Türkiye’de Halka Açık Şirketlerde Kadın Direktörler Raporu 2016 Açıklandı

Türkiye’de Halka Açık Şirketlerde Kadın Direktörler Raporu 2016 Açıklandı

Türkiye’de Halka Açık Şirketlerde Kadın Direktörler Raporu 2016 Açıklandı
2016’da Halka Açık Şirketlerde Kadın Yönetim Kurulu Üyesi Oranı Yüzde 14.2’ye Yükseldi

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından Egon Zehnder International Türkiye ofisinin stratejik desteği ile yürütülen Bağımsız Kadın Direktörler Projesi (BKD) kapsamındaki “4. Türkiye Kadın Direktörler Konferansı”, Dünya Bankası Grubu üyesi IFC (International Finance Corporation) ve Zorlu Holding’in desteğiyle, 9 Kasım 2016, Çarşamba günü Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde gerçekleşti.

Konferansta “Türkiye’de Halka Açık Şirketlerde Kadın Direktörler Raporu 2016” kamuoyu ile paylaşıldı. Rapor sonuçlarına göre son beş yılda Borsa İstanbul’da halka açık şirketlerde kadın yönetim kurulu üyesi oranı yüzde 11.5’ten yüzde 14.2’ye yükseldi.

Konferansta bu yıl dördüncüsü verilen Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu Ödülü’ne   Adana Çimento T.A.Ş., Alcatel Lucent Teletaş Telekomünikasyon A.Ş. ve Avivasa Emeklilik ve Hayat A.Ş. layık görüldüler.

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından hayata geçirilen, şirketlerin yönetim kurullarını kadın direktörler aracılığıyla güçlendirmeyi amaçlayan “Bağımsız Kadın Direktörler Projesi” kapsamındaki “IV. Türkiye Kadın Direktörler Konferansı”, 9 Kasım 2016, Çarşamba günü, Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde düzenlendi. 2016 Türkiye Bağımsız Kadın Direktörler Raporu’nun açıklandığı toplantıda Sabancı Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Ayşe Kadıoğlu’nun katılımıyla “Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu” ödülleri de sahiplerini buldu.

“Kadınların üst yönetimde yer almaları IFC’nin temel konularından biri”


Toplantının açılış konuşmasını IFC Doğu Avrupa ve Orta Asya Toplumsal Cinsiyet Sorumlusu Sammar Essmad yaptı. Sammar Essmad konuşmasına kadınların üst yönetimde yer almalarının IFC’nin temel konularından biri olduğuna vurgu yaparak başladı. Türkiye’deki yönetim kurullarındaki kadın oranının Türkiye için güzel bir haber olduğunun altını çizen Essmad, bu gelişmenin Türkiye’deki özel sektör için de önemli olduğunu belirtti. Sammar Essmad IFC’nin özel sektörde cinsiyet uçurumunun kapanması için çalışmalar yaptığına da değindi. IFC’nin geçtiğimiz yıl Türkiye’de bu konuda 18 projeyi desteklediğine dikkat çekti. Türkiye’de yönetim kurullarında cinsiyet eşitliği konusunda kültür değişimi yapmak istediklerinin altını çizdi. Sammar Essmad “Türkiye’de yönetim kurullarında kadın oranı arttı ancak gidecek yolumuz var. Türkiye’de firmaların sadece yüzde 5’i kadın yöneticilere yer veriyor” dedi. Sammar Essmad “Yönetimde cinsiyet eşitliğinin sağlanması şirketlerin; finansal performansını, yatırımcı güvenini ve itibarını yükseltir” dedi.
 
“Son beş yılda Borsa İstanbul’da halka açık şirketlerde görev alan kadın yönetim kurulu üyesi oranı yüzde 11.5’ten sadece yüzde 14.2’ye yükseldi.”

Konferansta Sabancı Üniversitesi tarafından hazırlanan “Türkiye’de Halka Açık Şirketlerde Kadın Direktörler 2016” raporu Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Melsa Ararat tarafından paylaşıldı. Araştırma BİST’te işlem gören 410 şirketi kapsıyor. 410 şirketin 168’inin yönetim kurulu tamamen erkeklerden oluşuyor. Bu sayı 2015 yılında 178’di. Yönetim kurullarını oluşturan 2813 direktörün yüzde 14.2’si, yani 304’ü kadın. 304 kadın direktör toplam 399 direktörlük sandalyesine sahip. 399 sandalyenin 224’ünde icracı olmayan ancak bağımsız olmayan, 102’sinde bağımsız ve 73’ünde icracı üye olarak görev alan kadınlar oturuyor. Bağımsız kadın direktörlerin toplam yönetim kurulu üyelerine oranı ise yüzde 6.5.

