“Büyüyünce DJ olmak istiyorum”

“Büyüyünce DJ olmak istiyorum”

Nesrin Balkan ile Çarşamba Sohbetleri

Ayşe Kadıoğlu: Müzik birazcık kendimi kaybettiğim bir yer. Akıl ve aşk arasında hani bir zıtlık vardır ya, akıl ölçmeye, biçmeye dair… Daha soğukkanlı bir şeydir, aşk ise kendini kaybetmeye dair bir şey, daha sınırsız bir şey aşk. Müzik benim için aşk gibi bir şey.

Kadınlardan rock dinlemeyi seviyorum, Heart var mesela onlar çok iyidirler. Ara sıra dönüp dönüp dinlerim. Joan Jett, Janis Joplin, çok eskilerden Suzi Quatro. Bir de Paula Cole var, onun müziğini de çok seviyorum…


Annelik ve müzik ile ilgili düşününce bir noktada şunu fark ettim; henüz daha gençken “insanlar beni sevsin” diye düşünüyorsun, bunu istiyorsun yani sevilmek en önemli şey gibi geliyor insana. Oysa daha sonra fark ettim ki - belki buna olgunlaşmak diyebiliriz-  sevilmek tabii ki iyi hoş ama, asıl sevmek önemliymiş, bunu idrak ettim.

Anne, eğitmen ve siyaset bilimcisin. Peki, DJ’lik bunun neresinde?

O büyüyünce olmak istediğim şey işte. Büyüyünce DJ olmak istiyorum. 

Ben de şarkıcı olmak istiyordum. 

Birkaç kere DJ’lik yapınca içimde uyuyan canavar uyanmış gibi oldu. Dinleyici destek projesi kapsamında,  Açık Radyo’da birkaç kere gidip çaldım. Çok eğlendim, çok hoşuma gitti. Öyle ki, radyoda program yapıp müzik çalsam diye hayal kurdum.  Epeyce çalışıp ön hazırlık yaptım elbette, çaldığım müziğin yanı sıra aralarda konuştum. İlk başta kadın sesinden rock diye başladım, sonra caz oldu, blues oldu, şanson oldu yani hep kadınların seslendirdiği parçaları çaldım. Nancy Sinatra’nın söylediği bir şarkı var “These boots are made for walking, that’s just what they’ll do, one of these days these boots are gonna walk all over you”  diye devam eder sözleri. İşte hayalimdeki programın jeneriği bu şarkı. Şarkının bir yerinde “Are you ready boots? Start walking” der, hatta öyle başlasa daha güzel olur. Programın adı Kadın Çizmeleri olabilir mesela. Vaktim olunca böyle bir program yapmak isterim. Yaptığım programın aradaki konuşmalarında feminist bir söylem vardı; hatta bir tanesini bir 8 Mart’ta yapmıştım. O programa;  “8 Mart kadınlara çiçekler verip, hep birlikte ah ne güzel, ne tatlı filan diye kutlanan bir gün değildir, sevgililer günüyle karıştırmayalım, 8 Mart siyasi bir gündür” diyerek ve  “private is political” yani özel olan siyasaldır sloganıyla başlamıştım. Çok sevdiğim ve sürekli topladığım için sayıları giderek artan CD’lerim var. Bir kısmını bilgisayar ortamına aktardım. Eski, yeni, kendi gençliğimden, kadınlar tarafından seslendirilen topladığım epeyce müzik var. Özellikle son dönemde Nina Simone’a takmış durumdayım ve tekrar tekrar çok severek dinliyorum.

Nina Simone’un hayatını da okudum, o da garip bir şekilde oldu. Son zamanlarda kitapçılarda kitap okuma alışkanlığı geliştirdim. Nina Simone’un hayatını da bir kitapçıda okumuştum.

Kütüphanedeymiş gibi kitapçı dükkanında kitabı sonuna kadar okumak enteresan olmuş, şöyle bir göz gezdirilir de…  

Sabbatical’da Oxford’dayken… İnsan yalnız oluyor tabii; sabbatical öyle bir şey biraz. Hafta içi birlikte çalıştığın insanlar oluyor ama Cumartesi - Pazar gelince oğlum ve Erdağ olmadığı için çıkıp Oxford’daki kitapçıları dolaşıyordum. Bir gün dolaşırken, Oxford’daki  müzik kitapçısında Nina Simone’un hayatıyla ilgili bir kitap gördüm ve orada okumaya başladım. Ondan sonraki Cumartesi, Pazar günleri, sanki o kitap benim oradaki arkadaşımmış gibi dükkana gidip koltukta oturup okuyordum, sonra çıkıp bir kahve içip, geri dönüp o kitabı okumaya devam ediyordum. Her haftasonu gelip orada o kitabı okuduğumu artık kitapçıdaki çalışanlar da biliyordu. Almak istemediğimden değil ama orada okumak daha hoş gelmişti o zaman. 

