Mor Sertifika Programı 10 Yılda 17 İlde 3 bin 500’e Yakın Öğretmene Ulaştı

Mor Sertifika Programı 10 Yılda 17 İlde 3 bin 500’e Yakın Öğretmene Ulaştı

Sabancı Vakfı’nın desteğiyle, Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender) tarafından, 2007’den beri yürütülen Mor Sertifika Programı 10 yaşında…

Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı ve Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı: 

  • Biz, toplumsal cinsiyet eşitliğini her zaman öncelikli meselemiz olarak gördük.
  • Tüm kurumlarımızda bu konuyu önemsiyoruz ve bütünsel bir anlayışla bakıyoruz.
  • 2011 yılında, Sabancı Holding olarak Birleşmiş Milletler Kadını Güçlendirilmesi İlkeleri’ne Türkiye’den imza atan ilk şirket olduk.
  • Sabancı Vakfı ve Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ile ilgili Mor Sertifika Programı’mızı 2007’de başlattık.
  • Toplumsal cinsiyet eşitliği, toplumsal adalet için birincil şart. Bu da ancak eğitimle mümkün olabilir.
  • 10 yıl önce başlattığımız Mor Sertifika Programı’mız bugün 3 bin 500’e yakın öğretmene ulaştı.

Sabancı Vakfı’nın desteğiyle, Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender) tarafından yürütülen Mor Sertifika Programı, 10’uncu yaşını, 30 Kasım 2017 Perşembe akşamı, Sabancı Center’da, Mor Sertifikalı öğretmenlerin de katıldığı özel bir geceyle kutladı. Gecede, programın 10’uncu yaşı nedeniyle hazırlanan “10 Yılın Hikayesi” kitabının tanıtımı yapılırken, programa ilişkin kısa bir belgesel de gösterildi. Eğitimin farklı kademelerinde toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik farkındalık kazandırmayı amaçlayan Mor Sertifika Programı, 2007 yılından bugüne kadar 17 ilde 3 bin 500’e yakın öğretmene ulaştı.

Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı ve Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Mor Sertifika Programı’nın 10’uncu yıl kutlama gecesinin açılış konuşmasında, şunları söyledi:

“Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda yürüttüğümüz bu programın başarıyla bugünlere gelmesinden dolayı büyük memnuniyet duyuyoruz. Biz, toplumsal cinsiyet eşitliğini her zaman öncelikli meselemiz olarak gördük. Tüm kurumlarımızda bu konuyu önemsiyoruz ve bütünsel bir anlayışla bakıyoruz. 2011 yılında, Sabancı Holding olarak Birleşmiş Milletler Kadını Güçlendirilmesi İlkeleri‘ne Türkiye’den imza atan ilk şirket olduk. Sabancı Üniversitesi’nde Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi‘mizi kurduk. Bu çatı altında öncü çalışmalar yürütüyoruz.  Ancak bu konudaki çalışmalarımız daha da öncelere dayanır.  Örneğin, Sabancı Vakfı’nda 2006 yılında Birleşmiş Milletler Kız Çocuklarının İnsan Hakları ve Kadın Dostu Kentler programlarını hayata geçirdik. Ve bugün bir arada olmamıza vesile olan Sabancı Vakfı ve Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ile ilgili Mor Sertifika Programı‘mızı 2007’de başlattık.“

TOPLUMSAL DEĞİŞİM VE GELİŞİM, UZUN SOLUKLU YAKLAŞIMLA VE ORTAK ÇALIŞMAYLA MÜMKÜN OLUR

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin, toplumsal adalet için birincil şart olduğunu belirten Güler Sabancı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu da ancak eğitimle mümkün olabilir. Bu noktada da, toplumun dönüşüm ve gelişiminde öğretmenlerimize uzun soluklu görevler düşüyor. Mor Sertifika Programı da bunun bilinciyle başladı. Bugün görüyoruz ki, 10 yıl başlattığımız Mor Sertifika Programı’mız bugün 3 bin 500’e yakın öğretmene ulaştı. Onların bilgiyi kendi çevreleriyle paylaşmaları ve yaygınlaştırmalarıyla da etkisi her geçen gün daha da büyüyor. Bu vesileyle bir kez daha hatırlamamız gerekir ki; bu tip toplumsal değişim ve gelişim, ancak uzun soluklu bir yaklaşımla ve ortak çalışmayla mümkün olur. Bu anlayışa, Başarı Üçgeni deniyor. Bir tarafında STK’lar, Vakıflar, Üniversiteler; bir tarafında kamu, bakanlıklar, ilgili kurumlar ve kuruluşlar; bir tarafında da tüm bunları destekleyen iş dünyası, çalışan, kazanan kesim. Bu denklemi kurduğunuzda da Mor Sertifika Programı gibi iyi örnekler ortaya çıkabiliyor. Mor Sertifika Programı’nın, daha fazla öğretmenimizin katılımıyla daha uzun yıllar sürmesini temenni ediyorum. “

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNİ TALEP ETMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ

 

Sabancı Üniversitesi Rektörü Ayşe Kadıoğlu da konuşmasında, Sabancı Üniversitesi’nde 2007 yılından bugüne aralıksız yürütülen Mor Sertifika Programı’nın kartopu misali büyüdüğünü söyledi. Mor Sertifika Programı’nın eğitim faaliyetlerini ve materyal üretme çalışmalarını her geçen yıl geliştirerek sürdürdüğünü ve bundan sonra da yeni projeler ile gelişerek devam edeceğini söyledi. Kadınların; korunmak ve kollanmak değil eşitlik talep ettiğini belirten Kadıoğlu, toplumsal cinsiyet eşitliğini talep etmeye ve buna yönelik farkındalık yaratacak etkinlikler yapmaya devam edeceklerini söyledi. Kadıoğlu, şöyle konuştu:

“Mor Sertifika Programı 2007’de başlarken öğretim üyeleri bir araya gelmiştik. Bu ilk toplantılarda birbirimizi duymaya ve anlamaya başlamıştık. Bunun gibi birlikteliklerden türeyen enerji ile bugün SU Gender ismini verdiğimiz Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi’mizin kuruluşuna doğru ilerledik. Bu merkez 2010 yılında forum olarak çalışmalarına başladı. Çok geniş bir yelpaze içinde yer alan tüm bu forum etkinlikleri, yavaş yavaş merkezimizin kuruluşuna doğru evrildi. Hedef büyütmeye yönelik olarak attığımız ilk adımlardan birisi de toplumsal cinsiyet alanında Türkiye’de İngilizce eğitim verecek olan ilk doktora programının kurulması oldu.”