Melsa Ararat konuşmasında “Son beş yılda Borsa İstanbul’da halka açık şirketlerde kadın yönetim kurulu üyesi oranı yüzde 11.5’ten yüzde 14.2’ye yükseldi. 2012 yılından beri yönetim kurullarında en az bir kadın üye olan BIST şirketlerinin oranında yaşanan yavaş ama olumlu değişimi göstermektedir. 2012 yılında yönetim kurullarında en az bir kadın üyesi olan şirketlerin oranı %52,9 iken bu oran 2016 yılında %59 olmuştur. Ayrıca BIST’te listelenmiş şirketlerin %10’unda en az 3 kadın direktör bulunmaktadır. Araştırmalara göre kadınların azlık durumundan çıkarak kurullarda etkin olarak işlev görmesi için gerekli eşik sayı üçtür.” dedi.
Raporun verilerine göre, 2016 yılında 31 şirketin yönetim kurulu başkanı kadın. Bu rakam tüm şirketler içinde yüzde 7’lik bir oranı oluşturuyor. Yönetim kurullarında görev alan kadın CEO sayısı ise sadece 14. Bu rakama göre halka açık şirketlerin yüzde 3.4’ünde kadın CEO görev yapmakta. 

Türkiye’de Halka Açık Şirketlerde Kadın Direktörler Raporu 2016’nın önsözünü International Finance Corporation Çevre, Toplum ve Yönetim Departmanı Kurumsal Yönetim Grubu Yöneticisi Darrin Hartzler kaleme aldı.

“Yeni dünyada roller yeniden tasarlandığından kadınlara çok iş düşüyor”


Melsa Ararat’ın sunumunun ardından, toplantının ana tema konuşmasını IBM Türk Genel Müdürü Defne Tozan gerçekleştirdi. Defne Tozan konuşmasına kadınların iş hayatına girişinin toplumsal hayat üzerindeki etkilerini anlatarak başladı. Teknolojideki gelişim nedeniyle dünya bambaşka bir yere giderken bütün şirketlerin nasıl birer teknoloji şirketine dönüştüğüne değindi ve fen ve teknoloji eğitimi almış nitelikli iş gücünün önemini vurguladı.  Yeni dünyada roller yeniden tasarlanırken kadınlara çok iş düşeceğine değinen Defne Tozan iş dünyasının erkek egemen bir alan olması sebebiyle kadınların burada yer almak için daha fazla çaba harcamaları gerektiğini belirtti. Çalışanlarına eşit şartlar sunan IBM’de çalıştığı için kendini şanslı olarak gördüğünü söyleyen Defne Tozan, kurum içinde kadınlara yapılan yatırımlara değindi. Ülkemizin refahı için düşünen, okuyan kız çocuklarının ve kadın yöneticilerinin gerekliliğine dikkat çekerek sözlerine son verdi.


Ana tema konuşmasının ardından Egon Zehnder International Londra ofisinden Küresel CFO Hizmetleri Başkanı Çağla Bekbölet Egon Zehnder’in Yönetim Kurulu Uygulamaları hakkında bir konuşma gerçekleştirdi. Çağla Bekbölet “Egon Zehnder Londra ofisi son beş senede yönetici ve yönetim kurulu atama süreçlerinde çeşitlilik ve kapsayıcılık konusunda liderlik görevini üstlenip, farklı fikirlerin ve gecmişlerin temsil edilmesi ve dillendirilmesi konusunda aktif olarak çalışıyor.” dedi. Bu bağlamda Egon Zehnder’in, İngiltere’de FTSE100 endeksinde yer alan 100 şirketten en az 25 tanesinin İcra Başkanı (CEO) ve Finans Başkanı (CFO) nın, 2025 yılına kadar kadın olması için ilham verici bir kampanya başlattığını söyledi. Kamuoyu ve iş hayatında konuya ilgi çekmek ve farkındalığı arttırmak amacı ile başlatılan ve büyük ilgi ile destek gören, bu insiyatifin de desteği ile ilk yılın sonunda FTSE100 endeksinde yer alan şirketlerdeki kadın CEO sayısı 5'den 7'ye çıktığını ve şu anda FTSE100 endeksinde yer alan şirketlerde 12 kadının CFO görev yaptığını ifade etti.

Bekbölet, “Egon Zehnder bağımsız yönetim kurulu üyesi atamalarında da aynı iradeyi göstererek, karar vericilerin gündemine farklı adaylar getirip, onların değişik bakış açılarıyla değerlendirilmelerini de sağlamaya devam ediyor." diyerek sözlerine son verdi.

Sabancı Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Ayşe Kadıoğlu’nun da katılımıyla “Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu” Ödül Töreni’ne geçildi.  Bu yıl dördüncüsü BIST Yıldız Pazar’da yer alan şirketlere verilen Kadınlarla Güçlendirilmiş Yönetim Kurulu Ödülü’ne  Adana Çimento T.A.Ş., Alcatel Lucent Teletaş Telekomünikasyon A.Ş. ve Avivasa Emeklilik ve Hayat A.Ş. layık görüldüler.