O ayrı bir tat.

Nina Simone’a merak sardım. Bir dedektif ile evleniyor, önce büyük bir aşk yaşıyorlar, fakat daha sonra şiddet görmeye başlıyor kocasından. Nasıl desem? Zayıflıkları olan bir kadın. Yani, zayıflığın insan olmaya dair olmasıyla ilgili durumlar güzel anlatılmış o kitapta.  

Nina Simone’ın müziğini çok seviyorum. Tina Turner da çok severim; o da öyle şiddet görmüş bir kadın. 

Evet, müthiş mücadeleci bir kadın o da.

Evet, o da müthiş bir kadın. Bu kadınların hayatlarını bilerek müziklerini dinliyorum. Kadınlardan rock dinlemeyi seviyorum, Heart var mesela onlar çok iyidirler. Ara sıra dönüp dönüp dinlerim. Joan Jett, Janis Joplin, çok eskilerden Suzi Quatro. Bir de Paula Cole var, onun müziğini de çok seviyorum, şarkı sözleri de şiir gibi, enstrümanlar da epey iyi. Blues gitar sesi duymayı çok seviyorum, arkada o çalıyorsa zaten gerisini duymuyorum, sadece gitar sesini duyuyorum. Müzik dinlerken, enstrümanları duyuyorum yani, öyle bir alışkanlığım var.

Müzik yaşamında ağırlıklı bir yer tutuyor gibi görünüyor.

Evet, hatta birazcık kendimi kaybettiğim bir yer müzik. Akıl ve aşk arasında hani bir zıtlık vardır ya, akıl ölçmeye, biçmeye dairdir…

Daha soğukkanlı olmak. 

Daha soğukkanlı bir şey, aşk ise kendini kaybetmeye dair bir şey, daha sınırsız bir şey aşk. Müzik benim için aşk gibi bir şey. Geçenlerde bunu fark ettim daha doğrusu üzerinde düşündüğüm bir şey oldu müzikle aşkın benzerliği… Ben çalışırken müzik dinleyemem mesela, müzik dinlemek ayrı ve tek başına yaptığım bir şey…yani yanı sıra başka iş yapamıyorum, çalışamıyorum mesela…

Müzik önemli çünkü, yani öyle yan unsur değil, ana unsur olacak. 

Evet. Bir şey yazarken ya da bir şey okurken, arkada bir müzik çalması bana uymuyor. Gürültüde, kafelerde filan okuyabiliyorum ama eğer yazıyorsam sessizlik istiyorum. Eğer çok değer verdiğim bir müzik arkada çalıyorsa hayatta okuyamam, müziğe gider aklım… O müziği gürültünün içinden bile duyarım. Belki asansör müziği türü bir şey çalıyorsa o zaman çalışabilirim ama tercih etmem yani. Bazı insan müzikle çalışıyor, bende o yok. Çalışmam bitince ya da başlamadan önce ayrı bir eylem olarak müzik dinlerim. Müzik dinlemek benim için başka bir işin yanı sıra yapılan bir şey değil.

Onu ben de yapamam. 

Ama bu demek değil ki müzik sevmiyorum, aslında çok önemsediğim için çalışırken dinleyemiyorum. 

Sevdiğin ve önemsediğin için bir yan unsur olarak görmek istemiyorsun demek ki. Peki annelikle ilgili başka neler söylemek istersin?

Annelik çok önemli oldu benim için. Annem öyleydi, herhalde insan annesine bakarak öğreniyor bu işi, yani anneliği annemden öğrendim sonuçta, baktım hakikaten onun gibi oldum galiba ben de. 

Oğlumu büyütürken çok eğlendim. Oğlum da çok iyi bir çocuktu gerçekten, zor bir çocuk değildi, her çocuk kadar en fazla… Oğlum çok mutlu etti beni. Tam anlamıyla gözümün nuru oldu. Hep çok iyi okudu. Güler yüzlüdür. Düşüncelidir. Erdağ ile bakıyoruz da, ikimiz de gurur duyuyoruz, oğlumuz çok iyi bir insan oldu. Çok başarılı bir insan elbette ama daha önemlisi iyi bir insan… 

Evet önemli olan o. Birinci unsur iyi insan olmak, ikincisi başarılı olmak. 

