorunda kalmış kişilerin fotoğraflarını ve hikâyelerini paylaşacak.

Deghati; Newsweek, Time ve Life gibi dünyanın önde gelen yayınlarında çalıştı. National Geographic için 1994’te “Turkey Struggles for Balance” (“Türkiye dengeye gelmek için çabalıyor”) başlıklı bir röportaj hazırlayan Deghati, 17 Ağutos ve 12 Kasım depremlerini de fotoğraflamıştı. Fotoğraflarını, videolar aracılığıyla da hikayeleştiren Deghati’ye, 2005’te Fransa’nın en yüksek sivil nişanı olan Légion d'honneur verildi.

Etkinliğin dili İngilizce olup çeviri yapılmayacaktır. 

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri Kazanan Makalelerin Özetleri

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri Kazanan Makalelerin Özetleri

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri’nde Jüri Özel Ödülü’ne New York Üniversitesi’nden Adam Przeworski layık görüldü.

Eşit ağırlıklı verilen üç “Makale Ödülü”ne "Demokratik Gerileme ve Popülizm Arasındaki Seçmeli İlişkiler: Karşılaştırmalı Perspektifte Türkiye ve Macaristan Vakası” başlıklı makalesiyle Berk Esen, “Demokrasinin Yıkımı: Otokrasi Heveslilerinin Stratejik Tercihleri” başlıklı makalesiyle İpek Çınar, Popülizmin Cazibesi ve Seçkin Söyleminin Rolü: Türkiye'den Örnekler” başlıklı makalesiyle Selim Erdem Aytaç layık görüldü. 

Makale Ödülü sahibi Selim Erdem Aytaç'ın "Popülizmin Cazibesi ve Seçkin Söyleminin Rolü: Türkiye'den Örnekler” konulu makalesinin özeti aşağıda sunulmuştur.  

 

 Popülizmin Cazibesi ve Seçkin Söyleminin Rolü: Türkiye'den Örnekler 

Popülist hareketlerin yükselişi demokratik yönetimlere tehdit oluştururken, popülizme verilen desteğin bireyler düzeyindeki belirleyicilerini anlamak büyük önem kazanmıştır. Bu doğrultuda yapılan akademik çalışmalar, popülizmin itici gücü olarak memnuniyetsizliği göstermektedir ve memnuniyetsizlik, bireyin toplumdaki yeri, toplumun dönüşmekte olduğu şekil ya da ekonomik şartlarla ilgili olabilir. Ancak popülist yaklaşımlara yönelik çalışmalar, çoğunlukla popülist aktör veya partilerin muhalefette olduğu durumlara odaklanmıştır. Popülist partilerin iktidarda olduğu ülkelerde de benzeri bir dinamik gözlemlenecek midir? Popülizme yönelik kitle desteğinin belirleyicileri popülist iktidar durumunda farklı, popülist muhalefet durumunda farklı ise, popülizmin yol açtığı sorunlarla mücadele etme stratejilerinin de farklı olmasıu gerekir. 

Bu makalede, popülist bir programa sahip Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AK Parti) uzun süredir iktidarda olduğu Türkiye örneğine odaklanılmaktadır. Makalede, 2017 ilkbaharında ulusal ölçekte temsilci bir örneklemle düzenlenen ve sorunun ana boyutlarına bireylerin desteğini değerlendiren özgün bir çalışmadan yararlanılmaktadır. Bilindiği kadarıyla bu çalışma, Türkiye'de popülist kitle hareketlerinin ayrıntılı bir analizini içeren ilk kaynaktır. 

İncelemede, Türkiye'de popülist hareketin yükselişinde memnuniyetsizlikten çok partizanlığın etkili olduğu görülmektedir. Özellikle AK Parti taraftarları, bireysel düzeyde çeşitli etkenlerin hesaba katılmasından sonra dahi popülist eğilim göstermeye daha yatkın görünmektedir. Ayrıca, kendi hayatlarına, demokrasinin işleyişine ve ekonomik şartlara ilişkin memnuniyetleri görece daha yüksek olan kişiler, diğerlerine göre daha popülist yaklaşım sergilemektedir. 