Ödül, Sabancı Üniversitesi öğretim üyeleri Melsa Ararat, Işın Güler ve Özgecan Koçak tarafından tasarlanan endeks hesaplamalarına dayandırıldı. Endeks; “Yönetim Kurullarında Kadınların temsili”, “Yönetim Kurullarında Bağımsız Kadın Üyelerin temsili”, “Komitelerde Kadınların temsili” ve “Yönetim Kurullarında Kadın Yönetim Kurulu Başkanı ve Kadın CEO bulunması” ve en az üç kadın üye eşiğinin yakalanıp yakalanmadığını dikkate alıyor. Endeks her sene hesaplanıyor.

“Bağımsız Kadın Direktörler Projesi’nin özünde daha iyi bir yönetim yatıyor.”

Toplantının kapanış konuşmasını Bağımsız Kadın Direktörler Projesi Danışma Kurulu Üyesi Sibel Asna gerçekleştirdi. Kadın ve erkek arasındaki farkı, dengesizliği anlayamadığını söyleyen Sibel Asna, gerekçe olarak din, töre, gelenek gibi sebeplerin gösterildiğini, ancak erk, ekonomi ve paylaşılmak istenmeyen varlıklar olduğunun söylenmediğini belirtti. Paylaşılamayan varlıkların kaynağının tükenmek üzere olduğuna vurgu yapan Asna, Bağımsız Kadın Direktörler Projesi’nin özünde daha iyi bir yönetim yattığını ifade etti ve “Adil, eşitlikçi, insanı ve sürdürülebilirliği odağına alan bir yönetim modeli bunun tek çıkar yolu.” diyerek sözlerine devam etti. Asna, bunun ancak karar verici mercilerde kadın ve erkeğin eşit oranda yer almasıyla mümkün olacağını söyledi.

Kadınların sürdürülebilirlik konusundaki duyarlılıklarının doğaları gereği veya onlara biçilen rollerden dolayı erkeklerden çok daha fazla olduğuna dikkat çeken Asna, “Dünyanın asıl sorununun sürdürülebilirlik olduğunu, bunun ilk adımlarının kadınların erkeklerle eşit oranda karar verici konumlarda olmaları gereğini görmüyor, bilmemezlikten geliyoruz. Dolayısı ile çocuklarımıza daha yaşanabilir bir dünya bırakmak istiyorsak artık bu görmemezliklerden vaz geçmek zorundayız. Geleneksel erkek egemen toplumdan, tüm farklılıkları barındıran, içselleştiren bir düzen talebinde bulunmamız kaçınılmaz.” diyerek sözlerine devam etti.

Bağımsız Kadın Direktörler Projesi’nin veri tabanında yer alan 276 kadını düzenli olarak bir araya getirmeye, karşılıklı görüş alışverişi, tecrübe paylaşımı ortamları yaratmaya çalıştığına dikkat çeken Asna, Projenin düzenlediği eğitim programları ile daha pek çoğunu icracı konuma taşıdıklarını söyledi. Bu oluşumu desteklemenin ve yalnız bırakmamanın önemine değinerek sözlerine son verdi.


RadyoSU "Teachers are Human" programında bu hafta

RadyoSU "Teachers are Human" programında bu hafta

RadyoSU'da öğrenciler her hafta bir öğretmenlerini ağırlamaya devam ediyor. "Teachers are Human" adlı programının bu haftaki konuğu Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi öğretim üyemiz Cem Güneri olacak. Bengüsu Özcan ve Tolga Atam'ın sunuculuğunda 14 Kasım Pazartesi akşamı saat 20.00'de gerçekleşecek yayını kaçırmayın!

Radyosu dinleyicileri gelecek programlarda sohbetini dinlemek istediği konukları Speak'ten, Campusnet'ten, RadyoSU sosyal medya hesaplarından paylaşabilir. Aynı zamanda dinleyiciler program esnasında "sesini duyur" köşesinden veya kampüs içi 9475 dahili hattan arayarak sorularını gönderebilir.

RadyoSU’yu nereden dinlerim?

radyosu.sabanciuniv.edu, 


Atatürk'ü Anma ve Anlama Törenimizin ardından

Atatürk'ü Anma ve Anlama Törenimizin ardından

Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi'nde (SGM) 10 Kasım sabahı saat 08.45'te başlayan Atatürk'ü Anma ve Anlama töreninde Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü hep birlikte andık.