Annelik ve müzik ile ilgili düşününce bir noktada şunu fark ettim; henüz daha gençken “insanlar beni sevsin” diye düşünüyorsun, bunu istiyorsun yani sevilmek en önemli şey gibi geliyor insana. Oysa daha sonra fark ettim ki - belki buna olgunlaşmak diyebiliriz-  sevilmek tabii ki iyi hoş ama, asıl sevmek önemliymiş, bunu idrak ettim. Bunu da bana çok net anlatan bir film görmüştüm. Filmin adı Marvin’s Room. Filmde iki kız kardeş rolünde Meryl Streep ve Diane Keaton oynuyor.  Çok hasta bir babaları var.  Diane Keaton ailede hep iyi evlat olmuş olan kardeşi oynuyor, hasta babaya o bakıyor zaten…

Diane Keaton da hasta sanırım.

Galiba. Meryl Streep’in de bir oğlu var. Hatırladın mı? Meryl Streep hep ailenin asi çocuğu olmuş, aileyle fazla ilgilenmemiş. Ve bir sahnede iki kızkardeş konuşurlarken Meryl Streep, yani asi olan ötekine, “sen çok şanslıydın, annem, babam, tüm aile seni hep sevdiler, çünkü sen hep iyi bir evlattın” diyor. Diane Keaton’ın oynadığı iyi evlat olan kardeş de duruyor, düşünüyor ve “evet, şanslıydım ama onlar beni sevdikleri için değil, ben onları sevdiğim için şanslıydım” diyor. Anladın mı? Çok önemli bir şey değil mi bu? 

Gerçekten öyle, herkes sevilmek ister, ama sevmeyi becerebilmek önemli.

Bence genel olarak pozitifliğin kaynağında o var. Anladın mı? 

Evet evet. Bütün hayata bakışını, dünyayı algılama şeklini değiştirebilecek bir şey aslında bu. Bazen çok basit bir şey insanın bütün ufkunu açabiliyor, bir söz, bir filmden bir sahne.

Hrant öldürüldükten sonra yazdığım bir yazıda söz etmiştim bu filmden. Çünkü Hrant’ın en büyük özelliği sevmeyi biliyor olmasıydı. Pozitif enerji ile yüklüydü hep. Kocayürek idi… 

Haklısın, Hrant Dink sevgi ve coşku dolu bir insandı. Filmin son sahnesini hatırlıyorum, Diane Keaton, babası yatakta, babasının yanına geliyor uzanıyor ve ona aynayla ışığı duvara yansıtarak güzel renkler, şekiller izletiyor.

Çok doğru hatırlıyorsun bak, seni de etkilemiş. 

Tabii tabii.

Marvin’s Room. Bu film nedense bende böyle bir iz bırakmış.

Son bir sözün, mesajın olur mu acaba? Nasılsın şu anda, iyi misin?

Evet iyiyim, hayatımdan memnunum. Benim referanslarım olan çok eski dostlarım var hayatımda, onlardan güç alıyorum sürekli. Fakültede çok iyi bir idari ekiple çalışıyorum, dolayısıyla çok mutluyum. Fakültedeki öğretim üyelerinin de birçoğu arkadaşlarım, bunun da iyi bir şey olduğunu düşünüyorum, birbirimizi epeydir tanıyoruz, güveniyoruz.

Oğlum Deniz Cihat, Erdağ, ailem, yakın dostlar, derinliğin öne çıktığı ilişkiler bunların hepsi… Yoğunluktan giderek vaktim de azalıyor tabii o nedenle vaktimi nasıl geçireceğimi biraz daha seçiyor ve öyle yaşamaya çalışıyorum. 

Daha rafine bir yaşama geçiyorsun, çok fazla detaylara takılmadan. 

Bence çok güzel bir sohbet oldu, çok teşekkür ederim. 

Kulağa Sanatsal Geliyor

Kulağa Sanatsal Geliyor

Sabancı Üniversitesi Kasa Galeri'nin yeni sergisi “Kulağa Sanatsal Geliyor”, ses sanatının çeşitli örneklerini bir araya getiriyor. John Drever, Music for Installations (MFI), Nigel Helyer ve Jane Grant – John Matthias ikilisinin çalışmaları, ses sanatının güncel pratiklerine ışık tutarken, seyirciyi de bu sanatın çevresel, sosyal, estetik ve kavramsal yaklaşımları arasında yeni bir keşfe çıkarıyor. “Kulağa Sanatsal Geliyor” başlıklı sergi 2 – 26 Nisan 2014 tarihleri arasında gezilebilecek. 