Bu sonuçlar nasıl anlamladırılabilir? Türkiye gibi popülizmin iktidarda olduğu bir ülkede popülist tavırları incelemenin, popülizmin yaygınlığı ve gücünde seçkin söyleminin rolünü aydınlatacağı düşünülmektedir. Söylem analiziyle gösterildiği gibi, AK Parti lider kadrosu, popülist bir platformdan fazlasıyla yararlanmaktadır. Popülist mesajlar ve söylemlerin bombardımanı altında olan seçmen, mevcut siyasi sistemde marjinalleştiğini hissetmese dahi, popülizmin temel ilkelerini içselleştirmiştir. Destekledikleri parti seçim kazandıkça, görece iyimser bir bakışı sürdürmektedirler ve bu da memnuniyet düzeyi yükseldikçe popülizme desteğin artmasını açıklamaktadır. 

Bulgulardan çıkarılan en önemli sonuç, iktidardaki seçkinlerin popülist bir platformu sürdürmeleri durumunda, popülist hareketin iktidara gelmesine yardım eden endişeler ortadan kalkmış olsa bile, popülizmin toplumda kendine yer bulabileceğidir. Makalenin sonuç bölümünde, araştırma bulgularına dayanarak popülist bir parti veya aktörün zaten iktidarda bulunduğu durumlarda liberal demokrasiye yönelik popülist tehdidin nasıl üstesinden gelinebileceğine dair bazı tavsiyelerde bulunulmaktadır. 

2018 Sakıp Sabancı Jüri Özel Ödülü Sahibi: Adam Przeworski

2018 Sakıp Sabancı Jüri Özel Ödülü Sahibi: Adam Przeworski

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri’nde Jüri Özel Ödülü’ne New York Üniversitesi’nden Adam Przeworski layık görüldü.


 Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı: 

  • Farklı özellikleri ve nitelikleriyle, ülkemizin bölgesel ve küresel sorunlara çözüm bulmada etkin, güçlü ve istikrarlı olabilmesi için; bilgi üretimi, araştırma, bilimsel düşünme ve tartışmaya önem verilmelidir. Bu üç alan da, ülkemizin dünyayla birlikte olmasını, birlikte çalışmasını gerektiriyor. 
  • Sabancı Üniversitesi Onursal Başkanı Sakıp Sabancı, sadece fen bilimlerinin değil, sosyal bilimlerin de aynı derecede desteklenmesi gerektiğine inanırdı. Vizyoner kişiliğiyle, bu anlayışı kalıcı hale getirmek için, Türkiye’nin sosyal bilimler alanında verilen ve uluslararası boyutu olan “tek” akademik ödülünü ihdas etti. 
  • Columbia Üniversitesi Sakıp Sabancı Türkiye Çalışmaları Merkezi 4 Mayıs’ta açılıyor. Merkezin, Türkiye Çalışmalarının yürütüldüğü referans noktalarından biri olacağına inanıyoruz. 

Sabancı Üniversitesi Onursal Başkanı merhum Sakıp Sabancı’nın vasiyeti üzerine verilen “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü”,  Sakıp Sabancı Ailesi ve Sabancı Üniversitesi evsahipliğinde, 10 Nisan 2018, Salı akşamı, Sabancı Center’da gerçekleşen törenle sahiplerini buldu. 

“Ülkemizin bölgesel ve küresel sorunlara çözüm bulmada etkin, güçlü ve istikrarlı olabilmesi için; bilgi üretimi, araştırma ile bilimsel düşünme ve tartışmaya önem verilmelidir.”

Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, “Sakıp Sabancı, sadece fen bilimlerinin değil, sosyal bilimlerin de aynı derecede desteklenmesi gerektiğine inanırdı. Vizyoner kişiliğiyle, bu anlayışı kalıcı hale getirmek için, Türkiye’nin sosyal bilimler alanında verilen ve uluslararası boyutu olan “tek” akademik ödülünü ihdas etti” diyerek sözlerine başladı. 