MOR SERTİFİKA YOLCULUĞU GÜÇLENEREK VE GENİŞLEYEREK DEVAM EDİYOR

 

Mor Sertifika Programı’nın 10 yıllık yolculuğunun hikayesini anlatan SU Gender Direktörü Ayşe Gül Altınay ise, süreç içinde öğretmen adaylarıyla birlikte, eğitimin farklı kademelerindeki öğretmen ve öğrencilerin dahil edildiği Mor Sertifika Programı’nın 10 yılda 17 ilde 3 binden fazla öğretmene ulaştığını belirtti.  Altınay, şunları söyledi: 

“Mor Sertifika Programı, 10 yıldır yaratıcı, besleyici, dönüştürücü bir alan olmaya devam ediyor. Bu alanın bizim için çok heyecan verici meyvelerinden biri Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın

Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi, kısa adıyla SU Gender oldu. 2006 - 2007 yıllarında Mor Sertifika etrafında buluşan öğretim üyesi, öğrenci ve idari çalışanların zaman içinde başka alanlarda da birlikte çalışmaya devam etmelerinden doğan SU Gender, bugün üç farklı program yürüten, pek çok alanda araştırma yapan, farkındalık çalışmaları ve eğitimler yürüten çok dinamik bir merkez. Mor Sertifika çalışmasında hep birlikte geliştirdiğimiz farkındalık, öğretmenlerin de öğrencilerin de toplumsal cinsiyeti bir engel olarak değil, toplumsal cinsiyet eşitliğini bir özgürleşme, harekete geçme, dayanışma alanı olarak yaşamalarının yolunu açtı.  Sabancı Üniversitesi’nin Tuzla kampüsünde doğan Mor Sertifika, şimdi İzmir ve Ankara’ya doğru yol almaya başladı. Başka bir eğitim, başka bir dünya mümkün diyerek yola çıktık, 10 yıl sonra aynı yolda daha da güçlenmiş, çoğalmış, derinleşmiş olarak devam ediyoruz. “

TOPLUMSAL CİNSİYET FARKINDALIĞI YARATMAK İÇİN 2007’DE YOLA ÇIKILDI

 

Mor Sertifika Program Koordinatörü Ayşegül Taşıtman da programın 2007 yılından itibaren Sabancı Vakfı'nın desteğiyle Türkiye'nin farklı illerinden lise öğretmenlerine toplumsal cinsiyet farkındalığı kazandırmak amacıyla yola çıktığını söyledi.  Taşıtman, şöyle konuştu:

“2007 yılında Sabancı Üniversitesi bünyesinde iki günlük bir eğitim olarak başlayan Mor Sertifika Programımızı ve çalışma alanlarımızı zaman içinde yeni beliren ihtiyaçlar, edindiğimiz deneyimler ve öğretmenlerin önerileri doğrultusunda sürekli yeniledik, değiştirdik. 10. yılda Mor Dosya ve Genç Mor Sertifika programlarını hayata geçirdik. SU Gender olarak hazırladığımız “Sivil Toplum Kuruluşlarına Yönelik Toplumsal Cinsiyet Sertifika Programı” ile yeni bir sertifika programı daha başlattık. Tüm Türkiye’den –özellikle de Mor Sertifika illerinden- eğitim, engellilik ve mülteci alanında çalışan STK’ları bir araya getirdik. 2007’de başlayan Mor Sertifika Programı, 2017 yılına gelindiğinde birçok bileşeniyle başarıyla sürüyor. Daha çok öğretmeni, öğretmen adayını ve üniversite öğrencisini bünyesine dâhil ederek büyüyen program, eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması açısından eğitim alanındaki tüm aktörlere ve politika yapıcılara öncülük etme hedefiyle yoluna devam ediyor.”

Sabancı Vakfı Hakkında:

1974 yılında Sabancı kardeşler tarafından kurulan Sabancı Vakfı, Merhum Hacı Ömer Sabancı'nın "Bu Topraklardan Kazandıklarımızı Bu Toprakların İnsanlarıyla Paylaşmak" felsefesi ile çalışan, Sabancı'nın insan sevgisi anlayışını samimiyetle hayata geçiren öncü bir vakıftır.

Kuruluşundan bu yana Türkiye'nin dört bir yanında eğitimden sağlığa, kültürden spora kadar 120'den fazla kalıcı eser yaptıran Sabancı Vakfı'nın eğitim alanındaki en büyük eseri, yenilikçi ve özgün eğitim modeli sunan Sabancı Üniversitesi'dir.

Bugüne kadar sağladığı on binlerce burs ve binden fazla ödül ile başarılı bireyleri teşvik eden Sabancı Vakfı, ayrıca kültür ve sanatın yaygınlaşması amacıyla çeşitli festivallere ve etkinliklere destek olmaktadır.

Sabancı Vakfı, "Toplumsal Gelişme Programlarıyla" sosyal meselelerin çözümüne katkıda bulunmayı amaçlayan sivil toplum kuruluşlarına hibe desteği vermektedir.

Vakıf bugüne kadar yaptığı çalışmalarla, Türkiye'nin dört bir yanında milyonlarca insanın hayatına olumlu katkıda bulunmuştur.

Sabancı Üniversitesi Hakkında:
Sabancı Üniversitesi 1,26 milyon m2 alana kurulu, en son teknolojiyle donatılmış eğitim ve araştırma merkezlerine sahip genç bir vakıf üniversitesidir. Ülkemizde öğrencilerin kendi lisans programlarını seçme özgürlüğüne sahip olduğu tek üniversitedir. Ana eğitim dili İngilizce olan Sabancı Üniversitesi’nde, akademik etkinlikler üç fakülte çerçevesinde yürütülmektedir: Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF), Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi (SSBF) ve Yönetim Bilimleri Fakültesi (YBF).  Yüksek lisans programları, öğrencileri kariyer odaklı alanlarda ve/veya araştırma alanında hazırlamak üzere tasarlanmıştır. Kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve diğer yükseköğrenim kurumlarıyla yakın ilişkiler kuran Sabancı Üniversitesi, Avrupa Kalite Yönetim Vakfı (EFQM) üyeliğine kabul edilen Türkiye’deki ilk eğitim kurumu olmuştur.

Su Gender Hakkında:

Resmi olarak 2015’te merkez niteliği kazanan Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender), çalışmalarını 2006’dan beri sürdürüyor. 11 senedir toplumsal cinsiyet üzerine çalışmalar yürüten Merkez, Mor Sertifika ve Cins Adımlar gibi ana faaliyetlerine ek olarak, Dicle Koğacıoğlu Makale ve Şirin Tekeli Araştırma Ödülleri gibi programlarıyla da alandaki birikimin taşıyıcılığını üstleniyor. Merkez, bu faaliyetlerin yanı sıra; birçok alana dokunan uluslararası konferans, panel, söyleşi, yetişkin eğitimi gibi etkinliklerle de, toplumda bu alanda ihtiyaç duyulan dönüşüme destek oluyor.

 

MDBF öğrencilerimiz Hackathon'da birinci oldu

MDBF öğrencilerimiz Hackathon'da birinci oldu

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği lisans öğrencileri Emre Emin ve Kadir Can Ekşi ile yüksek lisans öğrencisi Halit Alptekin, Anadolu Sigorta tarafından düzenlenen Hackathon'da 1. oldu.

 

“Müşterilerimizi “Dijital Sigortacılık” dünyasına davet edecek, sigortacılık ürün ve hizmetler ile sürdürebilir bağ kurduracak; gündelik hayatı kolaylaştıran fikirler arıyoruz.” konseptinde gerçekleşen Hackathon’un ilk etabına toplam 50 takım katıldı.

18-19 Kasım 2017 tarihinde Anadolu Sigorta Genel Müdürlüğü’nde yapılan Hackathon’un ikinci aşamasında 16 takımdan yaklaşık 65 kişi katıldı. 

Yarışmada birinciliği elde elden SUREDTEAM üyesi MDBF öğrencilerimiz Emre Emin, Kadir Can Ekşi, Halit Alptekin’i tebrik ederiz.

‘Politika Kampüste’ projesi devam ediyor

‘Politika Kampüste’ projesi devam ediyor

Sabancı Üniversitesi Politika Kulübü’nün 2016 yılı Kasım ayında başlattığı ‘Politika Kampüste’ projesi devam ediyor. Öğrencilerin güncel konular hakkındaki farkındalığını arttırma ve bilgi birikimlerinden yararlanma amacı taşıyan projenin bu dönemki ikinci konusu: "Türkiye'de Eğitim Sistemi".

Kulüp, kampüsün sesini duymak için mikrofon yönelttiğinde bakın bu konuda nasıl cevaplar aldı?