Küratörlüğünü Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Lanfranco Aceti’nin üstlendiği  “Kulağa Sanatsal Geliyor”, Kasa Galeri'nin OCR, Courtauld Güzel Sanatlar Enstitüsü, Goldsmiths, New York Üniversitesi, LARM Archieve ve Aalborg Üniversitesi'yle ortak olarak Londra'da düzenleyeceği "Sound Art Curating" (Ses Sanatı Küratörlüğü) konferansının hemen öncesinde gerçekleşiyor.

“Bir resmin bağlamı [Inhalt] sırf tasvir ettiği şey değil, içerdiği tüm renk, doku ve ilişki öğeleridir; bir müziğin bağlamı ise, örneğin Schoenberg'teki gibi, bir temanın tarihidir” (Adorno, Aesthetic Theory, 1999: 356).

Ses sanatçıları, özgün estetik kriterler ve etkileşim yöntemleriyle temasal bağlama yeni yaklaşımlar getirdi. Geleneksel yorumlamalardan giderek uzaklaşan bu yeni ifade biçimleri, bir yandan yeni temsil ve ilişki stratejileri benimsiyor, bir yandan da sanat aracı olarak sesin rolünü yeniden tanımlamayı sürdürüyor.

“Bir temanın tarihi olarak" bağlam, ses sanatçılarına, sese özel estetik pratikler kurma ve tasarlama imkânı veriyor. Bağlama dayanan ses sanatı pratikleri, deneyimler, duyguların hatırlanması ve algılanması, anılar ve tasavvur üzerinden sanat izleyicisiyle yeni ilişkiler kuruyor.

Ses sanatının güncel örnekleri, artık cisimlilik-cisimsizlik ya da ses-görsellik gibi katı geleneksel karşıtlıklar ve tanımlar arasına sıkışmaktan kurtulmuş bir hâlde, kendi ‘cisimli / cisimsiz’ bilişsel deneyimlerine, temasal bağlamlarına ve estetik yapılarına göre varoluyorlar.

“Kulağa Sanatsal Geliyor”

Sabancı Üniversitesi Kasa Galeri

2  – 26 Nisan, 2014

Adres: Kasa Galeri Bankalar Cad. No: 2, Karaköy, İstanbul

Ziyaret saatleri: 10:00 – 17:00 (Pazar hariç).

Kasa Galeri’yi web’de takip edin: 

Websitesi: http://kasagaleri.sabanciuniv.edu

Facebook: https://www.facebook.com/pages/Kasa-Galeri/77695156678

Twitter: http://www.twitter.com/kasagaleri

Girişimcilik ve İnovasyon Zirvesi'14 başlıyor, yerinizi alın!

Girişimcilik ve İnovasyon Zirvesi'14 başlıyor, yerinizi alın!

Sabancı Üniversitesi Genç Girişimciler Kulübü (GGK) tarafından düzenlenerek gelenekselleşen Girişimcilik ve İnovasyon Zirvesi'nin dördüncüsü 5-6 Nisan 2014 tarihlerinde saat 10:00-17:00 arasında Sabancı Üniversitesi kampüsünde gerçekleşecek.

Birbirinden başarılı 14 girişimcinin konuşmacı olarak katılacağı GİZ'14'e son kayıt tarihi 4 Nisan 2014. Yılda bir kez gerçekleşen etkinliği kaçırmayın!

GİZ'14 hakkında detaylı bilgi için:

https://www.facebook.com/events/1466783586872627/

GİZ'14'e kayıt yaptırmak için:

https://www.surveymonkey.com/s/7BBLHV3

Genel olarak etkinlikte, kendi şirketini kurmuş konuşmacıların ilerledikleri sektördeki yolculuklarının nasıl başladığı, girişimlerinin ilk aşamasında kazanç sağlayana kadar geçen sürede neler yaşadıkları, bu sektörde nasıl fark yarattıklarını, sektörün Türkiye'deki ve diğer ülkelerdeki değendirilmesi veya karşılaştırılması konusundaki yorumları, Türkiye'deki girişimcilik hakkında olumlu veya olumsuz görüşleri gibi konulara değinmelerini; şirketlerde yönetici pozisyonunda olan konuşmacıların ise sektörün ve girişimciliğin değerlendirilmesine ek olarak şirketiçi girişimcilik üzerine yoğunlaşmaları bekleniyor.