Öğrencilerimiz, akademisyenlerimiz ve çalışanlarımızın katıldığı ve Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyemiz Cemil Koçak'ın modere ettiği tören, Ata'ya saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın ardından Rektör Vekilimiz Ayşe Kadıoğlu ve bu yılın konuşmacısı Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyemiz Ersin Kalaycıoğlu’nun konuşmaları ile devam etti.

Ayşe Kadıoğlu: "Geçmişi hatırladıkça geleceği daha iyi hayal edebiliriz."

Konuşmasına Atatürk'ün cesaretine, bilimsel cesareti kullanma yeteneğine atıfta bulunarak başlayan Kadıoğlu: "Immanule Kant, Aydınlanma düşüncesini Latince Sapere Aude! yani kendi aklını kullanma cesareti göstermek olarak tanımlar. Buna göre Aydınlanma insanın kendi kendisine dayattığı bir vesayetten kurtuluşa işaret eder. Yani özgür, eleştirel, yaratıcı, esnek ve diyaloğa açık olarak tanımlayabilecegimiz ve bizim de Sabancı Üniversitesi’nde üzerine titrediğimiz bilimsel düşünceye sadece sahip olmak yetmez; aynı zamanda bu düşünceyi kullanmak cesaretine sahip olmak da önemlidir. Aydınlanma felsefesinin özü budur. Mustafa Kemal Atatürk, cesareti ile hepimiz için örnek bir insandır. İngilizce dilinde “game changer” denilen yani var olan koşulların dinamiklerini dönüştürmeye yönelik adımlar da zaten ancak birikim ile gelen özgüvenli bir düşünce ve cesaret ile atılabilir. Buna mütevazılığı da eklemek gerek. Mustafa Kemal Atatürk’ün bugün burada izlediğimiz fotoğraflarında özgüven ve mütevazılığın birlikte olabileceği de açıkça gözlemleniyor." dedi.

Konuşmasına cumhuriyetin kurucu ilkelerinin hatırlanması ve iyi bilinmesinin önemine değinerek devam eden Kadıoğlu; "Geçmişin bilincinde olmadan ileriye yönelik iyileştirme yapmak mümkün olmuyor. Böylesi anmalar bizlere kurucu ilke ve değerleri hatırlattığı için önemli. Geçmişi hatırladıkça geleceği daha iyi hayal edebiliriz." dedi.

Ayşe Kadıoğlu'nun konuşmasının tam metnine buradan ulaşabilirsiniz. 

Ersin Kalaycıoğlu "Cumhuriyet ve Bilim: Hanedan'dan Halkın Yönetimine Geçiş" üzerine konuştu

Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyemiz Ersin Kalaycıoğlu konuşmasında Cumhuriyet fikri ve onun ortaya koyduğu hükümet etme biçimleri arayışına ve bilimsel düşünceye vurgu yaptı.

Kalaycıoğlu konuşmasına dönemin genç gazetecilerinden biri olan Refii Cevat Ulunay’ın 1919 yılında Şişli’deki evinde Mustafa Kemal Paşa ile yaptığı görüşmeden bahsederek başladı. Kalaycıoğlu, dönemin en zeki hırslı ve genç gazetecilerini bile hayrete düşürecek Mustafa Kemal Paşa'nın devrim tasavvurlarını aktardıktan sonra, Atatürk’ün yeni “onurlu yaşam”ın temeli olarak “pozitif bilim”i göstermesinden bahsetti.

Burdan yola çıkarak Kalaycıoğlu konuşmasında, Atatürk Türkiye’sinin bugün geldiği bilimsel durumu Nobel ödüllü bilim insanı Aziz Sancar'ı örnek göstererek şöyle dedi "Cumhuriyet’in en büyük başarısı maddi durumu fevkalade mütevazi olan çok çocuklu bir ailede doğan ve büyüyen Prof. Dr. Aziz Sancar gibi bir tabibin üniversiteden mezun olmasına, ABD’nde eğitim ve araştırmalarına devam ederek Kimya dalında bir Nobel ödülü almasına vesile olmasıdır. Bizzat Prof. Sancar’ın Cumhuriyet’e ve onun kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal’e belirttiği şükran bunun en büyük kanıtıdır." 

Ersin Kalaycıoğlu'nun konuşmasının tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.

Trump nasıl ve neden kazandı?

Trump nasıl ve neden kazandı?

Önceki gün tamamlanan seçimle Amerika Birleşik Devletleri’nin 45. Başkanı Cumhuriyetçi  Parti adayı Donalt Trump oldu. Çoğu anket sonucunun ve yorumcunun aksine, Demokrat Parti'nin adayı Clinton'ı geride bırakarak Beyaz Saray'ın yeni sahibi olan Trump'ın sürpriz olarak nitelendirilen zaferinin arkasında yatan sebepler neler?