‘Politika Kampüste’ projesi devam ediyor

Her ay düzenli olarak sürpriz konularla sizlere sorular yöneltecek olan Politika Kulübü öğrencileri, Sabancılıları bu projenin bir parçası olmaya davet ediyor. 

Detaylı bilgi ve içerik için Kulübün sosyal medya adreslerini ziyaret edebilir, sorularınız için politika@sabanciuniv.edu adresine mail atabilirsiniz. 

Fonksiyonel Yüzeyler ve Arayüzeyler Çalıştayı

Fonksiyonel Yüzeyler ve Arayüzeyler Çalıştayı

Fonksiyonel Yüzeyler ve Arayüzeyler Çalıştayı, 25 Kasım 2017 tarihinde Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) binasında gerçekleşti.

Sabancı Üniversitesi Nanotanı için Fonksiyonel Yüzeyler ve Arayüzeyler Mükemmeliyet Merkezi (EFSUN) bünyesinde düzenlenen çalıştayın açılış konuşmalarını Sabancı Üniversitesi Araştırma ve Geliştirmeden Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şirin Tekinay, SUNUM Direktörü Prof. Dr. Fazilet Vardar Sukan ve Araştırma ve Lisansüstü Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Cengiz Kaya yaptı.

Enerji, fizik, moleküler biyoloji, malzeme mühendisliği, kimya ve biyoinformatik gibi konularda uzman davetli konuşmacıların katılımıyla gerçekleşen çalıştay, farklı disiplinlerden yaklaşık 100 araştırmacıyı bir araya getirdi.

Prof. Dr. Pınar Mengüç’ün ana nokta konuşmacı, Doç. Dr. Devrim Gözüaçık, Prof. Dr. Alper Kiraz, Doç. Dr. Gözde Özaydın İnce, Doç. Dr. Funda Yağcı Acar ve Yard. Doç. Dr. Saliha Durmuş’un davetli konuşmacı olarak yer aldığı çalıştayda, katılımcılar fonksiyonel yüzeyler, arayüzeyler ve uygulamalarıyla ilgili konuları uzmanlarından öğrenme, güncellenme, öne çıkan uygulamalardan haberdar olma, fikir alışverişi ve iletişim ağı kurma fırsatını yakaladı.

Çalıştayda ayrıca genç araştırmacılar için bir poster yarışması düzenlendi. Bilimsel jüri üyeleri ve katılımcıların oylarıyla kazananların belirlendiği yarışmada, Hakan Yılmazer birincilik, Yunus Akkoç ikincilik, Yavuz Ali Ekmekçioğlu üçüncülük ve Ahmad Reza Motezakker halkın seçimi ödüllerinin sahibi oldu.

Çalıştay, fonksiyonel yüzeyler ve arayüzeylerle ilgili farkındalık yaratmış ve konuyla ilgili araştırmacıları bir araya getirerek motive edici bir ortam sunmuştur.

Öğretim üyelerimize TÜBİTAK desteği

Öğretim üyelerimize TÜBİTAK desteği

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyelerimizden Dr. Lütfi Taner Tunç’un proje yürütücüsü ve Dr. Mustafa Ünel’in danışmanı olduğu proje TÜBİTAK 1003 - İleri Makina Tasarım ve Algoritmalarının Geliştirilmesi Çağrısı kapsamında destek almıştır. 

Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyelerimizden Dr. Lütfi Taner Tunç’un proje yürütücüsü ve Dr. Mustafa Ünel’in danışman, İspanya'dan IK4-IDEKO isimli araştırma merkezinde kontrol ve dinamik grubu yöneticisi Dr. Jokin Munoa’nın yurtdışı danışman, Modesis Makina Elektronik ve Bilişim Teknolojileri San. ve Tic. Ltd. Şti.‘nin proje ortağı Kuruluş olduğu “Robotik Talaşlı İmalat Süreçleri Için Takımyolu Boyunca Pozisyon Takip ve Titreşim Sönümleyici Sistemlerin Geliştirilmesi” başlıklı, 36 ay sürecek, büyük ölçekli projesinin TÜBİTAK 1003 - İleri Makina Tasarım ve Algoritmalarının Geliştirilmesi Çağrısı kapsamında desteklenmesine karar verilmiştir.

TÜBİTAK Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destekleme Programının (1003) amacı, Ulusal Bilim Teknoloji ve Yenilik Stratejisi çerçevesinde belirlenecek öncelikli alanlarda sonuç odaklı, izlenebilir hedefleri olan, ilgili bilim/teknoloji alanlarının dinamiklerini gözeten ve yurt içinde yapılan Ar-Ge projelerini desteklemek ve bu projeler arasında eşgüdüm sağlamaktır.

Proje kapsamında, talaşlı imalat süreçlerinde kullanılan endüstriyel robotların takım yolu takip hasassiyetlerini ciddi miktarda iyileştirici yenilikçi ve gerçek zamanlı pozisyon düzeltme sistemi, süreç sırasında robotların yapılarından kaynaklanan titreşimleri sönümleyici sistem tasarlanması üzerine çalışılacaktır. Projedeki çalışmalar Kompozit Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi (KTMM) bünyesindeki Tümleştirilmiş Üretim Teknolojileri Araştırma ve Uygulama Merkezi altyapısı kullanılarak gerçekleştirilecektir.

Teachers Are Human'ın yeni konuğu Can Akkan

Teachers Are Human'ın yeni konuğu Can Akkan

Sevilerek dinlenen ve birbirinden değerli öğretim üyelerinin konuk olduğu Teachers Are Human'ın 30 Kasım Perşembe günü gerçekleşecek programına Can Akkan konuk oluyor!

30 Kasım Perşembe akşamı saat 20.00'de yayınımızı dinleyebilir, hocamıza sorularınız varsa bunları RadyoSU'nun internet sitesindeki "Sesini Duyur" köşesinden sorabilirsiniz.

Sizi nasıl dinleyebilirim?

Bizlere radyosu.sabanciuniv.eduradyosu.org, TuneIn, mySU ve RadyoSU mobil uygulaması üzerinden ulaşabilirsiniz. Sesini duyur köşesine soru göndermek için ilk iki seçenekten birini tercih edin lütfen :) 

CDP Türkiye 2017 İklim Değişikliği ve Su Programları Sonuçları açıklandı

CDP Türkiye 2017 İklim Değişikliği ve Su Programları Sonuçları açıklandı

Türkiye’den Şirketler CDP Küresel A Listesi’nde 

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından, Garanti Bankası’nın ana sponsorluğu ve Deloitte Türkiye’nin derecelendirme ve rapor desteği ile yürütülen CDP Türkiye İklim Değişikliği ve Su Programları’nın 2017 sonuçları, 28 Kasım 2017, Salı günü, Zorlu PSM’de düzenlenen “Reimagining Disclosure: CDP İklim Konferansı” ile kamuoyuna duyuruldu. 

Şirketlerin iklim değişikliğine yönelik stratejilerini uluslararası kurumsal yatırımcıların bilgisine sunabileceği bir platform sağlayan ve dünyanın en prestijli ve yaygın çevre girişimi olarak kabul edilen CDP’nin Türkiye sonuçlarının açıklandığı konferansta ayrıca

 “CDP Global A listesi Liderleri" ve “CDP Türkiye İklim ve Su Liderleri” Ödülleri de sahiplerini buldu. Ödül töreni TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik’in katılımıyla gerçekleşti.

Törende; İklim ve Su kategorisinde Global A Listesi’ne girmeyi ve tüm dünyada lider 25 şirketten biri olmayı başaran Arçelik, Su kategorisinde Global A listesine girerek tüm dünyada 73 lider şirketten biri olmayı başaran Garanti Bankası’nın yanı sıra; CDP Türkiye İklim ve Su Liderleri kategorisinde Brisa ve Pınar Süt; CDP Türkiye İklim Liderleri kategorisinde Migros ile Zorlu Enerji ve Zorlu Doğal Elektrik Üretimi; CDP Türkiye Su Liderleri kategorisinde Akenerji ödül aldılar.