Etkinlik detayları ve programı:

5 Nisan Cumartesi

*10:00-10:45 Demet Sabancı Çetindoğan (MediaSa Kurucusu & DEMSA Group Kurucu Ortağı)

*11:00-11:45 Kemal Özel (Microsoft İnsan Kaynakları Yöneticisi)

*12:00-12:45 Hasan Aslanoba (Aslanoba Capital Kurucusu)

YEMEK ARASI

*14:00-14:45 Burak Aydın (Intel Türkiye Genel Müdürü) & Hasan Vatan (Vatan Computer Genel Müdürü)

*15:00-15:45 Yenal Gökyıldırım (LC Waikiki Uluslararası Mağazacılık Genel Müdürü)

*16:00-16:45 Haluk Okutur (Simit Sarayı Kurucusu-Yönetim Kurulu Başkanı)

6 Nisan Pazar

*10:00-10:45 Feride Aytül Erçil (Sabancı Üniversitesi Profesörü & 2013 yılı Türkiye   Kadın Girişimcisi - Vistek Isra Vision Yapay Görme ve Otomasyon Kurucusu)

*11:00-11:45 Demet Mutlu (Trendyol Kurucusu ve CEO'su), Çağrı Emre Korkmaz (Trendyol’da Pazarlama İş Analisti)

*12:00-12:45 Mehmet Aksel (MSA Kurucusu)

YEMEK ARASI

*14:00-14:45 Fatih İşbecer (Monitise MEA CEO'su)

*15:00-15:45 Berna Samiloğlu (Turkcell Girişimcilik Direktörü)

*16:00-16:45 Gökhan Meriçliler (YGA Yönetim Kurulu Üyesi & YGA Girişimleri Kurucusu)

*Etkinlik ücreti GGK üyelerine 20 TL olup üye olmayanlara 30 TL'dir. Ücreti Akbank TR82 0004 6007 1388 8000 0966 80 nolu hesaba yatırmak gerekmektedir.

*Katılımcılara etkinlik sonunda katılım sertifikası verilecektir.

*Öğle yemeği için ücrete dahil olan yemek fişi verilecektir.

*Saat 08:45'te Taksim ve Kadıköy'den kampüse, 17:15'te ise kampüsten Taksim ve Kadıköy'e ücretsiz servisler olacaktır.

*Oturumlar arası 15 dk'lık kahve molaları verilecektir.

*Son kayıt tarihi 4 Nisan 2014'tür!

GİZ'14 hakkında detaylı bilgi için:

https://www.facebook.com/events/1466783586872627/

GİZ'14'e kayıt yaptırmak için:

https://www.surveymonkey.com/s/7BBLHV3

Sabancı Üniversitesi Genç Girişimciler Kulübü

Mail: ggk@sabanciuniv.edu

Facebook: https://www.facebook.com/SabanciGGK

Twitter: https://twitter.com/SU_GGK

STK Stajı yapmak ister misiniz?

STK Stajı yapmak ister misiniz?

Toplumsal Duyarlılık Projeleri  2008 yılında başladığı  Sivil Toplum Kuruluşları (STK) Programı’nın bu yıl yedincisini düzenliyor! Son başvuru 6 Nisan Pazar


CIP - STK  programı farklı ölçekteki Sivil Toplum Kuruluşları’nın desteklenmesinin yanı sıra sivil toplum alanında kariyer yapmak isteyen gençlere fırsat vermeyi hedefliyor. Sivil Toplum Kuruluşlarında da kariyer imkanı olduğunu gençlere, doğrudan bir STK’da 1 aylığına çalışma fırsatı vererek tecrübe etmelerini sağlıyor. Gençler, böylece bir STK gönüllüsünden öte, STK'ların işleyişini, dinamiğini öğrenme fırsatı yakalıyor. 

Geçtiğimiz sene düzenlen CIP- STK programına 80 farklı üniversitelerden 374 öğrenci başvurdu, yapılan değerlendirme sonucunda bu öğrencilerden 115'i 29 farklı STK ile kendi tercihleri doğrultusunda eşleştirildi.

Bir aylık bir süreyi kapsayan bu programa katılmak isteyen öğrencilerimizin başvurularını 24 Mart  – 6 Nisan tarihleri arasında yapması gerekiyor.

Başvuru için gerekli belgeler:

Motivasyon mektubu : Ortalama 200- 300 kelime 

Transkript:  Hazırlık öğrencileri muaftır. 

Her iki belgeyi de cip@sabanciuniv.edu adresine gönderebilirsiniz. 

Başvurunuzu cip.sabanciuniv.edu adresinden yapabileceğiniz gibi, aşağıdaki linkten başvuru formuna ulaşabilirsiniz. 

Başvuru için tıklayınız.