Güler Sabancı, “Türkiye, jeopolitik ve kültürel düzeyde, Batı ile Doğu arasında bir köprü görevi üstlenerek; dünya barışı için Osmanlı İmparatorluğu’ndan bugüne bölgesel güç ve küresel ölçekte kilit ülke olmuştur. Farklı özellikleri ve nitelikleriyle, ülkemizin bölgesel ve küresel sorunlara çözüm bulmada etkin, güçlü ve istikrarlı olabilmesi için; bilgi üretimi, araştırma ile bilimsel düşünme ve tartışmaya önem verilmelidir.” dedi. Güler Sabancı, bu üç alanın da Türkiye’nin dünyayla birlikte olması ve birlikte çalışmasını gerektirdiğini belirtti. Gerek Sabancı Üniversitesi gerekse Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü’nün bu temel felsefe üzerinde kurulduğunu sözlerine ekleyen Güler Sabancı, “Bu evrensel bakış açısı, merhum Sakıp Bey’in vizyonunu da net olarak yansıtıyor” dedi. 

“Columbia Üniversitesi Sakıp Sabancı Türkiye Çalışmaları Merkezi 4 Mayıs’ta açılıyor. Merkezin Türkiye Çalışmalarının yürütüldüğü referans noktalarından biri olacağına inanıyoruz.” 

Sakıp Sabancı’nın Türkiye için düşündüğünü ama düşüncelerinin Türkiye ile sınırlı kalmadığını hatırlatan Güler Sabancı, “Her işin uluslararası boyutunun olmasını çok önemserdi ve isterdi. Biz de Sabancı Üniversitesi’ni bu anlayışla kurduk. Uluslararası yeri ve saygınlığı olan, kabul gören bir akademik yapı oluşturmayı hedefledik. “Dünya üniversitesi” olma vizyonuyla çıktığımız yolda bugün uluslararası sıralamalarda kendine yer bulan bir kurum haline geldik” dedi. 

2019 yılında Sabancı Üniversitesi’nin 20. yılını kutlayacağını belirten Güler Sabancı, “Genç yaşına rağmen, uluslararası bilinirliğinden cesaret aldığımız üniversitemizin öncü bir girişimini bugün sizlerle paylaşmak istiyoruz. Sakıp Sabancı ismine çok yakıştığına inandığımız, Columbia Üniversitesi Sakıp Sabancı Türkiye Çalışmaları Merkezi’ni 4 Mayıs’ta New York’ta açıyoruz” dedi. Sabancı Üniversitesi’nin sosyal bilimler alanındaki çalışmalarının, bu önemli küresel işbirliği ile yeni bir boyuta taşındığına vurgu yapan Güler Sabancı, Merkez’in başta Ayşe Kadıoğlu olmak üzere, Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin katkıları ile dünyada kabul gören, “Türkiye Çalışmaları”nın yürütüldüğü referans noktalarından biri olacağına inandığını belirtti. 

Güler Sabancı konuşmasının sonunda 2019 ödül konusunun “Küresel Karmaşada Çok Taraflılığın Geleceği: Güvenlik, Ekonomi ve Demokrasiyi Yeniden Düşünmek” olduğunu açıkladı. 

“Sınırlar ötesi problemleri paylaşıyoruz, bu problemleri çözmek küresel çabaları gerektiriyor.”

Jüri Özel Ödülü’nün sahibi, 50 yılı aşkın süredir demokrasiler üzerinde çalışan, Türkiye ve dünyada birçok siyaset bilimciye ilham vermiş bilim insanı Adam Przeworski oldu. New York Üniversitesi'nde Carroll ve Milton Petrie Siyaset Kürsüsü Başkanı olan Adam Przeworski; demokratik rejimler ve piyasalar üzerine yaptığı çalışmalarla Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü. Adam Przeworski, birçok farklı kıtanın prestijli üniversitelerinde çalıştı, çok sayıda bilim insanı yetiştirdi, özellikle karşılaştırmalı siyaset alanının şekillenmesinde önemli rol oynadı.  Latin Amerika Sosyal Bilimler Konseyi, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Amerikan Devletleri Örgütü gibi birçok uluslararası örgüte danışmanlık yaptı. 