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından, Garanti Bankası ana sponsorluğunda yürütülen, CDP İklim Değişikliği ve Su Programları’nın 2017 Türkiye sonuçları raporu, 28 Kasım 2017, Salı günü Zorlu PSM’de düzenlenen “Reimagining Disclosure: CDP İklim Konferansı” ile kamuoyu ile paylaşıldı.

Etkinlikte CDP Küresel A listesi Liderleri ve CDP Türkiye İklim ve Su Liderleri ödüllendirildi. Ödülleri sahiplerine TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik takdim etti.

Etkinliğin açılış konuşmalarını Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin, Zorlu Holding Enerji Grubu Başkanı Sinan Ak ve CDP Yönetim Kurulu Başkanı Paul Dickinson gerçekleştirdi.

Etkinliğin ana tema konuşmasını Climate Bonds Initiative (İklim Tahvil Girişimi) Direktörü ve Callund Consulting Limited Yönetici Direktörü Nick Silver yaptı.

Etkinlik Birleşmiş Milletler Eski Genel Sekreteri Christiana Figueres’in CDP Türkiye’ye özel olarak kaydettiği video mesajı ile devam etti.

 “Şirketlerimiz dünya standartlarında bir performans gösterdi”

Etkinlikte Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu ve CDP Türkiye Direktörü Melsa Ararat CDP İklim Değişikliği 2017 Sonuçlarını açıkladı. CDP Türkiye Projeler Yöneticisi Mirhan Köroğlu Göğüş de CDP Su Programı 2017 sonuçlarını sundu.

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu ve CDP Türkiye Direktörü Melsa Ararat, CDP platformunun 8. yılında, Türkiye’nin borsada işlem gören en büyük şirketleri arasında iklim değişikliğine yönelik farkındalık politikaları, stratejileri ve belirlenen hedeflerde bir artış yaşandığını söyledi. İklim değişikliğine yönelik politikalarını açıklayan şirketlerin birçoğunun, 2016 yılından bu yana adım adım çevresel verileri açıklamanın ve şeffaflığın ötesine geçerek dünya standartlarında bir performans gösterdiğini de sözlerine ekledi. Analizlerin Türkiye’de daha fazla şirketin iklim değişikliği ile ilgili konuları üst yönetimlerde ele aldığını ortaya koyduğunu da dile getirdi.

Türkiye’de CDP’ye yanıt veren şirketlerin çevresel verileri açıklamanın ve şeffaflığın ötesine geçmeye başladığını belirten Melsa Ararat bu yıl Global A listesi’ne Türkiye’den girmeye hak kazanan Arçelik ve Garanti Bankası’nı kutladı ve ekledi: “Türkiye’nin en büyük şirketlerinin bu başarısı ne anlama geliyor? Türkiye’de iklim değişikliğine yönelik yeterli hukuki alt yapının olmaması ve Parlamentodan onay bekleyen Paris Anlaşması göz önünde bulundurulduğunda özel sektörün iyi strateji ve uygulamaları gönüllü olarak benimsemesi, kural koyuculara açık bir mesaj gönderiyor: Türkiye’nin en büyük şirketleri, küresel ürün ve finansal piyasalardaki rekabet baskısına karşılık vermeyi öğreniyor. Başarıları da Türkiye’de özel sektörünün iklim değişikliği ve buna ilişkin riskleri yönetme becerileri konusundaki esnekliğini yansıtıyor” dedi.

 “Suya bağımlı sektörler, su kullanımını azaltmak için köklü değişiklikler yapmak zorunda kalacak”

CDP Türkiye Projeler Yöneticisi Mirhan Köroğlu Göğüş bu yıl CDP Su Programı’na yanıt veren şirket oranında yüzde 21 oranında artış yaşandığını belirtti. İklim değişikliğinin, dünya ekosistemini öncelikli olarak su üzerinden etkilediğini ve suyun kıt bir kaynak olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin su zengini bir ülke olmadığını vurgulayan Göğüş, kişi başına düşen su miktarı, gerçek su zengini ülkelerin yedide birinden az olduğunu; kötü senaryoya göre, Türkiye'deki su rezervinin 2015'te 112 milyar metreküpten 2100 yılında yaklaşık 50 milyar metreküpe düşeceğini belirtti. Aynı süre içinde toplam su talebinin 43 milyar metreküpten 62 milyara çıkmasının beklendiğini ekledi. Bu nedenle uzak olmayan gelecekte talebin arzı geçeceği ve suya bağımlı sektörlerin su kullanım verimliliği ve yeniden kullanılan su oranını arttıracak köklü değişiklikler yapmak zorunda kalacaklarını belirtti.

Mirhan Köroğlu Göğüş ayrıca: “CDP'ye Türkiye'den yanıt veren şirketlerin su yönetimi ve su risklerine karşı yükümlülük alma konusundaki taahhütleri umut verici. Şirketlerin iklim değişikliği ve su konusunu bütünleştirilmiş bir şekilde ele alarak, kapsamlı risk yönetimi stratejileri geliştirdikçe su ile ilgili fiziksel, yasal ve itibarla ilişkili negatif etkileri önceden değerlendirebilme ve hatta bu riskleri fırsata çevirebilme şansları olacaktır” dedi.

Rapor sunumlarından sonra, Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı Sondan Durukanoğlu Feyiz’in moderatörlüğünde gerçekleşen“Liderler Paneli”nde aynı anda İklim ve Su kategorisinde Global A Listesi’ne girmeyi ve tüm dünyada lider 25 şirketten biri olmayı başaran Arçelik, Su kategorisinde Global A listesine girerek tüm dünyada 73 lider şirketten biri olmayı başaran Garanti Bankası ve CDP İklim ve Su kategorilerinin her ikisinde de A- puanı alarak Türkiye liderleri arasına giren Brisa ve Pınar Süt temsilcileri konuşmacı oldular.

Panelin ardından, CDP Türkiye Derecelendirme ortağı Deloitte Türkiye’nin CEO’su Humpry Hutton söz aldı.

CDP Küresel A Listesi Liderleri ve CDP Türkiye İklim ve Su Liderleri ödüllendirildi

Toplantı CDP Küresel A Listesi ve CDP Türkiye İklim ve Su Liderleri Ödül Töreni ile devam etti. İklim değişikliği ile mücadele konusunda üstün performans göstererek CDP Küresel A Listesi’nde yer alan şirketler 24 Ekim’de CDP Londra Merkez Ofisi tarafından açıklanmıştı. Türkiye’den ise sadece iki şirket, Arçelik ve Garanti Bankası, 2017 yılında bu listeye girmeye hak kazandı. Ödülleri sahiplerine TÜSİAD Başkanı Erol Bilecek takdim etti.

Aynı anda İklim ve Su kategorisinde Global A Listesi’ne girmeyi ve tüm dünyada lider 25 şirketten biri olmayı başaran Arçelik’in CDP Küresel A listesi ödülünü Sürdürülebilirlik ve Resmi İlişkiler Direktörü Fatih Özkadı teslim aldı.

Su kategorisinde Global A listesine girerek tüm dünyada 73 lider şirketten biri olmayı başaran Garanti Bankası’nın ödülünü Proje Finansmanı ve Sürdürülebilirlik Birim Müdürü Emre Hatem teslim aldı.

CDP İklim ve Su kategorilerinin her ikisinde de ‘A-’  puanı alarak Türkiye liderleri arasına giren Brisa’nın ödülünü Mühendislik Direktörü Haluk Kürkçü alırken Pınar Süt’ün ödülünü Kalite Müdürü Birol Delibaş teslim aldı.