Mezunumuz Canan Dağdeviren ve bilim ödülleri üzerine

Mezunumuz Canan Dağdeviren ve bilim ödülleri üzerine

Malzeme Bilimi ve Mühendisliği 2009 Yüksek Lisans mezunumuz Canan Dağdeviren Amerika’ da yaptığı başarılı çalışmalarla ismini duyurmaya devam ediyor.

Canan Dağdeviren, fizik, elektronik, kimya, malzeme, mekanik ve tıp alanlarının kapsamına giren esnek ve katlanabilir vücut içine ve deri üstüne yapıştırılabilir elektronik aletler üzerine çalışmalar yapıyor.

2009 yılında ilk defa verilemeye başlanan Fulbright Doktora Bursu’nu Türkiye’de kendi alanında ilk sırada kazanan Dağdeviren, 'The University of Illinois at Urbana, Champaign’de (UIUC) 'Material Sci. and Eng.' bölümde doktora eğitimi almaya hak kazandı. 

Son dönemde ardı ardına birçok ödül alan Canan ile başarıları üzerine sohbet ettik...

• Son dönemde birçok aldığınız ödül aldığınızı duyduk? Kısaca bu ödüller hakkında bilgi verebilir misiniz? 

Malzeme Araştırmaları Derneği’nin (Materials Research Society) San Francisco da düzenleyeceği 2014 Bahar Toplantısı’nda Yüksek Lisans Öğrencileri Altın Madalya Ödülü için yarışacak öğrencilerden biri olarak seçildim. Bu madalya, Malzeme Bilimi Öğrencilerinin eğitimleri süresince alabileceği en kıdemli ödüllerden biri. Malzeme Dünyası’nın önde gelen bilim insanlarının oluşturduğu bir komite tarafından öğrenciler seçilir. Dünyanın heryerinden proje başvuruların kabul edildiği bu ödül, her sene yaklaşık 3-4 altın madalya, 10-12 de gümüş madalya verir. 25 Nisan’da yapacağım konuşmam neticesinde sonucu belli olacak bu ödülün, gümüş madalya kısmını zaten almış bulunmaktayım. Aynı zamanda, bu toplantıya katılmak üzere, Illinois Üniversitesi tarafından Seyahat Bursuyla ödüllendirildim.

Türk Amerikan Bilim İnsanlari Birliği (Turkish American Scientists and Scholars Association- TASSA) bu yıl ilk defa Genç Araştırmacı Ödülü vermeye başladı, Yuksek Lisans Ögrencisi katagorisinde Young Scholar Ödülü kazandim. 22 Mart 2014 te Maryland Universitesi’nde yaptiğim sunumum sonunda, ödül plaketim TÜBİTAK başkanı Dr. Yücel Altunbaşak, Kalifornia Üniversitesi’nden Prof. Aydoğan Özcan ve Maryland Üniversitesi’nden Prof. Haluk Ünal tarafından verildi.

20 Mart 2014 te ‘Mükemmel’ doktora calışmaları nedeniyle her yıl İllinois Üniversitesi’nde doktora yapan bir öğrenciye verilen, Racheff-Intel Ödülünü kazandim. Dünyanın herhangi biryerinde istenilen bir konferansa katılmak için maddi destek sağlayan bu burs, aynı zamanda ismimin yazılı olduğu bronz nişanın Üniversite başarı duvarına çakılmasını sağlayacak.                              

Şubat, 2014 te doktora sonrası araştırmacıların çalışmalarını sundukları İllinois Üniversitesi Beckman Araştırma Enstitüsü 4. Doktora Sonrasi Araştırmacıları Sempozyumun’da, bir fark yaratarak ve doktora öğrencisi olarak en mükemmel poster (Grand Poster) ödülü kazandım. 

Ocak 2014 te, Nobel Ödülü ve Milenyum Ödülü kazanan bilim insanlarının da katıldığı, Singapurda düzenlenen Global Genç Bilim İnsanlari Zirvesi’ne (GYSS@one-north) katıldım. Seçim, tüm üniversite bünyesinde 35 yaş altındaki tüm doktora ve doktora sonrası araştırmacıları için açıktı. İllinois Üniversitesi’ni temsilen zirveye katılmaya ben seçildim ve 10 günlük bilimsel ve kültürel bir seyehat yaptim. 

Ayrıca, TEDxReset in davetli konuşmacısı olarak 18-19 Nisan da Istanbul TIM Maslak Show Center da olacağım. Kendimden ve çalışmalarımdan bahsedeceğim.

• Ödülleri hangi çalışma/çalışmalarınız ile aldınız?