Fuat Keyman ve Ersin Kalaycıoğlu ABD seçim sonuçlarını değerlendirdi

İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Fuat Keyman NTV’de, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim üyesi  Ersin Kalaycıoğlu ise CNN Türk’te katıldıkları programlarla ABD seçim sonuçlarını değerlendirdi.

İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Fuat Keyman NTV’de Seçim Özel Programı ve gün ortası haberlerinin özel konuğu olarak ABD seçimlerini değerlendirdi.

Programı izlemek için tıklayınız

 

Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim üyesi  Ersin Kalaycıoğlu ise CNN Türk’te yayınlanan Tarafsız Bölge programında Ahmet Hakan’ın sorularını yanıtladı. 

Programı izlemek için tıklayınız


 

10 Kasım Atatürk'ü Anma Töreni

10 Kasım Atatürk'ü Anma Töreni

10 Kasım Atatürk'ü Anma Töreni Perşembe günü sabah 08.45'te Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezinde (SGM) başlayacak bir törenle gerçekleşecek. Bu yılki törende Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim üyemiz Ersin Kalaycıoğlu "Cumhuriyet ve Bilim: Hanedan'dan Halkın Yönetimine Geçiş" başlıklı bir konuşma yapacak.

10 Kasım Atatürk'ü Anma Töreni Programı:

08.45 Tören Başlangıcı 

08.45 - 09.05 Slayt Gösterimi 

09.05 Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı 

9.10 Anma Konuşması: Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu: "Cumhuriyet ve Bilim: Hanedan'dan Halkın Yönetimine Geçiş"

Tören dolayısıyla üniversitemizde 08:40-10:30 arasında ders yapılmayacaktır.

Mezunumuz Emrah Deniz Kunt ile girişimi Indoora üzerine

Mezunumuz Emrah Deniz Kunt ile girişimi Indoora üzerine

Röportaj: Şule Yalçın / Mezun İlişkileri ve Kariyer Geliştirme Yöneticisi

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Mekatronik Mühendisliği Lisans (2004), Yüksek Lisans (2006), Doktora (2012) mezunumuz Emrah Deniz Kunt ile GPS teknolojisinin çalışmadığı iç mekanlar için yüksek hassasiyetli konumlama teknolojisi ve servislerini sağladığı girişimi Indoora üzerine konuştuk.


Bize biraz girişiminiz Indoora’dan bahseder misin?

İndoora, ortaklarının tamamı Sabancı Üniversiteli olan bir girişim. Görkem Erinç (FENS ’04), Ahmet Teoman Naskali (FENS ’06, FENS ’12) ve Oktar Özgen (FENS ’06) İndoora’nın diğer kurucu ortakları. 2014 yılında Görkem ve Oktar’ın Amerika’dan Türkiye’ye geri dönüşü sonrası beraber çalışmaya başladık. İndoora olarak, GPS teknolojisinin çalışmadığı iç mekanlar için yüksek hassasiyetli konumlama teknolojisi ve servisleri sağlıyoruz. Teknolojimizi Google Maps’in iç mekanlarda çalışan versiyonu olarak düşünebilirsiniz. Akıllı telefonlar üzerinden kullanıcının yaklaşık 2m altı hassasiyetle konum tespitini yapabilen bir teknoloji geliştirdik. Teknolojimiz hassasiyet ve tutarlılık açısından Dünya’daki önde gelen firmaların teknolojileriyle rekabet edebilecek seviyede. 2 yılı aşkın süredir Tübitak tarafından da desteklenen yoğun Ar-Ge çalışmalarımız sonucunda ürün ve servislerimizi piyasaya sunmaya başladık. Geçtiğimiz yıl Teknopark İstanbul tarafından “Yılın Kuluçka Şirketi” seçildik. İlk müşterimiz de Teknopark İstanbul. Bizim geliştirdiğimiz Teknopark İstanbul mobil uygulaması yayında ve teknolojimizi de bu uygulama üzerinden sunmaya önümüzdeki aylarda başlayacağız. 2016 yılı başında Türkiye’nin en büyük fuar merkezi olan Tüyap ile 3 yıllık bir sözleşme imzaladık. Ekim ayında da Tüyap için geliştirdiğimiz MyTüyap uygulaması canlıya çıktı. Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen fuarlarda bu uygulama üzerinden teknoloji ve servislerimizi fuar ziyaretçilerine sunmaya başladık. Bunlara ek olarak Türkiye’de ve yurt dışında THY, Porsche, Volkswagen, Messe Berlin gibi farklı firmalar ile teknolojinin farklı uygulama alanları konusunda görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Havaalanları, fuar merkezleri, alışveriş merkezleri, hastaneler, üniversiteler ve müzeler gibi büyük ölçekli mekanlar teknoloji ve servislerimizin etkin bir şekilde kullanılabileceği alanların başında geliyor.