CDP Türkiye İklim Liderleri arasında yer alan Migros’un ödülünü İnsan Kaynakları ve Endüstri İlişkileri Genel Müdür Yardımcısı ve Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Demir Aytaç; Zorlu Enerji ve Zorlu Doğal Elektrik Üretimi şirketlerinin ödüllerini ise Zorlu Enerji Yönetim Kurulu Üyesi Selen Zorlu Melik teslim aldı.

CDP Türkiye Su Liderleri arasında yer alan Akenerji’nin ödülünü ise CEO Serhan Gençer teslim aldı.

CDP Ödül töreninin ardından TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik’in kapanış konuşmasıyla etkinlik sona erdi.

Kotasyonlar:

Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin “Sabancı Üniversitesi ile 2015’te CDP Su Programını hayata geçirmek için başlattığımız iş birliğinin kapsamını genişletiyor ve CDP Türkiye’nin ana sponsoru oluyoruz. CDP İklim Değişikliği ve Su Programlarının her geçen yıl daha da yaygınlaşması ve çok daha geniş kitlelere ulaşması için çalışmaya devam edeceğiz. İklim değişikliği ile mücadelede hepimize önemli görevler düşüyor. İş dünyası olarak bu mücadelede liderliği almalı ve tüm sektörlerde bu dönüşüme öncülük etmeliyiz” dedi.

Zorlu Holding Enerji Grubu Başkanı Sinan Ak “Sürdürülebilir enerji üretimi, iş yapış biçimimizi şekillendiren başlıca önceliğimiz. CDP vasıtasıyla tüm paydaşlarımız ile şeffaf bir şekilde paylaştığımız emisyonlarımız ve iklim değişikliği yönetim anlayışımız ile performansımızın yükselerek devam ettiğini görmek bizi bu yolda daha kararlı kılıyor. Düşük karbon ekonomisine geçiş sürecinde üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğiz.” dedi.

Climate Bonds Initiative Direktörü ve Callund Consulting Limited Yönetici Direktörü Nick Silver “Finans sektörü iklim değişikliği ile baş edebilmek için bir dizi güçlü araç geliştirdi fakat finansal sistem büyük boyutlarda olmasa da topluma ve çevreye zarar verici etkilere de sahip. Bu nedenle finansal sistemin faydalı bir araca dönüştürülebilmesi için amacının yenilenmesi gerekiyor” dedi.

Deloitte Türkiye CEO’su Humpry Hutton “Büyük şirketler, sadece emisyonlarla ilgili regülasyonlara uyum sağlamanın yanı sıra, yarattıkları çevresel etkileri azaltmanın yollarını arama konusunda kendilerini zorlamalılar. Süreçlerinde ve ürettikleri ürünlerinde en yenilikçi olan şirketler, genellikle alanlarında en başarılı olmalarının yanı sıra rekabette de en az sorun yaşayanlar olmuşlardır. Aynı şekilde, şirketlerin çevresel etkilerini azaltılma yönünde gösterdikleri yenilikçilik, finansal durumlarıyla ilgili açıklamalara oranla kamuoyundan kabul görme ve özellikle genç kuşağın ilgisini çekme yönünde daha da önemli hala gelmektedir” dedi.

TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik “İklim değişikliğiyle mücadele geniş ölçekte ve uzun vadeli kararlılık gerektiriyor. Bu mücadelede kuşkusuz iş dünyasına da büyük rol düşüyor. Geleneksel üretim ve tüketim akışını değiştirmek için adım atan ve bugün ödül kazanan öncü şirketlerimizi tekrar içtenlikle tebrik ediyorum. Bugün ödül almaya layık görülen şirketlerin tamamının TÜSİAD üyesi olmasından duyduğum gururu da özellikle paylaşmak isterim." dedi.

CDP Türkiye 2017 İklim Değişikliği Raporu Bulguları

CDP Türkiye İklim Değişikliği Programı’nın sekizinci yılında, Türkiye’den davet alan ve BIST-100 Endeksi içinde yer alan 100 şirketin 42’si CDP’ye yanıt verdi. Örneklem dışında kalan ve doğrudan davet almadığı halde gönüllü olarak raporlama yapan şirket sayısı ise 16 oldu. Yani bu sene Türkiye’den toplam 58 şirketin yanıt verdiği CDP İklim Değişikliği Programı’nın Türkiye ayağında yanıt verme oranları geçen seneye göre yüzde 16 arttı. CDP Türkiye 2017 İklim Değişikliği Raporu, CDP’ye sunulan şirket yanıtlarının analizine yer veriyor.