Sunacağim çalışma, kalbin, akciğerin ve diyaframın hareketi ile elektrik enerjisi üreten ve bu enerjiyi depolayan esnek ve ultraince piezoelektrik entegre aleti anlatmakta. İnsan vücuduyla uyumlu plastik bir yüzeye tutturulan bu malzeme, saç telinden yüz kat daha ince olup kağıt gibi katlanıp bükülebiliyor. Arizona Üniversitesi Sarver Kalp Merkezi ile yürütülen ortak çalışma ile yapılan esnek alet, kalp boyutları insana yakın olan koyun, dana ve domuz üzerinde başarılı ile denendi. Ayrıca, canlı metabolizmasıyla ile uyumunu kanıtlamak amacıyla yapılan kontrol deneyinde, fare kas hücrelerinin alet üzerinde sorunsuz büyüyebildiği görüldü. 20 milyon kere katlanıp büküldüğünde dahi mekanik olarak sağlamlığını koruyabilen alet, 3.8 volt`luk pile enerji depolayabiliyor. Bu teknoloji, günümüzde kullanılan boyutça büyük, maliyetli, ve kalp ile herhangi mekanik yakınlığı bulunması mümkün olmaya teknoloji için yeni kapılar açıyor. Tamamen esnek, kağıt gibi katlanabilir-bükülebilir alet, kıvrımlı hatlara sahip organlar ile sıkı kontak kurabiliyor. Bu sayede enerji verimliliği yüksek ve organların hareketini sınırlamayan bir sistem oluşturulmuş oluyor. Günümüzde kullanılan kalp pillerinin 5 ile 7 yıl arasında ömürleri var ve pilin işlevini yitirmesi durumunda bütün mekanizmanın riskli bir ameliyatla değiştirilmesi gerekiyor. Fakat, tasarladığımız bu alet ile kalbiniz, akciğeriniz veya diyaframınız, kalp pili icin gereken enerjiyi kendisi üretiyor.

• Yakın dönem hedeflerinizde ne var?

Şu aralar, vücuda giyilebilir ve herhangi bir sıkıntı/kaşıntı yaratmayacak ve deri kanserini detekte edebilecek bir sensor üzerinde çalışmalar yapmaktayım. Klinik çalışmalarımı, Mart ayının 2. haftasında Arizona Üniversitesi’nde cilt doktorları eşliğinde tamamladım. Çalışmanın akademik makalesi ve patent kısmı üzerine çalışmaktayım.

Temmuz, 2014 te doktora mezuniyetim sonrası, Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesinde, yapay deri ve organlar üzerinde çalışmaya başlayacağım. Aynı zamanda MIT’de fonksiyonel devre ve alet yapımı çalışamalarımı devam ettireceğim. Doktora sonrası çalışmalarımı, şu ana kadar tarihte en çok referans edilmiş mühendis olan, Prof. Robert Langer’in laboratuarında yapacağım. Yaptığım ve yapacağım aletler sayesinde, tıkanan kalp damarınızı veya çalışması aksayan kalbinizi değiştirmek mümkün olacak. Bu vücut parçaları aynı zamanda fonksiyonel olup; basınç, sıcaklık, kan akışı gibi değerleri okuyup, kendi enerjisini kendisi üretecek. Ürünler marketten alınıp, hastaneye ameliyata gidilecek. Genel degil, kişisel tıp ürünleri ile, hayat daha konforlu olacak. 

Aynı zamanda, İllinois Üniversitesi bünyesinde verilmeye bu sene başlanan Girişimcilik Ödülü’ne proje yazıyorum. Kazanırsam, $20.000 lik bir maddi desteğin yanı sıra, girişimcilik eğitimi alacağım. Var olan patentim üstüne, Arizona Üniversitesi TeknoPark’ında bu yaz bir start-up şirket açma çalışmalarına da başladım.

Şampiyon Sabancı

Şampiyon Sabancı

Evsahibi olduğumuz ve 17 üniversite'nin katıldığı 1. lige yükselme müsabakaları finalinde Yıldız Teknik Üniversitesi ile karşılaşan takımımız karşılaşmayı 89-58 kazanarak şampiyon oldu ve 1. lige terfi etti.


Şampiyona boyunca oynadığımız 6 maçıda kazanan basketbolcularımız yenilgisiz olarak ligi tamamladı.

 SIRALAMA

1- SABANCI

2- YILDIZ TEKNİK

3- İST. TİCARET

4- KEMERBURGAZ

Sabanci University Microelectronics Workshop

Sabanci University Microelectronics Workshop

Microelectronic Technology, Circuits, and Systems for Space Applications

June 19th- 20th, 2014, Sabanci University, Istanbul, TURKEY

http://sumicro.sabanciuniv.edu

Dear Colleagues,

 

We cordially invite you to participate in our workshop, titled Microelectronics Technology, Circuits, and Systems for Space Applications, which will be held at Sabanci University, in Istanbul-Turkey, on June 19th and 20th, 2014.