 

Foto: Şule Yalçın ile Emrah Deniz Kunt Skype görüşmesi yaparken

Bu ekip nasıl bir araya geldi?

Görkem ile 1999 yılında Sabancı Üniversitesi’nin ilk öğrencileri olarak lisans eğitimimize başladığımızdan beri süren bir arkadaşlığımız var. İlk olarak bu fikir hakkında konuşmaya başladığımızda hala Amerika’daydı ve doktorasını tamamlıyordu. Ben de bir şekilde geri dönüp Türkiye’de bu fikri hayata geçirmek konusunda kendisini ikna ettim. Teoman ile yüksek lisans ve doktoramızı Sabancı’da beraber yaptık. Öncesinde beraber bir şirket kurmuşluğumuz da var. Oktar ile Görkem doktoralarını Amerika’da beraber tamamladılar. Birbirini uzun süredir tanıyan kişiler olarak aynı fikre de inanmamız aslında büyük bir şans oldu ve güçlü bir ekip kurduk.

Teknolojinizi biraz daha detaylı anlatabilir misin? Biz bu teknolojiyi nasıl kullanabiliriz mesela?

Daha net olması için size bir örnekle anlatayım. Bir alışveriş merkezine gittiğinizde hangi mağaza hangi katta ve nerede, bulunduğum noktadan oraya nasıl giderim hepimizin sorduğu sorular arasındadır. Bizim sunduğumuz teknolojiyi kullanan uygulamayı açtığınızda nasıl Google Maps GPS teknolojisini kullanarak dışarıda sizin konumunuzu belirliyorsa biz de teknolojimizle iç mekanda sizin konumunuzu tespit edip size telefondaki harita arayüzümüzde gösteriyoruz. Sonrasında gitmek istediğiniz yeri seçtiğinizde size adım adım yol tarifi sunuyoruz. Bu kısmı aynı Google Maps gibi. Ama daha hassas ve iç mekanlarda çalışan versiyonu. Buna ek olarak mekan içerisinde bir mağazaya girdiniz ve ayakkabı reyonunda karar vermeye çalışıyorsunuz. Bir süredir orada zaman geçirdiğinizi tespit ederek size alım sürenizi kısaltmak için fırsat sunabiliyoruz. Ya da diyelim ki AVM’ye girdiğinizde bir mağazanın önünden geçerken mağaza sizi indirimleri konusunda bilgilendirmek istiyor. Siz o tanımlanmış alana girdiğiniz anda size anlık bildirimlerle reklam, fırsat ya da bilgilendirme sunabiliyoruz. Bunun gibi örneklendirmeler farklı mekanlar için çeşitlendirilebilir. Müzelerdeki Audio Guide sistemlerini bizim teknolojimizi kullanan bir uygulama üzerinden de sunabilirsiniz mesela. Eserin yanına geldiğinizde ekranınızda direk olarak eserle ilgili bilgileri okuyabilirsiniz ya da dinleyebilirsiniz. Bir de uygulamayı kullanan kişilerin mekan içerisindeki hareketlerini kaydedebildiğimiz için mekan ya da mağaza sahiplerine de önemli analitik veriler sağlayabiliyoruz. Zaman ve konuma bağlı ziyaretçi yoğunluğu, hareket profilleri ve mekanın en yoğun bölgeleri gibi çok önemli veriler elde etmek mümkün olabiliyor. Hatta uygulama üzerinden edinilen bilgilerle müşteri segmentasyonu yaparak bu verileri daha değerli hale de getirebilirsiniz. 20-30 yaş aralığı mekan içerisinde nasıl bir davranış sergiliyor gibi. Bunu da daha detaylandırmak mümkün tabi.

Geçtiğimiz aylarda Startupbootcamp Berlin’e kabul aldığınız haberini aldık, bize biraz detay verebilir misin bu konuda?

Startupbootcamp, Startup ekosisteminde Dünya’nın önde gelen hızlandırıcı (accelerator) programlarından bir tanesi. Farklı ülke ve şehirlerde, farklı pazarları hedefleyen programları bulunuyor. Bu programlarda amaç Dünya’da kendi odak konularıyla alakalı girişimleri bulmak, bunların içinden her yıl 10 ekibi seçerek program sponsoru şirketlerle işbirliği yapmalarını sağlamak, 3 aylık program boyunca konularında uzman mentörler ile buluşturup yoğun bir eğitim programı sunmak ve bu süreçte girişimleri önde gelen yatırımcılarla buluşturmak. Ayrıca hedeflediğiniz ülkelere hızlı bir şekilde açılmanızı sağlayan önemli oluşumlar bunlar. Biz de Avrupa’ya açılmak için Startupbootcamp Berlin (Smart Transportation and Energy) ve Startupbootcamp Londra’ya (IoT – Connected Devices) başvurduk. Berlin’de başvuru yapan 288 girişim arasından Londra’da ise 400 girişim arasından ilk 20’ye girerek finale kaldık. Çok zorlu bir karar süreci sonrası Berlin’de karar kıldık ve Temmuz ayı başında Berlin’de finale katıldık. Finalde Airbus, Cisco, HERE, Kuehne+Nagel, Mercedes-Benz ve VINCI gibi program sponsorları tarafından programa katılacak 10 girişim arasına seçildik. Ağustos sonunda 3 aylık programa katılmak üzere Berlin’e geldik ve çok yoğun bir program içerisinde çalışmalarımızı sürdüyoruz. 