  • Şirketler düşük karbonlu bir geleceğe ulaşmak için uzun vadeli ve daha iddialı hedefler belirleyerek iklim değişikliğine yönelik çalışmalarını artırıyor. Yanıt veren şirketlerin yüzde 80’i (CDP küresel rapor yüzdesi: yüzde 89) emisyon azaltım hedeflerini raporladı – bu oran geçen yıl açıklanan yüzde 79’a göre çok az bir artış gösterdi. Şirketlerin yüzde 82’sinde koyulan hedeflere ulaşılmak başta olmak üzere, iklim değişikliği ile ilgili konularda teşvikler sunuluyor.
  • Türkiye’deki şirketler, düşük karbonlu bir dünyaya geçiş için hedefler belirliyor. Şirketler hedefler belirledikçe geleceğe daha uzun vadeli bakabiliyorlar. Türkiye’den yanıt veren şirketlerin yarıdan fazlası (yüzde 52) ve küresel örneklemin yüzde 68’i, en az 2020 yılına kadar sürecek sürdürülebilirlik aksiyonlarını şimdiden planlıyor. Bu oran 2016’da yüzde 32’ydi.
  • Şirketlerin önümüzdeki yıllarda daha fazla bilime dayalı hedef ve yenilebilir enerji hedefleri koyması bekleniyor. Türkiye’de sınırlı sayıda şirket CDP’nin de parçası olduğu Science Based Targets Initiviatie - SBTi (Bilime Dayalı Hedefler Girişimi) kapsamında bilime dayalı sera gazı emisyon azaltım hedefi belirliyor. Yanıt veren şirketlerin sadece yüzde 8’i SBTi üzerinden bilime dayalı hedef belirlediğini ya da belirleyeceğini açıkladı. Bu rakam yüzde 14 olan küresel sonuçlar ile oldukça benzer.
  • Türkiye’deki yenilenebilir enerji hedefi olan şirketlerin sayısı geçen yıla göre artış göstermeksizin yüzde 24 oldu. Yenilenebilir enerji tüketim ve/veya üretim hedefinin ayrıntılarını veren 12 şirket arasından dördü hedef yılda yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanmayı amaçlıyor. Bu yıl yanıt veren şirketlerin yüzde 80’i emisyon azaltımı, yenilenebilir enerji tüketimi veya üretimi hedefi koydu.
  • İklim değişikliği artık başlı başına bir yönetim kurulu toplantısı konusu. İklim değişikliği ile mücadele konusunda güçlü liderlik gösterme, yükümlülük alma ve hesap verebilirlik konusunda artan bilinçle, düşük karbonlu ekonomiye geçişi hızlandıracak gerekli değişimleri şirketlerde görmeye başlıyoruz. Yanıt veren şirketlerin yüzde 96’sı iklim değişikliği konusunu üst düzey ve yönetim kurulu seviyesinde ele aldıklarını belirtti. Yüzde 92’si ise iklim değişikliği konusunu iş stratejilerine entegre ettiklerini raporladı.
  • İklim değişikliği konusunda yükümlülük alma ve hesap verebilirlik ile ilgili konular Türkiye’deki şirketler için daha önemli hale geliyor. Türkiye’de yanıt veren şirketlerin yüzde 70’i (CDP küresel rapor yüzdesi: yüzde 96) iklim değişikliği konusunu şirket yöneticileri veya hükümet yetkilileri gibi üst düzey karar alıcılar seviyesinde ele aldıklarını belirtti. Yanıt veren şirketlerin yüzde 70’i (CDP küresel rapor yüzdesi: yüzde 75), 2016’daki yüzde 65 oranına kıyasla şu anda iki veya daha fazla Kapsam 3 emisyon verisini raporluyor. Yani, iklim değişikliği konusu tedarik zincirinin alt kademelerinde de daha fazla ele alınmaya başladı.
  • Doğrulatma yoluyla hesap verebilirliğin önemi artık daha geniş kitlelerce kabul ediliyor. Geçen yıl, Türkiye’deki yanıt veren şirketlerin yüzde 56’sı, kapsam 1 ve 2 emisyon rakamlarını doğrulattığını bildirmişti; bu rakam 2017 yılında yüzde 62’ye yükseldi.
  • Türkiye’de emisyon azaltımı raporlaması konusunda belirgin bir ilerleme kaydedildi. 2017 yılında, yanıt veren şirketlerin yüzde 90’ı emisyon rakamlarını açıkladı. Kapsam 3 emisyonlarının raporlamasında geçen yıla oranla artış görüldü. Kapsam 3 emisyon raporlaması yapan şirketlerin oranı yüzde 68’den yüzde 72’ye yükseldi. 2017’de yanıt veren şirketlerin yalnızca %40’ı kapsam 1 ve kapsam 2 emisyon oranlarında 2016 yılına kıyasla bir artış bildirdi. Ancak bu rakam 2015 yılına kıyasla 2016’da yüzde 62 idi.
  • Şirketler, düşük karbonlu ekonomiye geçişi fırsata çeviriyor. Şirketlerin yüzde 82’si (CDP küresel rapor yüzdesi: yüzde 97) aktif emisyon azaltım inisiyatiflerini raporladı. Şirketlerin yüzde 58’i ise sundukları ürün ve hizmetlerin doğrudan doğruya üçüncü tarafların emisyonlarını azaltmasını sağladığını bildiriyor. Böylece şirketler emisyon azaltımı konusunda başkalarına da destek oluyor.
  • Şirket içi karbon fiyatlandırması, şirketlerin düşük karbonlu ekonomiye geçişte ortaya çıkan riskleri yönetmesine ve fırsatlardan faydalanmasına yardımcı olan önemli bir mekanizma. Türkiye’de şirket içi karbon fiyatlandırması olan şirket sayısı yüzde 16 ile halen çok düşük. Yanıt veren şirketlerin yüzde 28’i (geçen yıl yüzde 26) düşük karbonlu ürün ve hizmetler sunarak yeni fırsatlar yaratıyor.
  • Çevresel risk ve etkilerin açıklanması, iklim değişikliği konusunda daha fazla bilgi sahibi olmak ve bu sayede harekete geçmek için kritik bir adım. Türkiye’de CDP’ye yanıt vermesi için davet alan BIST-100 Endeksi içerisinde yer alan şirketlerin yüzde 42’si çevresel verilerini açıkladı. 2016 yılında yanıt veren şirket sayısı 50 iken bu yıl Türkiye’den toplam 58 şirket CDP İklim Değişikliği Programı kapsamında CDP’ye yanıt verdi.
  • Şirketlerin risk olarak gördükleri konular; itibar (yüzde 58), enerji / petrol fiyatları ve diğer düzenlemeler (yüzde 50), değişen sıcaklık dereceleri, sağanak yağışlar ve seller, uluslararası anlaşmalar ve değişen tüketici davranışları olarak belirtildi.
  • Şirketlerin fırsat olarak gördükleri konular ise; itibar (yüzde 50), değişen tüketici davranışları (yüzde 36), ticaret sistemi ve sıcaklıktaki sıra dışı değişiklikler olarak sıralandı.
    • Çevresel verilerini açıklayan şirketlerin yanıtlarındaki bütünlük (tamlık) istikrarlı ve önemli bir artış gösteriyor. 2010 yılında yüzde 10 (küresel ölçekte yüzde 31) olan orana kıyasla bu yıl yanıtların yüzde 86’sı (küresel ölçekte yüzde 89’u) en ‘eksiksiz’ çeyrekte yer aldı. Bu durum şirketlerin CDP platformu aracılığıyla yaptığı kapsamlı açıklamanın değerini giderek daha fazla anladıklarını ortaya koyuyor.
    • 2011 yılına kıyasla 2017’de raporlama yapan şirketlerin sayısı üç kat arttı. CDP derecelendirme notlarındaki artış ile birlikte bu veri bize iklim değişikliği konusunda artan kurumsal şeffaflığı gösteriyor. 2017 yılında İklim değişikliği, su ve ormansızlaşma konusunda tüm dünyada öncü olan toplam 160 şirketin yer aldığı CDP Global A Listesi iklim değişikliği ile mücadelede başı çeken küresel şirketleri belirliyor. 
    • Global A Listesi içerisinde İklim Değişikliği kategorisinde Türkiye’den Arçelik yer alıyor. Sadece Arçelik, emisyon oranlarını nasıl azaltacağını ve su güvenliğini nasıl artıracağını raporlayarak hem İklim değişikliği hem de Su kategorisinde A listesine girmeye hak kazanan tüm dünyadaki 25 şirketten biri olmayı başardı.

CDP Türkiye 2017 Su Raporu Bulguları

CDP Türkiye Su Programı’nın üçüncü yılında, Türkiye’den davet alan 50 şirket, BIST-100 endeksinde yer alan şirketlerin içerisinde suya bağlı risklere en çok maruz kalma olasılığı olan sektörlerde yer alan şirketlerden oluşuyor. Türkiye’den davet alan şirketlerin yanıt verme oranı yüzde 22 (50 şirket içerisinden 11 şirket yanıt verdi). 12 şirket davet almadığı halde gönüllü olarak raporlama yaptı. Bu sene toplam 23 şirketin yanıt verdiği CDP Su Programı’nın Türkiye ayağında yanıt verme oranları geçen seneye göre yüzde 21 arttı. Bu rapor, CDP Türkiye’ye sunulan yanıtların analizine yer veriyor ve Türkiye’de şirketlerin suya bağlı riskleri nasıl yönettiği ve su yönetimi konusunda kendilerini nasıl konumlandırdığı konusunda kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçlıyor. Yanıtlar, kurumsal performansların şeffaflığı; su kullanımının ölçülmesi ve izlenmesi; risk değerlendirmesi ve su yönetimi; belirlenen hedefler; yükümlülük alma ve sorumluluk gibi beş ana ölçüte göre değerlendirildi:

  • CDP Su Programı’na yanıt verme oranı 2017'de bir önceki yıla göre %21 arttı.
  • Yönetim kurulları, su güvenliği konusuna daha fazla önem vermeye başladı. Yönetim kurullarının %74'ünde kendine yer bulan su güvenliği konusu önemli bir gündem maddesi haline geldi.
  • Türkiye'deki işletmeler su risklerine gitgide daha fazla maruz kalmakta. Yanıt veren şirketler, 2017 yılında, suyla ilgili olarak 1,88 milyar Dolar değerinde maliyet raporladı. Yanıt veren şirketlerin %70'i suya bağlı risklere maruz kaldığını belirtirken, %13'ü de rapor yılında suya bağlı riskler nedeniyle işlerinde olumsuzluklar yaşadığını raporladı.
  • Suyla ilgili konuların yarıdan fazlasını ölçen ve takip eden şirketlerin oranı, 2016'da %58 iken 2017'de %84'e yükseldi.
  • Yanıt veren şirketlerin %63’ü su ile ilgili kapsamlı risk yönetimi değerlendirmesi yapmakta ki bu değerlendirmeler şirketlere su ile ilgili fiziksel, yasal ve itibarla ilişkili negatif etkileri önceden değerlendirebilme ve hatta bu riskleri fırsata çevirebilme şansı veriyor.
  • Bu yıl şirketler CDP üzerinden 129 risk ve 162 risk etkeni bildirmiş olup bu riskler çalışma izinlerini, tedarik zincirlerinin güvenliğini ve şirketlerin büyüme kabiliyetini etkileyen risklerdir.
  • Türkiye'de şirketlerin su yönetimi ve su risklerine müdahale etme yönündeki istekliliği gelecek vaat etmekte. Yanıt veren şirketlerin %87'si, su kullanımını iş stratejisinin bir parçası haline getirmiş. Ayrıca şirketlerin %78'i su kaynakları üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için şirket genelinde hedefler belirlemiştir.
  • Yanıt veren şirketlerin %39'u riskleri su havzası ölçeğinde değerlendirmektedir. Ancak şirket genelinde risk değerlendirmesi yaparak hem doğrudan faaliyetleri hem de tedarik zincirlerini kapsayan şirketlerin oranı düşüktür (%9). Bu risklere karşı önlem almak işbirliği gerektirmektedir ve şirketlerin toplum, politika yapıcılar, tedarikçiler ve nehir havzası içinde yer alan diğer paydaşlarla yakın ilişki içinde olmasını gerektirmektedir.
  • CDP derecelendirme sonuçları şirketin çevresel riskler konusunda şeffaflığını ve bu risklere müdahalesinin yeterliliğini değerlendirmektedir. Bu yıl CDP'nin derecelendirme metodolojisine göre değerlendirilen şirketler arasında Türkiye'de Su kategorisinde Global A listesi’ne girerek dünyadaki lider 73 şirketten ikisi olmayı Arçelik ve Garanti Bankası başardı.

CDP 2017 Küresel İklim Değişikliği Raporu Bulguları 

  • Şirketler düşük karbonlu bir geleceğe doğru daha uzun vadeli ilerleme sağlamak için daha iddialı ve bilim temelli hedefler belirliyor. Şirketlerin yüzde 89'u emisyon azaltım hedeflerini bildirdi. Geçen yıla göre yüzde 85'lik bir artış görülüyor.
  • Dünyada CDP’ye yanıt veren şirketlerin yüzde 68’i 2020 yılına kadar sürecek sürdürülebilirlik eylemlerini hazırlıyor. Şirketlerin yüzde 20’si düşük karbon hedeflerini 2030 yılı stratejilerine dahil ediyor.
  • Daha fazla şirket, temiz enerjinin emisyon azaltım hedeflerine ulaşmak, dalgalanan enerji maliyetlerini yönetmek ve enerji güvenliğini artırmak için önemini kabul ediyor. Yenilenebilir enerji tüketimi hedefine sahip şirketlerin sayısı son bir yılda yüzde 23 arttı. 2016 yılında 170 şirket hedef bildirirken, 2017'de bu rakam 209'a çıktı.
  • İklim değişikliği artık yönetim kurullarının bir gündem maddesi haline geldi. Yanıt veren şirketlerin yüzde 97'si iklim değişikliğinin iş stratejisine entegre edildiğini bildirdi.
  • Yanıt veren şirketlerin yüzde 96'sı, emisyon azaltımını teşvik etmek için iklim konularıyla ilgili politika yapıcılarla birlikte hedef belirlediğini bildirdi. Burada 2017 yılına göre yüzde 10 oranında bir artış görülüyor.
  • Doğrulama yoluyla hesap verebilirliğin önemi daha yaygın hale geldi. Geçen yıl, yanıt veren şirketlerin yarısından daha azı (yüzde 49), Kapsam 1 emisyon verisinin en az yüzde 70'inin bağımsız olarak doğrulandığını bildirdi; bu rakam 2017'de yüzde 68’e yükseldi. Yanıt veren şirketlerin yüzde 64’ü Kapsam 2 emisyon verilerinin en az yüzde 70'inin bağımsız olarak doğrulandığını rapor etti. Bu oran 2016’da yüzde 46’ydı.
  • Bu yıl yanıt veren şirketlerin yüzde 97’si aktif emisyon azaltım girişimleri olduğunu bildirdi. Bu oran geçtiğimiz yıl yüzde 92’ydi.
  • Dahili karbon fiyatlama yöntemini kullanan şirketlerin sayısı yüzde 29'dan yüzde 32'ye yükseldi. Şirketlerin yüzde 18'i ise önümüzdeki iki yıl içinde karbon fiyatlandırması uygulamayı planlıyor. Geçen yıla göre düşük karbonlu ürünler sunan şirket sayısı yüzde 20 arttı.
  • CDP’ye globalde yanıt veren şirketler toplam küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 12'sini temsil ediyor.
  • CDP,  TCFD (Task Force on Climate-related Financial Disclosures- İklim Bağlantılı Finansal Beyanlar Görev Gücü) önerilerini Paris Anlaşması’nın taahhütlerini yerine getirmek için bir sıçrama tahtası olarak görüyor ve 2018 yılında CDP sorularını TCFD önerileri ile uyumlaştırılmış bir şekilde şirketlere sunmayı planlıyor. 

CDP 2017 Küresel Su Raporu Bulguları

  • Bu yıl en büyük küresel şirketlerden 4.653'üne, su kaynaklarını yönetme çabalarına yönelik bilgi alabilmek adına davet gönderildi. Geçen yıl 1432 olan yanıt veren şirket sayısı bu yıl 2025’e yükseldi. Bu şirketler küresel piyasaların yaklaşık 20 trilyon dolarlık bir kısmını temsil ediyor.
  • Su güvenliği artık yönetim kurullarının yüzde 70’inden fazlasında önemli bir yere sahip.
  • CDP aracılığıyla yanıt veren şirketlerin küresel olarak, Michigan Gölü toplam hacminden daha fazla, 5.6 milyar megalitereye yakın su çektiklerini raporlandı.
  • Bugün, toplam 69 trilyon dolar tutarında aktif varlıkları bulunan 639'dan fazla imzacı yatırımcı, şirketlerin su güvenliği üzerindeki etkilerini açıklamasını ve bu etkileri azaltmak için harekete geçmesini talep ediyor.
  • CDP yoluyla 2017'de şirketler, Afganistan'dan Zimbabwe'ye ve Arjantin'den Zambiya'ya kadar 91 ülkedeki su riskiyle mücadele etmek için 1.000'den fazla projede 23.4 milyar dolar tutarında taahhütte bulundular.
  • Su ile ilgili riskleri oluşturan en önemli beş konu; su kıtlığının artması, seller, kuraklık, su stresinin artması ve iklim değişikliği olarak ortaya çıkıyor.
  • Şirketler hem doğrudan operasyonlarda hem de tedarik zincirlerinde su riski değerlendirmeleri yapıyorlar. 2017'de 148 şirket (yüzde 20) su riski konusunda kapsamlı politikalar geliştirdi.
  • Şirketler, su kullanımı ve kalitesi üzerindeki etkilerini azaltmak için iddialı hedefler belirledi. 2017’de 418 şirket (yüzde 56) suya bağlı hedefler belirledi. Bununla birlikte, hedefler henüz kısa vadeli ve üretim yapılan havzalar yeterince hesaba katılmıyor.
  • 297 şirket (yüzde 41) tedarikçileriyle su yönetimi konusunda çalışıyor ve daha sürdürülebilir su politikaları geliştirmeleri için onları teşvik ediyor.