Adam Przeworski ödül töreninde yaptığı konuşmasında; Sınırlar ötesi problemleri paylaşıyoruz, bu problemleri çözmek küresel çabaları gerektiriyor. Genç bilim insanlarının  küresel çabalarını devam ettirebilmeleri adına bu ödülü çok değerli buluyorum dedi. 


Adam Przeworski: "Hayatım boyunca iki sorunun cevabını  bulmaya çalıştım. Birincisi; değerler, normlar ve çıkarlar ile bölünmüş insanlar nasıl birlikte yaşarlar? İkincisi de demokrasi ekonomik ve sosyal eşitsizliklerle nasıl birlikte var olabilir? Kaybedenlerin de kazanabilme imkânlarının olduğu düşünüldüğünde, siyasi aktörler ve gruplar sistemin içinde kalmayı tercih edeceklerdir. Ekonomi ve demokrasi arasındaki ilişki kritiktir. Araştırmalar ülkelerin belli ekonomik kalkınma seviyesini geçtikten sonra demokrasilerini pekiştirdiklerini ortaya koymuştur. Ülkelerin tamamında demokrasi tehdit altındadır. İkiyüz yıldan bu yana ilk kez pek çok ebeveyn çocuklarının refah seviyesinin kendilerinden kötü olacağını düşünmekte.  Uzun vadede, yaşanan ekonomik sonuçlar önemli siyasi aktörlerin ve grupların demokrasi içinde kalma kararını etkileyecektir " dedi. 

Eşit ağırlıklı verilen üç “Makale Ödülü”nü ise;  

  • Popülizmin Cazibesi ve Seçkin Söyleminin Rolü: Türkiye'den Örnekler” başlıklı makalesiyle Selim Erdem Aytaç
  • “Demokrasinin Yıkımı: Otokrasi Heveslilerinin Stratejik Tercihleri” başlıklı makalesiyle İpek Çınar,
  • "Demokratik Gerileme ve Popülizm Arasındaki Seçmeli İlişkiler: Karşılaştırmalı Perspektifte Türkiye ve Macaristan Vakası” başlıklı makalesiyle Berk Esen layık görüldü. 

Ödül töreninin açış konuşmasını Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı yaptı. Ödülün bu yılki jüri başkanı Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi (SSBF) Öğretim Üyesi Özge Kemahlıoğlu da gerekçeli kararlarını açıkladı. Jüri özel ödülünü kazanan Adam Przeworski’nin demokrasinin bir siyasi rejim olarak tanımlanmasına katkıda bulunduğunu söyleyen Kemahlıoğlu, Przeworski’nin bu tanımında seçimlere ve belirsizliğe odaklandığını vurguladı. Buna göre demokrasi, birbirlerinin tercihlerini bilmeyen her vatandaş için seçim sonucunun olasılık olarak kaldığı bir siyasi sistem. 

Jüri ödülünü alan Adam Przeworski’nin bu konudaki çalışmalarının literatürün gelişmesinde kritik rol oynadığını belirten Özge Kemahlıoğlu, araştırmalar sonucunda ülkelerin belli bir ekonomik kalkınma seviyesini geçtikten sonra demokrasilerini pekiştirdiklerini ve bu ülkelerde demokrasinin çökmediğinin ortaya çıktığını söyledi. 

Konuşmaların ardından, Adam Przeworski Jüri Özel Ödülünü; Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zehra Sayers’ten aldı. Makale ödülleri sahipleri ise ödüllerini Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi Sevil Sabancı, Melisa Tapan ve Rektör Prof. Dr. Zehra Sayers’ten aldı. 

13 yılda 31 ülkeden 370’i aşan başvuru

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri, Sabancı Üniversitesi tarafından merhum Sakıp Sabancı’nın vasiyeti üzerine “Türk ve İslam Sanatı, Türkiye’nin tarihi, ekonomisi, sosyolojisi” konularında ihdas edilmiş, 13 yıldır düzenlenen bir ödül programıdır. Sabancı Üniversitesi bünyesinde, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi ile İstanbul Politikalar Merkezi liderliğinde yürütülüyor. Yarışmaya başvuran makalelerin değerlendirmesi bağımsız ve uluslararası bir jüri tarafından yapılıyor. Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri kapsamında son 13 yılda Türkiye’nin ekonomisinden dış politikasına, tarihinden toplumsal dinamiklerine kadar çeşitli konularda çalışmalar ödüllendirildi. Tüm dünyadan büyük ilgi gören ve 13 yıldır verilen ödüle, 31 ülkeden 370’i aşan başvuru oldu.