Bu ufuk açıcı keyifli sohbet için teşekkürler Emrah...

 

 

Lise Rehber Öğretmenleri ile üniversite dersleri

Lise Rehber Öğretmenleri ile üniversite dersleri

5- 6 Kasım tarihlerinde, 2011 yılından itibaren Sabancı Üniversitesi Lise Yaz Okullarına katılan öğrencilerin öğretmenlerinden oluşan bir grup rehber öğretmen, üniversite derslerinden oluşan 2 günlük özel bir programa katılarak, lise  öğrencilerinin yaz okulu dersleri hakkında  bilgi sahibi oldular.


2 günlük program kapsamında rehber öğretmenler, Devrim Gözüaçık’tan Moleküler Biyoloji, Gen Mühendisliği ve Nano Tıp, Ersin Göğüş’ten Astrofizik ve Diğer Yıldızların Gezegenleri, Meltem Müftüler-Baç’tan Uluslararası İlişkiler: Türkiye, Avrupa ve Amerika,  Fuat Keyman’dan Küreselleşen Dünyada Türkiye: Kurum ve Bireyler için Tehlike ve Fırsatlar, Bahattin Koç’tan Tıp Bilimlerinde Yüksek Teknoloji: Organ Tasarımı ve Yapımı, Zeynep Yelçe’den Bir Büyükkentin Tarihi: Konstantinopolis/İstanbul, derslerini de içeren, farklı alanlardan toplam 16 ders dinledi.

İstanbul,  İzmir, Ankara, Bursa, Eskişehir, Muğla ve Sakarya'dan gelen toplam 28 öğretmenle gerçekleştirilen programda ayrıca liseler ve üniversitemiz arasında oluşturulabilecek programlar, projeler ve etkinlikler hakkında da görüş alışverişi yapıldı.

Program sertifika töreninin ardından Pazar günü sona erdi.

 

Mezunumuz Canan Dağdeviren Medikal Yenilikte Dünya Birincisi Oldu

Mezunumuz Canan Dağdeviren Medikal Yenilikte Dünya Birincisi Oldu

Malzeme Bilimi ve Mühendisliği 2009 Yüksek Lisans Mezunumuz Canan Dağdeviren başarılarına bir yenisini daha ekledi. Canan, dünyanın en büyük gençlik sivil toplum örgütünden biri olan, Uluslararası Genç Liderler ve Girişimciler Derneği (Junior Chamber International-JCI) tarafından Medikal Yenilik Alanında, “Giyilebilir kalp pili” buluşuyla Dünya 1.si seçildi. Canan Dağdeviren 2 Kasım’da Kanada’da düzenlenen törenle birincilik ödülünü aldı.

Canan Dağdeviren - Sabanci Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği 2009 Yüksek Lisans Mezunu

Canan Dağdeviren aldığı bilim ödülleri ile Türkiye’nin gururu olmaya devam ediyor.

Dünyanın 3.büyük, aynı zamanda Birleşmiş Milletlerin desteklediği sivil toplum örgütlerinden birisi olan JCI (Junior Chamber International) tarafından 1981 yılından bu yana düzenlenen, “Ten Outstanding Young Persons of the World’ün 2015 yarışının sonuçları belli oldu. Yarışmaya Türkiye’yi temsilen katılan mezunumuz Canan Dağdeviren ve Mehmet Z. Baykara ipi göğüsleyerek dünya birinciliği koltuğuna oturdu.

Mezunumuz Dr. Canan Dağdeviren, 28 yaşında icat ettiği ‘giyilebilir kalp pili’nden sonra şimdi de kanserin peşine düştü. Dağdeviren “Meme kanserinin tedavisi için bir cihaz ve kolonoskopide kullanılacak bir aparat geliştireceğim. Çalışmalarım sürüyor” diyor.