 

Our workshop focuses on microelectronics, from technology to circuits and systems perspective, and its applications on sensing and processing electronic systems for space applications and aims to address some of following challenges through invited lectures given by world-renowned experts in their respective fields from academia, industries and research institutions.

 

Main Topics

1. Radar and Communication Technologies

2. Electro-Optical Imaging Systems: Technology and Applications

3. Micro and Nano Technologies

4. Terahertz Technology and Systems

5. Packaging, Testing, Qualification and Radiation Effect

 

Online registration is now open and available at http://sumicro.sabanciuniv.edu

 

(Early registration is also available until May 9th, 2014)


Invited Speakers

Dr. Goutam Chattopadhyay, NASA-JPL/Caltech 
Oswin Ehrmann, Fraunhofer IZM 
Dr. Olivier Gravrand, CEA-Leti 
Anthony W. Jacomb-Hood, Lockheed Martin Corporation 
Dr. Isik Kizilyalli, Avogy Inc. 
Dr. Ray L. Ladburry, NASA Goddard Space Flight Center 
Dr. Claudio Lanzieri, Selex ES 
Prof. Manijeh Razeghi, Northwestern University 
Prof. Gabriel Rebeiz, UC San Diego 
Prof. Hermann Schumacher, University of Ulm 
Dr. Frank Schwierz, Technical University Ilmenau 
Prof. Sivananthan Sivalingam, University of Illinois Chicago 
ProfBernd Tillack, IHP-Microelectronics, University of Berlin 
Dr. Christel-Loic Tisse, ULIS 

Each talk includes a brief tutorial, current state of the art and future vision of the respective topic and will be interest to technology leaders/managers, engineers, researchers, academicians and students from around the world.

On Behalf of the Organizing Committee

Prof. Dr. Yasar Gurbuz

Sabanci University

Electronics Engineering
Orhanli, 34956 Tuzla, Istanbul, Turkey
Phone: +90 216- 483 9533  //   e-mail: yasar@sabanciuniv.edu   //   http://people.sabanciuniv.edu/yasar

SGM'de Nisan ayında tiyatro festivali rüzgarı esiyor

SGM'de Nisan ayında tiyatro festivali rüzgarı esiyor

Anadolu Yakası’nın en büyük sanat merkezi olan Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi (SGM),  Nisan ayında; Adana'da 16.sı gerçekleşecek “Devlet Tiyatroları Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali”nin İstanbul bölümü kapsamında birbirinden değerli oyunlara ev sahipliği yapacak.


Kenan Işık'ın sahneye koyduğu bir Moliere klasiği Cimri ile Çehov'un tüm karekterlerinin yer alacağı 2013 yılının bol ödüllü oyunu Çehov Makinesi, Kenter Tiyatrosundan  Shakespeare'in çok bilinen 2 tragedyasına farklı bakış açısı ile yeniden yorumladığı İyi Geceler Desdemona, Günaydın Juliet, Ken Kesey'in yazdığı, Kocaeli B.B Şehir Tiyatroları'nın sahneleyeceği Guguk Kuşu, İspanya'dan Yllana topluluğunun sahneleyeceği Muu! 

İspanya'dan Yllana topluluğunun sahneleyeceği Muu! İstanbul'da yalnızca SGM'de izlenebilecek.

BADEM Konseri

1 Nisan Salı, 20:00

“CİMRİ” İstanbul Devlet Tiyatrosu

8 Nisan Salı, 20:00

“İYİ GECELER DESDEMONA,GÜNAYDIN JULIET” – Kent Oyuncuları

10 Nisan Perşembe, 20:00

“NEŞELİ ORMAN” – Masal Gerçek Tiyatrosu

12 Nisan Cumartesi, 11:00

“MUU !” –  Yllana - İspanya

22 Nisan Salı, 20:00

“GUGUK KUŞU” – Kocaeli B. B. Şehir Tiyatroları

24 Nisan Perşembe, 20:00

 “ÇEHOV MAKİNESİ” – İstanbul Devlet Tiyatrosu

28 Nisan Pazartesi, 20:00

Etkinlik biletleri tüm biletix satış kanallarından veya etkinlik öncesi SGM Bilet Satış Noktasından temin edilebilir.  

Bilet fiyatları : Tam 22, indirimli 17, çocuk oyunu 5 TL. 

Abone ol