Mütevelli Heyeti ve Sakıp Sabancı Ailesi kararı ile 2015 yılından itibaren Sakıp Sabancı Uluslararası Anma Töreni kapsamında gerçekleştirilen ödül çerçevesinde geçtiğimiz yıllarda, “Demokraside Denge ve Denetleme: Karşılaştırmalı Bir Perspektiften Türkiye”, “Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği”, “Türkiye’de Çeşitlilik İçerisinde Birlikte Yaşamak, Diyalog ve İşbirliği”, “Türkiye’de Yeni Merkezler: Kentlerde Ekonomi, Eğitim, Sanat ve Barış”gibi ülke gündeminin öncelikli konuları ele alındı. 2017 yılında “Gündelik Yaşamda Türkiye Kökenli Avrupalılar” konusunda verilen ödülün, bu yılki konusu ise “Türkiye’de ve Dünyada Demokratik Yönetişim ve Birlikte Yaşamaya Yönelik Tehditler” oldu. 

Her yıl olduğu gibi, 2019 yılında da Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma ödülleri güncel bir konuyu akademik platforma taşıyarak, bu konuda çalışan akademisyenleri, özellikle de genç sosyal bilimcileri desteklemek amaçlanıyor. Ödülün 2019 yılı araştırma konusu Küresel Karmaşada Çok Taraflılığın Geleceği: Güvenlik, Ekonomi ve Demokrasiyi Yeniden Düşünmek olarak açıklandı. 

Ödül Jürisi

Bu yılki ödülün jüri başkanlığı görevini Sabancı Üniversitesi SSBF Öğretim Üyesi Özge Kemahlıoğlu üstlendi. Uluslararası jüride; Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Fuat Keyman, Sabancı Üniversitesi SSBF Öğretim Üyesi Ayşe Kadıoğlu, Columbia Üniversitesi’nden John D. Huber, Yale Üniversitesi’nden Milan Svolik, The University of North Carolina’dan Dr. Dimitar Bechev, Gothenburg Üniversitesi’nden Ellen Lust yer aldı.

Adam Przeworski hakkında

Adam Przeworski, New York Üniversitesi'nde Carroll ve Milton Petrie Siyaset Kürsüsü Başkanıdır. 

Varşova Üniversitesi Felsefe ve Sosyoloji Bölümü'nden lisans derecesine sahip olan Przeworski, Northwestern Üniversitesi'nden Siyaset Bilimi, Polonya Bilimler Akademisi'nden ise Sosyoloji dalında doktora dereceleri aldı. Chicago Üniversitesi ve Washington Üniversitesi'nde dersler verdi. Profesör Przeworski'nin ödülleri arasında Johan Skytte Ödülü ve Woodrow Wilson Kitap Ödülü sayılabilir.   

Profesör Przeworksi, ‘ekonomik faktörler ve siyasi rejimler arasındaki ampirik ilişkiler’, ‘demokratik iktidarlar altında ekonomik sonuçlar’, ‘siyasi rejimlerin kuramsal tanımları’ ve ‘geçiş sürecinde yer alan siyasi aktörlerin stratejik tercihleri’ üzerine yürüttüğü araştırmalarla demokrasi çalışmalarına katkı sunuyor. 

Yazarı olduğu kitaplar arasında; Capitalism And Social Democracy (Kapitalizm ve Sosyal Demokrasi), Democracy And The Market: Political And Economic Reforms In Eastern Europe And Latin America (Demokrasi ve Serbest Piyasa: Doğu Avrupa ve Latin Amerika'da Siyasi ve Ekonomik Reformlar), Democracy And Development: Political Regimes And Material Well-Being In The World, 1950-1990 (Demokrasi ve Kalkınma: Dünyada Siyasi Rejimler ve Maddi Refah, 1950-1990), Capital Democracy and the Limits of Self-Government (Sermaye Demokrasisi ve Özyönetimin Sınırları) ile Why Bother with Elections? (Seçimlere Ne Gerek Var?) sayılabilir.