Harvard Üniversitesi Genç Akademi üyeliğine seçilen ilk Türk bilim insanı mezunumuz Dr. Canan Dağdeviren, dedesinin 28 yaşında kalp yetmezliğinden ölmesinin kendisini etkilediğini, bundan dolayı onun öldüğü yaşa gelinceye kadar kalp hastaları için bir şeyler yapmaya karar verdiğini söyledi. MIT Technology Review dergisinin geçen yıl derlediği ‘35 Yaş Altı 35 Yenilikçi’ ile Forbes dergisinin ‘30 Yaşından Küçük 30 Bilim İnsanı” listelerinde yer alan Dağdeviren, ‘giyilebilir kalp pili’ni icat ederek tarihe geçti.

Haber kaynağı: DSN Haber Ajansı

The Red pill or the Blue pill?

The Red pill or the Blue pill?

The Red pill or the Blue pill? A review of the latest Sabanci seminar held by International Relations and Diplomacy Club's (IRDC) on the U.S Presidential Elections for 2016

By: Mohammad Mohsin Hussain / Political Science, Masters Student

With the U.S entering a new political phase in a few days, the atmosphere is tense both at home and abroad, as many wonder as to which candidate will win the most powerful seat in the country; that being the seat in the oval office. Since both remaining candidates, namely Donald Trump and Hillary Clinton represent two very different ‘Americas’ in ideological terms, whomsoever of these wins the presidency will determine the future of the world order as we know (or don’t know) it. To represent the tension in analogous terms; selecting either candidate would be akin to choosing between either the red pill or the blue pill from the Matrix; a choice that is, understandably, difficult to make.

Last week, this very ‘tension’ contextualized in the U.S presidential elections was highlighted, discussed and debated at a panel hosted between professors’ Ersin Kalaycıoğlu, Emre Erol and Emre Hatipoğlu, who being experts in their field (i.e. political science) were able to offer their rich understanding of the topic at hand.

The panel was commenced by Ersin Hocam, who first discussed the U.S political system, imparting to his audience information about how these elections were held. Additionally, Ersin Hocam also provided quantitative and qualitative research, trying to account for the narrowing down of the U.S election to two extremes; the liberal yet corrupt Hillary and the republican non-politician Donald Trump. By sensitizing the audience to how each ideological camp (i.e. liberal and republican) viewed each other’s candidate, Ersin Hocam highlighted how political party and the individual candidate were considered by their supporters.

Afterwards, Emre Erol offered his insights into Trump’s foreign policy goals, arguing that Trump viewed the world in transactional terms; for Trump, the world could be bought and sold to the highest bidder, thereby implying that any country who wanted the U.S’ help would only receive said help if they were able to pay U.S for it. Building up on Emre Erol’s views, Emre Hatipoglu discussed the uncertainty in which future of the U.S and the world was enshrouded; we could not tell what would happen if either candidate came to power, because we were yet to see how the game would play out with either candidate’s presidency in the longer run.

Depending on which pill the U.S citizens take, the future of both U.S politics and international politics will be affected by the choice.

  

Scripta'nın yeni sayısı yayında!

Scripta'nın yeni sayısı yayında!

Tablet dergimiz SCRIPTA dördüncü sayısı ile okunmaya hazır! Dünyanın farklı yerlerinden gelmiş konuları, keyifli sohbetlerin edildiği ilgi çekici konukları ile Scripta yeni sayısında da okurlarına keyifli anlar yaşatacak. 

Scripta'yı App Store ve Google Play üzerinden tablet ve telefonlarınıza indirip okuyabilirsiniz.

Scripta'nın Editörü Elif Gülez yeni sayı için şöyle diyor:

"Sevgili Okurlar,

Yeni bir akademik yıla yeni sayıyla başlamak ne güzel!

Bu sayımızda iki tane röportajımız var. Birinde sizi, Amerika’daki uzun bir aşçılık eğitimi ve çalışma döneminin ardından İstanbul’a dönerek kendi “bakery”si NİNO’yu açan, Yönetim Bilimleri Mezunumuz Sinan Büdeyri ile bir araya getiriyoruz. Diğerinde, Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı Mezunumuz, Koff Animasyon’un kurucusu Gökhan Okur’la tanıştırıyoruz.

FACES köşesinin bu sayımızdaki konuğu, MDBF Öğretim Üyemiz, matematikçi Cem Güneri

Bir başka yazı, öğrencimiz Bengüsu Özcan’ın değişim programı çerçevesinde gittiği HongKong izlenimlerini içeriyor. 

Üniversiteye bu yıl başlayan öğrencilerimizi de unutmadık. Öğrencilerimiz Eylül Yurdakul ve Atakan Demir, onlar için bir rehber hazırladı.

Bilinmeyen Şehir’de, İspanya’nın Mallorca Adası’na yaptığım ziyaretten bavuluma sığanları getirdim sizlere. 

Bu sayımızda da, her sayımızda olduğu gibi, mezunlarımıza dair kısa notları derledik.

Umarız severek okursunuz.

Hepinize güzel bir yıl dileriz…"

Abone ol