 

CDP Hakkında

Kâr amacı gütmeyen Londra merkezli uluslararası bir kuruluş olan CDP, halka açık şirketlerin doğal kaynakları ve doğal sermayeyi nasıl kullanıldıklarını, faaliyetleriyle sınırlı kaynakların yeniden üretimini nasıl etkilediklerini ve bu alandaki risklerini nasıl yönettiklerini yatırımcılara raporlamalarına aracılık ediyor. Yaklaşık 100 ülkeden 6.000 civarında şirket, CDP programları aracılığıyla iklim değişikliği, su kaynakları ve orman ürünlerinin faaliyetleriyle etkileşiminin sonuçlarını ve karşı karşıya oldukları riskleri ölçüyor ve yatırımcılara açıklıyor. CDP şirket raporlarını karşılaştırılabilir hale getiriyor ve ilgi alanındaki uluslararası raporlama standartlarını geliştirmeyi hedefliyor.  Harvard Business Review tarafından dünyanın en güçlü yeşil Sivil Toplum Kuruluşu olarak tanınan CDP, iklim değişikliği konusunda özel sektörün sorumluluk alması gerekliliğine inanıyor ve bu sorumluluğu yerine getirmelerini teşvik etmek amacıyla iklim değişikliği politikaları ve suya yönelik stratejilerini şeffaf bir şekilde açıklayabilecekleri bir platform sunuyor. CDP, 2017 yılı itibariyle, 100 trilyon dolar değerindeki varlığı yöneten 800 yatırımcı adına hareket etmekte ve dünyanın önde gelen şirketlerine çevresel politikalarını açıklamaları adına çağrıda bulunmaktadır.

http://cdpturkey.sabanciuniv.edu                                                               www.cdp.net

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu (SU CGFT) Hakkında

CGFT 2003 yılında TÜSİAD ve Sabancı Üniversitesinin ortak çabasıyla kuruldu ve 2004 yılı sonuna kadar ortak bir girişim olarak devam etti. Forum 2005 yılından itibaren araştırma ve bilgi üretme üzerine yoğunlaştı. 2009 yılı Forum’un uygulamaya ve şirketlerin yönetişim politikalarını ve uygulamalarını gözden geçirmeye teşvik edecek saha çalışmalarına odaklandığı dönemin başlangıcıdır. CGFT bugün disiplinler arası bir akademik girişim olarak Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi ev sahipliğinde çalışmalarını sürdürmekte ve Yönetişim ve Sürdürülebilir Kalkınma arasındaki bağlantı üzerine odaklanmaktadır. Forum, saha çalışmalarına 2009 yılında dünyanın en kapsamlı ve en prestijli çevre projesi kabul edilen ve uluslararası kurumsal yatırımcılar adına hareket eden CDP’nin Türkiye operasyonunu üstlenerek başladı. CDP Türkiye operasyonu bugün hem CDP İklim Değişikliği programlarını hem de CDP Su programını yürütmektedir.

                                                 http://cgft.sabanciuniv.edu

Prof. Dr. Cevat Çapan ile “Odysseia” okumaları 30 Kasım’da SSM’de

Prof. Dr. Cevat Çapan ile “Odysseia” okumaları 30 Kasım’da SSM’de

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi, “Ai Weiwei Porselene Dair” sergisi kapsamındaki etkinliklerine devam ediyor… 


Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi, Ai Weiwei’in Türkiye’deki ilk kişisel sergisi, “Ai Weiwei Porselene Dair” kapsamında, Homeros’a atfedilen antikçağ şiiri Odysseia’nın okuma etkinliğine ev sahipliği yapıyor.

2002’den bu yana Bozcaada’da gerçekleştirilen “Ozanın Günü ve Homeros Okuma Etkinliği”nin mimarlarından şair, akademisyen ve çevirmen Cevat Çapan, sergi için, yolculuk temasından hareketle Odysseia destanına çağdaş bir yorum getirecek. Etkinlik, Ai Weiwei’in 2016 tarihli duvar kâğıdı çalışması Odysseia’nın asılı olduğu, sanatçı tarafından Sakıp Sabancı Müzesi için özel olarak üretilen Mavi-Beyaz Porselen Tabaklar ve Sütün Gibi Üst Üste İstiflenmiş Vazolar’ın sergilendiği odada gerçekleştirilecek.

Ai Weiwei’in, son zamanlarda bütün dünyayı etkileyen sığınmacı krizini Savaş, Harabeler, Yolculuk, Denizi Geçmek, Sığınmacı Kampları ve Gösteriler başlıkları altında betimlediği, tarihin döngüsel yapısı üzerine düşündüren bu eserleri, Cevat Çapan’ın “Odysseia” destanının çağlar üstü niteliklerini öne çıkaran yaklaşımıyla değerlendirilecek. Etkinlik, 30 Kasım Perşembe, saat 20.00’de gerçekleştirilecek. 

*Etkinlik ücretlidir. Bilet fiyatları tam 70 TL, öğrenci 50 TL’dir. 

Ayrıntılı bilgi ve bilet almak için; www.sakipsabancimuzesi.org

The Future Seminar Series devam ediyor

The Future Seminar Series devam ediyor

The Future Seminar Series, Devrim Gözüaçık'ın “Nobel Prize in Physiology or Medicine 2016: Autophagy Research” konulu semineri ile devam ediyor.

Nobel Prize in Physiology or Medicine 2016: Autophagy Research konulu seminer 29 Kasım 2017, Çarşamba günü saat 13.40'ta FENS G032'de gerçekleşecek.  

The Future Seminar Series'in 2017-2018 güz dönemi programı aşağıdaki gibidir: 

  • 11 Ekim 2017 - Emrah Kalemci - “ Cubesats  as the New Normal in Access to Space”

  • 1 Kasım 2017 - Erkay Savaş – “Cryptography”

  • 15 Kasım 2017 - Berrin Yanıkoğlu - “Recent Advances in Machine Learning: Neural Networks and Deep Learning”

  • 29 Kasım 2017 - Devrim Gözüaçık - Nobel Prize in Physiology or Medicine 2016: Autophagy Research”

  • 20 Aralık 2017 - Andrew Berry - “Out of Africa: Genes, Races, & Geography”

Aile İçi Şiddeti Önleme ve Destek Çalışmaları Komitesi

Aile İçi Şiddeti Önleme ve Destek Çalışmaları Komitesi

Sabancı Üniversitesi olarak, tüm öğrenciler ve çalışanlarımız için eşitlikçi, sağlıklı, güvenli, pozitif bir öğrenme, çalışma ve yaşama ortamı sağlamayı amaç ediniyoruz. Bu doğrultuda, aile içi şiddete kayıtsız kalmayarak, tüm öğrenciler ve çalışanlarımızın aile içi şiddeti fark etmeleri, şiddeti hayatlarından uzaklaştırmaları ve şiddetin olumsuz etkilerinin üstesinden gelebilmeleri için destek olmayı hedefliyoruz.

Bu amaçla Sabancı Üniversitesi Aile İçi Şiddeti Önleme ve Destek Çalışmaları Komitesi kurulmuş ve çalışmalarına başlamıştır. SU Aile İçi Şiddeti Önleme ve Destek İlkeleri Belgesi ve komitenin işleyişi ile ilgili detaylı bilgiye Suaile sayfasından ya da Mysu portalı üzerinden ulaşabilirsiniz. Komite ile iletişime geçmek için ais-komite@sabanciuniv.edu mail adresini ya da online başvuru formunu kullanabilirsiniz.

Abone ol