 

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri Kazanan Makalelerin Özetleri

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri Kazanan Makalelerin Özetleri

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri’nde Jüri Özel Ödülü’ne New York Üniversitesi’nden Adam Przeworski layık görüldü.

Eşit ağırlıklı verilen üç “Makale Ödülü”ne "Demokratik Gerileme ve Popülizm Arasındaki Seçmeli İlişkiler: Karşılaştırmalı Perspektifte Türkiye ve Macaristan Vakası” başlıklı makalesiyle Berk Esen, “Demokrasinin Yıkımı: Otokrasi Heveslilerinin Stratejik Tercihleri” başlıklı makalesiyle İpek Çınar, Popülizmin Cazibesi ve Seçkin Söyleminin Rolü: Türkiye'den Örnekler” başlıklı makalesiyle Selim Erdem Aytaç layık görüldü. 

Makale Ödülü sahibi İpek Çınar'ın "Demokrasinin Yıkımı: Otokrasi Heveslilerinin Stratejik Tercihleri” konulu makalesinin özeti aşağıda sunulmuştur. 


Demokrasinin Yıkımı: Otokrasi Heveslilerinin Stratejik Tercihleri

Demokrasinin çöküşü, 21. yüzyılda tekrar tekrar görülen bir olgu olmakla birlikte, demokratik seçimle göreve gelmiş otokrasi heveslilerinin uyguladığı stratejiler önemli farklar barındırmaktadır.  Geçtiğimiz yüzyılda bu gibi çöküşlerin karakteristik özelliği ani otoriter müdahaleler olsa da, artık demokrasileri yıkıma uğratmak isteyen liderlerin ilk tercihi yönetim darbeleri değildir. Aksine, günümüz dünyasında demokrasiden uzaklaşma yolu, yasaların ihlal edilmediği eylemlerden geçmektedir. Başka bir deyişle, hukukun liberal anayasal düzeni baltalamakta bir araç haline gelmesinin ironisi görülmektedir. Öte yandan, hedefi otokrasi olan liderlerin neden demokrasinin geriletilmesi için daha uzun ve yavaş bir yöntem seçtiği, üzerinde düşünülmesi gereken bir sorudur. Bu makalede, bir liderin demokratik bir rejimi yıkmak için ani bir darbe yerine otokratik legalizm sürecinin aşamalı ve anayasal sürecini tercih etmesine yol açan sebepleri araştırmaya yönelik formel bir model geliştirilmektedir. Modelin tarif edilmesinin ardından, makale 1) Türkiye'nin otokrasiye giden yolu ve 2) Macaristan'daki anayasal gerileme örnekleri üzerinden bir vaka çalışması yürütmektedir.

 

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri Kazanan Makalelerin Özetleri

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri Kazanan Makalelerin Özetleri

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri’nde Jüri Özel Ödülü’ne New York Üniversitesi’nden Adam Przeworski layık görüldü.

Eşit ağırlıklı verilen üç “Makale Ödülü”ne "Demokratik Gerileme ve Popülizm Arasındaki Seçmeli İlişkiler: Karşılaştırmalı Perspektifte Türkiye ve Macaristan Vakası” başlıklı makalesiyle Berk Esen, “Demokrasinin Yıkımı: Otokrasi Heveslilerinin Stratejik Tercihleri” başlıklı makalesiyle İpek Çınar, Popülizmin Cazibesi ve Seçkin Söyleminin Rolü: Türkiye'den Örnekler” başlıklı makalesiyle Selim Erdem Aytaç layık görüldü. 

Makale Ödülü sahibi Berk Esen'in "Demokratik Gerileme ve Popülizm Arasındaki Seçmeli İlişkiler: Karşılaştırmalı Perspektifte Türkiye ve Macaristan Vakası” konulu makalesinin özeti aşağıda sunulmuştur. 

"Demokratik Gerileme ve Popülizm Arasındaki Seçmeli İlişkiler: Karşılaştırmalı Perspektifte Türkiye ve Macaristan Vakası”

Demokratik rejimlerin sayısında meydana gelen azalma, son yıllarda dünya çapında dikkat çekmektedir. Tarihsel olarak demokrasilere karşı tehdit, menfaatleri popülist politikalardan olumsuz etkilenen seçkinlerden gelmişse de, günümüzde demokratik gerilemenin başlıca nedeni, seçmenin oyuyla iktidara gelmiş yönetimlerin, muhalefetin seçim kazanma olasılığını azaltmak için siyasi arenayı kısıtlamasıdır. Bu iktidarlar doğrudan baskıya başvurmak yerine, siyasi sistemlerin denge ve denetleme mekamizmalarını ortadan kaldırma ve devlet kurumlarını politize ederek muhalefetin oyun sahasını daraltma yoluna gitmişlerdir. Son yıllarda muhafazakâr popülist partilerin yükselişinde neler rol oynamaktadır? Aynı ülkelerde geçmiş hükümetler başaramamışken, bu rejimler iktidarlarını nasıl konsolide edebilmektedir? Bu makalede, Avrupa'nın periferisinde sağ popülizm ve demokratik gerileme arasındaki tercihli yakınlığı tartışmak amacıyla, sağ popülist partiler olarak Türkiye'de 2002 yılında iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi ile Macaristan'da 2010 yılında seçilen Macaristan Milli Birlik Partisi (Fidesz) örneklerini incelemekte ve genel olarak popülist partilerin demokratik rejime nasıl tehdit oluşturduğunu irdelemektedir. Tarihlerinin ve kültürel geleneklerinin çok farklı olmasına rağmen, Türkiye ve Macaristan örneklerinde çok benzer siyasi örüntülere rastlanması dikkat çekicidir. Makale, en farklı sistemler modelini kullanarak; kutuplaştırma, seçkin karşıtı seferberlik, temsilci kurumlara saldırılar gibi popülist stratejilerin, demokratik erozyona yol açan mekanizmaları nasıl oluşturduğunu incelemektedir.

 

 


2018 Jüri Özel Ödülü Sahibi Adam Przeworski bugün Sabancı Üniversitesi’nde

2018 Jüri Özel Ödülü Sahibi Adam Przeworski bugün Sabancı Üniversitesi’nde

“Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü”, 10 Nisan 2018, Salı akşamı, Sabancı Center’da gerçekleşen törenle sahiplerini buldu.

Jüri Özel Ödülü’nün sahibi New York Üniversitesi’nden Adam Przeworski oldu. Adam Przeworski; demokratik rejimler ve piyasalar üzerine yaptığı çalışmalarla Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü.

Jüri Özel Ödülü’nün sahibi Adam Przeworski, bugün saat 13.40’ta FASS 1097’de Fuat Keyman’ın gerçekleştireceği dersine konuk olacak. 

Eşit ağırlıklı verilen üç “Makale Ödülü”nü ise; 

  • "Demokratik Gerileme ve Popülizm Arasındaki Seçmeli İlişkiler: Karşılaştırmalı Perspektifte Türkiye ve Macaristan Vakası” başlıklı makalesiyle Berk Esen,

  • “Demokrasinin Yıkımı: Otokrasi Heveslilerinin Stratejik Tercihleri” başlıklı makalesiyle İpek Çınar, 

  • “Popülizmin Cazibesi ve Seçkin Söyleminin Rolü: Türkiye'den Örnekler” başlıklı makalesiyle Selim Erdem Aytaç layık görüldü.

     

     

Teachers are Human'ın yeni konuğu Ayşecan Terzioğlu

Teachers are Human'ın yeni konuğu Ayşecan Terzioğlu
Sevilerek dinlenen ve birbirinden değerli öğretim üyelerinin konuk olduğu Teachers Are Human'ın 11 Nisan Çarşamba günü gerçekleşecek programına Ayşecan Terzioğlu konuk oluyor!
 
Finans Yüksek Lisans Takımı İlk 5’te


11 Nisan Çarşamba akşamı saat 20.00'de yayınımızı dinleyebilir, hocamıza sorularınız varsa bunları RadyoSU'nun internet sitesindeki "Sesini Duyur" köşesinden sorabilirsiniz.

Sizi nasıl dinleyebilirim?

Bizlere radyosu.sabanciuniv.edu, TuneIn, mySU ve RadyoSU mobil uygulaması üzerinden ulaşabilirsiniz. Sesini duyur köşesine soru göndermek için ilk iki seçenekten birini tercih edebilirsiniz. 

Subject-Based Discussions devam ediyor

Subject-Based Discussions devam ediyor

Subject-Based Discussions, Adam Bennett McConnel'ın "Turkish-American Relations in the Trump Administration's First Year" konulu semineri ile devam ediyor. 

"Turkish-American Relations in the Trump Administration's First Year" konulu seminer 12 Nisan Perşembe günü saat 14.40'ta FENS L063'te gerçekleşecek. 

Subject-Based Discussions'ın 2017-2018 bahar dönemi programı aşağıdaki gibidir:

  • 26 Nisan 2018 - Sibel Irzık - Psychaanalysis, Culture, and Everyday Life
  • 10 Mayıs 2018 - Ayşe Betül Çelik- Understanding the 'Other': An introduction to Conflict Resolution and Peacebuilding

Bütün seminerler İngilizce yapılmaktadır ve Sabancı Üniversitesi'ndeki bütün lisans ve lisanüstü öğrencilere ve çalışanlara açıktır.  

SUNUM Araştırmacılarımız projeleri ile TÜBİTAK Dergisi’nin MART sayısında

SUNUM Araştırmacılarımız projeleri ile TÜBİTAK Dergisi’nin MART sayısında

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi Araştırmacıları Dr. Anjum Qureshi ve Dr. Javed H. Niazi, TÜBİTAK 1001 desteği aldıkları “Kırmık-üstü-Lab kullanılarak, Nanomalzemelerin Boyuta Bağımlı Toksisitesinin Canlı Mikrobiyal Hücreler Üzerinde Araştırılması” başlıklı proje ile TÜBİTAK Dergisi’nin Mart sayısında yer aldılar.  

 

Günlük hayatımızda tekstilden gıdaya, inşaattan çevreye, otomobilden elektrik sektörüne birçok alanda kullanılan nanomateryallerin canlılara ve çevremize etkilerinin araştırıldığı proje, sonuçları ile ülkemize sosyoekonomik fayda sağlayabilecek araçlar ortaya çıkaracak ve sağlığa, nanomateryal güvenliğine ve yaşam kalitesine katkı sağlayacak.

Proje yürütücüsü Dr. Qureshi’nin TÜBİTAK dergisi ile gerçekleştirdiği röportaja bu linkten ulaşabilirsiniz.

 

 

Politika Kulübü ABD Başkonsolosu Jennifer Davis'i ağırladı

Politika Kulübü ABD Başkonsolosu Jennifer Davis'i ağırladı

Sabancı Üniversitesi Politika Kulübü 22 Şubat Perşembe günü İstanbul Amerikan Başkonsolos'u Jeniffer Davis'i ağırladı.

Başkonsolos Jeniffer Davis yaklaşık 1 saat süren programda Türk-Amerikan ilişkileri, vize sorunu, Suriye'de ki gelişmeler, ABD'de eğitim gibi birçok önemli konu hakkında açıklamalar da bulundu. Türk-Amerikan ilişkilerinde zor dönemden geçildiğini, Suriye noktasında Türkiye'nın sınır güvenliğini koruma hakkının bulunduğunu belirten Davis, Amerika'nın DAEŞ meselesinden dolayı bölgede güvenlik kaygısı yaşadığını görüşlerine ekledi.

Tüm bunlara ek olarak vize süreçlerinin normale döndüğünü ve eğitim konusunda işbirliğinin devam ettiğini beyan eden Davis, gelecek adına Türk-Amerikan ilişkilerinden yana güzel günler görmeyi beklediğini belirterek sözlerini noktaladı.

Abone ol